Home page
Haber Menüsü


Güncelleme: 13:03 TS 19 Şub., 2001
AA
Devletin zirvesindeki kriz yorumları

Erdoğan Aktaş: İyi günler. Devletin zirvesinde tartışmalar başladı. Bir anlamda bir ilk olarak değerlendiriliyor yapılan bu gelişmeler ve klasik gazetecilik deyimiyle Ankara’da siyasete bomba düştü deniyor. Peki bütün bunları nasıl değerlendirmek gerekir? NTV Yayın Danışmanı tecrübeli Gazeteci ve Yazar Hikmet Bila konuğumuz. Nasıl yorumluyorsunuz? Baya bu açıklamalar olduğunda haber merkezlerinde heyecan verici dakikalar yaşanmıştı, siz neler söyleyeceksiniz?
       Hikmet Bila: Tabi gazetecilikte son zamanlarda çok sık kullanılan bir deyimle bir “şok” olarak nitelemek mümkün bu olayı. Türkiye siyasi tarihinde gerçekten bir ilki yaşadık bugün. MGK toplantısının bu kadar kısa sürmesinden sonra zaten hemen burada heyecanlanmış ve ayağa kalkmıştık. Nitekim Başbakan yaptığı açıklamada devletin zirvesinde çok ciddi bir krizin yaşandığını gösteriyor. Çünkü MGK’da Cumhurbaşkanıyla, MGK ki asker ve sivil üyelerin arasında Cumhubaşkanı’yla Başbakan arasında yaşanan böyle bir tartışma, gerçekten Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir ilk ve kamuoyuna bu şekilde açıklanan bir ilk tartışma ve şuanda çok ciddi bir siyasi krizle karşı karşıya olduğumuzu söyleyebiliriz.
       Erdoğan Aktaş: Size tekrar döneceğim, telefon hattımızta Star Gazeteci Genel Yayın Yönetmeni Fatih Çekirge var. Sayın Çekirge iyi günler.
       Fatih Çekirge: İyi günler, Hikmet Bey’e de iyi günler.
       Erdoğan Aktaş: Efendim siz Ankara’nın havasını en iyi koklayan isimlerden birisiniz, yıllardır da bölgede temsilcilik yaptınız. Nasıl yorumluyorsunuz bu olayı?
       Fatih Çekirge: Gazetecilik geleneğinde bir laf vardır “ben yazmıştım” diye. Ben böyle demeyeceğim ama bir kaç gündür Ankara’daydım, Sayın Başbakan’la uzun sohbetlerimiz oldu, diğer bakanlarla görüşmelerimiz oldu, birkaç gündür gazeteden bunun havasını yansıtıyorduk. Şimdi bir süredir bu gerilimi hissediyorduk, zaman zaman satır aralarımıza yerleştiriyorduk. Nitekim bugünkü MGK’nın çok önemli bir toplantı olacağını da duyurmuştuk. Perde arkasına gelirsek, aslında bu kriz gizliden gizliye devam ediyordu. Hatta son dönemde hükümetin yaptığı IMF’le ilişkilere yönelik alması gereken bazı kararlar vardı, bu kararlar alınıyordu. Biz sık sık hükümet çevrelerinden, Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde çok uzun incelemelere tabi tutulması nedeniyle sürekli olarakk IMF görüşmelerinin ertelendiği haberlerini alıyorduk. Bu gerilim giderek devam etti. Hatta öyle ki bizim sık sık daha önce gördgümüz gerek rahmetli Özal, gerek son dönemde özellikle Süleyman Bey’in hükümetle olan uyum ilişkileri ne yazık ki bu dönemde tümüylü ortadan kalkmıştı. Hatta öyle ki Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği ile Başbakanlık Müsteşarlığı arasında neredeyse bir bürokrasi savaşı yaşanıyordu. Son dönemde daha önce de gördüğümüz gibi, örneğin Esad Coşan’ın cenazesi sırasında Cumhurbaşkanlığı’nın Genel Sekreterliği’nden bir açıklama, ardından Başbakanlıktan bazı belgelerin ortaya çıkarılması... Yani bu kriz sürekli tırmandı. Son olarak bildiğiniz gibi Cumhurbaşkanı, Devlet Denetleme Kurulunu bugüne kadar alışılmadık bir şekilde, Bankacılık Denetleme Düzenleme kurulunun denetlenmesi adı altında bir işlem başlattı. Bu işlem çok hassastır Sayın Aktaş, bilmiyorum uzatıyor muyum, çünkü....
       Erdoğan Aktaş: Yok, lütfen devam edin. Çünkü enteresan gelişmeler, zaten sizin satır aralarınızda okuyorduk, Star Gazetesi’nde, bu şekilde açıklığa kavuşturmanız da gayet hoş oluyor.
       Fatih Çekirge: Evet... Şimdi bu denetleme, Devlet Denetleme Kurulunun harekete geçirilmesi, özellikle kamu bankaları doğrultusunda... Herkes, biz de dahil önce yanıldık. Bunun Zekeriya Temizel’e yönelik bir şey olduğunu zannettik. Halbuki sonradan düşündük ki öyle değil. Bu tamamiyle hükümetin uygulamalarını, dikkat ederseniz kamu bankalarının denetlenmesiyle ilgili bir konu. Ve bildiğiniz gibi bugün Meclis Komisyonlarında, kamu bankalarıyla ilgili komisyonlardra çok ağır iddialar mevcut. Devlet Denetleme Kurulu buraya girdiğinde ve bir de bir, hemen hızlıca aktarıyorum, vaktinizi almamak için, bir başka husus da Devlet Denetleme Kurulu kamu bankalarının üzerinde böyle bir denetim başlatırken bu, o kamu bankalarından sorumlu devlet bakanlarına yönelik bir soruşturma haline gelecekti. Bu da Çankaya’yla hükümet arasında süren saaşın, artık bunu tırnak içinde söyleyebiliriz “kriz”in bir başka hamlesi, Çankaya Köşkü’nden gelen hamlesiydi. Aynı zamanda yine ilginçtir bunu da yani bir yorum olarak söylüyorum. Cumhurbaşkanı’nın bu hareketi, kamuoyunda sık sık baskı altında olduğu söylenen Zekeriye Temizel’e sanki bir destek olarak da algılandı. İşin ilginç tarafı Cumhurbaşkanı bunu yaparken, hükümet çevreleriyle en ufak bir ilişki de kurmadı, zaten ilişki yoktu. Cumhurbaşkanı da arkadan, bu alışıla gelmiş bir durum değil, denetlenmenin denetlenmesidir dedir. Bu bir anlamda gözden kaçan Cumhurbaşkanı’nın hükümete, ben size güvenmiyorum demesiydi. Ve tabi buna karşılık bazı olaylar çıktı. İşte kamuoyunda son dönemde Cumhurbaşkanı’nın villaları ortaya çıktı iddiaları, sonra bir başka şey, çok size basit gelebilecek ama ilginçtir, Cumhurbaşkanı’nın bir evinde kira arttırımı hükümetin öngördüğü yüzde 10’un üzerinde yapması şeyine kadar bu işler uzadı ve bugün bu noktaya geldi.
       Erdoğan Aktaş: Sayın Çekirge, çok teşekkür ederim yayınımıza katıldığınız için ve bilgilerinizi bizimle paylaştığınız için. Arkadaşlarımın bana verdiği bilgiye göre Hüsamettin Cindoruk şuanda telefon hattımızda. Efendim siz nasıl yorumluyorsunuz? Siz de çok önemli kademelerde yıllarca görev yaptınız ve bu olay bir ilk olarak değerlendiriliyor. Sizin yorumunuz nedir?
       Hüsamettin Cindoruk: Devlet organları arasında çok ciddi bir çatışma bu. Ben MGK’ya zaman zaman başkanlık da yaptım. MGK toplantıları çok ciddi ve genellikle yazılı usulü üzerine geçen toplantılardı, devlet toplantılarıdır. İlk deva böle bir olayla karşılaşılmıştır. Bu olaydan sonra ya Cumhurbaşkanı ya başbakanın görevden çekilmesi gerekir diye düşünüyorum. İkisinin bir arada bu görevi yürütmesi devlet için zararlı sonuçlar verir. Geçmişte bazı görevleri kabul etmeyişimin nedenlerinden biri buydu; devlet organları arasında çatışma. Gelişmekte olan Türkiye için çok zararlı. Sanıyorum bu anlaşmazlık Sayın Ecevit tarafından ortaya çıkarılmış ve konulmuştur. Gereğini yapacaktır. Ama aynı zamanda Sayın Cumhurbaşkanı da kendi durumunu düşünmesi gerekir. Artık bir yargıç değildir. İyi ki Sayın Ecevit’in tutuklanmasına karar vermemiş. Anladığım kadarıyla “ağır itham” tabiri, Ecevit tarafından kullanıldığına göre bunu ciddiye almak gerekir.
       Erdoğan Aktaş: Efendim bu bir anlamda Sayın Ecevit’in politik kişiliğini de çok yakından tanıyan biri olarak bu yorumu yapıyorsunuz. Siz yıllarca MGK’da da görev aldınız, çeşitli sıfatlarla MGK’da bulundunuz. Biraz da bize MGK’nın havasını anlatır mısınız lütfen?
       Hüsamettin Cindoruk: Aslında MGK’nın ben bugünkü işlevine karşı olduğumu her zaman söylemişimdir. Ama ne var ki vazgeçilmez bir kurum niteliğini kazanmıştır, özellikle 82 Anayasası, devlet organları içinde etkin hale getirilmiştir. Bu etkinliğini de biraz da siyasetçilere borçludur. Çünkü ona stratejik belge hazırlamaktaki uzmanlığı ve ustalığını bizim siyasetçiler dengeleyemediler. O nedenle devlet yönetiminde temel kurallar ve temel işleyiş MGK’nın inisiyatifine geçmiştir. Bugün bana sorarsanız Türkiye’de, Sayın Cumhurbaşkanı’nın seçimiyle birlikte yargı, artı askeri ve siber bürokrasi devleti idare eder hale gelmiştir. Yönetim boşluğu ortadadır, ben her zaman söylüyorum, Sayın Başbakan’ın bıraktığı bir boşluk var, siyasetin bıraktığı bir boşluk var. Dar alanda siyaset yapar hale gelmiştir Türk siyaseti. Asker ve sivil bürokrasiyi, yargıyı yanına alan Sayın Devlet Başkanı da bir Başbakan’ı böyle ciddi bir devlet platformunda azarlamaktan çekinmemiştir. İş bu noktaya varmıştır.
       Erdoğan Aktaş: Peki efendim bu aşamaya gelmesinin nedenlerini tahmin edebiliyor musunuz? Nasıl yorumluyorsunuz..?
       Hüsamettin Cindoruk: Tahmin ediyorum, denetim konusunda çıkmış olabilir tırmanma. Başbakan’ın denetimi durdurduğunu, engellediğini ve yolsuzluklara kanat gerdiğini söylemek istemişti. Bu tam bir yargıç düşüncesidir, bir savcı düşüncesidir. Ve bir önemli yargıcı Cumhurbaşkanlığına seçerken, üç dakikada cumhurbaşkanı bulduk diye övünen Sayın Ecevit’in de siyasi hata yaptığını o zamandan beri söylüyorum, yine de aynı şeyi ifade ediyorum. Siyaset kendisi için biraz da parlamento, kendisi için önemli bir alan olan Cumhurbaşkanlığı kurumunu elinden kaçırmıştır, çıkarmıştır. Bunun sonuçlarından biriyle karşı karşıyayız. Bu krizin derinleşmeden bitmesi için, iki taraftan birinin siyaset alanından çekilmesi gerektiği fikrimi tekrar ediyorum. Bu fikrim yeni de değil. Sayın Cumhurbaşkanı seçiminden önce bunları söyledim, sonra söyledim, şimdi olaylarl bunu gösteriyor, bir kaos olur demiştim, işte kaos başlamıştır.
       Erdoğan Aktaş: Efendim siz Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde de yine stüdyomuzda da konuğumuz oldunuz. Az önce ifade ettiğiniz noktaları da belirtmiştiniz. Fakat şimdi yaptığınız konuşmada özellikle Cumhurbaşkanı’na eleştirel bir yaklaşım seziliyor. Özellikle Cumhurbaşkanını eleştirmenizin nedeni nedir?
       Hüsamettin Cindoruk: Şimdi bir ciddi kriz nedeni olmaması lazım Cumhurbaşkanımız’ın. Cumhurbaşkanımız’ın hitaplarının resmi kurumlar önünde, orda çok kamu görevlisinin önünde, çok dikkatli ve seçilerek kullanacak kelimelerle ifade etmesi şarttır. Sayın Cumhurbaşkanı, Başbakan’a söyleyeceği varsa, haftalık şey görüşmelerde ifade eder. Türkiye devletinin yerleşmiş gelenekleri var. Açıkçası demin söylediğim gibi, daha öncelerde yazılı usulle müzakere yapılan ve askeri ve sivil bürokrasinin bulunduğu bir devlet kurumunda başbakan azarlanmaz, itham edilmez. O, o zaman açıkçası devletin birtakım geleneklerini yıkmak anlamındadır. Sayın Cumhurbaşkanı, başlangıçtan bu yana zaman zaman doğru kararlar da verse, o kararlarını açıklarken yanlış kelimeler, yanlış ikazlar ve bana sorarsanız yanlış izlenim vermiştir. Ben hep onu söylemiştim sizin programınızda da. İkinci bir Anayasa Mahkemesi kurdu Cumhurbaşkanımız. İkinci bir Anayasa Mahkemesine gerek yok. İkinci bir Anayasa Mahkemesi, Türk siyasi hayatını tıkar. İşte IMF görüşmelerinden çıkan sonuçlar, Avrupa Birliği’ne girişte devlet denetiminde Cumhurbaşkanı ayrıca yepyeni bir kurum haline gelir, kendisi yetkilerin fazlalağından şikayet etmişti Anayasa Mahkemesi Başkanı’yken. Şimdi yetki alanlarını, görev alanlarını gelişme siyaseti güdüyor. Bir hukukçu olarak bunu Sayın Cumhurbaşkanı’ndan beklemezdim. O nedenle de bir devlet krizine neden olan cumhurbaşkanıdır. Kendi durumunu bir gözden geçirmelidir. Belki şunu düşünebilir; benim vazife anlayışıma Cumhurbaşkanlığı sistematiği uygun düşmüyor da diyebilir.
       Erdoğan Aktaş: Sayın Hüsamettin Cindoruk, çok teşekkür ederiz, bilgileriniz ve tecrübelerinizi bizimle paylaştığınız için.
       Hüsamettin Cindoruk: Ben teşekkür ederim, sağolun efendim.
       Erdoğan Aktaş: Telefon hattımızdaki konuğumuz MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır. Sayın Şandır iyi günler.
       Mehmet Şandır: İyi günler efendim.
       Erdoğan Aktaş: Efendim nasıl yorumluyorsunuz tüm bu olayları? Siz de bir kriz olarak mı adlandırıyorsunuz?
       Mehmet Şandır: Efendim daha kesin bir değerlendirme yapmak için durum erken. Muhtemeldir ki öğleden sonra durum açıklığa kavuşacaktır ve bir değerlendirme yapılacaktır. Buralar, bu iki makam, sorumluluk makamıdır. Ülkemizin içinde bulunduğu sorunların çözümünü bulmak konumundadırlar bu iki makam. Kriz yaratılması imkanı yoktur. Böyle bir ihtimali de görmemek lazım. Ama Sayın Cumhurbaşkanı’nın hangi sebeple böyle bir tavır içerisine girdiğini kabullenebilmek de mümkün değildir. Hükümetimiz gereken değerlendirmeyi yapıyor şuanda. Muhtemeldir ki sükunetle durum değerlendirilecektir, ülkenin ve milletin yararına ne ise o yapılacaktır. Endişelenmeye gerek yok. Bu makamlar sorumluluk makamıdır, çözüm üretmek makamıdır. Mutlaka doğru olanı, ülkemizin ve milletimizin faydasına ne ise onu yapacaklardır. Bundan endişelenmeye gerek yok. Biraz beklememiz gerekir, paniğe gerek yok. Öğleden sonra durum açıklığa kavuşacaktır. Muhtemeldir, hem Cumhurbaşkanlığı, hem hükümetimiz gereken değerlendirmeleri yaparak, milletin önüne umut aşılayıcı, ümit verici bir açılım yapacaklardır, biraz beklememiz gerekiyor.
       Erdoğan Aktaş: Sayın Şandır, bu konuyu Bahçeli’ye ilettiniz mi siz ya da partinizin diğer organları? Dönüşü konusunda herhangi bir..?
       Mehmet Şandır: Henüz daha bize bir bilgi intikal etmedi, üstün bilgileri biz Sayın Genel Başkanımız’a aktarıyoruz, kendi yönetim kurulumuz, kendi parti kurullarımızda konuyu değerlendiriyoruz. Meclis grup yönetimi şuanda toplantı halindeyiz, meseleyi değerlendiriyoruz, endişelenecek, paniklenecek bir durum yoktur. Her halükarda bir rahatlatıcı çözüme, yola ulaşacaktır hadise.
       Erdoğan Aktaş: Sayın Şandır, çok teşekkür ederiz yayınımıza katıldığınız için.
       Mehmet Şandır: Ben teşekkür ederim, hayırlı günler dilerim.
       Erdoğan Aktaş: Ankara’ya dönüyoruz, NTV Ankara Temsilcisi Murat Akgün’ün konuğu Emekli Büyükelçi Gündüz Aktan olacak, Murat sizi dinliyoruz...
       Murat Akgün: Teşekkürler Erdoğan. Efendim çok uzun yıllar devlet hizmetinde bulundunuz. Hiç böyle bir şey hatırlıyor musunuz? Bunun bir benzeri var mı?
       Gündüz Aktan: Hayır, ilk defa görüyorum böyle bir olay. Dolayısıyla son derece ciddi olduğunu zannediyorum. Ancak eğer böylesine bir krizin varlığını kamuoyuna duyurmak ihtiyacını hissettiyse Sayın Başbakan, bunun nedenlerini de söylemesi gerekirdi. Yani şimdi Türk kamuoyu sadece spekülasyon yapıyoruz ve bunun hiçkimseye bir yararı yok. Konunun bilinmesi buna karşılık çok daha önemli. Hiç olmazsa belirsiz ortam ortadan kalkar ve en azından da bu sorun kriz hepimizi ilgilendirdiğine göre, krizin çözümü konusunda bir belirlilik ortaya çıkar. Bu bakımdan ben derhal sebeplerin Türk kamuoyuna açıklanmasından yanayım.
       Murat Akgün: Herhalde bir açıklama Başbakan’dan gelecek ve bir açıklama da herhalde Çankaya Köşkü’nden gelmeli. Çünkü devletin tepesindeki krizin iki tarafı var; Cumhurbaşkanı ve Başbakan..
       Gündüz Aktan: Evet, gayet tabi, sanıyorum ki Sayın Cumhurbaşkanı da kamuoyunun önüne çıkmadan önce son hazırlıkllarını yapmakta.
       Murat Akgün: Peki neden acaba? Şuanda tamamen faraziye üzerine konuşmak durumundayız, sizin de söylediğiniz nedenler açıklanmadı ama, bir MGK toplantısının hemen öncesinde Cumhurbaşkanı söz alıyor ve Başbakan’ın ifadesine göre kendisine çok ağır ithamlarda bulunuyor. Bütün bunların normal olmadığı gözüküyor. Yani...
       Gündüz Aktan: Normal değil tabi, şimdi ama biliyoruz ki, Sayın Cumhurbaşkanı seçildiğinden bu yana hükümetle arasında bir gerilim var. Özellikle de Sayın Başbakanl’la araralırnda bir gerilim var. Ve bu bazı kanun maddelerinin ve hatta Anayasa’nın değişikliğine yol açacak boyutlarda bir gerginlik. Sanıyorum ki başlangıçta Sayın Başbakan ve koalisyon hükümeti, Cumhurbaşkanı seçimini sağlamak için hangi nedenlerle hareket ettilerse bugün o nedenler geçerli değil. Böyle bir pişmanlık duygusunun ortaya çıktığı anlaşılıyor. Fakat hepsinin arkasında 1982 Anayasası’nın yarattığı sistemin çarpıklığı var. Şimdi bu sistem, siyasi tecrübeye sahip cumhurbaşkanlarının da bulunduğu ortamda düşe kalka yürümüştü. Bunu Sayın Demirel yürütmüştü. Çünkü bu konuda malum çok büyük bir tecrübeye sahipti. Şimdi ilk kez siyasi tecrübe sahibi olmayan, hukuk kökenli bir cumhurbaşkanı var. Bu Cumhurbaşkanı, yaptığının yanlış veya doğru oluduğu hakkında bir fikir beyan etmek istemiyorum. Ancak 1982 Anayasası’nın yarattığı dengesiz sistem şimdi ortaya çıkmış olabilir. Çünkü öyle görünüyor ki seçimle gelmemiş, yani halk oyunun seçimiyle gelmemiş bir cumhurbaşkanına bu Anayasa olağanüstü yetkiler vermektedir. İlk kez hukuktan çok iyi şekilde anlayan ve yetkilerini aslında belki de geniş olarak yorumlayan bir Cumhurbaşanı, bu yetkilerini fiilen uygulamaya koydu. Sanıyorum ki Başbakan’la Cumhurbaşakın arasında bugün patlak veren kriz, aslında bu arka plan üzerine ortaya çıktı.
       Murat Akgün: Peki Gündüz Bey, nedeni ne olduğunu bilmiyoruz. Ama hiç olmazsa belki bundan sonra neler olabileceği konusunda fikir üretebiliriz. Biraz evvel Sayın Cindoruk, Eski TBMM Başkanlarından Sayın Hüsamettin Cindoruk, çözümü, taraflardan birinin sahneden çekilmesi olarak gösterdi. Sizce nasıl olmalı? Yani bu çözüm tamam diyalog diyeceksiniz, konuşsunlar diyeceksiniz ama sanki bunlar pek kolay gözükmüyor? Peki nasıl bir çözüm sizce olabilir?
       Gündüz Aktan: Şimdi evvela diyalog dediğimiz taktirde bunun kamuoyuna hiç bir şekilde yansıtılmadan kendi aralarında çözülmesi durumunda geçerli olabilirdi. Kamuoyunun önüne böylesine çıkmış bir konu ancak kamuoyunun hakemliğine başvurularak çözülebilir. Ki bunun da kolay olabileceğini zannetmiyorum. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanı da Sayın Başbakan’ın da lehine dünya kadar fikir göreceğiz. Bunun ön sonucunda, tabi tecrübeli bir insan Sayın Cindoruk, taraflardan birinin istifasının çözümü çok daha çabuk getireceğinin farkında. Ancak istifa müessesesinin girmediği bir demokraside yaşıyoruz. Bugüne kadar eğer bu müessese çalışmış olsaydı, zaten Türkiye’nin içinde bulunduğu bu siyasi kriz ortaya çıkmazdı. Bakanlar kendi sorumluluk alanlarına giren konularda araştırmalar tatbikatlar yapılırken yerlerinde duruyorlar. Başarısız parti başkanlarının hepsi parti başkanlıklarını muhafaza ediyorlar. Böyle bir ortamda Sayın Cindoruk’un bir istifayla bu işin çözüleceği yolundaki sözlerini ben fazla iyimserlik olarak yorumluyorum.
       Murat Akgün: O zaman her halükarda önümüzde sıkıntılı bir dönem var. Devletin zirvesinde kelimenin tam anlamıyla bir kriz var. Muhtemelen yeniden karşılıklı açıklamalar olacak. Belki kriz daha da tırmanacak.
       Gündüz Aktan: Evet.. Benim kanım şu; bu kriz, haklı olduğu taraf Sayın Cindoruk’un, tarafların artık anlaşmasıyla çözülemez. Çünkü anladığım kadarıyla çok ciddi bir güven bunalımı var.
       Murat Akgün: O zaman kamuoyu baskısı neticesinde taraflardan biri mi çekilme yoluna gidecek? Onu mu söylemek...
       Gündüz Aktan: Tabi, yine de çok erken. Fakat Türkiye’yi iyi tanıyorsak, Türkiye’de herşey ortadan yarı yarıya bölünüyor. Hiçbir sonuca ulaşılmadan sonsur bir tartışma ortamı yaşanıyor. Ve bu zaten içinde bulunduğumuz siyasi krizi daha da ağırlaştıracaktır.
       Murat Akgün: Zaten zaman kaybına tahammülümüz yok.
       Gündüz Aktan: Hiçbir şekilde yok. Yani bilmiyoruz tabi gündemde neler vardı ve ne konusundan dolayı çıktı bu. Ama hangi konudan çıkarsa çıksın, bu içinde bulunduğumuz siyasi krizi daha da ağırlaştıracak bir olay cereyan ediyor.
       Murat Akgün: Sayın Aktan, sorularımızı yanıtladığınız için teşekkür ediyorum.
       Gündüz Aktan: Ben teşekkür ederim.
       Murat Akgün: Söz sende Erdoğan...
       Erdoğan Aktaş: Bu konuyla ilgili olarak hem Ankara’dan hem de İstanbul’da tartışmalar devam ediyor. Öncelikli olarak az önce Hüsamettin Cindoruk’un söylediği konuyu açıklığa getirmek gerekiyor sanırım. Demişti ki Hüsamettin Cindoruk, canlı yayınımızda; iki unsurdan biri çekilmeli... İşte bu soruyu da Hikmet Bila’ya soracağız. Siz nasıl yorumluyorsunuz? Enteresan bir yorumdu Hüsamettin Cindoruk’un yaptığı yorum. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz bu gelişmeleri?
       Hikmet Bila: Aslında ilk bakışta ilk akla gelen çözüm bu. Cumhurbaşkanı’yla Başbakan arasında bu kadar şiddetli bir çatışma, kavga olduktan sonra ve bunun kamuoyuna bu şekilde açıklanmasından sonra taraflardan birinin istifa etmesi en doğal olan ve akla gelen ilk çözüm. Ama biraz sakinleştikten sonra ortam biraz yatıştıktan sonra, belki her iki taraf da biraz geri adım atarak yeni bir uzlaşma yolunu arayabilir. Türkiye’nin siyasetinde bunun örnekleri daha önce çok gröülmüştür. Tabiki bu çok ağır bir bunalım. Ve anlaşılan o ki sadece üsluba değil, işin özüne dair de bir görüş ayrılığı var.
       Erdoğan Aktaş: Bu arada bu notu da iletelim isterseniz, Bakanlar Kurulu da saat 13.00’da toplanacağı bildirildi. Öyle zannediyoruz ki bu kriz de değerlendirilecek burda.
       Hikmet Bila: Mutlaka değerlendirilecek, burdan tabi istifa kararı da çıkabilir, hükümetin istifası kararı da çıkabilir. Ama daha önceki krizlerde de hükümetle Çankaya arasındaki krizlerde de gördük ki iki tarafta da fazla bir çekilme eğilimi yok. Ama hükümetin, Cumhurbaşkanını görevden uzaklaştırması ihtimali de çok zayıf. Bunun için çok uzun prosedür, hukuksal prosedür gerekiyor. Dolayısıyla ya kamuoyu önünde tartışarak açıkça, neler olup bittiğini, tartışarak bir yumuşama sürecine girilecek ve yeni bir çözüm bulunacak. Ama onun da ne kadar süreceği belli değildir.
       Erdoğan Aktaş: Bundan sonraki aşamalarda iki unsurdan birinin çekilmesi ya da Cumhurbaşkanının görevden alınmasına yönelik bir hükümet politikasından söz ettiniz. Fakat bunun olabilirliğini pek mümkün görmüyorsunuz. Neden?
       Hikmet Bila: Çünkü Cumhurbaşkanı’nın uzaklaştırılabilmesi için Anayasa değişikliği gerekiyor. Ve cumhurbaşkanları ancak vatan hainliğiyle suçlanabiliyor. Dolayısıyla bu yol son derece zor ve uzun bir yol hükümet açısından. Cumhurbaşkanı’nın da çekilmeye niyetli olmadığını daha önceki tartışmalarda da gördük. Çünkü Sayın Sezer’le hükümet arasında, hatırlarsanız memurların görevden alınmasıyla ilgili kararname sırasında da çok şiddetli bir kavga çıkmıştı. Hatta orda Sayın Başbakan, Sezer’i adeta terörizmin işini kolaylaştıracak bir tavır içinde olmakla suçlamıştı. O günkü olay da bugünkü yaşanan krizden daha az daha hafif bir kriz değildi. Ama şöyle demişlerdi, gerçi bugün bir çözüm bulunsa bile anlaşılıyor ki iki taraf arasında uzlaşma uzun süreli beraber çalışma yolları kapalı gibi görünüyor.
       
TBMM BAŞKANI ÖMER İZGİ
       TBMM Başkanı Ömer İzgi, devlet adamlarının, hükümetin ve devletin işleyiş tarzında tıkayıcı davranış ve sözlerden kaçınmaları gerektiğini söyledi.
       Başbakan Bülent Ecevit’in MGK toplantısından ayrılması ve sonrasında yaptığı açıklamayı değerlendiriren Meclis Başkanı İzgi, “Hemen Ankara’ya döneceğim. Döndüğümüz zaman bu olayların böyle olmadığının ortaya çıkmasını ümit ediyorum” dedi. Okul açmak için gittiği Bolu’da konuşan, Meclis Başkanı “konunun bu kadar derin ve olumsuz bir durum olduğu kanaatinde değilim. Böyle bile olsa, derhal hiç olmamış, böyle bir olay hiç yaşanmamış gibi devlet adamlarının işlerini kaldıkları yerden devam ettirmeleri gerekir. ” diye konuştu. İzgi, konuyla ilgili Başbakan Ecevit’in açıklamasına rağmen “kriz doğmaz. Böyle bir şey olmaz. Söylenmiş birşey varsa onlar daha ayrıntılı biçimde incelenir. Amacından belki de başka türlü anlamalara meydan vermiş olabilir. O itibarla ülkenin işlerinin hiçbir zaman tıkanıklığa yol açmayacak bir biçimde aşılacağına inanıyorum.” dedi.
        “Bu sözler geçer. Devlet hayatında olmayacak şeyler değil, olmuştur da. Örnekleri de vardır geçmişimizde.” diye konuşan Meclis Başkanı “bunlar hayatımızı, işleyişimizi tıkamaz. Devlet hayatı bir çark gibi dönmeye devam eder.” dedi.
       
CUMHURİYET GAZETESİ YAYIN KURULU ÜYESİ HİKMET ÇETİNKAYA
       “Cumhurbaşkanı bir hukukçudur. Daha önce de böyle tartışma çıkmıştı, ancak bu kaygı verici. Sayın Cindoruk aktardı. Birisini istifa etmesi doğrudur. Ama bizim siyasi geleneklerimize ne yazık ki çok az rastlanan bir hareket biçimidir. Benim kanım yolsuzluklar konusunu gündeme getirmiş olabilir diye düşünüyorum”
       
HÜRRİYET GAZETESİ YAZI İŞLERİ GENEL MÜDÜRÜ TUFAN TÜRENÇ
       “Böyle bir dönemde en azından sokaktaki vatandaş duyarlılığı içinde olmasını beklerdim. Çok sert tartışmalar olmuştur MGK’da ancak ikinci bölümde, yani bürokratların olmadığı bölümdeydi. Durumun netleşmesini görmek lazım. Hükümetin istifasını beklemiyorum. Bahçeli gezisini devam ettiriyor.
       
MEHMET ŞANDIR MHP GRUP BAŞKEN VEKİLİ
       “Kesin değerlendirme için erken. Bu iki makam sorumluluk makamıdır. Kriz yaratılması imkanı yoktur. Böyle bir ihtimal görmemek lazım. Endişelenmeye gerek yok.”
       
DEMOKRAT TÜRKİYE PARTİSİ GENEL BAŞKANI İSMET SEZGİN
       Demokrat Türkiye Partisi Genel Başkanı İsmet Sezgin, Milli Güvenlik Kurulu’nu terk eden Başbakan Ecevit’in “istifa etmesi gerektiğini” söyledi.” Devletin tüm kurumlarının birbiriyle kavgalı olduğuna” dikkat çeken Sezgin, “Türkiye’nin bir bilene ihtiyacı var” dedi..
       İzmir’de bulunan DTP Genel Başkanı İsmet Sezgin, Milli Güvenlik Kurulu toplantısını terk eden Başbakan Ecevit’i Eleştirdi.
       “Devletin tüm kurumlarının birbiriyle kavgalı olduğunu söyleyen Sezgin, hükümetin en kısa zamanda istifa etmesi gerektiğini söyledi.
       Böylesine kavga içinde olan bir hükümet, devlet olamaz. Devletin tüm kurumları birbiriyle kavgalı. Böyle yönetim, hükümet olur mu? Bu nereye kadar devam edecek.” Sezgin, bu güvensizlik ortamında Türkiye’nin “bir bilene ihtiyacı olduğunu” da belirtti.

 

 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları