|
|
Şubat ayının ilk ihalesinde faiz yükseldi. 13 Şubat 3 aylık bono ihalesinde yıllık basit ortalama faiz yüzde 57.03, bileşik ortalama faiz yüzde 70.43 olarak gerçekleşti. İhalenin itfası 16 Mayıs tarihlerinde ödenecek olan 2 ve 3 yıl vadeli devlet tahvili kupon ödemelerine baz teşkil edecek. 3 aylık bono ihalesinde ihraç edilmesi öngörülen net 802 trilyon liralık tutar, Şubat ayı toplam iç borç itfa tutarının yüzde 15ni oluşturuyor. İhalenin düşük hacimli olması ve son hafta içinde gerilen para piyasalarının etkisi ile yüzde 70 seviyeleri gerçekleşti. Bu ihale ile Hükümet, Hazine ve Merkez Bankası piyasanın mesajını daha net anlamış olacak ve 20 Şubata kadar ki stratejisini belirleyecek. IMFnin değerlendirmesi devam ederken Meclisin çalışmalarını hızlandırması ve yapısal reformlara tekrar hız vermesi 13 Şubat ile oluşan yüzde 70 faiz seviyesinin bu ay için en üst nokta olabileceğini düşündürüyor. Diğer taraftan, Salı günü, Hazine, 21 Şubattaki 3.9 katrilyon liralık iç borç geri ödemesine karşılık 20 Şubatta yapacağı biri 7 ay diğeri de 12 ay vadeli iki iç borçlanma ihalesindeki borçlanma limitlerini 500-600 trilyon lira azaltarak 2.9 katrilyonla 3.2 katrilyon lira arasına çekti. Daha önce açıklanan şubat ayı borçlanma programı çerçevesinde 20 Şubat günü ihalesinde toplam 3.5 katrilyonla 3.7 katrilyon lira arasında satış yapılacağı duyurulmuştu. Böylece Hazine, 20 Şubatta yapacağı net borçlanmayı 21 Şubatta gerçekleştireceği iç borç geri ödemesinin yüzde 74ü ile yüzde 82si arasında bir düzeye indirdi. Ayrıca, borçlanma programında açıklandığı gibi Demirbankın portföyünde bulunan 20 Şubat 2002 vadeli T10 tanımlı tahvillerin 250 trilyon liralık bölümünün erken itfası konusunda alınan karar uygulanacak. Hazinenin bu kararı piyasaya borçlanma konusunda rahat olduğunun mesajı olarak algılandı. Zira bono faizleri Salı öğleden sonraki işlemlerde yüzde 64. 5 seviyelerine geriledi. 20 Şubat ihallelerinde Hazineye talepler 65 - 70 aralığında gelebilir ve bu günkü ihalenin gelişimi büyük itfa için de örnek teşkil edebilir. 10,000 puana yükseliş mi? IMKB-100 endeksi 9,000 puan sınırında taban aramaya başladı. Salı günü para ve bono piyasalarında ki gelişmeler borsa yatırımcıları tarafından da yakından takip edilmeye başlandı. Borsanın düşüş trendi devam etmesine rağmen hisse senedi fiyatlarının düştüğü seviyelere zayıf tepkiler oluşuyor. Borsa da öne çıkmaya başlayan bankacılık sektörü oldu, zira Moodys Türkiye incelemelerinde Bankacılık sektörünün riskini değerlendiriyor. Bu değerlendirmeler sırasında, yabancı bir yatırım şirketi olan Schroder Salomon Smith Barneyin Türk Bankacılık sektörü için alım yönünde tavsiyelerinin bulunduğu araştırma raporunun yatırımcılara ulaşması moralleri yükseltti ve tepki alımlarını getirdi. |
||||
| Borsanın 9,000 puanda dip yaptığını belirtmek için henüz erken. Çünkü düşüşlerde olduğu gibi yükselişlerde de borsanın işlem hacmi zayıf. Ancak hisse senetlerinin düşük olarak yorumlanan piyasa değerleri moral yükselten gelişmelere prim yaparak tepki veriyor. Piyasa pisikolojisi açısından 9,000 puanda destek oluşmaya başlayabilir. Alıcılar kuvvetlenmye devam ederse endeksin ilk sınavı tekrar 10,000 puan seviyelerinde yaşanacak. 10,000 ve 10,500 arasında kuvvetli direçler var... Orange ve Türk Telekom France Telekom, bünyesindeki mobil telefon operatörü Orangeı hisse başına 9.5 Euro fiyatla halk arz etti. Orange için belirlenen önceki fiyat 11.5 ile 13.5 Euro aralığındaydı. Ne var ki, telekom sektöründeki global sıkıntılar arz fiyatının daha aşağı çekilmesine neden olmuştu. 9.5 Euro olarak oluşan halka arz fiyatı belirlenen fiyat aralığının en alt seviyesi. Bununla birlikte France Telecomun geçen yıl Orange için tahmin ettiği piyasa değeri halka arz fiyatının üç katıydı. Teknoloji ve telekomünikasyon sektörlerinde 2000 yılı içerisinde ciddi boyutlarda değer kayıpları yaşandı. Türk Telekomun özelleştirme çalışmalarında da şirket değerinin önceki yıllara gore daha düşük hesaplanacağı fikrine kendimizi hazırlamamız lazım. Daha da önemlisi özelleştirme geciktikçe TTnin değeri daha da düşebilir. Değer düşüşü ile birlikte rekabet edebilmesi için de sürekli yeni teknoloji yatırımı yapılması gerekecek. 2001 yılı içinde TTnin özelleştirilememesi durumunda hükümet bütçe dengelerini ilave borçlanma ile koruyabilir. Bu durumda, 2001 yılı için hedeflene yüzde 3.5 bütçe açığı oranı daha yukarı taşınacak. Her ne kadar TTnin özelleştirilmesi IMF için bir performans kriteri değilse de, özelleştirme için sarfedilecek çaba ve bütçe açığının düşük oranda kalması IMF tarafından çok yakından izlenecek. Kimse Türkiyeden uluslararası piyasalar bu kadar daralmışken mucize beklemiyor, ama yapısal reformların süratle tamamlanması ve ekonominin dışa dönük, rekabetçi ve istikrarlı politikalarla yönetilmesi bekleniyor. | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||