|
12 Şubat Bu hafta, İstanbulun iş ve eğlence dünyasının birleştiği gündüz ve gece her zaman kent hareketliliğinin yaşandığı ilçelerinden Beşiktaşı ve Başkanı Sayın Yusuf Namoğlunu konuk ediyoruz. |
|
Sayın Namoğlu, İstanbulun en merkezi ilçelerinden birinin başkanısınız. O nedenle, İstanbulu yarattığı ve yaşattığı güzellikleri ve problemleri bakımından da yine en iyi algılayanlardan biri olduğunuzu düşünüyorum. Dolayısıyla size göre İstanbulda yaşamak nasıl bir duygu? Y. Namoğlu İstanbul dünyanın en iyi kentlerinden biri. Ben dünyanın bir çok kentini gezdim ama İstanbul gibi tarih, doğa, yapı bakımından güzel bir kente rastlamadım. Ancak şu da bir gerçek ki, biz insanlar İstanbulu her geçen yıl biraz daha bozmuş, yıpratmışız, dolayısıyla İstanbullu İstanbulu doyasıya yaşayamıyor. Bunun tabi bir çok faktörü var, bir kaç örnek vermek gerekirse,.. ulaşım... Ulaşım İstanbulun en büyük problemlerinden biri, çünkü bir insan İstanbulun tarihi dokusunu, tarihi eserlerini yaşamak isterse evinden çıktığı anda oraya gidip gelene kadar korkunç zaman geçmektedir. Sonuçta da insanlar cumartesi-pazar yani tatil günlerinde bu güzel kenti doyasıya yaşayamamaktadırlar. Sürekli bir sinir harbi... Y. Namoğlu Evet, çünkü bu yoğunluğun içine girip sıkışık trafikte sinirleneceğime boşver kalsın diyor, gitmiyor. O açıdan İstanbulu daha yaşanır bir kent haline getirmek gerekir. Hatta bu konuda geçmiş yıllarda benim parlamentoda olduğum dönemlerde Özel İstanbul Yasası -ki hala gündemdedir, böyle bir yasanın çıkması veya bir kaç milletvekili arkadaşım mesela Orhan Ergüder gibi... İstanbula vize uygulamasını gündeme getirmişlerdi. Buradaki amaç şu idi; İstanbulun nüfusu yalnız kendi doğası içinde artmanın ötesinde, göçlerden dolayı da büyük ölçüde armaktadır ve artan bu nüfusa da altyapı, şehircilik yönünden de maalesef yerel yönetimler yetişememektedir. O anlamda İstanbulu yaşanabilir bir İstanbul yapabilmek için bir takım tedbirlerin devlet tarafından, yerel yönetimler tarafından alınması gerektiği kanaatindeyim. Okurlarımız, Yusuf Namoğlu ismini yeşil sahalardan da çok iyi tanıyorlar. Bir spor adamısınız aynı zamanda. Milletvekilliğine ve daha sonra da belediye başkanlığına uzanan bir çizgi, bu süreçi anlatır mısınız? Y. Namoğlu 1991 yılına kadar inşaat mühendisi olmam sebebiyle özel inşaatlar yaparak proje ve mesleki hayatımı geçiriyor ve ticaret yapıyordum. Ancak rahmetle anacağım Turgut Özalın o tarihlerde bana teklif etmesi ve dolayısıyla milletvekilliğine aday olmamle başlamış bir süreçtir. 1991 yılında milletvekili seçildim ve iki dönem milletvekillliği yaptım akabinde de Ankaradan ayrılma kararı aldım. Yani milletvekilliğinden bir yıl önce ayrıldım. Sonra yine dostlar, partimden arkadaşlar belediye başkanlığına aday olmamı istediler. Düşündüm ve kabul ettim. Şu açıdan kabul ettim, ben 1954 yılından beri, ilkokuldan üniversiteye kadar Beşiktaşta okuyan, Beşiktaşta oturan biriyim. Beşiktaşı iyi tanıyor ve seviyorum, geriye döndüğümde ardımda bir takım izler bırakabilir miyim? diye düşündüm ve yola çıktım. Onun için bir mücadele veriyorum. Görevimden ayrıldıktan sonra da ardımda bıraktıklarımın huzurunu duymak istiyorum. Yani Beşiktaşta yaşayanlara ayrıcalıklı şekilde yaşam kalitesini arttırıcı fonksiyonlar getirebilirsem, Beşiktaşlılara hizmet etmiş olurum diye düşünüyorum. Beşiktaş ilçesi konumu itibariyle İstanbulun en aktif ve kimi tarihi dokusuyla, kimi de iş-sosyal yaşantının bir parçası olması nedeniyle önemli ve vitrin özelliğini taşıyan bir ilçe. Beşiktaşı karadan-denizden ya da belki havadan kontrol ettiğinizde gözünüze çarpan çarpıklıklar neler? İşaret koyduğunuzda imkanım olursa şurayı da şöyle yapayım daha güzel olur, ya da keşke şurası da şöyle olmuş olsaydı dediğiniz yerler var mı? Bu yöndeki plan ve projeleriniz neler? Y. Namoğlu Beşiktaş İlçesi 18inci yüzyıldan gelen tarihi bir ilçe. Hatta Beşiktaşa saraylar beldesi tabiri de kullanılır. Çünkü Dolmabahça Sarayı, Yıldız Sarayı, Şale Köşkleri var... Tabi ki benim çocukluk yıllarımda aşağı yukarı 1954lerde Beşiktaş alt bölüm olarak yaşamın içindeydi. Üst bölümler dediğimiz yani şu anda nüfusunun yüzde 60ını meydana getiren Etiler-Konaklar-Akatlar gibi mahallelerde o zaman ne konut ne iş yeri vardı. İşte o alanlar bana göre çok kötü planlandı. Kötü planlanmanın ürünü olarak da Beşiktaşın dokusu bir ticaret merkezi, finans merkezi, eğlence aynı zamanda konut bölgesi olarak birbirine girmiş durumda. Bunların iyi planlanarak ayrı ayrı yerlerde oluşması gerekiyordu. Ama maalesef bugün Etiler, Levent gibi bölgelere baktığınız zaman bir bar yanında bir restaurant yanında bir villa var. Ya da bir gökdelen ama yanında villa...Büyükdere Caddesini sıralayalım Akbankın ikizleri, İşbankasının ikizleri, Demirbankın ikizleri,Yapı Kredinin plazaları gibi kuleler, plazalar beraberinde iş ve ticaret yoğunluğunu getiriyor. Hemen onun arkasına bakınca bir çok gece kulübü ve onların yanında da konutlar görüyorsunuz. Yani çok dar alanda iş, eğlence ve meskenler içiçe girmiş. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir doku olmaz. O nedenle ben de bu durumu en azından sabitlemeye çalışıyor, oradan da azda olsa negatife doğru götürmeye çalışıyorum. Yani bozulmayı durağan seviyeye indirip, mümkün olduğu kadar geri dönüşü planlıyorsunuz. Y. Namoğlu Tabi, ben olsam böylesi bir planlama yapmazdım. Beşiktaşta çok fazla yoğunluk oluştu. Yerleşik nüfus 200 bin civarında ama bu sayı geceleri birbuçuk milyona kadar çıkıyor. Örneğin Akmerkez gibi ticari yerler tüm İstanbullunun geldiği yerler dolayısıyla bu gidiş gelişler sırasında yaratılan kalabalık ve özellikle de trafik ilçede yaşam koşullarını olumsuz yönde etkiliyor. Söz hazır trafikten açılmışken, İstanbul gibi mega bir kentin sorunlarının başında kuşkusuz trafik geliyor. Beşiktaş İlçesi de konumu itibariyla bu trafikten kendisine düşen payı hem gündüz saatlerinde ki iş merkezi olmasından dolayı hem de geceleri eğlence merkezi olmasından dolayı aynı şekilde alıyor. Sizin de Beşiktaşın üzerine düşen trafik yoğunluğunu azaltmak ya da çözüm üretebilmek adına yaptığınız çalışmalar olduğunu biliyorum. Sizce Beşiktaş sizin de az önce söylediğiniz gibi en büyük problemlerinden birini oluşturan trafik sorununu aşabilecek mi? Y. Namoğlu Beşiktaşın trafiğinin bu denli yoğun olmasının bana göre en önemli faktörlerinden biri hem Boğaziçi hem de Fatih Sultan Mehmet Köprülerinin bizim ilçemizden geçiyor olmasından kaynaklanıyor. Yani İstanbullu Anadoluya Beşiktaştan, Trakyaya da yine Beşiktaştan geçiyor. Dolayısıyla bu durum geçmişten gelen ve trafik yükünü Beşiktaşın sırtına yükleyen en önemli faktör olarak karşımıza çıkıyor. Tabi bunun yanı sıra biraz önce sıraladığım iş, eğlence merkezlerinin de burada yoğunlaşmış olması diğer etken faktörler arasında... İBB Başkanı Sayın Ali Müfit Gürtunaya daha göreve geldiğim ilk günlerde İstanbulun en önemli sorunlarından birinin ulaşım olduğunu söyledim. İstanbulluların yaşayabilmeleri için bu konuda siz, biz hepimiz bir şeyler yapmalıyız dedim. Kendisi de ulaşımın pahalı bir yatırım olduğunu ama ne olursa olsun bir yerlerden de başlamak gerektiğini ifade etti. Sayın Başkan ile raylı sistemler ve yeni açılacak olan arterlerde benim bölgemde mutabık kaldık. O açıdan Beşiktaş ile ilgili Eminönünden Kabataşa, Kabataştan taksime giden bir metro hattı, bu hat Sinapaşa Camii önünden Barbaros Bulvarına geliyor oradan 4 Leventteki metroya bağlanıyor. Leventi de Hisarüstüne bağlayan bir metro hattı gerekli. Raylı sistemler normal açılacak arter yollarla beslenmek zorundadır ancak Beşiktaşın biraz önce de ifade ettiğim gibi 18inci yüzyıldan gelen bir tarihi dokusu var dolayısıyla tarihi binaları yıkıp kamulaştırma yapamazsınız. O zaman bir tek alternatif kalıyor o da zeminin altından yararlanabilmek. Bu düşünceden hareketle -ki ben bunu Brükselde tarihi dokuların altında tünellerle geçişleri gördüm, bunu Japonyada ve bir çok yerde gördüm. Şehircilik açısından kullanılan bir metod. Sonuçta bir çalışmaya girdik, Boğazı Dolmabahçeye bağlayan bir tünelli geçiş projesini ortaya attım, bununla ilgili ihale yaptım. Proje çalışmalarını Ankarada Yüksek Proje Grubu yapıyor. Bir aya kadar teslim edecekler. Ortakaöy Dereboyunun ordan giriyorsunuz Beşiktaş Barbaros Bulvarında Sait Çiftçi Dispanserinin arkasına çıkıyorsunuz orada bir kavşakla Barbaros Bulvarından gelen trafiğin ağır yükünü de alıyorsunuz oradan da Ihlamur Sarayının arkasına indiriyorsunuz, burada da bir kavaşaktan tünele giriyorsunuz, çatı gibi bir arazi düşünün, üçgenin bir tarafından giriyor diğer tarafı olan Dolmabahçe Sarayının arkasına benim hududumun bittiği yere çıkıyorsunuz. Orada da bir kavşak meydana getiriyor ve trafiği Şişliye, Taksime, Karaköye dağıtıyorsunuz. İBBde benim projemi benimsedi ve hududumun bittiği nokta olan Dolmabahçe Sarayının arkasından bir tünelle Kasımpaşaya çıkış yapıyor ve Piyale paşaya bağlanmış oluyor. Bahsettiğiniz anlamda ulaşımda büyük kolaylık sağlayacağı kesin, bir aya kadar da projeyi teslim alacağınızı söylediniz. Peki kazma vurulduğu andan itibaren ne kadarlık bir zaman alacak? Y. Namoğlu İki yıl Sağlayacağı kolaylık gözönünde bulundurulduğunda hiç de fazla bir zaman değil aslında, Y. Namoğlu Değil tabi, çünkü metrolarda çalışmalar uzun sürüyor ama tünelli projelerde tamamen hafrediyorsunuz dolayısıyla da altta bir asfalt ve kaplamayla işi bitirebiliyorsunuz. Yalnız bizim ulaşımda ki sorunlarımızdan birini de 11 senedir kangren haline gelen tüm Beşiktaşlıların bildiği Akmerkez-Zincirlikuyu trafiği oluşturuyor. Akmerkez yolu 11 yıl önce 90lı yıllarda ortaya atılmış, projeleri yapılmaya başlanmış ancak aradan 11 sene geçmesine rağmen ne yazık ki hala hayata geçemedi. Göreve geldiğimde Anıtlar Kurulunda duran bu projeye hem Kuruldan hem de Büyükşehirden onay aldım ve serüvenin bu kısmı bitti ancak bu defa Defterdarlık mahkemeye itiraz etti. Ankara ile Maliye Bakanlığı ile yaptığım görüşmeler sonunda bu sorunu da aştık ve devir aldık. Bu arada arazi üzerinde biri dava açmıştı, neyse onu da buldum, mahkemelerde onu da hallettim, şimdi ise Vakıflar ile olan küçük bir problem var onu da aştıktan sonra Akmerkez sahipleri daha öncden yapacağız diyerek verdikleri taahhüde uyarak gereğini yerine getirecekler. Bu iş bittiği anda teslimatı Büyükşehir ile beraber yapacağız ve kazma vurulacak. Şu an tamamen tıkanmış durumda olan Nispetiye Caddesi ise ancak bu sayede rahata kavuşmuş olacak. Bu arada hemen yeri gelmişken by-pass yollardan da bahsetmek istiyorum. Örneğin, Dereboyu Vadisinin içinde by-pass yollar yapıyorum. Adnan Sayguna 1 kilometrelik bir bağlantı yolunu Levazıma bağlıyoruz. Buna benzer yollarla da, trafiği yayarak Beşiktaşta daha rahat bir ulaşımı sağlamayı hedefliyoruz. Yapılacak düzenleme sayesinde Barbaros Bulvarındaki yoğunluk da azalacaktır kuşkusuz. Meydanda yapılacak düzenlemeler var mı, çünkü pek cazip bir görünüş yok açıkçası... Y. Namoğlu Evet, Barbaros Bulvarı ve Sinan Paşa Camii önündeki meydan, trafik olarak tamamen tıkanan noktalarımızdan birini oluşturuyor. Üstelik vapur iskelesinin yannda pejmürde bir görünüş... Sayın Gürtuna ile görüştüm, Anıtlar Kurulundan eski projeleri çıkarttım, Ulaşım Daire Başkanlığına verdim. Tasdik edilen projeye şimdi rötuş yapılıyor. Bu sene kısmet olursa beş buçuk trilyonla İBBde fasıl koyduk. Meydan düzenlemesi çalışmaları için kazma vurulacak. Beşiktaş Meydanı denizden baktığınızda yukarıya kadar açık bir şekilde görülme imkanına kavuşacak. Bu konuştuklarımız bana iki konuyu hatırlatıyor. Birincisi, yoğun trafiğin beraberinde getirdiği otopark sorunu. İkincisi de ilçenizin aslında ulaşım konusundaki en büyük avantajının bana göre deniz ulaşımından yararlanabilecek konumda olması. Otopark sorununu nasıl aşmayı hedefliyorsunuz ve size göre deniz ulaşımından yeteri kadar yararlanabiliyor musunuz? Y. Namoğlu Trafiğin en önemli boyutlarından biri de otoparktır. Sokaklarımız maalesef otopark haline dönüştü. Bu soruna köklü çözüm, İstanbula maksimum oranda otopark kazandırmayla olur. Sizce bunun için yeterli yer var mı? Y. Namoğlu İlk göreve geldiğimde ilk işim nerelere otopark yapabiliriz diye bakmak oldu. Mesela Beşiktaşın merkez dediğimiz köyiçinde bir tane bile otopark yok. Net Holdingin bir binası vardı, konuştum. Beş katlı otoparkın kabası bitti. Hemen yanında Çay-Kurun olduğu bölgede bir alan vardı. Sahibi ile konuştum orada imar planına katlı otopark koyup kendisi otopark yapacak. Benim seçim öncesi bir sloganım vardı. üstü yeşil park altı otopark burada esinlendiğim nokta Pariste ünlü Champ Elysee bulvarının altı, yedi kat otopark üstü ise peyzajı yapılmış cafeleriyle, yeşil alanlarıyla bir doku. O nedenle de bu sloganla yola çıkmıştım. Altı tane arazi üzerinde imar planlarını yaptım. Bu planlar Büyükşehire ve Anıtlar Kuruluna gitti, bu Mart ayında Büyükşehirden dönüyor. Bunlardan ilkini kısmet olursa önümüzdeki günlerde Leventte bulunan Beltaşın karşısındaki dört dönümlük arazinin altına üç kat otopark yaparak başlıyoruz. İkincisinin de projesi hazır o da Akatlar da olacak. Kısacası ilçemizin çeşitli yerlerinde, yerin altında otopark üstünde de tamamen yeşil alandan oluşan bir doku oluşturacağız. Özellikle sitelerde yaşayan vatandaşlarımızı teşvik ediyorum, yeşil alan olarak ayrılmış yerler varsa planlarda değişiklik yaparak ama asla yeşil dokuyu bozmadan yer altına otopark yapmaları için gerekli yardımı göstereceğimi bildirir yazı yazıyorum. Bu sayede sitelere de para akışı olur. Neticede Beşiktaş Belediye Başkanlığından ayrıldığımda otopark oranında büyük bir artış sağlanmış olacak. Diğer sorunuza gelince, kara ulaşımını deniz ulaşımına aktararak yükü hafifletmek yalnız İstanbul için değil, Avrupa ve dünya kentlerinin de maksimum seviyede kullandığı bir yöntem. Bu bakımdan Bebekten Arnavutköy, Ortaköy ve Beşiktaş motor seferlerini başlattık. Ancak vatandaştan gelen talep bunun Karaköy ve Eminönüne kadar gitmesiydi. İDO Genel Müdürü Şeref Dikyar ile yaptığımız görüşmeler neticesinde Eminönündeki İDO iskelesinden yararlanma imkanı bulacağız Dolayısıyla Bebekten gelen Beşiktaştan geçen Eminönüne kadar giden, Eminönünden tekrar gelen bir deniz hattını hayata geçirmiş olacağız. Bu da sabah ve akşam saatlerinde oldukça yoğun olan trafiğin belli bir ölçüde denize aktarılmasını sağlayacak. Motorlardan, denizden konuşurken aklıma sizin bir uygulamanız geldi. Balıkçı teknesini çöp teknesi haline dönüştürerek, denizi temizliyordunuz. Sonuçta denizi temizlemek için Büyükşehir Belediyesinin büyük tekneleri var ama onlar da kıyılara yanaşamıyorlar, sanıyorum bu uygulama sayesinde özellikle kıyıların daha temiz bir görünüme sahip olmasını amaçladınız. Y. Namoğlu Beşiktaşın kıyısı, Arnavutköy, Kuruçeşme, Bebek bunlar mini mini koylardır. Aslında denizdeki bu pislik Beşiktaşta üretilenden öte, akıntıyla gelen pislik. Bildiğiniz gibi akıntı üstten Marmaraya alttan Karadenize doğru olur dolayısıyla diğer sahil ilçelerinden gelen pislikler de bu koylarda birikiyor. İşte bu pisliği temizlemek için bahsettiğiniz motora iki tane de görevli koyarak, çöpleri temizleme imkanını sağlayacak bir sistem kurduk. İki eleman sabahtan akşama kadar kıyı boyunca denizden bu pislikleri topladılar. Yani denizden balık değil, çöp topladılar... Y. Namoğlu Evet aynen öyle...Ayrıca Deniz Temiz Derneği var. Denizdeki atıkları toplayıcı modern tekneleri var. Onlarla bir protokol yaptım, bilhassa yaz mevsiminde her Salı-Perşembe günleri bizim bölgemize geliyorlar ve genel bir temizlik yapıyorlar biz de küçük teknemizle kıyılarda kalanları file sistemiyle topluyoruz. Aslında deniz yasalarına göre, bu konu bizim ile değil Büyükşehir ve Liman Müdürlüğü ile ilgili ama biz onun bunun görevi demeden hijyen açısından bu işi sahiplendik ve elimizden gelen yaptık ve yapmaya devam edeceğiz. Yalnız bu konuda değil, tüm çevre konusunda da aynı tutum içindeyiz. Üstelik dört Boğaz Belediyesi ile ortaklaşa Boğaz Belediyeleri Birliğini kurma önerisi getirdim, yani Üsküdar, Beşiktaş, Beykoz ve Sarıyer... Önümüzde ki günlerde toplanıp meclisimizden kararını çıkarıp, çalışmalara başlayacağız. Bu girişimin çok faydası olacağına inanıyorum. Beş belediye de birleşti ve Haliç Belediyeler Birliğini kurdu, onlar da o bölge için çalışmaya başladılar. Y. Namoğlu Tabi zaten biz de onlardan esinlendik. Ortak hareket ederek bir çok sorunun üstesinden gelmeyi amaçlıyoruz. Bu arada hazır benim de aklıma gelmişken sizin kanalınızla Çevre Bakanımız Sayın Fevzi Aytekine seslenmek istiyorum. Kendisi bize geldiğinde İstanbul Çevre Müdürlüğüne deniz temizleme aracı alacaktı. Ondan yararlanma imkanı vereceğim size demişti. Ama aradan bir buçuk yıl geçti henüz ses gelmedi. O bakımdan kendimizi de hatırlatalım istedim. İstanbulun denizini temiz tutmak başta Çevre bakanlığının, sonra Büyükşehir çevre Müdürlüğünün sonra da bizlerin görevidir. Tabi ki vatandaşların da burada bilinçli olmaları gerekiyor. Bu arada çevre konusunda yalnız deniz temizliği ile ilgili değil diğer alanlarda da çalışmalarımız var. Herkesin etrafındakileri uyararak çevre bilincinin gelişmesini amaçlayan bir sistem oluşturmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda ilçemdeki bütün okullarda, her okuldan iki öğrenciye çevre gönüllüleri kartı verdim, her mahallede yine bu kartlardan dağıttım, en küçükten en büyüğe kadar çevre gönüllüleri ordusu oluşturarak çeşitli toplantılar düzenliyor ve bu bilincin gelişmesi için çalışıyoruz. Ben röportaj yaptığım belediye başkanlarıyla özellikle, başkan olma sıfatıyla yani belediyeciliğin gerekleri üzerine değil de daha ziyade kendilerine münhasır düşüncelerini ne şekilde gerçekleştirmişler onu konuşmak istiyorum. Sonuçta herkesin bir hayal dünyası var, üstelik sizlerin sıradan vatandaşa göre en büyük avantajınız, tasarladıklarınızı imkanlar ölçüsünde hayal olmaktan çıkarıp gerçeğe dönüştürebilme şansınız herşeyden önemlisi bu yetkiniz var. İstanbulda daha iyi bir yaşamı ve ilçenizde daha iyi bir yaşamı sağlamak adına Namoğlu imzasıyla yapmayı tasarladıklarınız, bunların içinden gerçekleştirdikleriniz neler? Y. Namoğlu Sizin de belirttiğiniz gibi belediye başkanının asli görevleri vardır, işte... fen işleri, parklar vs... Bunlar kuşkusuz asli görevler ama bunların dışında ilkleri nasıl yaparız diye bir baktık. Yani şimdiye kadar hiç yapılmamış ama bana göre yapılması gereken düşünceleri ortaya koyduk. Onlardan bir tanesi az önce konuştuğumuz tünelli yollar bu bir ilk. ikincisi üstü yeşil park altı otopark ondan da bahsettim. Üçüncüsü hizmeti vatandaşın ayağına götüren yepyeni bir sitem. belediye hizmet ofisleri. Bu ofislerden biraz bahseder misiniz? Y. Namoğlu Belediye Hizmet Ofislerinde diyelim ki, vatandaşın ufak tefek bir sağlık problemi var, hemen bu ofise gelerek uzman heklim tarafından ilgili hastaneye sevk ediliyor, ya da vatandaşın vergi işi var çöp, emlak vb...geliyor hemen işlerini bu ofislerde halledebiliyor. Ofisler de büro, Belediyeye online bağlı bilgisayar, doktor ve o mahallenin muhtarı da bulunuyor. Dolayısıyla vatandaşın kendi mahallesinden çıkıp Belediye binasına gelmesine gerek kalmadan her türlü işlemi buradan halledebiliyor. İsterlerse öneri, eleştiri ve şikayetlerini de buralara yapabiliyorlar. Bunun ilkini Ambarlıdere yeni ismiyle Yeni Ulusta yaptık. Çok cici bir bahçesiyle yaptığımız hizmet ofisinin açılışını önümüzdeki günlerde yapacağız. Hemen akabinde Ortaköy ve Akatların ihalesini yapıyorum., projeleri bitti. Etiler Mahallesinde de muhtarla yer tespit ettik. Sonuçta 23 mahallede de Belediye Hizmet Ofisleri olacak. Yani hizmet vatandaşın ayağına gitmiş olacak. İlklerde üçüncü sırayı Beledidye Hizmet Ofisleri aldı, başka hangi ilkler var. Y. Namoğlu Biz de ilk çok... Özellikle parklarımızdan konuşmak isterim. Dünya Barışının simgelendiği Dünya Barış Parkını yapıyoruz. 26 ülkenin büyükelçiliğinden getirilen ağaçlar dikildi. Türkiyede daha önce hiç bir yerde görmediğim tamamen sanatçılara dönük Sanatçılar Parkımız var. Bu parkta sanatçıların el izlerinden oluşan Yedi Sanat Dalı diye bir meydan ve meydanda tamamen sanatçılara dönük düzenlenmiş çeşitli dokular var. Yaşarken değerlere, sanatçılara sahip çıkmalıyız. Mesela geçtiğimiz günlerde Necati Cumalıyı kaybettik. Ama kendisi daha hayattayken bu parktaki yerini gördü, beğendi, yapılacak olan heykelinin maketini gördü, ne yazık ki heykelin bitmiş haliyle parktaki yerini almasını göremedi. Kısmetse bir ay sonra bitmiş olacak. Beşiktaş Kulübünün eski başkanı Sayın Süleyman Seba simge olmuş bir isim. Spor caddesini Süleyman Seba Caddesi olarak değiştirdik. Beşiktaşta yaşamış ve topluma iyi iz bırakmış olan bu değerli isimlere yaşarken hakkettikleri değeri vererek, yeni nesillere de bakın siz de güzel işler yapın, topluma örnek olun toplumda sizi ödüllendirsin diyoruz. Bu arada sadece engelli vatandaşlara yönelik engelliler pakı da yine ilklerin arasında... Engelli bir mimar tarafından projelendirilen bu parkta her şey engelliler için onların yaşamlarını kolaylaştırmak için düzenleniyor. Aynı zamanda beş üniversitesiyle çevrelenmiş olan ilçemizde gençlere yönelik çalışmalarımız da var. Beşiktaşta büyük bir alan olan ve tarihi bir dokusu olan Abbas Ağa Parkını da amatör sanatçıların çalışmalarını yapıp sergileyebilecekleri, cafesi olan bir gençlik merkezi haline dönüştürmeyi hedefliyoruz. Deprem konusuna gelecek olursak; ilçenizdeki binaların durumları nasıl? Y. Namoğlu Ben inşaat mühendisiyim. Eskiden İstanbul üçüncü derece deprem bölgesiydi, sonra iki, şimdi ise birinci derece deprem bölgesi halini aldı. Dolayısıyla o değerlere göre alınmış katsayılarla bugünkü katsayılar arasında farklılıklar var. Binaların kontrolü için büyük bir çalışma gerekli, belediye imkanlarıyla bunu yapmaya imkan yok. Ancak vatandaşın müracatıyla kontrolleri yapabiliyoruz. Biz ilçemizde zemin etüd haritalarını yaptırdık, ayrıca kriz merkezi kurduk ve bu merkezi bilgisayarlarla donattık. Ortaköyde Kaymakamlık ile birlikte 180 kişilik bir kadro ile çeşitli tatbikatların yapıldığı bir deprem eğitim merkezini kurduk; bunu da sanıyorum bir Büyükşehir bir de biz yapıyoruz. Bu arada Boğaziçi Üniversitesi ile bir çalışmamız var, ilçenin sokak bazında tüm binalarını bilgisayara yüklüyor 6.0, 6,5, 7.0 gibi... kademeli büyüklüklere göre binaların böylesi bir depremden ne şekilde etkileneceğini saptıyoruz. Bu bize şöyle bir envanter oluşturuyor; muhtemel bir deprem esnasında o verilere dayanarak yardıma en ihtiyaç duyabilecek mahalleyi ya da sokağı tespit ederek yardımların ilk anda oraya yönlendirilmesini sağlayacağız. Bu sayede daha önceden kurulmamış olan sağlıklı bilgi işlem ağını da bu sayede kurmuş oluyoruz. ...Babam olsa yıkarım, hiç bir ayrım yapmam diyorsunuz. Kaçak inşaatlar için, kaçak yapılaşmaya karşı büyük bir savaş verdiğiniz biliniyor. Tüm İstanbul genelinde yaşanan bu problemi ilçenizde çözmek için ne tür önlemler alıyorsunuz? Y. Namoğlu 3194 sayılı İmar Kanununun 32 ve 40ıncı maddeleri uygulanmıyor. Bu madde der ki; mühendis ve mimarın müellifi olduğu binada herhangi bir kaçak varsa ilgili kişi ya da kişiler 1 yıldan 5 yıla kadar meslekten men cezası ile cezalandırılır. Depremden dört gün önce Mimar ve Mühendisler Odasının o günkü başkanına bu maddednin gereğinin yapılmadığını, normal, proje dışı yapılaşmalara müsaade edenlerin bunun bedelini ödemeleri gerektiğini hem yazdım hem de söyledim. Oradan hareketle kaçak yapılaşmaları mühürledik, inşaatları durdurduk. İskan vermek için ancak ve ancak proje esaslarına uyma şartını arıyoruz. Şimdi Beşiktaştan geçerseniz çatılarının eğimi yüzde 33, pencerelerini dar gördüğünüz yapılar, benim zamanımda yapılan yapılar. Eğer farklı yapılara rastlarsanız da onlar da geçmişten gelen yapılardır. Bu anlamda ayrım yapmadan eş-dost demeden eşit ilke içinde bir mücadeleye girdik, bundan sonra yapılacak binaların tamamı projesine uygun olarak inşa edilecek. Depremi yaşadık, insanların canına malolan bu konuya mutlak surette yerel yönetimlerin de duyarlı olması ve titiz davranması gerektiği inancıyla bu sistemi kurmuş olduk. Son günlerde ilçeniz ve siz İnönü Stadının duvarına monte edilen Mc Donalds logosunun tarihsel ve mimari dokuya zarar verip vermediği konusunda yaşanan tartışmalarla gündeme geldiniz. Bu tartışmaya bir nokta koyması için de sanıyorum Anıtlar Yüksek Kuruluna bir yazı yazdınız.... Y. Namoğlu İnönü Stadı 1942 yılında bir İtalyan mimarın yaptığı bir yapıdır. Eskiden ahırların olduğu bir yerdi ve tarihi dokusu da aslında stad yapılırken zaten bozulmuş, neticede tarihi eser değil, fakat burada önemli olan tarihi bir eser olan Dolmabahçe Sarayının ve çevresinin koruma altında olması. Dolayısıyla Koruma Kurulu tarafından bu tür alanların çevresinde yapılacak değişiklere bu zararlıdır ya da değildir diye karar verilmesi gerekiyor, ben de bu doğrultuda yazı yazdım. Anıtlar Yüksek Kurulunun vereceği cevaba göre hareket etmek en doğrusu, ancak buradaki sorun, Kuruldan hala bir cevap alınamamış olması ama tahminim gelecek olan kararın bu logonun sökülmesi yönünde olacağıdır. Tabi karar elimize ulaşmadan herhangi bir adım atmamız söz konusu değil. Her kesimden, her yaştan insanın ister hafta içi, ister hafta sonu, ister biraz dolaşmak, ister dost-arkadaşlarla sohbet ortamını paylaşmak için tercih ettiği mekanların başında gelir Ortaköy... Ortaköy, Beşiktaşın çok simgesel bir noktası ve beraberinde Ortaköy Camii de tabi ki... Ortaköyü daha yaşanır ve daha çok insan tarafından gelinen bir yer yapabilmek adına ne tür projeleriniz var? Y. Namoğlu Ortaköy Camiinin benim başkanlık dönemime kadar olan zamanda sağ tarafında belli bazı düzenlemeler yapılmıştı ama aynı şey caminin sol tarafı için geçerli değildi. O nedenle biz sol tarafı ele aldık, orayı yaşanabilir bir mekan haline dönüştürdük. Ortaköye yeni bir fonksiyon kazandırmak amacıyla yola çıktık. Bütün ana caddeden sahile kadar olan yapıların hepsinin boya ve sıva badana giydirmeleriyle ilgili mal sahiplerine yazı yazdım. Yasa doğrultusunda gereğini yapmadıkları takdirde ben yapacağım ama sizden de yüzde 20 fazlasıyla tahsil edeceğim dedim. Sahil bandını yeniliyoruz, TDİ Genel Müdürü Erkan Arıkan ile görüşüyoruz. İskele genişleyecek, büyütülecek, büyütülünce de orada bir koy oluşacak, bu koya bir sal yapıyorum. Yazın amatör sanatçılar bu salın üzerinde gerek tiyatro, gerek müzik yapacaklar ve gelenlerde onları seyrederek hoşça vakit geçirecekler. Ortaköyün tamamının cafe ve pastahane olduğunu düşünün o zaman farklı ihtiyaçlara cevap veremez halbuki bana göre bütün İstanbulluların geleceği bir doku oluşturulmalı. Ruhsat verirken işte bu yönü düşünerek hareket ediyoruz. Gerçek bir sanat eseri olan Ortaköy Camii için de bazı güzel projelerimiz var. Vakıflarla görüştüm, cephe temizliği yapıyoruz ve o cephenin siluetini Amerikada gördüğüm ve çok beğendiğim renk renk spotlarla ışıklandıracağız. Bu sayede Boğazdan geçenler işte, burası Ortaköy diyecekler. Yepyeni, cici, giydirilmiş, renkli ve farklı fonksiyonları olan bir Ortaköyü hazırlıyoruz. Bu güzel halini bizler ne zaman görebileceğiz? Y. Namoğlu Hedefim 19 Mayıs, yani bu yaz hepsi bitmiş olacak. Beşiktaş farklı dinlere mensup insanların birarada yaşadıkları bir bölgemiz. Cami, kilise, sinagog belki hiç bir bölgemizde birbirlerine hiç bu kadar yakın olmamışlardı. Dolayısıyla bu farklı mozaik içinde siz de insanların kaynaşması, daha mutlu yaşamaları için ne tür etkinlikler düzenliyorsunuz? Y. Namoğlu Geçen sene Kudüste belediye başkanlarının katıldığı çok önemli bir zirveye ben de iştirak ettim. Bildiğiniz gibi Kudüste üç dinin unsurlarını birarada görebilirsiniz. Konuşmacı olarak katıldığım konferansta bunun minisi Ortaköy dedim. İşte Ortaköy böyle bir yer. Ortaköy Camii, kilise, sinagog bu üçlü birbirine 40-50 adım mesafelerde dolayısıyla insanları da birbirine yaklaştırıyor. Bu arada biz de belediye olarak Beşiktaş ilçesinde olan tüm ibadethanelerin içini temizleme sistemi kurduk. Bunlar ring sefer olarak hiç bir ayrım gözetmeden bütün ibadethanelere giderek iç temizliğini yapıyorlar. Ayrıca düzenlediğimiz etkinliklerle üç dinin müziğini, kültürünü paylaşıyoruz. Evet, etkinlikler bana hemen kültür merkezlerinin çağrışımını yaptırdı. Ortaköy Kültür Merkezi, Akatlar Kültür Merkezi gibi çeşitli merkezlerde hem sanata hem sanatçılara hem de biz sanat severlere imkan ve alan sağlanmış oluyor. Y. Namoğlu Bir saraylar beldesi olan Beşiktaş aynı zamanda (oy kullananların) nüfusunun yüzde 21lik kesimi üniversite mezunlarından oluşan eğitim seviyesi yüksek de bir ilçemiz. Dolayısıyla siz bu kitleye ne verirseniz, onu alırsınız. Olayları sanat estetiği ile değerlendirmek ve karar vermek bu çok önemli. Beşiktaşın üç incisi diyebileceğim yerler Ortaköy Kültür Merkezi, Akatlar Kültür Merkezi ve Levent Kültür Merkezi... Umarım buna dördüncüyü de ekleyeceğiz. Taksimdeki AKMnin bir benzerini Akatlarda, Uğur Mumcu Caddesinin yakınında 7 dönümlük bir arazimiz var oraya kuruyoruz. 1.500 kişilik kongre salonu, 12 cep sineması, tiyatro salonu, internet cafeleri, cafeleriyle ve altındaki 4 kat otoparkıyla çok güzel bir kompleks olacak. Beşiktaş Belediye Başkanı Sayın Yusuf Namoğlu, bu söyleşiyi benimle yaptığınız için çok teşekkür ediyor, yapmayı tasarladığınız tüm projelerinizde size kolaylıklar diliyorum. Y. Namoğlu Ben de size bana bu fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Beşiktaşlılara yaşanabilir bir Beşiktaş ve Beşiktaşın yaşam kalitesini arttıracak bütün ürünleri dönemimiz sonunda hayata geçirmiş olarak ve insanlar da bunu görsel olarak yaşadığı, pratikte kendi hayatlarına uygulayabildikleri anda işte o zaman kendimi çok mutlu hissedeceğim. | ||||||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||