|
|
Özelleştirmenin gerçekleşmemesi durumunda bütçe hedefinin gerisinde kalınır ve programa olan güven azalır ciddi olarak sarsılabilir. Özelleştirme gelirlerindeki kayıp ek borçlanma ile kapanabilir. Programa olan güven kaybı ise daha çok hükümetin Telekomun özelleştirilmesi dışında neler yaptığına bağlı olacak. Dünyada, Türkiye dışında ulusal Telekom şirketini özelleştirememiş bir çok ülke var. Bunların bir kısmı bizim şu anda uygulamakta olduğumuz dezenflasyon programını da bir ölçüde başarıyla tamamlamış ülkeler. Bunların başında yakın komşumuz Yunanistan geliyor. Tekrar etmekte fayda var: TT özelleştirilmezse bu dezenflasyon programının sonu değil. Hükümet program çerçevesinde yapması gerekenleri eksiksiz yaparsa piyasalar TTnin satılamamasından beklendiği kadar zarar görmez. Hükümet 2001 yılında toplam 6-7 milyar USD özelleştirme geliri hedefliyor. Bundan 2 milyar USDlik GSM parasını çıkarırsak geriye 4-5 milyar USD kalır. Bu hedefin içinde en büyük pay TTnin. Hükümet, %33.5lik hisse satışından 2001 yılında 2.5 milyar USD gelir tahsil etmeyi hedefliyor (Resmi bir açıklama olmasa da hükümet TTnin satışından 3-3.5 milyar USD toplam gelir hedefliyor). Bu rakam GSMHnın%1.2si kadar. Gerçekleşmemesi durumunda bütçe rakamlarında bu kadarlık bir revizyon gerekiyor. Gerekli borçlanma ihtiyacı ise hem iç piyasadan hem de yurtdışından gerçekleştirilebilir.
Ancak artan borçlanma ihtiyacı hem Hazine bonosu hem de Eurobond faizlerinin yüksek kalmaya devam etmesi sonucunu doğuracak. Bu da Hazinenin borçlanma maliyetini yükselterek bütçeden yapılan faiz ödemelerini arttıracaktır. Bu nedenle bütçe dengesi özelleştirme olmazsa daha da kötüleşebilir. Buna karşın reform programında ilerleme ve özellikle bankacılık sektöründeki sorunların çözümlenmesi için atılacak somut adımlar, düşen enflasyon ve daralan cari açıkla birleştiğinde faizleri daha düşük seviyelere getirecektir. Burada hükümetin TTnin satışı için ne yaptığı kadar onun dışında neler yaptığı önemli olacak. Daha önce benim ve diğer yazarların belirttiği gibi hükümet dezenflasyon programının kaderini TTnin özelleştirilmesine bağlayarak ciddi bir hata yapıyor. İkinci hatayı da B planını açıklamayarak yapıyor. Uygulanmakta olan dezenflasyon programının, TTnin satışı dışında bir çok bileşeni var. TT bunların önemlileri arasında olmasına rağmen olmazsa olmazlardan değil. Örneğin bankacılık sektör reformları olmazsa olmazlar arasında (Haftaya bu konuya daha detaylı değineceğim). Aşağıdaki tabloda geçmişte benzer stabilite programlarını uygulamış ve belli başarılar elde etmiş bazı ülkelerden henüz ulusal Telekom şirketlerini satamamış olanları var.
Bu ülkelerden bazıları Telekom şirketlerini özelleştirmeden önce halka açarak en azında satış konusunda iyi niyetlerini ortaya koymuşlardır. Halka açılma hem şirketin piyasa değerinin belirlemek konusunda bir benchmark sağlar, hem de şirketin mali ve operasyonel bilgilerinin daha açık olarak incelenebilmesini sağlar. Bence halka açık olan bir şirketin satılma olasılığı, bilanço ve gelir tablolarını bile görmek için binbir türlü zahmete gireceğiniz bir şirketten çok daha yüksektir. Bu nedenle hükümetin bu seçeneği ciddi olarak zaman kaybetmeden düşünmesi gerekir. Özet olarak, TTnin satışının gerçekleşmemesi durumunda bunun ekonomik stabilizasyon programına, ekonomiye ve mali piyasalara etkisini azaltmak için hükümetin aşağıdaki noktalara dikkat etmesi gerekir: Yeni niyet mektubunda TTnin özelleştirilmesi dışındaki bütün koşulların eksiksiz yerine getirilmesi. Buna bankacılık sisteminin yeniden yapılandırılmasıyla ilgili olarak fondaki bankaların satışı ve satılamayan bankaların durumuyla çözümlerin üretilmesi de dahil. Ayrıca kamu bankalarının durumu da önceliğini korumakta. TTnin özelleştirilmesiyle ilgili olarak kanuni düzenlemeler en kısa zamanda gerçekleştirilmeli ve var olan ve ileride ortaya çıkabilecek hukuki sorunları ortadan kaldırılmalı. B planı bir an önce açıklanmalı. Net olarak TT satılamazsa hükümet gerekli finansmanı nereden ve nasıl sağlayacak ve bunun mali programdaki hedeflere olan olası etkileri açıklanmalı. TTnin satılamaması durumunda hükümet hisselerin bir kısmını halka açmayı da düşünmeli. Halka açık bir şirketin satılma olasılığı çok daha yüksektir. Ayrıca satılacak olan hissenin %33.5dan yukarı çekilmesi de satılma olasılığını arttıracaktır. Zaman TTnin aleyhine işliyor. 2003 yılında telekom sektörünün liberalizasyonu gerçekleştiğinde özelleştirmenin Elmas şirketi Turk Telekom, şu anki yapısı ve yönetimiyle ne yazık ki değersiz bir granite dönüşecek. | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||