| | | Daha önceki yazılarımda para programının işleyişini ayrıntılı olarak tarif etmiştim. Son yazımda da krizden sonra Merkez Bankası (MB)nin operasyonlarını daha fazla insiyatif (discretion) kullanarak uygulamak suretiyle kendine hareket alanı kazandırdığını belirtmiştim. Bir yandan, Net İç Varlıklar (Net İç Varlıklar) tabanının kaldırılarak olası döviz girişlerinin arzu edilmeyen ölçüde parasal genişlemeye neden olmaması, diğer yandan da, tavan değerlerinin olası bir likidite sıkışıklığının aşılabilmesine olanak verecek düzeyde belirlenmiş olması bu hareket alanını oluşturuyordu.
Ancak, Merkez Bankasının altıncı gözden geçirme için IMFye gönderdiği ek niyet mektubunda aşağıya çektiği Net İç Varlıklar tavanının bu hareket alanını sınırlaması piyasaları tedirgin etti. Merkez Bankası son kararını şu gerekçeyle açıkladı: Net İç Varlıklarde gerekçekleşen rakamlar ile [daha önce] konulan üst sınır arasındaki marjın açılması, günlük likidite yönetimi çerçevesinde bu marjın ne kadarını kullanabileceğinin bankalar tarafından tahminini zorlaştırdığından yeni değerler uygulamayı daha kolaylaştırmaktadır. Bu açıklamanın Türkçesi, para otoritesinin faizleri düşürmek için likidite yaratmasını beklemeyin anlamına geliyor. Bu karar doğal olarak piyasadaki oyuncular tarafından sıcak karşılanmadı.
Objektif bir değerlendirme yapıldığında bu karar, dezenflasyon programının ruhu içinde tutarlı bir hareket. Yakın zamanda Hazinenin hesaplarına girmesi beklenen GSM ve Euro borçlanmasının hasılatı Net İç Varlıklar rakamını oldukça aşağı çekecek ve yeni üst sınırı daha az rahatsız edici hale getirecek. Ancak piyasanın karara olumsuz yaklaşmasına neden olan olgu yeni üst sınır çerçevesinde MBnin döviz girişi nedeniyle beklendiği gibi likidite yaratmayacağının ortaya çıkması. Bu da faizler düşer beklentisiyle pozisyon almış bazı oyuncuların satışa geçmesine neden oldu.
Ancak, belki bundan daha fazla rahatsızlık yaratan olgu ise, artan siyasi belirsizlik altında ciddi boyutta döviz çıkışı yaşanması halinde ortaya çıkabilecek likidite sıkışıklığının faizleri tekrar akıl almayacak boyutlara çıkarmasının mümkün olabileceği yolundaki kuşkular. Piyasalar yaşadığımız krizden sonra müdahale yeteneğinin fazla olmasını tercih ediyorlar ve bunu programdan bir sapma olarak algılamıyorlar. İşte son karara bu açıdan yaklaşıldığında daralan hareket alanı doğal olarak piyasanın hoşuna gitmedi.
Ancak, eminim ki olası bir çalkantıda MB insiyatifi eline alıp sorunun kontrolden çıkmasını engelleyecek önlemleri uygulamaya sokacaktır. Bu önlemlere daha önce olduğu gibi, Net İç Varlıklar tavanının delinmesi de dahildir. Söylemek gereksiz olacak belki ama, bu tür kural ihlalleri doğal olarak otoritenin aşınmasına neden olmaktadır. | |