|
|
Daha önce Ocak sonu itibariyle + 900, Şubat sonu itibariyle + 800 trilyon (Diğer aylar için de çeşitli hedefler var) lira olarak belirlenen Net İç Varlıklar hedefi (NİV) 0a (sıfır) indirildi. Artık Merkez Bankasının NİV hedefi 0 ile eksi sonsuz arasında bir yerde olacak. Böylece 2000 başından itibaren IMF ile yapılan anlaşmanın bir performans kriteri olarak para piyasalarına damgasını vuran NİVin, pratikte anlamını yitirdiği söylenebilir. ASLINDA NİV KALMADI NİV hedefindeki bu değişiklik şu anlama da geliyor: 2000 başından itibaren aldığı döviz karşılığında piyasaya TL enjekte eden Merkez Bankasının bundan sonra böyle bir zorunluluğu yok. Merkez Bankası, 100 milyar dolar da alsa bunun karşılığında TL yaratmama gücüne sahip. Böylece faiz oranlarını belirleme gibi önemli bir gücü tamamiyle kontrolü altına alıyor. Nisanda yapılacak yasa değişikliğiyle enflasyon hedeflemesine geçecek olan Merkez Bankasının, bu değişiklik öncesi cephanelerini hazır duruma getirdiği de söylenebilir. DÖVİZE HÜCUM EDEN YANAR Bu kararın pratikte piyasaya yansıması şu şekilde değerlendirilebilir: Merkez Bankası uygulanan ekonomik programda en önemli unsuru kur istikrarı olarak görüyor. Bunda söz konusu ekonomik programda kurun çıpa olarak kullanılması da önemli bir etken. Kur istikrarının sağlanmasında da, Merkez Bankasının elindeki en önemli silah faizler. Ancak geçtiğimiz yıl görüldüğü gibi, NİVin belirli bir bant içinde tutulduğu para programı, Merkez Bankasının faiz silahını yeterince kullanmasını engelliyor. Zaten Merkez Bankasının üst yönetimi ve IMF yetkilileri arasındaki en önemli anlaşmazlık, NİV hedefinin bir bant şeklinde konulması olmuştu. Geçen yıl uygulanan NİV bandı Merkez Bankasının parasal büyüklükler ve dolayısıyla faiz oranları üzerindeki kontrolünü tam olarak sağlayamamasına yol açtı. Bu, Kasımda yaşanan krize ortam hazırlayan etkenlerden biri olduğu gibi, kriz sırasında da Merkez Bankasının elini bağladı. SIKI PARA MI, KONTROLLÜ PARA MI? Şimdi ise tıpkı 1998 ve 1999da yaşanan kriz sırasında olduğu gibi kurların istikrarını sağlamak amacıyla faiz silahı serbest kullanıma sokuluyor. Ancak bu tam anlamıyla bir sıkı para politikası olarak da değerlendirilmeyebilir. Çünkü, Merkez Bankasının bu silahı sonuna kadar kullanıp, ekonomiyi yüksek reel faiz baskısı altında ezmesi çok anlamlı olmayabilir. Yine de kura yönelik beklentilerin devam etmesi, Merkez Bankasına gerektiğinde sıkı para politikasına dönme olanağı sağlıyor. Yani 1998-99da uygulanan sıka para politikasıyla son alınan kararların temelindeki farklılık, Merkez Bankasının daha rahat hareket edebilme özgürlüğü olarak gözüküyor. Bununla birlikte sistemin, dövize karşı herhangi bir spekülatif atak yapması devalüasyondan önce bir likidite krizi doğuracak. Yani, son günlerde artan devalüasyon söylentilerine karşın Merkez Bankası şartları ve sonuçları ortaya koyup, durumu Siz bilirsiniz e getiriyor. Bununla birlikte döviz girişi devam ederse, Merkez Bankası diğer dengeleri de gözeterek, hedeflenen enflasyon doğrultusunda faiz oranlarının düşmesine izin verebilir. RİSKLER NELER? Tabii her ilaçta olduğu gibi bu kararın da yan etkileri ortaya çıkabilir. Piyasa, Merkez Bankasının kur programını, her şeye rağmen sürdüreceği taahhütüne rağmen döviz getirmeyebilir. Hatta kura yönelik spekülatif beklentiler de sürebilir. Bu durumda Hazinenin borçlanmalarının da etkisiyle yüksek faizler ekonominin üzerinde ağır bir baskı yaratacaktır. Sonuç olarak geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi ekonomide uzun bir durgunluk ve küçülme döneminin yaşanması muhtemel bir senaryo olarak karşımıza çıkar. Diğer bir risk de, kura yönelişin yabancılar tarafından gerçekleşmesi durumunda Türk bankalarının işinin daha zorlaşması olarak görünüyor. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||