Home page
Haber Menüsü


 
Yolsuzluk ve siyasetçi
 
Siyasetçi yolsuzluğu tek başına mı yapıyor? Bunun bürokrasideki, iş dünyasındaki kolları nerede? Siyasilere dokunamayan yargı, bürokratlara, işadamlarına da mı dokunamıyor?
 
Şükrü Küçükşahin
NTV-MSNBC
 
2 Şubat—  Geçen yıl, belediyede işi olan biri tarafından kurşun yağmuruna tutulan; ancak hayatta kalmayı başaran Yalvaç Belediye Başkanı Tekin Bayram, bu görevde üçüncü dönemini tamamlıyor.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Bayram, 12 yıllık hizmetinde şehri yeniden yapılandırdı, ikiye katladı. Belediye olarak Türkiye’nin en büyük antik kentlerinden Antiokya’nın kazılarını gerçekleştiriyor. Kenar mahallelerde dahil asfaltlanmayan yol, çöpü toplanmayan ev yok.
       Bayram’ın paradan yana bir sıkıntısı da yok. Ne işçilere, ne SSK’ya, ne maliyeye, ne taşeronlara, ne müteahhitlere 1 kuruş borcu yok. Aksine kasasında 1 trilyon liranın üzerinde para var.
       Bayram’a bunu nasıl başardığını sordum; “Herkesle tartışmaya hazırım. Bu ülkede para var. Belediyelerde de, diğer kurumlarda da. Önemli olan doğru ve çalmadan çırpmadan; yani doğru dürüst iş yapmaktır. Eğer doğru dürüst iş yaparsak para var” dedi.
       Türkiye’nin yolsuzlukta dünyanın önde gelen ülkelerinden biri arasında yer aldığı haberini okuyunca Bayram’ı anımsadım. Tekin Bayram, Anadolu’nun orta büyüklükteki bir ilçesinde kendi yağı ile kavrulmasına rağmen, büyük paralar yiyen diğer belediyelerle kamu kuruluşlarının yaptıkları işler neden ortada görünmüyor? Yoksa uluslar arası danışmanlık kurumlarının dediği gibi, Türkiye’de büyük yolsuzluklar mı oluyor? Türkiye’nin yüzde 99’u bu soruya “Evet” yanıtı verecektir. İşte benim sorum da burada, “Peki kim bu yolsuzlar, hırsızlar?
       
SİYASETÇİ TEK BAŞINA
       En çok da suçlanan, siyasetçi ve bu nedenle de siyaset yıpranıyor. Siyaset yıpranınca demokrasi zarar görüyor, sivil otorite gücünü yitiriyor, ülkede düzen ve dirlik kayboluyor.
       Şöyle belleklerimizi yokladığımızda, en çok suçlanan, tüm suiistimallerde payı olduğu savunulan, siyasetçilerin kaçı mahkum edildi?
       Anımsadığım üç isim var; Hilmi İşgüzar, Tuncay Mataracı ve İsmail Özdağlar. “Yargı, dokunulmazlıkları nedeniyle, siyasilerin üzerine gidemediğinden yakalanan olmuyor” savunması yapılabilir.
       Bunu anlayışla karşıladığımızı kabul edelim. O zaman başka bir soru sormak gerek. Allah aşkına, siyasetçi yolsuzluğu tek başına mı yapıyor? Bunun bürokrasideki, iş dünyasındaki kolları nerede? Siyasilere dokunamayan yargı, bürokratlara, işadamlarına da mı dokunamıyor?
       Benim anımsadığın dokunulan iki bürokrat var. Biri Karayolları, diğeri Sivil Havacılık eski genel müdürleri.
       
YARGI GÜCÜNÜ BAĞIMSIZLIĞINDAN ALIYOR
       Siyasileri eleştirmek kolay olduğu için, haklı mı, haksız mı düşünmeden, vur abalıya, örneği yazıp çiziyoruz. Hepimizin gözlerinin önünde, iki gün önce ilginç bir yaşandı. Başbakan Bülent Ecevit, bazı uluslar arası kuruluşlardan belge istediği için, DGM Savcısı Talat Şalk’ı eleştirdi.
       Şalk, karşısındaki Başbakan mı, değil mi diye düşünmeden kendini savundu, “Ben özgürüm” dedi. Özgürlüğü bağımsızlık anlamında kullandı. Kimi Ecevit’i, kimi Şalk’ı haklı bulabilir. Benim sorunum kimin haklı, kimin haksız olduğu değil. Benim sorunum, Şalk’ın, sadece yasalardan güç alarak, bir savcının, istediği konuda araştırma yapabileceğini kanıtlamış olmasıdır. Yeter ki görevinin ve yetkilerinin farkında olsun.
       Bir savcının bir konuda harekete geçmesi için, mutlaka bir ihbar gerekmiyor. Savcılar kendiliğinden de harekete geçebilir. Bir gazetede çıkan haber bile yeterli olabilir.
       
YOLSUZLUKLA MÜCADELE SAVCILARIN İŞİ
       Peki, bu ülkede, son günlerde gündeme gelen bunca yolsuzluk ve usulsüzlük yıllardır basında hiç mi yer almamıştı? Niye bir tek savcı bu konularda araştırma gereği duymadı?
       Bu ülkede yolsuzlukla mücadele öncelikle ve hatta yalnızca savcıların işiyse, şimdiye kadar ne yapıldı?
       Yani, Mavi Akım’la ilgili ilk yazılar bugün mü yazılıyor, Şevki Yılmaz ile ilgili işlem yapmak için 28 Şubat’ın gelmesi mi gerekiyordu?
       Bu soruların yüzlercesi yazılabilir. Siyasetçi yolsuzluğu ortaya çıkarmak zorunda değil veya böyle bir amacı yok, savcılar ne güne duruyor, sorusunu herkesin açık yüreklilikle sorması gerekir.
       İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın, sık sık savcıları göreve çağırması boşuna değil. Savcılık kurumundan sonra, bilirkişi ve Yargıtay’ın da hatalarından söz ediliyor. Bu iki kurumun kişiye, davaya, olaya göre ayrı ayrı kararlar verdiği sıkça dile getirilen bir konu. Farklılıklar, kafalarda bazı soruların oluşmasına neden olmakta.
       Medyayı, iş dünyasını, üniversiteleri, sivil toplum kuruluşlarını da yolsuzlukla mücadelenin dışında tutmamak gerek; ancak benim anımsatmak istediğim sadece siyasilere yüklenerek bir yere varılamayacağıdır.
       Bütün gelişmiş kapitalist ülkelerde rüşvete, yolsuzluğa, suiistimale, kayırmacılığa savaş açılmış; her tarafta şeffaflık rüzgarları esiyor. Çünkü, artık uluslararası şirketler bile, rüşvetle iş görülen ülkelere gitmek, vergisini ödemeyen şirketlerle ortaklık kurmak, kara paranın dolaşımını istemiyor.
       Başta ABD olmak üzere, bize göre, birer vergi cehennemi olan gelişmiş kapitalist ülkeler, kara paraya savaş açmış durumda; İsviçre bankalarındaki gizli hesapları sorguluyor, İsviçre hükümetine baskı yapıyor. Uluslararası alandaki bu gelişmeler Türkiye açısından şans. Yeter ki, herkes samimi olsun.
       
SİYASETTE ŞEFFAFLIK
        Samimiyet testini ilk geçmesi gerekenlerse siyasetçiler. Derhal milletvekili dokunulmazlığı ile ilgili Anayasa maddesi değiştirilip dokunulmazlıklar sınırlandırılmalı. Ankara’da çok konuşulan; ama az yazılan, çizilen bir iddia var: Rüşvet doğrudan kişilere verilmiyor.
       Partilere yardım adı altında gizleniyor. O halde, partilerin tüm harcamalarını sağlıklı bir denetime kavuşturacak yasal düzenlemeler yapılmalı. Bütün demokratik ülkelerde olduğu gibi harcamaların standardı olmalı. Sadece partilerin değil, milletvekillerinin seçim harcamaları için de aynı uygulamaya geçilmeli.Siyasi ahlak yasası çıkarılmalı. Milletvekillerinin mal varlıkları gizli kapaklı kapılar ardında kalmamalı, her yerde bulunabilen bülten haline getirilmeli. Siyasetçiler için önerilen bu şıkların tümü demokratik ülkelerde uygulanan kurallar. Bizde neden olmasın?
       
İŞ DÜNYASI İLE SİYASETÇİ İLİŞKİSİ
       İş dünyasının büyükleri yolsuzluk ekonomisinin çöküntü olduğunu gördü. TÜSİAD’ın milletvekilleri ile çalışmama kararı aldı. Bu geç alınan kararın, bütün iş dünyasına yaygınlaşmasında büyük yarar var. Milletvekillerinin her birinin bir holdingin temsilcisi gibi görünmesi veya gösterilmesi bu şekilde son bulabilir.
       
DEVLET RÜŞVET TOPLUYOR
       Türkiye’nin üzerindeki yolsuzluk lekesini silebilmek için, önce şeffaflık sağlayacak yasaların çıkarılması gerek. Başbakanlıkta “Gün Işığında Yönetim” adıyla hazırlanmış yasa taslakları var. Bu taslaklarla, vatandaşa istediği bilgi ve belgeye ulaşma; vatandaşa danışma ve ona bilgi verme hakkı tanınıyor.
       Bu taslakların yeniden ele alınıp sonuçlandırılması Türkiye için kazanç olacaktır. Devletin yapması gerekenler sadece bunlar değil. Devletin her biriminde vatandaştan, vakıflara bağışadı altında rüşvet toplanıyor. Bu o kadar büyük bir ağ ki, Bakanlar Kurulu gündemine aldığı halde üç yıldır sonuçlandıramıyor. Tüm kamu kurum ve kuruluşlarında, birer vakıf kuruldu.Bunların neredeyse tamamı kamu binalarını, kamu çalışanlarını, kamu evraklarını, kamu gücünü kullanıyor, kamunun verdiği hizmeti vatandaşa para ile satıyor.
       Tapudan nüfusa, polisten hastanelere, belediyelerden bakanlıklara kadar her yerde bu vakıflar var. Bu açık haksızlık, vatandaştan zorla para toplama işi son bulmalı. Devlet hizmeti paralı verecekse, bu devletin bütçesine, kasasına girmeli, orada görünmeli. Derhal feshedilmesi gereken bu vakıfların topladığı paralar, vakıf müfettişlerini sayısının azlığı nedeniyle hiçbir zaman denetlenemiyor, denetlenemeyecek de.
       Hepsinin başında ya mevcut ya da eski bir önemli bürokrat bulunan bu vakıflar bürokrasinin tepesindekilere de ömür boyu koltuk ve güç sağlıyor. Bu nedenle yeni göreve her bürokrat yeni bir vakıf kurmayı tercih ediyor.
       
DEVLET KÜÇÜLECEK
       Bütün bunların ötesinde yolsuzluklarla mücadele için en önemli araç, öncelikle kamu bankalarından başlayarak devletin küçültülmesidir. Benim sık söylediğim bir benzetme var. Filanca genel müdürlüğe gelen bürokrat, milyara ulaşmayan maaşının karşılığında, her gün yaptığı ihalelerle, Midas gibi dokunduğunu altın ediyor.
       Her gün trilyonlarca lira üzerinde tasarruf yapma hakkına sahip bürokratın, en dürüstünün bile kısa zamanda ‘yoldan çıkması’ mümkün. Hele bir de yoldan çıkmaya müsaitse, yapılacak bir şey yok.
 
       
   
MSNBC News Emine Uşaklıgil’in tüm yazıları
MSNBC News Oğuz Büktel’in tüm yazıları
MSNBC News Şükrü Küçükşahin’in tüm yazıları
MSNBC News Turgut Tokgöz'ün tüm yazıları
MSNBC News Levent Gürses'in tüm yazıları
MSNBC News Kerem Alkin’in tüm yazıları
MSNBC News Murat Arın’ın tüm yazıları
MSNBC News Atilla Yeşilada’nın tüm yazıları
MSNBC News Yarkın Cebeci’nin tüm yazıları
MSNBC News Bayram Başaran’ın tüm yazıları
MSNBC News Mahmut Kaya’nın tüm yazıları
MSNBC News Murat Yeşildere’ın tüm yazıları
MSNBC News Celal Pir’in tüm yazıları
 
     
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları