|
Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan ve koruma arkadaşlarına karşı girişilen bu lanet terörist eylem, suikast hepimizi derinden yıktı. Ama, bir milletvekili olarak, TV kanallarının da beğenerek gösterdiği, bir Diyarbakırlının tuttuğu 5 milletvekili bir Gaffar yapmaz pankartı görünce de o kadar yıkıldım. Demokrasi olacaksa, seçilen insanlarla olacak. Her kötü olayda seçilen insanları ayaklar altına alacaksak, yapabilecek ne kalır? DIŞARDAKİ TÜRKİYE DE UMUT VERMİYOR Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğünün yabancı basından yaptığı çevirileri www.byegm.gov.tr sitesinden okuyorum. Tavsiye ederim. Dışarı Türkiyeye nasıl bakıyor, Türkiye dışarıdan nasıl görünüyor, sorularının ayrıntıları orada. Fransa Parlamentosunun kabul ettiği Ermeni karar tasarısından sonra, Türkiyeye yönelik olumsuz yazıların arttığını görülüyor. Çoğu, soruna yüzeysel bakıp, Türkiyeyi suçlamakla yetiniyor. Ama, bazıları Türkiyenin arşivlerini tarihçilere açmasını öneriyor. Türkiye, kendine güveniyorsa bunu yapmalı. Hatta, İngiliz ve Fransız ve Alman kaynaklarına da Türk tarihçiler girebilmeli. Dışardan Türkiyeye bakanlar, Avrupa Birliği içinde Türkiyeyi istemeyenlerden çok, Türkiyenin kendi içinde ABye, girmek istemeyen güçlü kesimlerin bulunduğu kasını aktarıyorlar. Fransız Parlamentosunun kararının da bu kesimlere güç verdiğini ileri sürüyorlar. NE İSTİYORUZ? Bunlara neden olarak da Türkiyenin ne istediğini bilmemesi gösteriliyor. Sanki haklı bir bakış açısı. Gerçekten de Türkiye, ABye girmeyi istiyorsa onun kriterlerine uymak zorunda. İstemiyorsa da kimse kolundan tutup zorla çekmiyor. Bundan vazgeçtiğini açıklayıp, halkı boşuna avutmaktan vazgeçilmeli. Bugüne kadar hep avutulduk. Ama olmuyor işte. Gayet basit, 30 yıl önce Türkiyeyle aynı ekonomik güce sahip olan Yunanistan, kişi başına düşen ulusal gelirde bugün Türkiyeyi 6 kez katlamış durumda. Bunun birilerinin açıklaması gerekmiyor mu? Ama tartışamıyoruz bile. Bizim yerimez yabancı basın tartışıyor. 40 yıldır bu ülkeyi yönetenlerle ilgili yazıları okuduğumda gerçekten üzüldüğümü hissettim; yönetenler adına. IMF ile ilişkiler de AB gibi. IMF ile defalarca masaya oturan Türkiyenin, artık bunu son kez yapıyor olması gerek. İmzalanan anlaşmalara inanılıyorsa, gereklerine harfiyen uymalı. Değilse, vazgeçilsin. ÇARE YİNE MECLİSDE Türkiye, enflasyonla büyük bir mücadeleye girişti. Bunu toplumun çok geniş bir kesimi kabul etti. Yaşanan çalkantıların büyük bölümünün de bu değişimden kaynaklandığı ortada. Ama değişimi kolaylaştıran Anayasal kurumların, bunu yerine yetki ve görev alanlarını birbirine karıştırmasına ne demeli? Herkes birbiren, dizginler kimin elinde, sorusunu yöneltiyor. Ülkenin gerçek yöneticilerinin dizginleri eline alması herkesin ortak dileği haline geldi. Burada sorumluluğun büyüğü hükümete biçiliyor. Hükümetin kararlılık göstermesi, ülkede yönetim boşluğu varmış görüntüsü yaratmaması artık kaçınılmaz hale geldi. Yoksa bu kadar milletvekilini daha ne kadar birarada tutabilem başarısı gösterecekler, kuşkulu. Belki de hükümetten de önemli görülen, Meclisin tutumu. Meclisin hem kendini daha saygın bir konuma yükseltici kararlar alması; hem de kendi saygınlığına gölge düşüren kişi ve kesimlere karşı daha kararlı tavır koyması bekleniyor. Bunun için de Meclisin illa kavga etmesi, bağırıp çağırması da gerekmiyor. Yapılması gereken tek şey, Yasama görevini en uygun şekilde yapmak. Siyasi partilerin kapatılmasını güçleştiren 69uncu madde üzerinde uzlaşma sağlanamıyorsa, bu paketten vazgeçilmesi gerek. Ya da paket bir an önce Meclisden çıkarılmalı. Aslında, Meclisin önünde büyük bir fırsat da bulunuyor. Bütün siyasi partilerin üzerinde uzlaşma sağladığı 30 maddelik bir paket elde hazır bulunuyor. Bu 30 maddenin değiştirilmesi, herkese moral verecek. Yasal düzenlemeler de en az, Anayasa kadar önemli görülüyor. Türkiye, gerçekten AByi istiyorsa sadece Kürtçe TV, Kürtçe eğitime takılıp kalamaz. Yapılacak daha başka çok şey var. En azından onlar gerçekleştirilebilir; Meclis, bu konudaki tüm düzenlemeleri bir uyum içinde sonuçlandırabilir. Sadece bunlar değil, Meclis, hepsi temel nitelikte olan bazı yasal düzenlemeleri de çok kısa sürede gerçekleştirirse, son on yılların en yararlı Meclisi olma şansını da yakalayacaktır. ÖNCELİKLER Bu yasal düzenlemeler de şöyle sıralanabilir: Türkiyenin büyük bir kaynak sorunu var. Meclis, kaynak sağlayıcı, rekabeti öne çıkaran, yolsuzlukları durduran, bireyin girişimci gücünü cesaretlendiren yasaları peş peşe geçirebilir. Hukuk sistemini baştan sona yenileyecek, halen Adalet Komisyonunda görüşülmekte olan Medeni Yasa başta olmak üzere, Türk Ceza Yasası, Ceza Muhakemeleri Usul Yasası, Hukuk Muhakemeleri Usul Yasası, Türk Ticaret Yasası, Cezaların İnfazı Hakkındaki Yasa baştan sona değiştirilebilir. Hükümet ve Meclis, bunları yapabilecek güce sahip. Çünkü, bunları gerçekleştirmek o kadar da güç değil. Kendine güvenen, içeride ve dışarıda kavga etmektense, geleceğini hazırlayan ve tartışan Türkiye yeterli | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor • Unakıtan: Çok şükür batan banka yok Emine Uşaklıgil’in tüm yazıları Oğuz Büktel’in tüm yazıları Şükrü Küçükşahin’in tüm yazıları Turgut Tokgöz'ün tüm yazıları Levent Gürses'in tüm yazıları Kerem Alkin’in tüm yazıları Murat Arın’ın tüm yazıları Yarkın Cebeci’nin tüm yazıları Mahmut Kaya’nın tüm yazıları Murat Yeşildere’ın tüm yazıları |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||