|
Üstelik, 1994 resesyonu yılın 4. çeyreğinde sona ermişti bile. Şimdiki ise 1998ın 3. çeyreğinde başladı, herhalde 2000 yılının ilk çeyreğinde bitti. Bu son durgunluğu diğerlerinden ayıran bir özellik daha var: Geçmiş dönemlerinde, ekonomi buhrandan arkasına rüzgar almış arap atı haşmetiyle çıkardı. Bu sefer ise Trafik kazasından çıkar gibi çıkıyoruz. Bakınız: Yılın ilk ayında ortalama yüzde 4.4 büyüyen sınai üretimin artış hızı Martta yüzde 1e düştü. Bence, bu yavaşlamanın başlıca sebebi Kurban Bayramı. Bizde veriler mevsimsel olarak düzeltilmez, dolayısıyla Bayram-seyran nedeniyle iş günü kaybetmişseniz, üretim düşmüş gözükür. Martta da geçen seneye göre 2 iş günü kaybettik. İki güncük demeyin, oransal olarak yüzde 9a denk geliyor. Ama biz yüzde 7-9 lara alışmıştık. İthalatta, beyaz eşya-araba satışlarında da bir canlanma var, ama kalıcı mı belli değil. Şimdi inşaat sezonu, 27 ilde ruhsat verilmiyor, dolayısı ile en dinamik sektör boşta gezecek. İhracatta işler iyiye gidiyordu ama, bizim cefakar işadamı bu zayıf Euroya daha ne kadar dayanır, bilinmez. Devlet deseniz, para dağıtmıyor pek artık. TCMB para basmıyor, kısa vadeli faizler hala çok yüksek. Türkiyeye dışardan para gelmiyor. Ehh, nerden gelecek bu değirmenin suyu? Bağladığımız umutlar arasında hala ayakta kalan, tüketici ve üretici güveninin yılın ikinci yarısında artması. O zaman iç talep kaynaklı bir ivme gelebilir ekonomiye. HIZLI BÜYÜME LAZIM Biz (Ege Yatırım) sene başında yüzde 5.5 demiştik büyümeye, orda tuttuk tahmini. Hükümet bir ara Yüzde 7 olur gibisinden birşeyler gevelemişti ağzında, ama şimdi o da yüzde 5lere razı olmuş görünümde. Yüzde 5de sıradan bir yıl demek, geçen sene kaybettiklerimizi bile geri alamayacağız demek. Yavaş büyüme enflasyon için iyi haber, ama sizin-benim kesem için değil. Halkın morali açısından iyi değil, hızla büyüyen bir ekonomide zor reformları gerçekleştirmek daha kolay oluyor. Örneğin özelleştirme, tarım reformu, hepsi işsizlik demek. Ekonomide bazı sektörler hızla genişleyip eleman alıyorsa, bu işsizliğin sosyal yükü daha az olur. İşin en önemlisi de Borsanın yukarı gitmesi için hızlı büyüme lazım. ECNEBİ İCADI İLE YATIRIM Bu işlerden biraz anlayan, yani tüyo ile değil de temel analiz denilen Ecnebi İcadı ile yatırım yapmayı sevenler, iki şeye bakarlar. Birincisi, bu şirket piyasa değerini hakedecek kadar kar üretiyor mu? İkincisi, bu şirketin piyasa değeri dünyada benzerleri ile orantılı mı? Ekonomi ne kadar hızlı büyürse, karlar da o oranda artar. Hızlı büyüyen bir ekenomide hisse senetlerinin değeri daha yüksek olur. Eğer Türkiye ekonomisi yüzde 5lerle büyüyecekse, bu piyasa çok pahalı. Yok, ekonomi -enflasyonsuz bir şekilde- tabii, öteki türlüsünü yapmak çok kolay -babalar gibi yüzde 7-8lik bir tempoya çıkmışsa- bu piyasa ucuz. ORDA BİR KÖY VAR UZAKTA Bu stand-by programının kısa vadede hedefi enflasyonu dünya standartlarına çekmek. Ama, uzun vade hedefi, Türkiyeyi hızlı büyüyen ülkeler, yani Kore-Tayvan sınıfına sokmak. Ve Türkiyede çok hızlı büyüme potansiyeli var. İnsan var, sermaye var (çoğu İsviçrede ama, ossun, orda bir köy var, bizim köyümüzdür misali), pazar var, iş kültürü var. O hedef nurlu ufuklarda bir görünse, yani ekonomi hızlanırken enflasyon düşse, Borsa yukarı doğru yol alacak. Ama, şimdilik ufukta öyle bir manzara yok. İşte içinde bulunduğumuz yatay trendin sebeplerinden biri daha. | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||