|
|
Yaşanan gelişmeler bu doğrultuda oldu ve IMFnin sağladığı 7,5 milyar dolar tutarındaki ek rezerv kolaylığı ve bunun ön koşulu olan siyasi kararlılık ikilisi, piyasaların hızla göreceli bir istikrara kavuşmasını sağladı. Ancak, tabi ki yeni dengeler farklı noktalarda oluştu. Faizler yüzde 60-70 aralığına otururken, borsanın genel seviyesi ise, kriz öncesinin yaklaşık yüzde 15-20 altında bir aralıkta sıkışıp kaldı. Geldiğimiz noktada geçmişin kısa bir değerlendirmesini yaptığımızda karşımıza çıkan olgu, kurala dayalı (rule-based) bir para politikasının güven bunalımı altında çalışmadığı ve umulanın aksine, kötü giden bir süreci tersine çeviremediği yönündedir. Hatırlanacağı gibi, uygulanan ekonomik programın parasal ayağında Merkez Bankasının, kabaca bankacılık ve kamu kesimine açtığı net kredi miktarını gösteren Net İç Varlıklar (NİV) hesabı bir bant içinde kontrol altında tutularak, TL yaratımı para kurulu örneğinde olduğu gibi, sadece döviz karşılığı gerçekleşiyordu. Bu sistem içinde, döviz çıkışı olduğu zaman, TL likiditesinin sıkışması faizlerin yükselmesine neden olacak ve böylece artan reel getiri, tekrar döviz girişini teşvik ederek, faizlerin yumuşamasını sağlayacaktı. Normal şartlar altında problemsiz işleyen bu sistem, programa olan güven kaybı neticesinde işlevini yitirdi. Bu süreç içinde Merkez Bankası; döviz karşılığı TL yaratma ilkesini bir süre çiğnemesine rağmen, daha önceki yazımızda bahsi geçen ikilem karşısında tercihini bankacılık sektörü üzerindeki baskının artması pahasına likidite enjekte etmeyi bırakarak, faizlerin daha da yükselmesine izin vermek yönünde kullandı. Bunun sonuçlarını, önemli bir bankanın TMSFnin portföyüne geçmesiyle hep beraber yaşadık. İNCE AYAR YAPILDI Bu tatsız deneyimden sonra, geçen yılın sonunda IMFye sunulan ek niyet mektubuna baktığımızda para politikası açısından yararlı bir ince ayar yapılmış gibi görünüyor. Buna göre, NİV hesabı banttan çıkarılarak, sadece ay sonları itibariyle geçerli olan bir üst limite tabi olacak ki, bu da Merkez Bankasına para politikasında insiyatif (discretion) kazandıracak. Böylece bu yeni tercihi, yılın ikinci yarısında kur politikasında bant uygulamasına geçildiğinde, faizin bir ara hedef olarak benimsenmesi nedeniyle artması gereken insiyatife bir alıştırma dönemi olarak algılayabiliriz. MÜDAHALE İMKANI VAR Bu durumun etkilerine gelince; var olan insiyatif çerçevesinde, Merkez Bankası tekrar olumsuz koşullarla karşılaştığı takdirde daha fazla müdahale olanağına sahiptir. Mesela, şu sıralar NİV değeri Ocak sonu üst limiti olan 900 trilyon TLnin oldukça altındadır. Dolayısıyla, yaşanabilecek bir likidite sıkışıklığında para otoritesinin piyasalara açık piyasa işlemleri yoluyla TL enjekte edebilme ve faizleri yumuşatma kapasitesi bir hayli fazladır. Bu imkana sahip olmasına rağmen, şu anda kullanmaması ise, faizlerin bu seviyelerden daha aşağıya gerilemesini arzu etmediğini göstermektedir ki, bu da yine insiyatif kullandığına işaret etmektedir. Görüldüğü gibi, her kriz aslında götürdüklerinin yanında yeni tecrübeler de kazandırıyor. | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||