| | | | Prof. Dr. Işıkara, İstanbul’da meydana gelen depremlerin Marmara Denizi’nin ürettiği depremlerden sadece biri olduğunu bildirdi.
Bu sabahki depremin Kartal yakınlarında ve deniz yüzeyine yakın bir noktada meydana geldiği için kentte şiddetli hissedildiğini kaydeden Prof. Dr. Işıkara, paniğe gerek olmadığını vurguladı.
JAPONYA VE KALİFORNİYA ÖRNEĞİ
Bu sabahki depremin ardından İstanbul’da insanların sokağa döküldüğünü, ancak üzücü bir olayın yaşanmadığına da dikkat çeken Işıkara, “Kalifornia ve Japonya’da bu şiddette bir depremde insanlar sokağa bile çıkmazlar. Bu da, bu ülkelerde toplumun deprem bilincine ulaştığını gösteriyor” dedi.
Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğunu ve artık depremle yaşamayı öğrenmemiz gerektiği görüşünü tekrarlayan Işıkara, bu amaçla okullarda başlatılan deprem konulu konferansların çok yararlı olduğunu söyledi.
Antalya Kültür Merkezi Perge Salonu’nda bugün öğrencilere üç ayrı konferans verecek olan Işıkara, “Geleceğimizin teminatı olan çocuklarımız deprem bilincine hızla ulaşıyorlar. Bu da ülke geleceği için çok önemli. Öğrenciler mesajı çabuk alıyorlar. Deprem öncesi, sırası ve sonrasında nasıl davranacaklarını iyi biliyorlar” dedi.
KURBAĞANIN SİNDİRİM SİSTEMİ
Işıkara, deprem bilincinin çok önemli oduğunu belirterek, “Marmara ve Düzce depremlerinde binlerce kişi bilinçsizlik ve önlemsizlikten öldü“ dedi. Prof. Dr. Işıkara, lise ve ilköğretim okulları öğrencilerine, “Deprem“ konulu konferans verdi. Işıkara, konferansta, deprem öncesi, sırası ve sonrasında alınacak önlemleri anlattı. Türkiye‘nin deprem ülkesi olduğuna dikkati çeken Işıkara, depremden çok, deprem konusunda bilinçsizliğin insanları öldürdüğünü bildirdi. Işıkara, Marmara ve Düzce depremlerinde binlerce kişinin bilinçsizlik nedeniyle öldüğünü belirterek, ölenlerin büyük bir kısmının, ev içindeki ağır eşyaların altında kaldığını, deprem bilincinin geliştirilmesi ve yeterli önlemin alınması halinde bu tür ölümlerin sona erdirilebileceğini kaydetti. Depremden korunmak için ilk şartın, yapıların sağlamlığı olduğunu vurgulayan Işıkara, ev içindeki eşyaların da depremde yıkılmayacak şekilde yerleştirilmesi, yatak ve koltukların pencere kenarlarından uzaklaştırılması gerektiğini bildirdi.
“MİLLİ EĞİTİM‘İN HATASI“
Türkiye‘de deprem bilincinin 17 Ağustos‘tan sonra gelişmeye başladığını belirten Işıkara, Milli Eğitim müfredatında, yılda sadece iki saatlik deprem dersi bulunduğunu, bunun da son derece yetersiz olduğunu dile getirdi. Işıkara, “Kurbağanın sindirim sistemini haftalarca ezberletiyorlar, ama deprem konusu yılda sadece iki saat okutuluyor“ diye konuştu. Kendisinin, 17 Ağustos öncesinde de, şimdi olduğu gibi deprem konferansları verdiğini söyleyen Işıkara, ancak sadece 3-5 kişinin dinlediğini, medyanın da ilgi göstermediğini hatırlattı.
DEPREMDE YANGIN TEHLİKESİ
Prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara, depremde en tehlikeli olaylardan birinin de yangın olduğunu belirterek, evlerde mutlaka yangın tüpü bulundurulmasını, imkanlar buna elvermediği taktirde de, sobaların yakınına kum kovalarının konulmasını önerdi.
İLGİNÇ SORULAR
Konferansa büyük ilgi gösteren öğrenciler, birbirinden ilginç sorularla Işıkara‘yı terlettiler. Bir öğrenci, Işıkara‘ya, “Siz kendi evinizde, bize anlattığınız önlemleri aldınız mı“ diye sordu. Uzun süre bu soruya gülümseyen Işıkara, “Elbette aldım. Evim sağlam, yatak ve koltuklarım pencereden uzak, yangın tüpüm var ve dolaplarım duvara montajlı. Bu yüzden depremlerde evime rahatlıkla girebiliyorum. Bir tek mutfak dolaplarımı halledemedim“ karşılığını verdi. Öğrenciler, “Asansör ya da merdivendeyken, arabada giderken, ya da duş alırken deprem olması halinde neler yapılması“ gerektiği şeklinde ilginç sorular sorarken, bir öğrencinin, “Şimdi deprem olsa ne yaparız“ sorusuna da, “Aman sus. Daha önce biri sordu ve deprem oldu. Şimdi konferansı bitiriyorum“ diye cevap verdi.
| |
İstanbul'da deprem
Ergenekon’da 16 kişi daha gözaltında
