|
|
Kasım ayı ortasında mali piyasaları alt üst eden döviz çıkışı oldu. Yabancıların hızla döviz alımlarına Türk bankalarının pozisyon kapatma çabaları eklenince faizler, Demirbankın da küçümsenemeyecek katkılarıyla, inanılmaz seviyelere yükseldi. Likidite sıkışıklığı 2000in son günlerine kadar sürdü. Yeni yılın ilk günleri piyasalar için karar dönemiydi: Ya döviz girişi olacak, faizler düşecek ya da likidite sıkışıklığıyla birlikte kriz içten içe kemirmeyi sürdürecekti. 2 Ocaktan itibaren başlayan döviz girişi, ardından Cuma günkü ihale öncesinde bankaların Hazineyle uzlaşmaya varmaları, gerginliğin yavaş yavaş çözülmesini sağladı. Cuma günü yapılan son yılların en kritik iki ihalesinde, faiz yüzde 65-70 aralığında gerçekleşti, faiz daha düşük de çıkabilirdi, ama sonuç olarak önemli bir dönemeç de atlatıldı. 2 MİLYAR DOLAR DAHA Merkez Bankası net döviz pozisyonu dün akşam itibariyle 6.35 milyar dolara yükseldi. Net pozisyon kriz öncesinde 8-8.5 milyar dolar aralığında dalgalanıyordu, krizin en üst noktasında ise 1.7 milyar dolara kadar inmişti. Bankaların yeni yılda Merkez Bankasına yaptıkları toplam 3.2 milyar dolar satışla net pozisyon yeniden 6 milyar doların üzerine çıktı. Bu kriz öncesi dengelere dönülmesi için 2 milyar dolar daha gerektiği anlamına geliyor. Hazinenin dış piyasalardan borçlanmaya hazırlandığı yönündeki haberler, piyasalardaki yumuşamayı hızlandıran bir diğer unsur oldu. ABD Merkez Bankası FEDin kısa vadeli faiz oranını yarım puan indirmesinin ardından, gelişmekte olan ülkelerin borçlanma piyasaları da hareketlendi. Brezilya bir hafta içinde 1.5 milyar dolar ve 1 milyar Euroluk iki dış borçlanma birden yaptı. Bu şartlar altında Hazinenin bu ay sonuna kadar bir borçlanma gerçekleştirme olasılığı güçlendi. Hazinenin bu dış borçlanmayı, yılbaşından önce aldığı 1 milyar dolar gibi içeriye yönlendirmesi, likidite sıkışıklığının daha da azalmasını sağlayacaktır. FAİZLER NEREYE İNER? Bu trendin sürmesi ve Hazinenin dış borçlanmayı gerçekleştirmesiyle birlikte tahvil faizlerinin en geç şubat başında yüzde 45 civarına kadar inmesini bekleyebiliriz. Faizlerin yüzde 40ın da altına inmesi ise zaman alacaktır. Krizin yarattığı hasar ve tedirginliğin atlatılması o kadar kolay değil. Ama 21 Şubattaki 4.3 milyar dolarlık ihalenin ardından faizlerin yüzde 40-45 aralığına yerleştiğine tanık olabiliriz. BORSANIN ÖNÜ AÇILIYOR Krizle birlikte faizlerin rekor seviyelere yükselmesi borsa için en kötüsüydü. Endeks bu nedenle 7 binlere kadar geriledi. Daha sonra ise faizlerdeki gevşemeyle birlikte yavaş yavaş bir tırmanış başladı ve endeks 11 bin puana dayandı. Bundan sonra borsanın önünde 2 önemli seviye olduğunu düşünüyorum. Birincisi 1.8 sent yani 12 bin seviyesi. Bence endeksin 1.8 sentin altına inmesi, ekonominin bir kaosa girdiği anlamına geliyor. Artık bu kaostan çıkmak üzere olduğumuz için endeks, faizlerdeki gevşemenin sürmesiyle ilk fırsatta 12 bin puanı geçecektir. Endeks, IMF ile yapılan stand-by anlaşması sonrasında, o zamana kadar tarihi zirvesi olan 2.2 sent seviyesini aşmıştı. 14.700 puana denk gelen bu seviyenin bir daha aşılabilmesi için sürdürülen reformlarla birlikte ekonominin yeniden tam anlamıyla rayına oturması, faizlerin yeniden yüzde 30lara inmesi gerekebilir. Dolayısıyla borsanın kısa bir süre içinde 1.8 sent seviyesini aşmasını, ardından birkaç ay boyunca 1.8-2.2 sent aralığında dalgalanmasını bekleyebiliriz. Elbette hükümet üzerine düşeni yapıp, ekonomiye yeni bir darbe vurmazsa... | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||