|
Önce enflasyon: Yoğun kriz günlerinin ardından herkes artık olaylara ve geleceğe biraz daha şüpheyle yaklaşmakta. Bu nedenle beklenenden çok daha iyi çıkan aralık enflasyon rakamları 2000 yılının açıklanan ilk enflasyon hedefleri olan %20 TEFE ve %25 TÜFE noktasından uzakta kalındığını gösterse de 2001 yılı beklentilerini oldukça olumluya çevirdi. Bu rakamlar sonrasında 2000 yılının ilk çeyreğindeki yüksek rakamların yerine gelecek düşük 2001 yılı rakamları enflasyonda hızlı bir düşüşe neden olabilir ki bu da çok yüksek sesle ifade edilmese de yara alan programın arkasındaki kamuoyu desteğini tekrar eski düzeyine çekerken proğramla ilgili şüpheleri de giderecektir. FEDin beklenenden önce gelen faiz indirimi tüm gelişen piyasalar için olumlu oldu en azından 2000 yılının güvenli ve yüksek getirili ABD hazine kağıtları artık olmayacak ki bu da uluslar arası borçlanmalarda aynı vadedeki ABD hazine kağıtlarının üstüne fark ödeyerek borçlanan ülkelerin daha ucuz borçlanmaları demek. Ancak Türkiye için ABDde faizin düşmesinin anlamı dış borçlanma maliyetlerinin düşmesinden çok ,olası bir küresel krizin dış borçlanma şansımızı azaltması riskinin ortadan kalkması. 2000 yılında oldukça başarılı borçlanmalar gerçekleştiren T.C. Hazinesi için 2001 yılında borçlanabilmenin maliyeti iç piyasa da olduğu gibi dış piyasalarda da yükselecek. Yani Türkiye borçlanabilmek için yüksek faiz ödemek zorunda kalacak. İşin kuralı bu riskin artarsa fiyatın düşer. Ayrıca yurtdışı borçlanma faizleri gelişmelere oldukça duyarlı olduğundan ekonomik reform programının uygulanmasında her adımda kararlı ve her konuda şeffaf olmak gerekli aksi taktirde önümüze hiç hoş olmayan maliyetler konabilir. KAMU BANKALARI Kamu bankalarının görev zararları için Hazine tarafından Ziraat Bankası ( 2 Katrilyon TL ve 500 Milyon ABD doları) ve Halk Bankasına ( 2 katrilyon TL ve 250 Milyon ABD doları) Hazine kağıtları verilmesindeki mantık fondaki bankalara kağıt transferi yapılmasıyla aynı, bir yandan satılması düşünülen bu bankaların aktif kalitelerini yükseltirken bir yandan da şeffaflık anlamında yıllardır devam eden bu olayın gerçek boyutunun anlaşılması yolunda önemli bir adım atmış olmak. Bu haftaki toplantıların birincisi olan liderler zirvesinde ek niyet mektubunun verdiği mesajın hükümetçe anlaşılması ve önceliklerin iyi belirlenmiş olması 2000 yılı başındaki yüksek ivmeli reform hareketinin bir benzerinin 2001 yılında da gösterilmesi yönündeki kararlılığın bir işareti. İkinci toplantı olan piyasa yapıcıları ile Hazine ve Merkez Bankası yetkilileri arasındaki biraraya gelmenin sonucu ise herkesin bu 17. programın başarıdan başka bir sonuçla bitmemesi gereğinin bilincinde olduğunu gösteriyor. Toplantı sonrasında gelen uzlaşı mesajları yanında piyasa dengelerinin korunması anlamında ihale kağıdında tanım değişikliği yapılması borç vericilerinin de alıcılarının da birbirine olan ihtiyacının sonucu. 2000 yılında potföylere ortalama %38 bileşik faizlerle giren Hazine kağıtlarını yükselen faiz ortamında yeniden ihraç ederek banka bilançolarına yansıtmak bankalar için pek de hoş bir haber olmazdı. Borçlanma programına baktığımızda da ilk üç ay için yeniden ihraç görememizde bu açıdan bakınca gayet normal.Kriz sonrasında Acaba 2001 yılında ihalelere talep gelir mi ? diye sorulurken yılın daha ilk haftasında böyle bir testi başarıyla atlatmak ancak iki taraflı anlayışla mümkün olabilirdi ki öyle de oldu. FAİZLER BEKLENENDEN DÜŞÜK Gelelim ihalelere; sonuç kesinlikle beklendiği gibi hatta faiz beklenden daha düşük. Hazine ve Merkez Bankası belli ki piyasayı ikna etmiş. İhaleden önce piyasa yapıcıların 20.06.2001 vadeli tahvilde kotasyon girmeleri piyasanın eski derinliğine kavuşması anlamında önemli bir adım. İhale sonrası yükselişin nedenine gelince ihaleden önce 20.06.2001 kağıdındaki alış hareketi bu kağıdın bileşik faizini %62 seviyesine kadar indirmişti dolayısıyla ihaleden sonra yakın vadedeki ihale kağıdının faizine göre yükselerek düzeltme yapması normal. Ayrıca ihale sonrası 6 aylık ihale kağıdının daha fazla işlem görmesi haziran kağıtlarının likiditesini düşürecektir bu nedenle haziran kağıtlarını satıp ihele kağıdı alınabilir. Satış hareketinin bir nedeni de beklenenden düşük çıkan ihale faizi dolayısıyla istediği faiz seviyesinden kağıt alamayanların 20 haziranlardaki satışlarla ihale kağıdını yukarı getirip alım yapma amacı da olabilir. Kriz sonrasında dalgalı kur dönemi riskini de içeren 14 Aylık uzun ihaleye beklendiği gibi az talep gitmesi ve az satış yapılması normal. Ancak getiri eğrisine bakınca kısa vadede yüksek uzun vadede düşük faiz beklentisi sürüyor bu nedenle piyasa derinleşip normalleşme süreci ilerlemesiyle birlikte şubat ayında uzun kağıtlar da derinlik kazanacaktır. Beklenti bu ayki ve şubattaki nisbeten küçük hacimli iki üç aylık ihale sayılmazsa uzun vadeli ve büyük miktarlı bir ihale olmamasının ve ayrıca TLnin rahatlaması ile düşecek günlük faizlerin ihale kağıdının faizini de %60 düzeyine kadar düşürmesi. YABANCI YATIRIMCILAR Önemli bir noktada az da olsa ihaleye giren yabancı yatırımcıların miktarının izlenmesi açısından pazartesi günkü döviz satış miktarı. Borsadaki düşüşe gelince birgün önce %10 çıkan ama hacim bulamayan borsada kağıt alamayanlar için bir düşüş daha lazımdı ona da sebep bulundu.İhaleden önce 6 aylık ihalede faiz %60 bileşiğin altında çıkar mı? diye soranlar herhalde başka dünyalarda yaşıyorlar. TL faizlerinde düşüş borsaya da yeni bir yukarı ivme kazandıracaktır. Tüm bu olumlu beklentiler yanında şunu da belirtelim ki bu yıl faizlerde 2000deki gibi hızlı düşüşler beklememek lazım .Çünkü artık hiçkimse yıllık devalüasyon hızı hesabına bakarak yaratılan açık pozisyonlarla uzun vadeli devlet kağıtlarına yatırım yapmayacak. Yabancı yatırımcıda özellikle FP davasını görmeden günlük repo dışında piyasada olmayacak. Hep söylediğimiz gibi temkinli olmakta yarar var. Ayrıca olacakları tahmin içinde kahin olmaya gerek yok.Türkiyede ekonomiye ilgi duyan herkesin okuması gereken bir tek eser var bu ne yazık ki usta romancı Dostoyevskinin içtenlikle yazılmış kişisel mektupları değil 18 Aralık 2000 tarihli Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Recep Önal ve Merkez Bankası Başkanı Gazi Erçel imzalı ek niyet mektubu. Nasıl büyük ustayı anlamak Onun mektuplarını okumakla mümkünse 2001de olabilecekleri anlamakta ek niyet mektubunu okumakla mümkün. Bizim anladığımız şu: Bundan sonra yapılacaklar açıkça belli hem de süre oldukça kısa yani siyasilere verilen hareket alanı oldukça dar. Geçen yılki gibi yapılacak edilecek yok. Yaptık ettik var. Yapmamız gereken dar alanda kısa paslaşmalarla hücuma kalkmak. Bunu yaptıkça hem seyirci desteği artacak hem de yönetim kurulu daha çok prim dağıtacak. | ||||
Emine Uşaklıgil’in tüm yazıları Oğuz Büktel’in tüm yazıları Şükrü Küçükşahin’in tüm yazıları Turgut Tokgöz'ün tüm yazıları Levent Gürses'in tüm yazıları Kerem Alkin’in tüm yazıları Murat Arın’ın tüm yazıları Yarkın Cebeci’nin tüm yazıları Mahmut Kaya’nın tüm yazıları Murat Yeşildere’ın tüm yazıları Bankaların kara tahtaları siliniyor |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||