Home page
Haber Menüsü


Güncelleme: 15:02 TS 7 Ağu., 2000
Thespis
Thespis: Bir metafor olarak yağmur duası
Theodor H. Gaster’in kitabı “Thespis/ Eski Yakındoğu’da Ritüel, Mit ve Drama” kitabının işaret ettiği noktalara bir bakalım...
M. Salih Polat
NTV-MSNBC
    15 Mayıs—  Henüz vakit varken yazarın burnumuzun ucundaki yazılı metinleri ve gelenekleri nasıl yeniden okuyup farklı bir biçimde değerlendirdiğini kendiniz görün, şaşırın...  

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

 
BİR METAFOR OLARAK YAĞMUR DUASI
       Mesele şimdi anlaşıldı...
Theodor H. Gaster, Thespis / Eski Yakındoğu’da Ritüel, Mit ve Drama/ Çeviren: Mehmet H. Doğan, Kabalcı Yayınları, 656 sayfa

       Pek çok özelliğinin yanında mitolojiye olan düşkünlüğüyle de tanınan Behçet Necatigil, beyhûde yere “Yani ne mi diyorum çok kurak tarla / Çünkü asıl şiirler bekler bazı yaşları” gibi iki güzelim mısra armağan etmemiş bize. “Şimdi bu da nereden çıktı?” gibisinden tuhaf bir soru geliyorsa aklınıza, bir zahmet, önce aşağıdaki yazıyı, sonra da Theodor H. Gaster’in “Thespis” kitabını okuyun...
       Yılbaşını, Newruz’u ve Hıdrellez’i geride bıraktık
       Belirli bir sırayla havaya, suya ve toprağa düşen cemrelerin ardından ilkbahar geldi. Kurban ve Ramazan tartışmaları ise çoktan geride kaldı. Önümüzde bağbozumu şenlikleri var.
       Bütün bu ve benzeri kavramlarla ifade edilen şenlikler, düğünler, fener alayları, bayramlar ve eğlenceler, sadece içinde yaşadığımız bölgeye özgü değil üstelik. Farklı farklı isimler taşısa da, değişik nitelikler gösterse de insanlık tarihinin buluştuğu ortak paydalar gizli bu kavramların arkasında.
       Küçük bir dikkatle, yılbaşının, Newruz’un, Hıdrellez’in, cemrelerin, bağbozumunun mevsim dönümleriyle ilgili olduğunu hemen farkedebilirsiniz. Kurban ve Ramazan da öyle değil mi?
       İnsan hayatına paralel kurgularıyla mevsim dönümleri, bütün kültürler için özel bir öneme sahip. Sebebini, Theodor H. Gaster şöyle açıklıyor:
       “Çok eski zamanlardan beri, yılları ve mevsimleri kamusal törenlerle karşılamak bütün dünyada bir gelenek olmuştur. Bununla birlikte bu törenler ne keyfi ve gelişigüzel şeyler, ne de vakit geçirmek için yapılan eğlencelerdir. Tersine, her yerde birbirine az ya da çok uyan birörnek kalıbı izler ve kesinlikle işlevsel amaca hizmet eder. İlkel bir düzeyde, toplumun dönemsel olarak kendi canlılığını tazeleme ve bu yolla sürekliliğini sağlama yolunu temsil eder.”
       
YATAY BİR KAVRAYIŞ
       Daha sonra eski topluluklarda sergilenen mantığı dikkat çeken Gaster, hayatın, modern zamanlarda yapılageldiği gibi beşikten mezara uzanan bir süreç olarak kavranmadığını belirterek, mevsim dönümlerinin bu nedenle büyük önem taşıdığını vurguluyor.
       Dikey değil, yatay bir kavrayış söz konusu yani.
       Aslında bugün de biraz öyle değil mi? En azından bireysel düzeyde.
       Sonbahar hüzünlendirir bizi, düşen yapraklarla birlikte doğanın kendi içine kapanması bireyin görünmeyen pencelerini de kapatır bir bir. Günlerin kısalmasıyla bir kasvet basar içimizi.
       Yahya Kemal’in sonbahar ve insan ilişkisini anlatan mısralarında bir güzel anlattığı gibi: “Günler kısaldı Kanlıca’nın ihtiyarları / Bir bir hatırlamakta geçen sonbaharları...”
       Kışla birlikte, cami avlularını dolduran tabutları taşıyanlara eşlik eden, “hayırlısı ile şu kışı çıkartabilse!” temennilerinin artışı da cabası.
       Ama ilkbahar öyle mi ya? Tabiatla birlikte insan ruhu da çiçeklenir, filizlenip serpilir. İçimiz içimize sığmaz, her fırsatı değerlendiririz âşık olmak için:
       “Kızlar artık baharı özledik diyorlar
       Ki içlerinde baharın da özledikleri var...”
       
SÜREGELEN MİTLER
       İnsanlık tarihinin başlangıcından itibaren, çeşitli topluluklar bu dönüşümleri sergilemek için çeşitli ritüeller, mitler oluşturmuş. Umutların, korkuların, sözvermelerin, sezgilerin, ölümlerin ve ölüme karşı mücadelelerin birbirini kovaladığı ritüeller ve mitler. Bunlar da sırasıyla, çile, arınma, canlanma ve kutlama âyinlerinden meydana geliyor.
       İçinde yaşadığımız zamanlarda bizi belirleyen hemen herşeyin kökeninde bu âyinlerin, bu âyinlerin dönüşüm geçirmesiyle oluşmuş ritüel ve mitlerin yattığını yine de bizden duymuş olmayın siz.
       Ve vakit varken, Theodor H. Gaster’in, “Thespis / Eski Yakındoğu’da Ritüel, Mit ve Drama” kitabında, burnumuzun ucundaki yazılı metinleri ve gelenekleri nasıl yeniden okuyup farklı bir biçimde değerlendirdiğini kendiniz görün.
       Şaşıracaksanız da ondan sonra şaşırın!
       Çünkü, Gaster diyor ki:
       “Mitoloji, yazının ya da sanatın bir dalı değil, dinsel-toplumsal davranışın bir işlevidir; yazın ya da sanat, onun taşıyıcısından ya da aracından başka bir şey değildir.”
       Şimdi gönül rahatlığıyla yağmur duasına çıkabilirsiniz artık...
       
       
       
       
       
 
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları