|
Avrupa Rüzgar Enerjisi Birliği Türkiye Şubesi Başkanı ve Enerji Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Mustafa Mendilcioğlu ile rüzgar enerjisi konusunda uzun bir sohbet yaptık. Türkiyede rüzgar enerjisinin geleceği konusunda oldukca umutlu ve iyimser olan Mendilcioğlu, herşeyden önce, rüzgar enerjisi gerçeğinin, Enerji Bakanı Cumhur Ersümer döneminde hayata geçirildiğinin altını çizdi. Enerji darboğazından geçmekte olan Türkiyenin 2003 yılına kadar 5 milyar kilowattsaat (kWh) elektrik enerjisini rüzgar santralları yoluyla elde edebileceğini söyleyen Mendilcioğlu ile sohbetimizden çıkardığımız sonuç ve değerlendirmeleri aktarmak istiyorum. GEOMETRİK BÜYÜME 1973de dünyayı sarsan petrol krizinden sonra, alternatif enerji kaynaklarına büyük bir yönelme başladı. Arayışlardan biri de rüzgar enerjisi konusunda oldu ve aradan geçen sürenin nemaları alınmaya başlandı. Rüzgar santralları yolayla enerji üretimi hızlı gelişme gösterdi. Bugün Danimarka enerji tüketiminin yüzde 10unu rüzgardan sağlarken, bu oranı 30 yıl sonra yüzde 50ye çıkarmayı hedefliyor. Almanya, ABD, Hollanda, Hindistan, İngiltere gibi ülkeler büyük ilerleme kaydederken, Avrupa ülkelerinin 20 yıl sonra 150 bin MW gücünde rüzgar santrallerine sahip olması bekleniyor. Şu rakamlar da çok çarpıcı sonuçları ortaya koyuyor. 1990 yılı sonunda 2 bin 160 MWlık rüzgar enerjisi sağlanırken, bu rakam 1997 sonunda 4 bin 794a, 1998 sonunda 7 bin 636ya, 1999 sonunda da 13 bin 506ya, 2000in Haziran ayında ise 15 bin 317ye ulaşmış durumdar. Yani dünya bu modelle enerji elde etmede, neredeyse geometrik büyüklüklerle ilerliyor. MALİYETLER DE DÜŞÜYOR Rüzgar enerjisi üreten santrallerin maliyetleri de giderek düşüyor. 20 yılda maliyette görülen düşüş 3-4 kat düzeyinde gerçekleşirken, santralların üretim kapasitesi katlanarak artıyor; santralların verimliliği yükseliyor. ABDde 250 kWh gücündeki santraler sökülüp, yerlerine 1.500lükler takılıyor. Yakın gelecekte onların da yerlerini 3 binliklere terk edeceğine kesin gözüyle bakılıyor. kWh başına birim maliyetleri de hidroelektrik ve kömürden elde edilen enerjiye yaklaşırken, doğalgaza göre ise hala pahalı olmayı sürdürüyor. 6 ayda kurulabilen santrallar, işgal ettiği alan bakımından da özellikle fabrikaların enerji gereksinimi karşılamakta ideal görülüyor. BOZCAADADA TERSİNE ELEKTRİK AKIŞI Türkiyede ise ilk rüzgar santralı 21 Şubat 1998de Çeşme Alaçatıda otoprodüktör santralı olarak devreye girdi. Gücü 1.9 Megawatt (MW) olan bu santralı aynı yılın 28 Kasımında, aynı yerde üretime başladı. 7.2 MW gücündeki ikinci santral izledi ve Yap-İşlet Devret (YİD) modeliyle yapıldı. 10.2 MW gücünde olan Türkiyedeki sonuncu rüzgar santralı ise, yine YİD modeliyle, 25 Haziranda Bozcaadada üretime başladı hizmete alındı. Yıllık toplam üretimi 60 milyon kWh olan her üç santral 25 milyon dolara maloldu. Bozcaadadaki santral ilginç bir özellik de taşıyor. Santralın devreye girmesine kadar Bozcaadanın elektriği deniz altından giden kabloyla Çanakkaleden sağlanıyordu. Şimdi ise kurulan 17 rüzgar santralından biri Bozcaadanın tüm gereksinimini karşılarken, 16sından elde edilen enerji, Çanakkale ve çevresine gönderiliyor. Yıllarca boşa esen rüzgarlar şimdi, enerjinin akış yönünü değiştirmiş durumda. 5 MİLYAR KWH ENERJİ OLANAĞI 2001-2002 yıllarında devreye sokulması hedeflenen 16 rüzgar santralının kurulu gücü 1.5 milyar kWh, tahmini yatırım tutarı ise 600 milyon dolar düzeyinde gerçekleşecek. Bu santrallere, Hazine Müsteşarlığı ile Devlet Planlama Teşkilatının (DPT) onaylarının sağlanması durumunda, teklifleri alınan 9 santralle, fizibilite raporları 2001 yılında sonuçlanacak 16 santral daha eklenecek. 820 milyon dolarlık yatırım gerektiren bu 25 santralın kurulu gücü de 1.8 milyar kWh olacak. Yani, mevcut duruma bakıldığında her şart altında 2002 yılı sonuna kadar Türkiye, 1.5 milyar kWh enerjiyi rüzgar santrallerindan karşılayacak. DPT ve Hazine onaylarının alınması halinde bu rakam, aynı tarihte 3.3 milyar kWha çıkabilecek. 21 santralle ilgili çalışmalar da çeşitli düzeylerde sürerken, YİD modeli ve otoprodüktör modelleri çerçevesinde santral kurulması için de Enerji Bakanlığına 15 başvuru yapılmış durumda. Bu 36 santralın kurulu gücü ise yaklaşık 4 milyar kWh. TÜRKİYENİN RÜZGAR HARİTASI ÇIKIYOR Türkiyede özellikle Marmara, Ege ve Doğu Akdeniz bölgelerinde büyük bir potansiyel bulunuyor. Yapılan hesaplamalara göre, günümüz teknolojisi ile Türkiye enerjisinin yaklaşık 30 milyar kWhını rüzgar santralları yoluyla üretebilir. Ancak, daha sağlıklı tahminler için ülkenin çeşitli yerlerinde çalışmalar sürdürülüyor. Bu çalışmalar, Türkiyenin rüzgar haritasının çıkarılmasını sağlayacak. Yine de bazı tahminler yapılmış durumda. Bu tahminlere göre, Türkiye, kurulu gücünün yarısı olan 10-15 bin MW enerjiyi rüzgar yoluyla elde edebilecek potansiyele sahip. Ekonomik verimlilik düşünülmediğinde bu rakam 30 bine de çıkabilir. Enerji Bakanlığı rüzgar enerjisini teşvik etmekte kararlı. Bu çerçevede rüzgar santrallarından sağlanan elektriği diğerlerinden 0.5 cent daha pahalıya alan bakanlık, firmalara her kolaylığı göstermede kararlı. Alınan teşvik kararları, firmaların ilgisi, Türkiyenin rüzgar enerjiesi potansiyelini, birkaç yılda, mevcut potansiyelinin yüzde 3-4üne ulaşabileceğini gösteriyor. Kişi başına düşen 1850 kWh enerji ile, 2 bin 225 kWhlık dünya ortalamasının bile altında bulunan, Avrupa Birliğinden üç; ABD, Kanada ve Japonyadan 6 kat geride kalan Türkiyenin enerji gereksinimini karşılamadan gelişmiş ülke olması mümkün değil. Hem bu açıdan bakıldığında hem de; ne kadar uğraşılsa da hala, çevre kirliliği belli düzeyde kalan Türkiyenin düzgar enerji alanında epeyce yol alması şart gözüküyor. ________________________________________________ Başbakanın minibüsü Mercedese binmeyi lüks olarak niteleyen Başbakan Bülent Ecevit için, geçen yıl Renault marka Safran model bir makam aracı alınmıştı. Hemen hemen tüm şehir içi ve şehirlerarası seyehatlerini bu makam aracı ile gerçekleştiren Başbakan Ecevite bu yıl içinde de Ford Transit modeli özel bir minibüs yaptırıldı. Medyaya gösterilerek halkımızı da tanıtılan bu minibüsle birlikte, kimi bürokratlar için 5 makam otomobili alma yoluna gidildi. Hazine müsade etmediği, ödeneği bulunmadığı için bu araçların paraları firmaya küçük bir hileyle aktarıldı. Araçların 56 milyar lira tutan parası Devlet Malzeme Ofisi (DMO) tarafından firmaya ödendi. DMO araçları Başbakanlığa teslim etti. Sonra da parasını istedi. Başbakanlık da Maliye Bakanlığına yazı yazarak ödeme için izin verilmesini talep etti. Herhalde Maliye koskaca Başbakanlığa bu izni hamen vermiştir, diye düşünmeyin. Sıkı bir şekilde kemer sıkan Maliye Bakanlığı Başbakanlık bürokratlarının tüm girişimlerine karşın, yaklaşık 6 aydır bu ödeme iznini vermiyor. Çünkü, bu ve benzeri ödemelerin enflasyonu azdıracağını düşünüyor. Bundan kimse birşey anlamış değil. Araçlar alınmış, parası devletin bir kuruluşunun kasasından çıkmış. Ama bu paranın devletin bir cebinden çıkıp diğer cebine girmesi piyasayı etkiliyormuş. ________________________________________________ Esnafın Cottarellisi Maliye Bakanlığından söz açmışken, ANAP Afyon Milletvekili Halil İbrahim Özsoyun Maliye Bakanı Sümer Oralla ilgili anlattığı bir hikayeyi de aktarmak istedim. Ek vergilerin süresini uzatan, hayat standardı vergisi getiren yasanın çıkmasından sonra seçim bölgesine giden Özsoy, özellikle esnaf sohbetlerinde, hükümet üyesi bir partinin milletvekili olması nedeniyle büyük eleştiriler almış. Ancak eleştirileri yapanların sık sık Bizim Cottarelli demesini başlangıçta normal karşılamış. IMF Türkiye Masası Şefi Carlo Cottarellinin artık Türk gibi görülmeye başlandığı için esnafın böyle konuştuğunu düşünen Özsoy, bakmış sözü edilen Cottarelli, o Cottarelli değil. En sonunda, Pardon, siz Cottarelli diye kimden söz ediyorsunuz? diye sormuş. Seçmenleri bir kahkahadır tutturmuş. Sayın vekilimiz sen daha bizim Cottarellimizi bile bilmiyorsan, derdimizi kime anlatacaksın. İtalyan Cottarelliye gerek yok ki, bizim Cottarellimiz ondan da beter. Artık kazandığımız her kuruşu vergi olarak bizim Cottarellimiz Maliye Bakanı Sümer Orala veriyoruz. Allah ona hayrını göstersin, o koltukta daha uzun ömürlü kalsın demişler. Özsoy, şimdi Meclisde ne zaman Sümer Oralı görse, Afyonumuzun Cottarellisi diye arkadaşlarına başından geçen bu olayı, biraz da keyifle aktarıyor. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||