|
|
Özellikle iş çevrelerinin giderek seslerini yükseltmeleri, hatta MGKya davetiye çıkartmaları da, Ateş olmayan yerden duman çıkmaz misali, bu konudaki endişelerin ve kötümser görüşlerin haklı sebeplere dayandığını ortaya koyuyor. 2001 yılının daha kolay ve en az hasarla atlatılabilmesi için, başta IMF ve Dünya Bankası bize olan desteklerini göstermekten geri kalmıyorlar. Ancak herkesin üzerinde birleştiği en önemli konu ise, 2000 yılının yaz aylarını Ağustos Böceği gibi eğlenmek ve dinlenmekle geçiren Türkiyenin bundan sonra atması gereken adımları kesin ve kararlı bir şekilde atması gereği. SANKİ HARAÇ-MEZAT SATILIYOR On yıldan bu yana özelleştirme tartışmaları devam eden ve zamanında 25-30 milyar dolar değer biçilen Türk Telekomun, bu yıl uygulanması mutlaka gerekli olan bir özelleştirme şeklinde lanse edilmesi son derece ironik. Sanki evine haciz gelen birinin, evin tümünün elden gitmemesi için evdeki en değerli eşyayı haraç-mezat satması şekline geldi bu konu. Ne yazık, halbuki bizim bu şirketi gelir elde etmek için değil, devletin küçülmesi, politikanın ekonomi içerisindeki olumsuz etkilerinin elimine edilmesi, verimlilik ve rekabet artışı, sermayenin tabana yayılması gibi nedenlerle özelleştirmeyi düşünmemiz gerekirdi. Ona gelinlik kız gibi bakan politikacıların, kızın yaşının giderek geçtiğini ve evde kalma olasılığının giderek arttığını görmüş olmaları halinde, Türk Telekom, 20 milyar dolar toplam fiyatla özelleştirilebilmiş olurdu, peki başka ne olurdu: Gelen stratejik ortak uluslararası alandaki bilgi ve tecrübesiyle Türk Telekomu dünya çapında bir şirket haline getirmiş olabilirdi. Türkiyeye uzun vadeli yabancı sermaye yatırım gelmiş olurdu. Halka arz edilmiş olan hisselerden alan küçük yatırımcılar, şimdi bu şirketin giderek büyümesinin hisse fiyatına olan yansımasından faydalanırdı Şirket Bulgaristanda ve diğer Doğu Avrupa ülkelerindeki GSM ya da diğer Telekom şirketleri ihale ve özelleştirmelerinde Deutsche Telekomla yarışabilirdi. Türk Telekomun CEPTÜRK adıyla işleteceği 4.GSM lisansı için vermesi gereken 2.5 milyar dolar + KDV, mahsuplaşma yoluyla değil de gerçekten devletin kasasına girer ve şu günlerde İŞTİMden beklediğimiz 2 milyar dolar gibi likidite sıkışıklığına ilaç olurdu (belki likidite sıkışıklığı da olmazdı). Devlet, elinde kalan hisselerden bir kısmını daha giderek parlak bir şirket haline gelen Türk Telekom hisselerinden almak isteyen yabancı ve yerli yatırımcılara satar ve ek kaynak elde edebilirdi. Gerçekten verimli bir hale gelmiş olan, hızla büyüyen ve dünyaya açılan şirketten çalışan (iyi çalışan) şirket elemanları da faydalanırdı. Şirket hizmetleri aksamaz, müşteriler memnun olur, ve yapılması gereken yatırımlar yapılırdı. ÖZELLEŞTİRME ÖNÜNDEKİ ENGELLER Ama olmadı, ne yazık ki, belki şimdi Türk Telekomu daha düşük bir fiyata satmaya razı olmak zorunda kalacağız, yeter ki kız evde kalmasın. Peki bu özelleştirmelerin önündeki engeller neler : Uluslararası alanda Telekom sektöründe payı giderek artan GSM nedeniyle Telekom gibi sabit hatlı şirketler giderek değer yitiriyor. Kablosuz teknolojisinin başdöndürücü bir hızla ilerlemesi, bu alana ilgiyi kaydırıyor. Son yapılan yeni nesil UMTS ihalelerinde ulaşılan başdöndürücü fiyatlar, uluslararası Telekom şirketlerinin bu tür bir özelleştirmeye olan ilgilerinin azalmasına yol açıyor. İlgileri sürse bile bu şirketlerin ciddi harcamalar ve yatırımlar yapıyor olmaları bizim özelleştirmemize kaynak ayırma olasılıklarını da giderek azaltıyor. Türkiyenin içinde bulunduğu ortam, bir türlü güvenin tam oluşturulamamasına neden oluyor. Stratejik yatırımcıya yüzde 33.5 hisseyle yönetim hakkı vermesine rağmen, Yönetim Kurulunda ağırlığın bizde olması ve bazı konularda yönetim kurulu onayının gerekmesi, bu işe girecek yatırımcının kafasını bulandıran konular olacaktır. İstihdam, yatırım gibi konularda davulu sırtına alan, tokmağı ise başkasına verecek olan bir yatırımcı, küçük ortak gibi kalacak ve burada kendi iş planını tam anlamıyla hayata geçirememenin sıkıntısını yaşayacaktır. 70,000in üzerinde ve giderek artan personeliyle verimli bir istihdam politikasına sahip olmadığı bariz olan Türk Telekomun yeni gelecek yönetiminin yönetim kurulunu bu konuda ikna etmesi gerekecek. Sonuç olarak, Türk Telekomun özelleştirilmesi 2001 yılında programın kilit noktası olarak gösteriliyor. Ancak, herkesin burada olabilecek olumsuz gelişmelere ya da en azından umduğumuz fiyata satmama olasılığına karşı kendisini hazırlaması gerekiyor. | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||