|
|
Kriz sırasında yüzde 2000e kadar tırmanan gecelik faizler, IMF desteğinin ardından yüzde 100 civarına geriledi ama hala çok yüksek düzeyde bulunuyor. Kurlardaki artışın ayda yüzde 1in altında tutulduğu bir dönemde Türk Lirasının aylık getirisi bugünkü faizlerle yüzde 8-9 düzeyine ulaşıyor. Bu da döviz bazında bileşik faizin yıllık yüzde 100ü aşması demek. Bu nedenle bankalararası piyasada döviz faizleri de yüzde 40-50nin altına inmiyor. Kısa vadede faizlerin daha düşmesi beklenmiyor. En azından yılbaşına kadar faizler yüksek seyredecek. Yılbaşından sonra yeni pozisyonların açılmasıyla gevşeme başlayabilir, ama bu da yeterli olmayabilir. Faizlerin yüksek seyretmesinin bazı olumlu, ama temelde olumsuz sonuçları var: Faizlerin aşırı yükselmesi, bir anda reponun bir numaralı yatırım aracı haline dönüşmesini sağladı. Yüzde 100e doğru tırmanan bono faizleri de çekici hale geldi. Biraz risk almak isteyenler altı ayı geçmeyen vadeli bono satın alabilir. Borsanın bu yüksek faiz ortamında iyi bir performans sergilemesi mümkün değil. Faizler makul seviyelere inmediği sürece borsanın daha da yıprandığına tanık olabiliriz. Tüketici kredileri donduruldu, kredi kartı faizleri yüzde 8-10 arasına yükseldi. Kredi faizlerinin yükselmesi şirketleri de vurdu. Yükselen oranlar, rotatif faizlere yansıdı. Şirketlerin yeni kredi alması pratikte ortadan kalktı. BEKLENTİLER OLUMSUZ ETKİLENDİ Şirketler, düşük finansman ve uzun vade imkanlarını kullanarak satışlarını arttırıyorlardı. Krediler, tüketimin patlamasına yol açmıştı. Bu artık mümkün değil. Bu oranlarla hızlı büyümeye bir süre elveda diyoruz. 2001 yılının en azından ilk yarısında sıfır büyüme ya da küçülmeyle karşılaşabiliriz. Faizlerin yükselmesi, şirketler hakkındaki beklentilerin de tersine dönmesine neden oldu. Borçlu şirketler gözden düşerken, elinde para tutan, nakit akışı yüksek şirketler ön plana çıktı. Durgunluk yine ihracat yapan şirketlerin avantajlı duruma geçmesini sağlayacak. IMF Türkiyenin tüketimi kısarak tasarruf yapmayı özendirmesini istiyordu. Bu nedenle, faizdeki tırmanış bir açıdan enflasyonla mücadele açısından iyi haber. Cari işlemler açığının bu yıl 10 milyar dolara doğru gidiyordu. Faizler nedeniyle cari işlemler açığı da sorun olmaktan çıktı. IMFin 7.5 milyar dolarlık ek rezerv kredisinin faizler üzerinde doğrudan bir etkisi olmayacak. Merkez Bankası, gelen bu 7.5 milyar doları kasasına koyarak piyasalar karşısında daha güçlü bir konuma geçecek. Ancak Türk Lirası likiditede bir değişiklik olmayacak. Bunun ancak moral etkisi olabilir. Rezervlerin yüksek olması, yabancı yatırımcıların Türkiyeye yeniden dönmesinde az da olsa olumlu bir etki yaratacak. 2001 BÜTÇESİNE FAİZ BASKISI ARTACAK Faizlerin yükselmesi, 2001 yılı bütçesini faiz giderleri açısından zorlayacak. Hazine çok daha yüksek maliyetlerle borçlanmak zorunda kalacak. Dış piyasalar için de durum farklı değil. Türkiyenin dış borçlanma olanakları da kısılmış durumda. Krizin başlamasına bankacılık sektöründeki sorunlar neden oldu. Bazı bankalara el konacağı yönündeki dedikoduların inanılmaz boyutlara ulaşması, Demirbankın Fona alınmasıyla sonuçlandı. Ancak faizler böyle devam ederse sektördeki rehabilitasyon çabaları yeniden darbe alabilir. Sistemin bu kadar yıpratıcı bir yüksek faiz ortamında uzun süre ayakta kalması mümkün değil. Yüzde 1000ler seviyesindeki faizlerle hiçbir banka ayakta kalamazdı, ama yüzde 100 civarındaki faizler de birçok bankanın daha yeniden kara listeye alınmasına neden olabilir. Kriz önce çok ağır bir darbe vurdu, şimdi ise için için hasar vermeyi sürdürüyor. | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||