|
Hükümetin tepe noktalarında yapılan ve bizim de en yetkili ağızlardan dinlediğimiz bu değerlendirmelerden çıkan ilk tesbitler şunlar: Özelleştirmede geç kalındı. Bu, hem ulusal, hem de uluslararası piyasada olumsuz etkiler yarattı. Sonuçta, süreç uzadığı için, kriz sonrası IMF ile yapılan görüşmelerde IMFnin en önemli taleplerinden biri de bu konu oldu. Türkiyenin kendi yapmak istediği özelleştirmeler zorlama ile yapılıyor izlenimi doğdu. BDDKNIN TUTUMU Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) çalışmalara hızlı başladı. Ancak; izlenen yöntemde hata olmadığını söylemek mümkün değil. Fincancı dükkanındaki fareleri yakalamak için, farelerin peşine çekiçle düşmeye gerek yoktu. Dükkanın çeşitli yerlerine yerleştirilecek zehirle fareler bir bir yok edilebilirdi. BDDK, ilkini yaptı. Piyasalar da bundan ürktü. Gerçek suçlu ile suçsuz birbirine karıştı. Bazı bankaların zayıf yapısı ve başka dinamiklerle spekülasyonlar bu hatayla birleşti. Piyasalarda büyük bir dalgalanma meydana geldi. Bundan yararlanmak isteyenlere de fırsat doğdu. Oysa bütün bunlardan önce yapılması gereken, sağlıksız yapıları sağlıklı olanlarından ayırmaktı. BDDKnın, Mevduat Sigorta Fonuna (MSF) devredilen bankaları bir an önce satmak istemesi, son derece iyi niyetli bir hedef. Ama, bu konuda Türkiye gerçekleri gözden biraz uzak tutuldu. Bu iş o kadar da kolay değil. DEMİRBANKA YAZIK OLDU Demirbankı yönetenler bankacılık açısından bakıldığında hatalı davranmıştır. Ama, bu hata, devlete olan güvenle iç içe. Devletin tahvillerini almış olan bu banka, devletin politikasına destek vermiş, güvenmiş. Bundan sonra devlet, bu anlamda, güven kaybına uğrayabilir. Bunun önüne geçmek için, acil önlemler alınması gerekir. Sonuçta, Demirbanka yazık olduğu gibi, devletin güvenilirliği de darbe yedi. EN DÜŞÜK MALİYETLE KURTULMA Hükümetin tepesinde yapılan bu tesbitlerden sonra, bazı görüşler de netleşti. Bunlardan ilki şuydu: MSFna devredilen bankalardaki batıkla dönebilecek kredi ve diğer aktiflerin sağlıklı bir dökümü çıkarılmalı. Bu tablonun ortaya çıkmasından sonra, banka sahiplerin malvarlığının aradaki farkı ne kadar kapatacağına bakılmalı. Bu bankaların başka hangi tür gelirleri varsa, bütün bunlar toplanıp, en düşük maliyetle bu bankalardan nasıl kurtulunur hesabına girişilmeli. Tepe noktalarda verilen bu kararın anlamı; gerekirse zarar göze alınarak, bu bankalara neşter vurulacak; satış zor olacaksa, kapatma da gözden uzak tutulmayacak. Çünkü, bankacılık sektörü çok sağlıklı bir yapıya kavuşturulmalı. Temel amaç da bu olmalı. BDDKNİN YENİ İŞLEVİ Varılan bir diğer önemli karar veya sonuç da BDDKnun bundan sonraki fonksiyonları ile ilgili. Bunu da şöyle özetlemek mümkün: Hükümet kendi yeksinde olmadığı halde, bazı özel bankalarla da ilişkiye geçerek, mali piyasaları yeniden düzenli haline kavuşturmaya çalışıyor. Bu çerçevede BDDKnın da denetlemeden çok, bankacılığın sağlıklı bir yapıya kavuşması için düzenleme görevine ağırlık vererek çalışmalı. Yani, çekiç yerine zehir kullanmayı yeğlemeli. Denetleme piyasa kuralları içinde; ama en etkili şekilde yapılmalı. BANKALAR BİRLEŞTİRİLMELİ Hükümetin, bankacılık sektörünü sağlıklı yapıya kavuşturmak için düşündüğü en önemli tedbir ise, bankaların birleştirilmesi. Bunun için sağlıklı bankalarla sağlıksız bankalar netleştirilecek ve bunların evlenmeleri özendirilecek. Türkiyedeki en büyük bankanın bile Avrupa ölçüsünde orta boy bir banka büyüklüğünde olmadığını kaydeden hükümet, Türkiyenin 80 bankayı kaldıramayacağını görmüş durumda. Bu nedenle de birleşmelere büyük önem veriliyor. KAMU BANKALARINDA SİYASİ ETKİYE SON Mali piyasalarla ilgili, yazmak istediğim netleşen son görüş ise, kamu bankalarındaki siyasi etkinin en alt düzeye indirilmesi. Bu çerçevede, özelleştirme kapsamına alınan Ziraat, Halk ve Emlak bankalarını özelleştirme süreci üç yıldan çok önce gerçekleştirilecek. Üç bankayla ilgili çıkan özelleştirme yasası bu bankaların patronunun artık Hazine olduğunu hükme bağlıyor. O zaman, bu bankaları bir an önce bakanların sorumluluğundan alıp Hazineye bağlamak gerekir. Hükümet varılan bu görüşleri hayata geçirmek için, uygun bir uslüpla gereken yerlere uyarılarını yaptığını da bidirmekte yarar var. ____________________________________________ Kızılay gibi milletvekili ANAP Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Güneş, daha iki yıllık milletvekili. Ama Kızılay gibi çalışmaya başladı. Ramazan aylarında verdiği iftar yemekleri ile tanına Güneşin, iftar açtırdığı Şanlıurfalı sayısı her yıl 6 bini buluyor. Her seferinde 600 kişiyi ağırlayan Güneş, müteahitlik ve turizm sektörlerinde iş yapıyor. Şanlıurfaın en büyük oteli Harranın da sahibi olan Güneş, bütün iftarları da bu otelde düzenliyor. Güneşin 600er kişilik iftar sofralarının konukları, gün be gün sırasıyla şu gruplardan oluşuyor: Şehrin dilencileri, yoksullar, Güneşin yakınları, Şanlıurfa merkezdeki ANAPlılar, oda ve borsa üyeleri, ANAPın ilçelerdeki üyeleri, sanayi sitesi esnafı. 1 trilyon liraya mal olan; 24 derslikli, 8 lojmanlı, 2 kafeteryalı, 4 laboratuvarlı ve spor salonu bulunan Mehmet Güneş Anadolu Öğretmen Okulunu tamamlayarak, geçen yıl, Milli Eğitim Bakanlığına teslim eden Güneş, yaptırdığı caminin hizmete girmesi için ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmazın Şanlıurfaya gitmesini bekliyor. Güneş, gelecek yıl ise, yine 1 trilyon liraya mal olacak, 80 kişinin barınabileceği, son derece lüks bir yaşlılar yurdu inşaasına başlayacak. Ölene kadar kazandıklarının bir bölümünü bu şekilde harcamaya kararlı olduğunu söyleyen Güneş, Ben, bu harcamalarımı yaptıkça daha çoğunu kazanıyorum. Çocuklarım da kazansın ve böyle yapsın. Kazanıyorum ve harcıyorum; kendime de yoksula da dedi. ____________________________________________ Milletvekillerine kötü haber TBMMnen 2001 yılı bütçesi 106 trilyon lira olarak bağlandı. Geçtiğimiz yıllarda bütçesinin önemli bir bölümünü sağlık harcamalarına ayıran Meclis, bu işin önüne geçmeye karar verdi. Bu yıl da 10 trilyon lira sağlık harcaması yapan Meclis, özellikle faturaların kabarık gelmesinden yakınıyor. Meclis İdare Amirliğinin yaptırdığı bazı incelemelerde, vekillerin, kesilen faturaları incelemediği gibi bazen haberdar bile olmadığını ortaya çıkardı. Bazı özel sağlık kuruluşlarının da bu durumu fırsat bilerek faturaları kabarttığına ikna olan İdare Amirliği, Meclis Başkanlık Divanına öneri götürmeye hazırlanıyor. İdare Amirliği, milletvekillerinin ve bakmakla yükümlü olduklarının sağlık harcamalarının yüzde 10unu kendilerinden tahsil edilmesini benimsemiş durumda. Meclis Başkanlık Divanında, önümüzdeki haftalarda ele alınması beklenen bu öner kabul edildiğinde, Meclisin bütçesi biraz rahatlayacak; ama vekiller bir miktar kemer sıkacak. Onun için bakalım milletvekilleri bu öneriye ne diyecekler. | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||