Home page
Haber Menüsü


Untitled Document
Konu: Cep Telefonlarında Sağlık Riski
Konuk: Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Biyofizik Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tunaya Kalkan

Erdoğan Aktaş: İyi günler. Cep telefonu artık hayatımızın vazgeçilmez bir parçası. Bu tartışılımaz. Ama cep telefonlarının insan sağlığına etkisi, ilk baştan beri çok tartışılıyordu. Hala da tartışılıyor. Biz de cep telefonlarının sağlımız açısından yarattığı tehlikeleri Yakın Plan'a alıyoruz. İngilitere'de artık cep telefonları tıpkı sigarada olduğu gibi, üzerinde uyarıcı bir yazıyla satılacak. Son derece ciddi bir konu. Peki cep telefonları gerçekten ne kadar zararlı? Hangi açıdan insan sağlığını tehtid ediyor? Nasıl önlemler alınabilir? Konuğumuz bu konuda da çalışmalar yapmış olan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Biyofizik Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Tunaya Kalkan. Hocam hoşgeldiniz.
Tunaya Kalkan: Hoşgördük, merhaba.

Erdoğan Aktaş: Bu konuda da araştırmalar yapıyorsunuz. Hangi açıdan risk taşıyor?
Tunaya Kalkan: Şimdi elektro manyetik alanların çok eski radyasyon ya da nükleer radyasyon dediğimiz zararlı etkileri zaten bilinen etkiler. Özellikle 1970’lerden bu yana iyonize etmeyen radyasyon diye adlandırılan mikrodalgalar, cep telefonları, radyo frekans dalgaları, radyo televizyon dalgaları ve hatta yüksek gerilim hatları, evdeki elektrikli aletlerin zararlı etkisi var mı yok mu, 1970’lerden bu yana tartışılıyor. Hatta tartışılmaktan öteye bazıları artık kabul edilir hale geldi. Örneğin yüksek gerilim hatlarının çocuklarda lösemi ya da beyin kanseri yapıp yapmadığını artık tartışmıyoruz, bu bilinen bir gerçek. Bunun yanısıra gündemde şuanda cep telefonları var. Cep telefonları ve baz istasyonları böyle bir riski var mı? Bunun tartışması şuanda bilim dünyasını oldukçak karıştırıyor. Bu tip elektro manyetik alanların genelde iki etkisinden bahsedilir. Biri termik etki dediğimiz ısı etkisidir. Çünkü yaydığı enerji, insan vücudundan geçerken bir miktar emilir, tutulur ve içerde bir ısı birikimi oluşur. Bu istenmeyen ısı istenmeyen nedenlere, istenmeyen sonuçlara sebep olabilir. İkinci bir şey var, o da nontermik etki dediğimiz yani ısı etkisi bırakmadan canlı canlı organizma içindeki birbirine bağlanmış olan molekülleri, atomların, o bağları hep elektriksel ya da manyetiktir. Bunları etklier, bozar. Organizma kendini tamir eder, düzeltir. Ama bir an kontrolden çıkabilir. İşte o kontrolden çıktığında da bu kanserden ölüme ya da çok basit, bir iki hücrenin ölümüne kadar gidebilir. Ya da çok daha ileri ölüme kadar götürebilir, endişeleri var. Bu tartışmalar Dünya Sağlık Teşkilatı’nı da bütün bilim adamlarınıda, bu konuyla ilgilenenlerle de herkes bunu tartışıyor.

Erdoğan Aktaş: Beyinde tümör oluşturuyor deniliyor?
Tunaya Kalkan:  Yüksek gerilim hatlarının çocuklarda beyin tümörleri ve lösemi üzerine etkileri biliniyor.

Erdoğan Aktaş: Cep telefonu...?
Tunaya Kalkan: Cep telefonu için net değil, çok çalışma var, çok tartışma var. Çünkü, insan bir nefes sigara içmekle kanser olmaz. Sigaranın insanda kanser yapabilmesi ya da kanser etkilerini gözleyebilmek için onlarca yıl bakmak lazım, bunu takip etmek lazım. Ama kalkıp da biz onlarca yıl takip etmek yerine iki senelik cep telefonunun, acaba kanser yapıyor mu yapmıyor mu, bir anda söylemek mümkün değildir. Bu boyacı küpü değil. Bilimsel çalışmayı daldır çıkart, bir anda herşey bitsin, böyel bir şey söz konusu değil. Bunların ortaya çıkması için epitemiyolojik tarama dediğimiz, 20 yıl 15 yıl süren çalışmalar ve taramaların yapılması lazım. Hatta bir de yanısıra laboratuvar çalışmalarının yapılması lazım. Bunlar bir araya gelmeli, bunlar teyid edilmeli, bunların hepsi birbirleriyle kontrollu, karşılaştırmalı çıkmalı ve otoriteler bu konuda, çalışanlar; evet, etkisi budur, sonucu budur, kanser yapıyor, diyebilmeli. Üç senede bu sonucu söylemek mümkün değil.

Erdoğan Aktaş: Ama genel olarak sağlığa olumsuz bir etki de bulunduğu kabul görüyor sanırım...?
Tunaya Kalkan: Kabulden ziyade böyle ciddi kuşkular var.

Erdoğan Aktaş: Örneğin hamile kadınların cep telefonu kullanmasının bir riski var mı?
Tunaya Kalkan: Cep telefonlarının yaydığı ışıma özellikle kendisinden birkaç santim yakındaki mesafede çok şiddetli. Cep telefonunu kulağınıza dayadığınızda, belinize bağladığınızda, kalp üzerinde bulundurduğunuzda yakın mesafeden ışıması çok daha şiddetlidir.

Erdoğan Aktaş: Ve yüzümüze yakın tuttuğumuzda, haliyle...Kalbi de anladım, peki bel...?
Tunaya Kalkan: Beldeki testisleri etkiliyor, genetik organları etkiliyor.

Erdoğan Aktaş: Kısırlık...?
Tunaya Kalkan: Kısırlığa neden olabiliyor. Zanediyorum Dicle Üniversitesi’nden bir arkadaışımın, testis kanallarında daralmayla ilgili çalışmaları var. Ama dünyada bununla ilgili yüzlerce çalışma var. Abartarak söylemiyorum, yüzlerce çalışma var. Bunların birçoğu devam ediyor. Dünya Sağlık Teşkilatı 2004’te bunların sonuçlarını alacağını bildiriyor. Bizde de, Türkiye’de de bir yığın arkadaşımın çalışması var. Onlar da devam ediyor. Bütün bunlar sonuçlanana kadar alınması gereken bazı tedbirler var. Geçmişte batı bunun örneğini gördü, yanlışlarını gördü. Batı, radyoaktif elementlerde sonradan öldürücü olduğunu görüp kontrol altına aldı. Yüksek gerilim hatlarında gene aynı şey, televizyon ya da bilgisayar monitörlerinin zararlarını gördü, yeni modeller üretti. Biz batıyı geç alıyorduk, batıdaki teknolojiyi geç alıyorduk. Şimdi günü gününe izliyoruz. Dolayısıyla onlar gibi biz de dikkatli olmak zorundayız. Özellikle bu tip dışardan gelebilecek zararlı ışımalar ya da etkenlere, çocuklar daha açıktır, çocuklar daha hassastır. Çocuklara çok dikkat etmek lazım. Çocukları kontrol altında tutmak lazım. 10 yaşının, 15 yaşının, o civarda ve 10 yaşının altındaki çocuklarda cep telefonunu kullanmayı biraz kontrol altına almak gerekir. İngiltere bunun farkına vardı. Zaten bunu yayınlamasını bekliyorduk, epeydir bu çalışmaları yapıyorlardı.

Erdoğan Aktaş: Yani sizin öneriniz şu mu; 15 yaşının altındaki çocuklara yasaklansın..?
Tunaya Kalkan: Yasaklansın, ailelerin ilk önce kontrol altına, aileyi nasıl uyaracağım... Cep telefonunun üzerine yazarak. Aynen sigarada olduğu gibi, “sigara sağlığa zararlıdır”, “cep telefonu 10 yaşının altındaki çocuklara zararlıdır”. Ama siz illede istiyorsanız çocuğunuza verin, o kullansın. Ama ilerde, 10 sene sonra, 20 sene sonra çıkacak zararları nasıl önleyeceksiniz? İş işten geçtikten sonra... Yani tabiki kimse demiyor cep telefonunu bir kenara bırakın, kaşlıklı aynalarla, dumanlarla Kızıldereliler gibi haberleşin kimse demiyor, böyle bir şey iddia etmiyoruz. Ama dikkatli kullanmak, akılcı kullanmak....

Erdoğan Aktaş: İsterseniz o konuya da gelelim, akılcı kullanmak, dikkatli kullanmaktan önerileriniz nedir..?
Tunaya Kalkan: Daha az, daha uzak... Yani işte eğer cep telefonu taşıyacaksanız masanın üstünde, çantanızda taşıyın da ille belinize bağlamayın, ille kalbinizin üzerinde taşımayın. Ya da eğer cep telefonu kullanacaksanız haberleşme için 2-3 dakika kullanın. Ve oturup muhabbet etmeyin telefonla. Muhabbet olarak kullanmayın. Telefonunuzda kurufasulyenin bilmem tarifini vermeyin. Ama acil bir durum, herhangi bir iş için haberleşecekseniz  müsade buyrun 1-2 dakika haberleşmeyle de insan bir anda kanser olmuyor. Bunun için de herhalde doktora kalp krizi geçirirken haber vermeyeceğiz, cep telefonuyla tabi haber vereceğiz.

Erdoğan Aktaş: Hocam, kulaklık kullanmak bir derece etkiler mi..?
Tunaya Kalkan: Azaltıyor, azaltıyor, tabiki azaltıyor. Çünkü cep telefonunun anteninin bulunduğu bölgeden yayılması söz konusu. Kulaklıkla gelen antenden böyle bir etkileşimin olduğuna dair bir yazı görmedim şimdiye kadar.

Erdoğan Aktaş: Şöylesi bir iddia vardı. Yine internette gördüm ben benzer bir konu, eğer kulaklık kullanırsak, kulaklığın da anten görevi yapabileceği...
Tunaya Kalkan: Ben bilimsel çalışmaların hiçbirinde böyle bir şey görmedim. Olduğunu zannetmiyorum. Kulaklık önerilir, özellikle arabalarda, araba kitiyle ya da kulaklıkla elde tutmanın getirdiği direksiyon hakimiyetini kaybetme açısından tehlikesi var. Günlük hayatta da tabiki kulaklık iyi bir avantaj. Hiç değilse radyasyondan biraz uzak kalınabilir. Özellikle çocukların çok iyi kontrol edilmesi, çocukların bu konuda uzak tutulması lazım.

Erdoğan Aktaş: Hocam, çok spesifik bir soru olacak, fakat etkisini anlamak açısından soruyorum. Örneğin hamile bir kadın çocuğunu emzirirken cep telefonu kullanması, çocuğa etkisi...
Tunaya Kalkan: Hamile kadına zararı var.

Erdoğan Aktaş: Çocuğa etki, yani o mesafeden...
Tunaya Kalkan: Ama baya mesafe var, arada baya mesafe var. Baz istasyonları için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Çünkü baz istasyonu bulunduğu yerden cep telefonuna göre daha şiddeti yüksektir ama uzaklıkla beraber zayıflar ve belli bir alanı tarar. Dolayısıyla o alanın içinden dışına çıkmak o kadar da kolay değil. Özellikle baz istasyonları konacaksa, burda yetkililere çok görev düşüyor. Lütfen eskisi gibi artık çayı alıp ellerine işte çayda radyasyon yok, ben içiyorum, hiçbir şey olmuyor gibi şeyleri bir kenara bırakıp işi dürüstçe ortaya koymak lazım. Kendi çocukları için de kendi sağlığı için de tehlikeli. O radyasyonlu çayı içen belki o kadarcık radyasyonla bir şey olmadı ama kendi çocukları da bugün yöneticilerin ya da işte bugün politikacıların onlar da kullanıyorlar cep telefonlarını... Mümkün olduğu kadar biraz daha az süreli, biraz daha dikkatli, kendilerinden biraz daha uzak, baz istasyonlarını kreşlerin oraya koymasınlar, çocuk yuvalarının oraya koymasınlar, okullara koymasınlar, hastaneler koymasınlar. Mümkün olduğunca toplumun yoğun bulunduğu yerlerde kullanmasınlar. Biraz daha uzak mesafelere kurabilirler. Çok da zor değil yani...

Erdoğan Aktaş: Hocam çok teşekkür ederim bilgilerinizi bizimle paylaştığınız için.
Tunaya Kalkan: Ben teşekkür ediyorum. 

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları