|
|
Piyasaların sakinleşmesi, deyim yerindeyse taşların yerine oturmasıyla olayın gerçek nedenleri konusunda çok daha isabetli değerlendirmeler yapılabilecektir. Bu nedenle şimdilik sadece, son bir hafta içinde yaşananlar sonucunda piyasanın moralinin epeyi bozduğunu, yatırımcıların özellikle de yabancı yatırımcıların gözünde enflasyonla mücadele programının bir prestij kaybına uğradığını, ama aynı zamanda da programdan bir sapma olduğunda yaşanabileceklerin bir provasının yaşanmış olmasından çıkarılabilecek dersler olduğunu söylemekle yetineceğim. DOLAR BAZINDA İYİLEŞME Piyasada bu karışıklık devam ederken Ekim ayı konsolide bütçe verileri de açıklandı ve bütçede yıl başından bu yana gözlediğimiz başarılı performansın Ekim ayında da sürdüğü görüldü. Konsolide bütçe fazlası Ekim ayında 655 milyon dolar, Ocak - Ekim döneminde ise 13.1 milyar dolar olarak gerçekleşmişti. Bu rakamlar geçen yılın aynı dönemlerinde sırasıyla 440 milyon dolar ve 2 milyar dolar idi. Dolayısıyla dolar bazında dahi geçen yıla göre çok önemli bir iyileşme söz konusu. Dahası bu yılın ilk on aylık dönemindeki bütçe performansı son yılların açık ara en başarılı bütçe performansını ifade ediyor. PİYASADA TEPKİ YOK Ancak, bu rakamlar piyasada hiçbir tepkiye neden olmadı; zaten olması da beklenmiyordu. Neden beklenmiyordu? Öncelikle, veriler açıklandığında piyasaların birincil sorunu likidite sıkışıklığıydı ve bu sorun haftanın ilerleyen günlerinde daha da akutlaştı. Böyle bir ortamda, sadece likiditenin gevşeyebileceği yolundaki haberler piyasayı olumlu etkileyebilirdi. Ayrıca, konsolide bütçede çok başarılı bir performans yakalanacağı zaten belli olmuştu. Nitekim yıl sonu birincil bütçe fazlası hedefine daha Ağustos ayı sonunda ulaşılmıştı. Bu bağlamda, Ekim verilerinin fazla bir bilgi değeri de yoktu. İTHALDEN ALINAN VERGİLER Aslında son tümceyle bütçe verilerine biraz haksızlık yapmış oldum. Cümleyi şöyle düzelteyim. Ekim verilerinin yıl sonu hedeflerin yakalanıp yakalanmayacağı yönünde bir bilgi değeri yoktu. Yoksa özellikle bazı vergi kalemlerindeki gelişmeler ekonominin genel gidişatı çerçevesinde önemli veriler sunuyor. Bunlardan birincisi ithalden alınan vergiler. Anımsanacağı gibi, aylık ithalat Ağustos ayında 4.9 milyar dolar ile Türkiye tarihinin en yüksek seviyesine çıkmış, bu yükselişin yılın geri kalan döneminde de devam edip etmeyeceği merakla beklenir olmuştu. Ancak son aylarda dış ticaret verileri giderek daha fazla gecikmeli olarak yayınlanıyor. Bu nedenle, ithalattan alınan vergi kalemi, ithalatın seyri konusunda ilk verileri sunduğu için giderek daha fazla ilgi çekiyor. Ağustos ayı dış ticaret verileri açıklanmışken, Eylül ve Ekim aylarına ilişkin ithalat vergisi rakamları açıklanmış durumda. Bu veriler ithalatın Eylül ayında 5 milyar düzeyini zorlamış olabileceğini, ancak Ekim ayında hafiften de olsa bir yavaşlama eğiliminin başlamış olabileceğini, hatta ithalatın Ekimde 4 milyar doların da altına gelmiş olabileceğini gösteriyor. KDV RAKAMLARI İkinci önemli veri sınıfı dahilde alınan KDV rakamları ki bunlar da iç talebin ne ölçüde canlı olduğunun önemli bir ölçütü. Bu ölçüte baktığımızda talep canlılığının devam ettiğini, yavaşlamanın ihmal edilebilir düzeyde olduğunu görüyoruz. Gerçekten de Ağustos ayında yüzde 116 olan yıllık KDV artışı, Eylül ayında yüzde 88, Ekim ayında da yüzde 99 olmuş. Kısaca, Ekim ayı verileri konsolide bütçede her şeyin yolunda gittiğini ancak iç talep canlılığının sürdüğünü, bunun da ithalatı ve dolayısıyla cari işlemler açığını artırmaya devam ettiriyor olduğunu gösteriyor. Ancak, son günlerde faizlerde yaşanan hızlı artış ve KKDF artışı gibi borçlanma maliyetini artıran unsurlar talep canlılığının uzun süre devam etmeyeceğini gösteriyor kanımca. | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||