|
Dış ticaret açığı 17 milyar$'a ulaştı |
|||
Ekim ayı enflasyonundan sonra, Ağustos ayı dış ticaret açığı da beklenenden yüksek çıktı. Ancak, normalde bu rakamların piyasaları çok rahatsız etmesi, menkul kıymet fiyatlarında ciddi düşüşlere yol açması beklenirken, tepki gayet ölçülü oldu. Bence bunun başlıca nedeni, piyasanın kısa vadeden çok orta ve uzun vadeye, yani enflasyonla mücadele programının geleceğine odaklanmış olması. Dolayısıyla, enflasyon veya dış ticaret göstergelerinde önemli bir bozulma eğilimi başlamadığı sürece - ki bence veriler böyle bir eğilim değişikliğine işaret etmiyor - gözler enflasyonla mücadele programını tehlikeye düşürebilecek veya başarı şansını artırabilecek gelişmeler üzerinde, örneğin Fazilet Partisi hakkında verilecek karar veya 2001 bütçe hedeflerinin ne ölçüde gerçekçi ve iddialı olduğu üzerinde olacak. İTHALAT ARTIŞI HIZLI Bu girizgahtan sonra dış ticaret verilerine dönersek, Ağustos ayında son ayların en hızlı ithalat artışıyla karşılaşıyoruz. Ağustos ayında ithalatımız yüzde 54 artarken, ihracatımız yüzde 2 geriledi ve böylece 2,98 milyar dolarlık bir dış ticaret açığı meydana geldi ki bu rakam, bugüne kadar elde edilmiş en yüksek açığı ifade ediyor. İlk bakışta hayli moral bozucu gözükse de rakamlar incelendiğinde dış ticaretteki bozulmanın enflasyonla mücadele programından değil daha çok dışsal etkilerden kaynaklandığı görülüyor. KURLAR İHRACATIN ALEYHİNE ÇALIŞIYOR Önce ihracattaki durgunluğun nedenlerine bakalım. Burada iki etki ön plana çıkıyor. Bunlardan birincisi euronun dolar karşısında sürekli bir biçimde değer yitiriyor olması. Bilindiği gibi enflasyonla mücadele programı çerçevesinde Türk Lirası, 0,77 euro + 1 dolardan oluşan bir sepete karşı belli bir hızda değer kaybediyor ve euronun dolar karşısında hızla değer kaybetmesi sonucu, TL de euro karşısında değer kazanıyor. İhracatımızın yüzde 53 gibi çok büyük bir kısmının AB ülkelerine yapılıyor olması, euro karşısındaki değerlenmenin önemini bir kat daha artırıyor. Bu değerlenme sonucu, hem ihracatçımız fiyat yönünden rekabet gücünü yitiriyor hem de ihracat miktar olarak artsa da dolar bazında geriliyor. İhracat bağlamında dikkat edilmesi gereken ikinci konu da, durgunluğun önemli ölçüde tarım sektöründen kaynaklanması. Ağustos ayında tarım ürünleri ihracatı yüzde 37 daralırken, sanayi ürünleri ihracatındaki düşüş sadece yüzde 0,3 oldu. ARTAN TÜKETİM TALEBİ Dış ticaretteki kötüleşmenin esas nedeni ise ithalattaki hızlı artış. Enflasyonla mücadele programının başlamasıyla artma eğilimine giren ve bu eğilimini hala sürdüren tüketim talebinin bu artışta yadsınmaz bir payı var kuşkusuz. Ancak bir dizi dışsal faktörün varlığını da göz ardı etmeye olanak yok. Bunlarda birincisi dış ticaret hadlerinde yaşanan olumsuzluk. Gerçekten de yılın ilk altı aylık döneminde ithalat fiyatları yüzde 6 artarken, ihracat fiyatlarında yaklaşık yüzde 5 oranında bir düşüş yaşandı. Bu bozulmada euronun dolar karşısında değer yitirmesiyle birlikte petrol fiyatlarındaki hızlı artışın da etkisi var. Nedeni ne olursa olsun dış ticaret haddindeki bu bozulmanın Türkiyeye maliyeti yılın ilk sekiz aylık döneminde 3 milyar doları bulmuş durumda. İthalatın Ağustos ayında hız kazanmasının son bir nedenini o dönemde, artan tüketim talebini dizginlemek için yeni önlemlerin gelmekte olduğuna yönelik haberlerde aramak gerek. Şurası bir gerçek ki, tüketimi kısmak için önlem almak istiyorsanız, bu önlemleri vakit geçirmeden, haberi piyasalara yayılmadan yapmak gerekiyor. Bu yapılmadığı takdirde, tüketici haklı olarak önlemlere yakalanmamak için tüketim talebini öne çekiyor. Örneğin Kasım ayında bir otomobil almayı planlarken bu alımını Ağustos ayına çekiyor. Ağustos ayındaki ithalat artışının bir kısmını bu mantık zinciriyle açıklamak mümkün kanımca. ÖDEMELER DENGESİ Dış ticaret rakamlarından sonra ödemeler dengesi verileri de bir iki gün içinde açıklanır. Burada da Ağustos ayında yaklaşık 850-900 milyon dolar dolayında bir cari işlemler açığıyla karşılaşacağımızı, böylece ilk sekiz aylık açığın da 6,6 milyar dolara çıkacağını düşünüyorum. Ancak, kanımca Ağustos rakamlarıyla birlikte dış denge açısından en zorlu dönem geride kalmış durumda. Gerek tüketici kredilerindeki KKDF artışının gerekse faizlerde son dönemde yaşanan yükselişin ithalat üstünde kısıtlayıcı bir etkisi olacağını düşünüyorum. Ayrıca, dış ticaret açığı rakamları her ne kadar yüksek olsa da bu rakamların Ağustos ayına ait olduğu ve şu anda Kasım ayını yaşadığımızı unutmayalım. Arada geçen dönemde dış ticaret açığındaki ve dolayısıyla cari işlemler açığındaki genişleme sürse de Türkiye bu açıkları başarılı bir biçimde finanse etmiş durumda. Zira döviz rezervinde bir düşüş söz konusu değil. Kısaca, dış ticaret açığındaki genişleme, programı tehlikeye düşürecek boyutta değil ve piyasalar bu rakamlardan fazla etkilenmemekte çok haklı. | ||||
Yarkın Cebeci’nin tüm yazıları Turgut Tokgöz'ün tüm yazıları Levent Gürses'in tüm yazıları Kerem Alkin’in tüm yazıları Murat Arın’ın tüm yazıları Emine Uşaklıgil’in tüm yazıları Atilla Yeşilada’nın tüm yazıları Oğuz Büktel’in tüm yazıları Bayram Başaran’ın tüm yazıları Mahmut Kaya’nın tüm yazıları Murat Yeşildere’ın tüm yazıları Celal Pir’in tüm yazıları |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||