Güncelleme: 13:56 TS 4 Kas., 2000
|
|
|
İsmet Berkanın Andıç yorumu
|
|
Radikal Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İsmet Berkan, Önceki gün Genelkurmay Başkanlığı bir açıklama yaparak belgenin gerçekte var olduğunu duyurdu. Genelkurmay açıklamasını duyduğumdan beri ben ağzım bir karış açık dolaşıyorum dedi.
|
|
ANDIÇ
Haftalar önce masamın üstünde bir zarf buldum. Postadan gelmişti. Üstünde kocaman harflerle adım ve adresim yazılmıştı. Zarfın içinden bir belge çıktı. Sözde Kara Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı tarafından hazırlanmış bir andıç.
Belge, çeşitli partilerin ve kurumların anayasa değişiklikleriyle ilgili kamuoyuna deklare edilmiş taleplerinin kıyaslanması ve yorumlanmasından ibaretti. Fazilet Partisi ile TÜSİADın değişiklik önerilerinin bazıları tehlikeli bulunuyordu vs.
Açıkçası belgeye inanmadım, güvenmedim. Sahte olduğunu düşündüm ve ilave soruşturma yapmaya bile gerek duymadan çöpe attım.
Anlaşılan belge başka gazetecilere de ulaşmıştı. Mesela Yeni Şafakta Nazlı Ilıcak bu belgeyi köşesinde yazdı ve sordu: Bu belge gerçek midir?
Hiçbir cevap çıkmadı.
Bu belgenin yayımından sonra bir İstanbul-Ankara uçağında karşılaştığım Fazilet lideri Recai Kutana da belgenin sahte olduğunu düşündüğümü kuvvetli ifadelerle söyledim.
Bu konuşmadan birkaç gün sonra yeni bir zarf daha geldi. İçinde yine bir andıç vardı. Bu sefer Genelkurmayda hazırlanmıştı, altında dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Birin imzası vardı vs.
Bu kez andıçın konusu, Şemdin Sakıkın ifadelerinden sonra yürütülecek olan kamuoyu oluşturma çabalarıydı. Askeri tabirle psikolojik savaş yani. Nitekim belgeyi hazırlayanlar arasında Genelkurmay Psikolojik Savaş Dairesinden görevlilerin isimleri de vardı.
Bu belgeye de bir önceki belge muamelesi yaptım. Sahte olduğunu düşündüm. Çünkü her şey öyle gibi duruyordu. Mehmet Ali Birand ile Cengiz Çandarın yıpratılmalarından, Sakıkın ifadelerine ilaveler yapılmasından vs. söz ediyordu belge.
Bir yeri aynen şöyleydi:
Örgütün, para ile, her şeyi, kendine müzahir gazetecilere yaptırdığının, gazete sahiplerine, seçilen köşe yazarlarına ve televizyonlara aktarılması. Televizyonlarda Basın Ahlâk Yasası açısından konunun tartışılmasının sağlanması. Bazı basın mensuplarının terör örgütünün oyuncağı olduguna ilişkin bir bilgi notu hazırlanması. Mektup kampanyası.
Belgeyi yine çöpe attım. Ama Nazlı Ilıcak, Yeni Şafaktaki köşesinde konuyu 21 Ekim günü yazdı. Sonra da bu hafta başında bir soru önergesi olarak Meclise getirdi aynı konuyu. Ilıcak aynen benim gibi belgenin sahte olabileceğini düşünüyordu ve yazılarında bu temennisini söylüyordu.
Önceki gün Genelkurmay Başkanlığı bir açıklama yaparak belgenin gerçekte var olduğunu duyurdu. Genelkurmay açıklamasını duyduğumdan beri ben ağzım bir karış açık dolaşıyorum.
Cengiz Çandar da, Mehmet Ali Birand da benim dostlarım. Onlara yönelik yıpratma kampanyasında kullanılan ifadelerin Şemdin Sakıka ait olmadığını Radikal gazetesi ortaya çıkardı. Gazetesinden uzaklaştırılan Mehmet Ali Birand, o zamandan beri Radikalin kardeş gazetesi Postada yazıyor.
Gerek Cengiz Çandar ve gerekse Mehmet Ali Birand, bugüne kadar uğradıkları büyük haksızlıktan bir kurum olarak Genelkurmayı sorumlu tutmadılar, onun yerine yapılanları dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Çevik Bir ile Genelkurmay Genel Sekreteri Tümgeneral Erol Özkasnakın kişisel tutumuna bağladılar.
Bilmiyorum bugün acaba onlar fikirlerini değiştirdi mi ama ben Genelkurmayın o dönem yaptığının kabul edilemez olduğunu düşünüyorum.
Gerçekten söyleyecek söz bulmakta güçlük çekiyorum. |
|