Konu:
Af Tartışması
Konuk: DSP İstanbul Milletvekili Rıdvan Budak
Erdoğan
Aktaş: İyi günler. Tartışmalar, isyanlar ve beklentilerle tekrar
gündeme gelen af konusunu Yakın Plan'a alıyoruz. Anlaşılan o ki, artık
kimse af çıkacak mı diye sormuyor. Herkesin tartıştığı artık affın
ne zaman ve hangi koşullarda çıkacağı. Meclisin öncelikli gündem
maddeleri arasında da bu konu var. İtalya’da çeşitli çalışmalarda
bulunmak üzere giden Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk, bugün yurda döndü
ve Atatürk Havalimanında da gazetecilerin af konusundaki sorularını
yanıtladı. Bu konuda anlaşılıyor ki genel bir uzlaşma var. Başbakan
Yardımcısı Devlet Bahçeli de bu konuda konuştu ve Ramazan Bayramından
öncesine diyerek af için gün verdi. Tasarı ilk olarak gündeme geldiğinde
tartışmalara da yol açmıştı. Şimdi hemen tüm partiler arasında
bir uzlaşma olduğu görülüyor. Peki nasıl bir af olmalı? Konuğumuz
DSP İstanbul Milletvekili Rıdvan Budak. Sayın Budak, biliyoruz ki ilk
tasarıya karşı çıkmıştınız? Şimdi af konusuna nasıl bakıyorsunuz?
Rıdvan Budak: Gelinen noktada affın çıkması konusunda toplumda
da bir genel kanaat oluştu artık. Geçmiş af tartışmalarını hatırlarsak
orda işte bizim adam sizin adam tartışmasına kadar iş boyutlanmıştı.
Fakat tutuklu ve hükümlü insanlar o kadar çok psikolojik olarak buna
hazır hale getirildiler ki bugün artık isyanlar çıkabiliyor bu yüzden.
Toplumla daha doğrusu mahkumlarla, tutuklularla devlet arasındaki bu
gerginliği normale indirgemek artık hepimizin görevi olmuştur. Bu af
çıkmalıdır, çıkmalıdır ama nasıl bir af çıkmalıdır. Toplumsal
hassasiyetler korunmalıdır ve gerçekten eşit bir af çıkmalıdır.
Yani affı birine şöyle birine böyle uygulamak yerine affı herkesi
memnun edecek, herkesi eşitleyecek bir biçimde çıkarmak lazımdır
diye düşünüyorum.
Erdoğan
Aktaş: Efendim
siz Haluk Kırcı'ya da af yolunu açan hatta Kırcı maddesi adı verilen
313. maddeye de karşıydınız? Şimdiki beklentileriniz neler bu konuda?
Az önce söyledikleriniz de bu konuda örtüşüyor mu?
Rıdvan Budak: Şimdi tabi o karşı çıkışımızın temel bir
sebebi vardı, yani ben hep öyle değerlendirmişimdir, insanlar suç işlemişler
ve suç işlemeye devam etmişler. Suç işlemekten kendilerini arındırmamışlar,
suç işlemekten kendilerini alıkoymamışlar. Şimdi bu insanlar yeniden
suç işlemeye devam edeceklerse affetmenin ne anlamı vardır diye düşünmüştüm.
Ama şimdi Haluk Kırcı’yı tartışacağız diye bu büyük toplumsal
beklentiyi bir tarafa ertelemenin bir anlamı yok. Zaten ben hemen altını
çizerek söylüyoru. Hiçbir ayrım yapılmaksızın, tutuklu ve hükümlülerin
cezalarından ciddi bir indirim yapılmalıdır veya Türkiye artık son
defa bir genel af çıkarmalıdır. Bu af hem alınmış türlü cezalar
bakımından hem ekonomik suçlar bakımından hem işte kentlerin yağmalanmasına
yönelik af diye niteleyebileceğimiz suçlar diye niteleyebileceğimiz
konular hakkında, yani işte SSK primlerinin ödenmemesinden vergilerin
ödenmemesine kadar bir çok af çıkıyor Türkiye’de ve bu aflar doğrusu
normal davranış gösteren yurttaşlarımızı rahatsız ediyor. Şimdi
bunların tümünün bir daha olmayacağı bir genel affa Türkiye’nin
ihtiyacı vardır diye düşünüyorum. Özellikle tutuklu ve hükümlüler
bakımından bunu söylüyorum. Orda da işte Haluk Kırcı mı olsun, bir
başkası mı olsun diye tartışmaya girmek istemiyorum, ama Türkiye’nin
bin genel affa ihtiyacı olduğunu veya eşit anlamda herkese uygulanacak
bir affa ihtiyacı olduğunu buradan tekraren söylüyorum.
Erdoğan
Aktaş: O
zaman sizin görüşünüze göre ki Anayasa’nın 14’üncü maddesine
karşı suç işleyen tutuklu ve hükümlüler ya da bu iddiada bulunan kişilerin
affı söz konusu değil deniyordu. Sizin çizdiğiniz çerçeveye bunun
da girmesi gerekiyor ya da böyle bir sonuç çıkarılabilir mi?
Rıdvan Budak: İşte devlete karşı işlenen suçlar diye tabi
niteleniyor o. Şimdi tabi devlet zaten affedecekse önce kendine karşı
işlenen suçları affetmelidir. Ama tabi bu konuda toplumsal
hassasiyetler, hep söylüyorum, dikkate alınmalıdır. Yani hem bu savaşın,
bölücülük savaşın en önünde olanlara karşı bir af istemem benim
ideolojik olarak da söz konusu değildir. Ama işte yataklık yapılmış
veya buna mecbur edilmiş, buna mahkum edilmiş insanların artık hapis
yatmasının çok anlamlı olduğunu düşünmüyorum. Yani af çıkarılmalıdır,
af çıkarılırken artık 14’üncü maddeyi de 125’inci maddeyi de
tartışmaların da bir uzlaşmayla, parlamentoda siyasi partiler arasında
bir uzlaşmayla bir çerçeveye oturtup affı da buna hedeflemek, buna teşrif
etmek lazımdır diye düşünüyorum.
Erdoğan
Aktaş: Bu
sürece kadar af çıksın mı çıkmasın mı diye tartışmalar çok
oldu, meclise ilk tasarı gelip Cumhurbaşkanında veto ettiği dönemde
de bazı şeyler tartışıldı. Ancak öyle zannediyoruz ki meclise yeni
getirilecek tasarıda affın kapsamı konuşulacak. Mecliste böylesi bir
uzlaşmaya varılabileceğini düşünüyor musunuz? Örneğin sizin söylediğiniz
çok uç bir noktayı yansıtıyor tartışılanlar konuşulanlar arasında.
Dün Yakın Plan’a konuk olan MHP, ANAP ve FP temsilcilerinin söylediği
sanki biraz daha öbür uçmuş gibi. Bu genel hatlarıyla bir uzlaşma sağlanıp
tasarının kısa zamanda çıkması mümkün mü?
Rıdvan Budak: Yani şimdi tabi size göre af, bana göre af, öbürüne
göre af olmaz. Eğer bir af çıkacaksa, hep onu söylüyorum altını çiziyorum,
eşitlik ilkesine uyulmalıdır. İnsanlar çok gençken yanlışlar
yapabilirler, insanlar bir heyecan içinde yanlışlar yapabilirler.
Affedeceksek bu topraklar üzerinde yaşayan ve bize göre yanlış yapmış
olan insanları da af etme büyüklüğünü göstermeliyiz yani. Türkiye
artık 60 bin mahçubundan, hükümlüsünden korkacak bir ülke değil.
Ama çok önemli olan tabi o mahkumların ve hükümlülerin bir kısmını
gerçekten uslandırmak gibi bir becereyi gösterebildik mi, devlet olarak
bunu yapabildik mi? Rehabilite edebildik mi bu insanlarımızı diye düşünmük
lazım...
Erdoğan
Aktaş: Efendim
çete iddiasıyla cezaevine konulan insanlar bir başka cezaevine gönderileceklerini
anlayınca bir isyanın başlangıcı oluyor. Az önce sorduğunuz soruyu,
kendi kendinize sorduğunuz soruyu bir daha dillendirecek olursak, devlet
bu konuyu halen cezaevinde organize edememişse, bir genel af sonucu çıktığında
bu kaygılarınızı nasıl ortadan kaldıracaksınız siz o zaman?
Rıdvan Budak: Benim ama afla ilgili geçen yıldan beri söylediğim,
af tartışmasını mahkumlar ve tutuklular gündeme getirmediler Erdoğan
Bey. Af tartışmasını siyasetçiler olarak biz gündeme getirdik,
insanları heyecanlandırdık,
insanların tahliye olacakları umudunu verdik. Şimdi bu umut isyana dönüştü.
İsyana dönüşüm sebebinde mahkumların ve tutukluların bir ortaklığı
yok, bir sorumluluğu yok. Sorumluluk tamamen ve tamamen bize ait, siyasetçilere
ait, milletvekillerine ait, siyasi partilere ait. Gelinen noktada şimdi
öyle mi olsun böyle mi olsun tartışmasından çok herkesin üzerinde
uzlaşabileceği, buluşabileceği bir tespiti yapmak lazım. Doğrusu ben
böyle bir affın sorumluluğunu, geçen yıl sorduğunuzda başka türlü
cevaplamıştım, bu yıl sorduğunuzda başka türlü cevaplıyorum. Geçen
yıl sorduğunuzda acaba biz içerdeki tutuklu ve hükümlüleri
rehabilite edebildik mi, acaba onları topluma kazandırabildik mi? Acaba
onları yeniden suç işlemekten alıkoyabilecek miyiz diye değerlendirmiştim.
Bunun sorumluluğunu kim alacaktır demiştim. Ama gelinen nokta öyle bir
nokta ki işte o setlerden dolayı, 3 kişinin, 5 kişinin settinden dolayı
bin kişinin isyan etmesi inandırıcı değil. Bin kişi bunu sebep
olarak görebilirler veya bu konuda tahrik edilebilirler. Etkin olanlar
tahrik edebilirler. Ama gelinen noktada işte bizim başından itibaren doğru
veya yanlış yaptığımız bir politikanın sonucunda af olayı karşımıza
dikilmiştir. Bu kaçınılmaz bir hale gelmiştir. Bu yarayı sarmak lazımdır
ama önce bütün mahkumlar bilmelidir ki toplum bu söylediklerimize
uygun bir davranışı onlardan bekliyor.
Erdoğan
Aktaş: Efendim
bir yıl önce söylediklenizle bir yıl sonra, yani bugün söylediklerinizle
kıyasladınız. Değişik bir şey daha söylediniz. Bizim adam sizin
adam ayrımı olmaz. Sizin politik orjininizi biliyoruz, şuan durduğunuz
noktayı da biliyoruz. Türkiye’nin en önemli sendikalarından birinin
de lideriydiniz. Toplumsal uzlaşmadan, mecliste uzlaşmadan bahsettiniz.
Sizin gibi siyasi alanda sol yelpazede olan, kendisini de öyle adlandıran
biri, bizim adam sizin adam olmasın, herkese af çıkaralım demesi genel
bir uzlaşmanın da ilk adımı mı?
Rıdvan Budak: Tabi tabi.. Yani eğer biz Türkiye’nin kavgalı dönemine,
geçmişine bir son vereceksek, Türkiye’de yeni bir dönemi arıyorsak,
bütün farklılıklarımıza rağmen bir arada yaşamayı becermeyi göze
almışsak bu konuda kararlıysak, siyasi tercihlerimizi, inanç farklılıklarımızı
bir kenara bırakacağız. Türkiye Cumhuriyeti devletinin yurttaşı
olmaktan bir bilinç çıkaracağız. Bilinçli yurttaşlar olmaya çalışacağız.
Ve bu anlayışla da bütün olaylara yaklaştığımızda af konusunda da
farklı bir yaklaşım içinde olmamızın söz konusu olmadığını
bilincimizde çıkarıp diyeceğiz ki sizin suçlunuz bizim suçlumuz değil,
sizin taraftarınız bizim taraftarımız değil, hepsi bizim insanımız,
bir af çıkaracaksak hepsine çıkaracağız. Ama dileğimiz bundan sonra
bu toplumda yeni suçluların olmamasıdır.
Erdoğan
Aktaş: Sayın
Rıdvan Budak çok teşekkür ederiz efendim yayınımıza katıldığınız
için.
Rıdvan Budak: Ben teşekkür ederim.
|