|
İddianamede, sanıklar Şahin Sekman, Ali İnal, Mahmut Atalay, Ayhan Taş, Ahmet Reha Yereşen, Bülent Nayır ve Hediye Sekmanın da 1 yıl 6şar aydan 36şar yıla kadar ağır hapisleri talep edildi. Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcılığı, Urfi Çetinkayanın da aralarında bulunduğu 9 sanık hakkında, Teşekkül oluşturmak suretiyle bir çok defa yurtdışına eroin ihraç ve imal ettikleri gerekçesiyle dava açtı. Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı Talat Şalk tarafından hazırlanan iddianamede, Emniyet Genel Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele ve Kaçakçılık Daire Başkanlığının 6 Ağustos 1998 günlü yazılarıyla İspanya polisince düzenlenen operasyonlarda çok miktarda eroin yakalandığının anlaşıldığı ifade edildi. İddianamede, yakalanan eroinin, Urfi Çetinkaya ve Cemal Nayırın yönettiği organizasyon tarafından, Türkiyeden gönderildiği anlaşılması üzerine Çetinkaya ve Nayır hakkında tahkikata başlandığı belirtildi. İddianamede, Çetinkaya ve Nayır ile suç ortaklarının, suç delilleri ile yakalanabilmesi için İspanya, Hollanda, Almanya ve Portekiz makamları ile karşılıklı bilgi alışverişi yapıldığı, sanıkların eroin organizasyonu için kullandıkları telefonların mahkeme kararı ile teknik takibe alındığı kaydedildi. İddianamede, Sanıklar Urfi Çetinkaya ve Cemal Nayırın yurtdışına devamlı eroin ihraç eden ve uluslararası örgütlenen bir teşekkülün yöneticileri oldukları, Çetinkaya, Nayır organizasyonunca Türkiyeden çıkarılan eroinin Hollanda, İspanya, Almanya ve Portekize sokulduğu anlaşılmıştır denildi. Bu ülkelere gönderilen eroinin çetenin oradaki elemanları tarafından teslim alındığı ve dağıtımının yapıldığı belirtilen iddianamede, İspanyada Antonio, İldefonso, El Enano-Cüce lakaplı Jose Gomes Pires Coelhonun ayrı eroin alıcıları oldukları, ancak her birinin eroini Çetinkayanın çetesinden aldıkları kaydedildi. ÇETİNKAYA, ÇETENİN YÖNETİCİSİ Eroin alıcılarının, Urfi Çetinkaya ve Cemal Nayırı tanıdıkları, Çetinkayayı çetenin yöneticisi olarak gördükleri kaydedilen iddianamede, İspanyada Çetinkayaya, İspanyolca Fermin adıyla hitap edilmektedir. Türkiyede ise çete elemanları kendi aralarındaki konuşmalarında Çetinkaya için, Ağa veya Ağabey demektedirler denildi. İddianamede, Cemal Nayırın İspanyada sahte kimlikler kullandığı ifade edilerek, eroin alıcılarının, eroinin İspanyaya ne zaman geleceğini, eroini nerede, kimden, saat kaçta teslim alacaklarını telefonda birbirlerine söyledikleri, eroinin teslimatı ile birlikte alıcıların eroin bedelinin bir kısmını Çetinkaya ve Nayırın adamlarına verdikleri bildirildi. Eroin satışından elde edilen paranın Türkiyeye ulaşması ve aklanması için eroin organizasyonuna bağlı çalışan çeşitli örgütlenmelere gidildiği vurgulanan iddianamede, 1997 yılı Haziran ayında İspanyada tutuklanan çete elamanlarından Mahmut Abdi Abdi ile Juan Palomeras Vigasın sözde kürt azınlığa hizmet etmek amacıyla Xenofila adlı kuruluşu kurdukları, aslında bu kuruluşun gerçek amacının Çetinkaya çetesinin eroin çetesinde elde ettiği paranın İspanyadan çıkışını sağlamak olduğu kaydedildi. İddianamede, Vigas ve Abdinin tutuklanmalarından sonra çetenin eroin satışından kazandığı paraların, İspanyada Madrid yakınlarında yerleşmiş olan Lokman Kudside toplandığı belirtildi. Kudsinin toplanan paraları kuryeleri ile Türkiyeye gönderdiği, kuryelerin Türkiyeye gelişlerinde İspanya-İsviçre-Zürih-Türkiye ve İspanya-Dubai-Türkiye güzergahını takip ettikleri ifade edilen iddianamede, Kudsinin eroin satışından elde edilen paraları taşıyan kuryelerini, yakalanamayan sanıklardan İrfan Dirikin idare ettiği kaydedildi. İddianamede, şöyle denildi: PARALAR DÖVİZ BÜROSUNDA TESLİM EDİLMEKTEDİR Kuryeler Türkiyeye taşıdıkları paraları doğrudan doğruya Urfi Çetinkaya ve Cemal Nayıra teslim etmemektedirler. Türkiyeye para taşıyan kurye çete elemanlarından Mahmut Atalay ile buluşmakta ve taşıdığı parayı ona vermektedir. Atalaya parayı nereden ve nasıl alacağı, kurye ile nasıl buluşacağı, her para gönderilişinde Lokman Kudsi tarafından telefonla bildirilmektedir. Lokman Kudsi, Atalayın kuryeden para almasından sonra, Atalaya parayı kime teslim edeceğini bildirmektedir. Atalay da aldığı talimata göre parayı TEM döviz bürosunda çalışan ve çetenin emin adamlarından olan sanıklar Ali İnal, Şahin Sekman veye Cemal Nayıra teslim etmektedir. Eroin çetesinin Hollandadaki en önemli alıcıları Şenol Kabak ve Nuru Olcaydır. Kabak, çetenin Türkiyeden Hollandaya ihraç ettiği eroini teslim almakta, dağıtımını yapmakta ve eroin satışından elde edilen parayı toplamaktadır. Paradan kendi hissesine düşeni ayırdıktan sonra kuryeleri vasıtasıyla Çetinkaya ve Nayıra yollamaktadır. Kuryeler İstanbulda Şenol Kabakın talimatı ile sanık Ayhan Taş karşılamakta ve bu kuryeleri Çetinkayaya götürmektedir. Kurye, eroinden elde edilen parayı Çetinkayanın mekanında adamlarına sayarak teslim etmektedir. İddianamede yakalanamayan çete elemanı Ahmet Özdemir ile 30 Eylül 1999 tarihinde Esenboğa Havalimanından gönderilen eroin parası ile yakalanan Mustafa Gediklinin Şenol Kabakın kuryeleri olduğu işaret edilerek, sanıklar Ahmet Reha Yereşen, Bülent Nayır ve Hediye Sekmanın eroin çetesinin içinde oldukları ve faaliyetlerde bulundukları kaydedildi. Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı Talat Şalk tarafından hazırlanan iddianamede, İspanya yetkili makamlarının Türkiyeye gönderdiği istinabe evrakının incelenmesinden, İspanyaya devamlı eroin sokulduğu, eroinin gönderildiği ülkenin Türkiye, göndericisinin de Urfi Çetinkaya eroin çetesi olduğunun tespit edildiğinin anlaşıldığı belirtildi. İddianamede, sanıkların gerçekleştirdikleri 11 olay ayrıntılı olarak anlatıldı. İddianamede, Çetinkaya çetesinin İspanyada eroinle ilk yakalandığı olay şöyle anlatıldı: 14 Eylül 1994 günü İspanya Narkotik Polisinin park edildiği kampinkte el koyduğu Ford Transit marka beyaz renkli HL-HM-778 Almanya plakalı minibüste bulduğu 46 bin 300 kilo eroinin Urfi Çetinkaya eroin çetesi tarafından Türkiyeden elde edildiği ve İspanyaya sokulduğu ele geçirilen eroinle ilgili olarak o tarihte İspanyada bulunan Urfi Çetinkaya, Hediye Sekman, Necati Koşar, Erdoğan Çetinkaya, Mehmet Demir, Maria Tereza Lopes Marquez, Abedin Ljatifi, Sali Ljitifi, Zoran Jovanevksi sahte kimlikli Kamil Üsküplünün tutuklandıkları, İspanya yetkili adli makamının gönderdiği istinabe evrakı içeriğinden anlaşılmıştır. İddianamede, Urfi Çetinkayanın üzerine atılı suçu inkar ettiği ifade edilen iddianamede, suçu Çetinkayanın yakın adamı Polis Osman lakabıyla anılan Necati Koşarın üstlendiği kaydedildi. İstinabe evrakın incelenmesinden, İspanya polisinin, İspanyaya devamlı eroin sokulduğunu, eroinin gönderildiği ülkenin Türkiye, göndericisinin de Urfi Çetinkaya eroin çetesi olduğunu tespit ettiğinin anlaşıldığı belirtilen iddianamede, İspanya polisinin sanıkları suç delilleriyle yakalayabilmek için devamlı izlemeye aldıkları bildirildi. ALMANYAYA EROİN GİRİŞİ İddianamede, İspanya Narkotik Polisinin 11-14 Eylül 1991 tarihlerinde Urfi Çetinkayanın kaldığı Novotel Oteldeki oda telefonlarını dinlerken, Çetinkayanın Almanyaya eroin soktuğunu öğrendiği ve elde ettiği bilgileri Alman polisine bildirdiği ifade edilerek, Alman polisinin de bunun üzerine, bir tırın zulalarına yerleştirilmiş toplam 89.2 kilogram eroin bulduğu kaydedildi. Alman makamlarının bu tırı yakalamadan önce başka bir tırda da 54 kilogram eroin ele geçirdiği bildirilen iddianamede, her iki tırın yasal yüklerinin birkaç ton şeker kamışı olduğu belirtildi. İspanya polisinin bir karavanda zula edilmiş, değişik renkli kurdeleyle hazırlanmış toplam 115 paket eroin ile 9 mm çaplı yarı otomatik tabanca, 2 tabanca ve 9 mm çaplı 50 mermi ele geçirdiği vurgulanan iddianamede, Eroin paketlerinin her birisinin içinde, (Bu sağlık için çok iyidir-Baltazar Carson) yazı ve imzasının görünebileceği geçirgen bir plastik çanta olduğu anlaşılmaktadır denildi. Bu eroin paketlerinin Urfi Çetinkaya çetesi tarafından Türkiyeden İspanyaya sokulduğunun, İspanyadan gönderilen istinabe evrakından anlaşıldığı kaydedilen iddianamede, ancak sanıkların bu suçu kabul etmedikleri bildirildi. İddianamede, İspanya Narkotik Polisinin sanıkların telefonlarını dinlemeleri sonucunda, eroinin Türkiyeden İspanyaya Çetinkaya şebekesi tarafından sokulduğunu tespit ettikleri kaydedildi. BUDALA TAVUK İddianamede, Urfi Çetinkaya ve Cemal Nayırın birbirleriyle, ayrıca diğer sanıklarla birlikte yaptıkları telefon konuşmalarına da yer verildi. Urfi Çetinkaya ile Cemal Nayır arasında 6 Haziran 1996 günü saat 14.15te yapılan telefon görüşmesinde, Çetinkayanın Nayıra, Şimdi bak bu gelen adam 50 ya da 55 yaşlarında. Bu gelen adamı göreceksin. Kel, kısa boylu... Bundan sonra... Adımı bilmiyor... O bana (budala tavuk) diyor. Ben de ona (budala tavuk) diyorum. İşte böyle... Aradığında (Budala tavuk musunuz? Ben budala tavuğun arkadaşıyım...) Çünkü adımı bilmiyor. Sen orada (kötürüm) de.. Sen kötürümün ne anlama geldiğini biliyor musun?.. dediği bildirildi. İddianamede, çetenin İspanyadaki elemanı Juan Palomeras Vigasın beyanında, 1996 yılının Temmuz veya Ağustos ayında İstanbula gittiğini, İstabulda 5 milyon pesetayı Cemal Nayıra teslim ettiğini söylediği kaydedildi. Vigasın beyanında, Cemal Nayırın İspanyadan Türkiyeye 20 tonluk asit anhidrit için ihracat işlemi yapmasını önerdiğini söylediği belirtilen iddianamede, Vigasın beyanında ayrıca şunları söylediği bildirildi: Vigas, işin finans kısmının Türkleri ilgilendireceğini, ödemenin daha sonra dolar olarak yapılacağının söylendiğini belirtmiştir. Ürünü almak ve Türkiyeye getirmek için görevlendirildiğini söylediği anlaşılmaktadır. Cemal Nayırın söylediği adamlara birçok defa para teslim ettiğini, İstanbuldaki lüks evin sahibinin adını hatırlamadığını, ancak şahsın tekerlekli sandalyede gittiği ve sondaya işediğini söylediği, kendisine gösterilen resimler arasında tekerlekli sandalyede tanıdığı kişi olarak Urfi Çetinkayayı ve İsmail adıyla tanıdığı Cemal Nayırı teşhis ettiği anlaşılmaktadır. PARA SAYMA MAKİNESİ İddianamede, Lokman Kudsinin İspanyadaki evinde yapılan aramada 4 milyon 500 bin Alman Markı değerinde değişik ülkelerin parası, para sayma makinesi, bilgisayar kayıtları ve Lokman Kudsinin kendi defterinin bulunduğunun, İspanya Narkotik Polisinin yazılarından anlaşıldığı bildirildi. İddianamede, Urfi Çetinkaya ile çetenin Hollandadaki en önemli eroin alıcısı olan Şenol Kabak arasında 4 Kasım 1999da yapılan telefon konuşmasına yer verildikten sonra şöyle denildi: Çetinkaya, Kabaka (Bizimkiler kaza, nahiye, nahiye kaza oldu işte) sözüyle eroinin yakalandığını anlatmıştır. Şenol Kabak da Urfi Çetinkayanın eroininin yakalandığını anlamıştır. Çetinkaya (30 milyon 500 bin dolar, ondan sonra bir de öbür taraflarda birkaç tane yer de oldu ya) sözleriyle bir yerde değil birkaç yerde eroinin yakalandığını anlatır. Şenol Kabakın (bugün bu hafta mı?) sorusuna da (hep bu hafta, yani 100-110 milyon dolar para gitti) der. Çetinkaya, Kabaka (sana gelecek 30 milyon 500 bindi. Daha bakalım ne olacak bilmiyorum) sözleriyle Hollandaya gönderdiği eroinin Türkiyede yakalandığını anlatır. Ankara DGM Cumhuriyet Savcısı Talat Şalk tarafından hazırlanan iddianamede, sanıkların Türkiyeden ihraç ettikleri, Almanya, Hollanda, İspanya ve Portekize soktukları eroinin miktarının onlarca ton olduğunun anlaşıldığı bildirildi. İddianamede, Sanıklar eroini Türkiyeye sözde turistik amaçla gelen yabancı uyrukluların karavan veya kamyoneti ile Türkiyeden ihraç edilen traktör lastik veya motoru içinde, şeker kamışı yüklü tırın kasasına yapılı zula veya otobüse yapılmış zulada, fakat her seferinde gümrük kapılarından geçerek çıkarmışlardır denildi. İddianamede, şebekenin Hollandadaki eroin alıcısı Şenol Kabakın, Cemal Nayırı 22 Eylül 1999 günü saat 19.58de arayarak Portekizde 25 kilogram kokain bulduğunu, 42-43 guldenden alabileceğini ve bir havalimanını kullanarak İspanyaya götürüp oradan satabileceğini söylediğinin telefon konuşmalarının bant çözüm tutanaklarından anlaşıldığı kaydedildi. Telefon konuşmasında, Kabakın Nayıra, İspanyada birinin bulunup bulunmadığını sorması üzerine Cemal Nayırın, Orada bir arkadaş var. Ona verebiliriz. Sen beni sonra ara dediği kaydedilen iddianamede, Şenol Kabakın daha sonra Cemal Nayırı aradığı ve Nayırın Şenol Kabaka, isminin Numan Turhan olduğunu belirttiği kişiye kokaini satabileceğini söylediği bildirildi. Türk Narkotik Polisinin telefonla İspanya polisini aradığı ve Numan Turhan isminin Portekiz polisine bildirilmesini istediği belirtilen iddianamede, Türk Narkotik Polisinin de Portekiz Narkotik Polisi ile yaptığı işbirliği sonucu 5i yabancı 12 kişinin yakalandığı kaydedildi. UYUŞTURUCU BAĞLANTISI İddianamede, Hollanda Narkotik Polisinin Hengelov Winkelskamp adresinde faaliyet gösteren Wisbsels Methanisati firmasının deposunda 131 paket (131 kilogram) eroin ele geçirdiğinin anlaşıldığı ifade edilerek şöyle denildi: Eroinin, Mağdenli firmasına ait Türk plakalı bir kamyonla Türkiyeden ihraç edildiği, kamyonun yasal yükünün 68 adet traktör jantı olduğu, eroinin jantların üzerine konan özel hazırlanmış paletler içine zula edildiği anlaşılmaktadır. Hollanda Narkotik Polisinin önceden yaptığı takip ve tahkikat sonucunda eroini taşıyan kamyonla Hollandaya eroin sokulacağını belirlediği ve kamyonun Hollandaya girişinden itibaren takibe aldığı ve sonuçta eroini ele geçirdiği belirtilmiştir. Eroinin ele geçirilmesinden sonra Urfi Çetinkayanın eroin çetesi elemanlarından olan Nuru Olcay ve 2 Hollandalının yakalandığı anlaşılmıştır. İddianamede, Urfi Çetinkaya, Cemal Nayır ve Nuru Olcay arasındaki uyuşturucu bağlantısını açıklıkla gösteren telefon konuşmalarına yer verildi. YAKALANANIN ÇOK ÜZERİNDE EROİN İddianamenin değerlendirme bölümünde, Urfi Çetinkaya eroin çetesinin İspanya, Hollanda, Almanya gibi Avrupa ülkelerine Türkiyeden ihraç ettiği eroinin, bu ülkelerin narkotik polisleri tarafından yakalanan eroinden ibaret olmadığı kaydedilerek, Urfi Çetinkaya ve Cemal Nayırın organize ettiği çete, Avrupaya yakalananın çok üzerinde eroin ihraç etmiştir denildi. İddianamede, şöyle devam edildi: İspanyada tutuklanan İran vatandaşı Lokman Kudsinin Hollandaya yerleşmiş Şenol Kabakın kuryeleri vasıtasıyla Urfi Çetinkaya ve Cemal Nayıra yolladığı paralar, Avrupa ülkeleri polislerinin ele geçirmediği eroinin satışından elde edilen paralardır. Sanık Mahmut Atalay ifadesinde, Lokman Kudsinin kuryelerden aldığı paraları, Kudsinin telefonla nereden bulacağını ve ismini söylediği şahıslara verdiğini, son 4 aydır Lokman Kudsinin talimatıyla kuryelerden aldığı parayı TEM döviz bürosunda bulunan Ali İnal ve Şahin Sekmana verdiğini söylemiştir. Atalay ayrıca, her hafta TEM döviz bürosuna ortalama 3, bazen 4 defa para bıraktığını, haftada bıraktığı paranın 800 bin ile 1 milyon ABD doları arasında değiştiğini, bazı haftalar 1.5 milyon ABD Doları para bıraktığını, 5 veya 6 defa da Cemal Nayıra para teslim ettiğini belirtmiştir. İddianamede, Urfi Çetinkayanın üzerine atılı bütün suçları inkar ettiği, ancak diğer sanıkların anlatımlarından Çetinkayanın eroin taciri olduğu ve eroini ihraç etmek üzere oluşturulan çetenin reisliğini yaptığının anlaşıldığı kaydedildi. EROİN İMALİ İddianamede, Urfi Çetinkaya ve Cemal Nayırın Türkiyede eroin imal ettiklerinin, Kurye Juan Palomerasın beyanı, dosyadaki mevcut telefon konuşmaları ve ilgili bant çözüm tutanaklarından anlaşıldığı belirtildi. İddianamede, Urfi Çetinkayanın eroin imalinde kullanmak için asit anhidriti Türkiyeye getirttiği ifade edildi. Hediye Sekmanın Urfi Çetinkayanın eşi olduğu ve Çetinkayanın işlerini eşiyle birlikte yaptıkları vurgulanan iddianamede, Hediye Sekman İspanyada da yakalandığında Urfi Çetinkayanın yanındaydı. Sekman, eroin organizasyonu elemanlarından biridir denildi. İddianamede, şunlar kaydedildi: Sanıkların Türkiyeden ihraç ettikleri ve Almanya, Hollanda, İspanya ve Portekize soktukları eroinin miktarının onlarca ton olduğu anlaşılmaktadır. Sanıklar eroini Türkiyeye, sözde turistik amaçla gelen yabancı uyrukluların karavan veya kamyoneti ile Türkiyeden ihraç edilen traktör lastik veya motoru içinde, şeker kamışı yüklü tırın kasasına yapılı zula veya otobüse yapılmış zulada, fakat her seferinde gümrük kapılarından geçerek çıkarmışlardır. İSTENEN CEZALAR İddianamenin son bölümünde ise sanık Urfi Çetinkayanın Teşekkül oluşturmak suretiyle eroin imal ve ihraç ettiği anlaşıldığından Türk Ceza Kanununun (TCK) uyuşturucu madde ticareti başlıklı 403/1-2-6-7 maddelerinin 10 kez uygulanması suretiyle 225 yıldan 420 yıla kadar ağır hapis cezasına çarptırılması istendi. İddianamede, sanık Cemal Nayırın da aynı maddelerin 9 kez uygulanması suretiyle, 192 yıldan 384 yıla kadar ağır hapis cezasına çarptırılması talep edildi. TCKnın aynı neviden muvakkat cezaların toplanması başlıklı 71. maddesinin, 24 seneden aşağı olmamak üzere en az iki ağır hapis cezasına mahkumiyet halinde müebbet ağır hapis cezası tatbik olunur hükmü gereğince, sanıklar Çetinkaya ve Nayırın müebbet ağır hapis cezasına çarptırılmaları istendi. Sanıklar Şahin Sekman, Ali İnal, Mahmut Atalay, Ayhan Taş, Ahmet Reha Yereşen, Bülent Nayır ve Hediye Sekmanın da aynı maddelerin tatbik edilmesi suretiyle, 18er yıldan 36şar yıla kadar ağır hapisleri talep edildi. TEM döviz bürosu, TEM-MER Mermer Fabrikası ve TEM-MAR Denizciliği gemilerine el konulması, sanıkların cep telefonları ile bilgisayar disketleri, Nayırın para sayma makinesi, TEM döviz bürosundan alınan 4 milyar 288 milyon 300 bin lira, 37 bin 901 ABD Doları, 82 bin 635 Alman Markı, 2000 Belçika Frangı ve 100 Fransız Frangının müsaderesi de istendi. | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||