|
11 Ekim Bilim adamı Alfred Nobel (1833 - 1896) icadlarının ötesinde, bambaşka bir özelliği ile adını dünyaya duyurdu. 1901den bu yana her yıl beş dalda verilen bu ödüllerle Alfred Nobel, yaşarken olduğu gibi, öldükten sonra da insanlığa katkıda bulunmayı sürdürüyor. |
Nobel edebiyat ödülü veriliyor |
|||
1896 yılında hayata gözlerini yuman Alfred Nobel, bütün mirasını, kendi adına kurulacak bir vakfa bağışladı. Nobelin arzusu, insanlık yararına adımlar atan bilim adamlarının ödüllendirilmesini sağlamaktı. İsveç Bilimler Akademisi de, Alfred Nobelin adını ve ilkelerini taşıyan ödülleri her sene onun adına, seçilmiş bilim adamları ve sanatçılara veriyor. Alfred Nobelin ölüm yıldönümü olan 10 Aralıkta düzenlenen bir törenle, ödüller sahiplerini buluyor. HER ŞEY İNSANOĞLUNUN YARARINA |
||||
Yazılan kitapların, sadece sanatsal içerikli olması yetmiyor; insanlığın yararına da bir şeyler taşıması gerekiyor.
|
Akademi, Nobel Edebiyat Ödüllerine layık olan ismi belirlerken pek çok kritere dikkat ediyor. İlk olarak sanatçının iyi bir yazar olması ve edebiyat alanında halka hizmet vermiş olması gerekiyor. Yazılan kitapların, sadece sanatsal içerikli olması yetmiyor; insanlığın yararına da bir şeyler taşıması gerekiyor. En önemlis kriter ise yazarın kendisinin savunduğu ilkelere bağlı olması. Akademi jürisi, ödüllerin verildiği ilk yıllardan beri bu ilkeye büyük önem veriyor. Örneğin 1901de, Savaş ve Barışın yazarı Tolstoyun Nobel ödülü alamayışını eleştirenler, akademinin çok sert ve net cevabıyla karşılaşmışlardı: Tolstoyun büyük bir yazar olduğunu inkar etmiyoruz. Ancak eserlerinde devleti, kiliseyi ve mülkiyeti inkar eden, ama onlaırn çatısı altında yaşayan ve onlardan yararlanan birisi, bu ödüle layık değildir. Nobel Edebiyat Ödülleri, her ne kadar bazı ilkelerinden hiç ödün vermese de, belirli dönemlerde hem edebiyatta hem de dünyada olan değişiklikleri gözardı etmemiştir. Edebiyatın ve tarihin izlediği yola paralel olarak, akademinin beğenileri ya da amaçları da değişir. DÖNEM DÖNEM NOBEL EDEBİYAT ÖDÜLLERİ |
|||
Birinci Dünya Savaşıyla birlikte, insanoğlunun savaştan çok acı çektiğini ve bölünmelere uğradığını gören akademi, savaş karşıtı bir tutum sergiledi
|
Nobel Ödüllerinin verildiği ilk yıllarda, ilkeli olmak ve ilkeli yaşamak en büyük kriterdi. Birinci Dünya Savaşıyla birlikte, insanoğlunun savaştan çok acı çektiğini ve bölünmelere uğradığını gören akademi, savaş karşıtı bir tutum sergiledi. Artık sadece ilkeli olmak değil, savaş karşıtı hatta tarafsız olmak önem kazanıyordu. Bu dönemde ödüllerin büyük kısmının İskandinav ülkelerinden yazarlara verildiğini görüyoruz. İsveçli Verner von Heidenstam, Danimarkalı Karl Gjellerup ve Henrik Pontoppidan (ödülü paylaştılar) ve Norveçli Knut Hamsun bu yazarlardan bazıları. Edebiyatın değiştirmesiyle birlikte, akademi jürisinin aradığı özellikler de değişti. Artık klasik gerçekçilik ön plana çıkmış, Tolstoyun devri kapanmıştı. Bu dönemde ödül alan isimler, dönemin ünlü yzarlarından Anatole France, Geroge Bernard Shaw, Henri Bergson ve William Buttler Yeats oldu. EVRENSELLİK VE ÖNCÜLÜK 1930larla birlikte dünyaya hakim olamaya başlayan erdem, evrensellik olur. Farklı tarzlar, farklı imgeler kullanan yazarlar, halkın bütününe ulaşabilenler değer kazanır. Ivan Bunin (Rusya), Luigi Pirandello (İtalya), Eugene ONeill (ABD) ve Roger Martin Du Gard (Fransa) bu dönemde ödüllendirilir. Savaş sonrası döneme gelindiğinde, akademi savaş öncesinden farklı bir tutum sergiler. Artık yenilerin dönemi gelmiş, anahtar kelime öncü olmuştur. Bu dönemde Andre Gide (Fransa), T.S. Eliot (İngiltere), François Mauriac (Fransa), Ernest Hemingway (ABD), Albert Camus (Fransa) Nobel ödülünü kazanır. |
|||
1980ler ve 1990larda, dünya kamuoyu, üçüncü dünya edebiyatıyla tanışır
|
1960 - 69 yılları ise akademi açısından pragmaik arayışların var olduğu bir dönem sayılabilir. Yeni tarzlara ilgi çekmek, onları canlandırmak amacıyla, ödüller yeni yazarlara verilir. Bu dönemde Jean-Paul Sartre (ödülü kabul etmedi), Samuel Beckett (Fransa) ve Saint John Perse (Fransa) Nobele layık görülür. 1980ler ve 1990lar ise üçüncü dünya edebiyatının, dünya kamuoyu tarafından tanınmasıyla damgalanır. Geri kalmış ülkelerin yeniden keşfedildiği bu dönemde, Kolombiya, Meksika, Nijerya, Mısır, Güney Afrikalı yazarlar Nobele layık görülür. Pablo Neruda (Şili), Odysseus Elytis (Yunanistan), Gabriel García Márquez (Kolombiya), Wole Soyinka (Nijerya), Necip Mahfouz (Mısır) bu dönemde ödül alan yazarlardandır. Kaynak: Nobel müzesi | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||