|
|
8 Ekim Ahilik Türk kültürünün yarattığı en önemli sosyal kurumlardan bir tanesi. Bin yıl önce Anadoluya yerleşen Selçuklularla birlikte toplumun belkemiğini oluşturan, üretici-tüketici ilişkilerini tüketici kraldır anlayışı ile düzenleyen ve o çağda katılımcı, paylaşımcı bir anlayışla sosyal barışı sağlayan olağanüstü bir kurum. 21. Yüzyılda baştacı edilen birey-ahlak-tüketim-kalite-şeffaflık gibi değerleri Ahiler Anadoluda yaklaşık bin yıl önce uygulamıştı. Yani ABD keşfedilmeden 400 sene önce! Şimdi Türkiyeye gelen ABDli guruların kalite-verimlilik-tüketiciye önem konferanslarını ağzı açık dinleyenlerin kendi kültürünü bilmemesi ve Ahilik kurumundan çıkarılabilecek güncel dersleri dünyaya anlatamamamız Türkiyeli aydınların tarih tembelliğinden olsa gerek! |
Sezer: Ahilik dayanışma modelidir Okur yorumları Ahi Evran'ın evi yok oluyor |
|||
9-15 Ekim Ahilik Haftası, Esnaf odalarınca Ankarada ve diğer 21 ilde kutlanıyor. Ancak Ahilik kurumu Modern Türkiyenin gençleri ve dinamik kesimi tarafından yeterince bilinen ve değerlendirilen bir durumda değil. Esnaf odaları da bu kurumu 21. Yüzyıla taşıyacak vizyon ve sentezden yoksun ah-vah havasında kutluyorlar. TÜSİAD gibi Türkiyenin dinamik-sanayici kesimi ise Ahiliki dünyaya Türk kültürünün 21. Yüzyıla katkısı olarak tanıtıp pazarlayacak bir vizyondan yoksun. Böylece 1000 yıl önce Anadolu topraklarında yaratılan bu olağanüstü kurum, günümüz gençlerine vizyon, coşku, özgüven, globallik ve cesaret kazandıracak olan Ahilik kurumu, tarihin tozlu rafları arasında değeri bilinmeyen antika bir kitap gibi çürüyüp gidiyor. |
||||
Set kuşanma töreninde usta adayı, Ahibaba'nın öğütlerini cankulağıyla dinledi. |
Oysa Ahilik kurumu üzerine yapılacak basit bir inceleme bile, Anadolu Türk kültürünün (Yesevilik, Bektaşilik, Mevlevilik ve Alevilik gibi tasavvuf kökenli akımların da desteği ile) böylesine kapsamlı bir sosyal organizasyonu o çağlarda başarmasının nasıl olağanüstü bir olay olduğunu anlamaya yeter. ÜRETİCİ SİVİL TOPLUM KURULUŞU Nedir Ahilik? Üretim temelinde, lonca sistemine dayalı bir örgütlenmedir. Çeşitli üretim dallarındaki esnaf ve zanaatkarın sıkı bir sosyal ve ahlaki disiplin temelinde örgütlenmesi ve belli kurallar dahilinde (ticari ahlak-kalite-tüketici hakkı gibi) çalışmasının sürekli denetlenmesidir. Ama Ahilik bununla da kalmamıştır. Kar payı toplayarak tüm çalışanların sağlık ve eğitim sorunlarının sistemli biçimde çözümlendiği hastaneler ve okullar da kurmuştur. Ahilik bununla da yetinmemiştir. Bulunduğu kentlerde tüm halkın sağlık, beslenme ve yoksulların barınma sorunlarını çözümleyen kurumlar yaratmıştır. Bugün eşine ancak ABDde en ileri sivil toplum girişimlerinde rastlanan, evsizlere (homeless) aşevi, sağlık ocağı gibi hizmetler veren kurumları Ahilik Anadoluda bin yıl önce insani bir şefkat temelinde felsefesini de çok sağlam bir şekilde oturtarak kurmuştu. Böylece Ahilik bugün globalleşen dünyada en çok ihtiyaç duyulan üretici-varlıklı kesimin, yoksul ve zayıf kesimleri koruyup kollayan sosyal organizasyonlara yönelmesi eğilimini bin yıl önce hayata geçirmişti. Türk kültürünün yarattığı bu değerleri 21. Yüzyıla taşımak Modern Türkiyenin bölgesinde ve dünyada hakettiği onurlu yeri almasında da önemli katkılar sağlayacaktır. TÜKETİCİ KRALDIR- MÜŞTERİ VELİNİMETİMİZ 21. Yüzyılın en önemli değerleri arasında tüketici mutluluğu ya da müşteri memnuniyeti gibi sözlerle tanımlanan olgu geliyor. Bütün firmalar müşteri odaklı çalışmaya yöneliyor. Internet ve e-ticaret kapsamında kullanılan Müşteri kraldır sözü Ahilik kurumunun geleneği olan Müşteri velinimetimiz sözüyle aynı özü taşıyor. Çünkü tıpkı bugün Internetteki sonsuz seçim hakkı gibi, Ahilik de pazarda, esnaf dükkanları arasında, müşterinin kalite seçimi ve beğenisine dayanan bir rekabet anlayışı yaratmayı hedefliyordu. Üründe aldatılan müşterinin en üst Ahilik kurumuna kadar şikayet hakkı vardı ve aldatan esnaf mutlaka en ağır biçimde cezalandırılırdı. Tıpkı bugünün Tüketici hakları, Tüketici köşeleri gibi Ahilik kurumunun da başvuru ve şikayet merkezleri vardı. ISO 9000 GİBİ KALİTE BELGESİ Ahilik kurumunun geleneksel değerlerinin en önemlilerinden birisi kalite anlayışıydı. Giysiden ayakkabıya, demir aletlerden tahta eşyalara kadar her alanda ürün kalitesi ve üretim kuralları inceden inceye en kapsamlı talimatnamelerde belirlenmişti. Sıkı denetim sayesinde buna aykırı davranan ve üründen çalan her esnaf kısa sürede yakalanır, uyarılır, cezalandırılır, yola gelmezse loncadan atılır ve esnaflık yapması yasaklanırdı. Gerek üründe gerek üretim ve dükkan şartlarında tıpkı bugünün ISO 9000i gibi evrensel standartlar vardı Ahilikte. Kalite kontrolü kurumun en önemli görevleri arasındaydı. Papucu dama atılmak sözü de buradan gelir. Ahi babaları kalite kontrolü sırasında ürününü beğenmedikleri ya da kurallara aykırı bir davranışını saptadıkları esnafın ayağındaki papucu çıkarıp dama atarlardı. Onun papucu dama atıldı sözü sosyal ve mesleki bir cezanın yıllardır dilimize işlemiş en çarpıcı ifadeleri arasındadır. Ahilik Türk kültüründe böylesine derin izler bırakmıştır. USTA-ÇIRAK İLİŞKİSİ Ahilik kurumunun en önemli özelliklerinden birisi, kendi döneminde patron-işçi ilişkisini Batıda daha sonraki yıllarda bile eşine rastlanmayan bir sosyal dayanışma ve koruma kollama anlayışı içinde düzenlemiş olmasıdır. Batıda sanayileşme sürecinde gittikçe sertleşen işçi-işveren ilişkileri, Ahilik kurumu içinde (küçük imalat düzeninin getirdiği avantajlarla birlikte) usta-çırak çerçevesinde bir saygı-görgü-bilgi eğitim süreci içinde eritilmiştir. Çırakların ve mesleğe yeni giren gençlerin topluca yatıp, kalktığı, yiyip içip eğlendiği ocaklar da Ahilik kurumunun bir parçasıdır. Yani çalışan kesimin tüm sosyal faaliyetleri ve ihtiyaçları da Ahilik kurumunun kendisi düzenlemekle yükümlü saydığı görevler arasındaydı. Bu faaliyetlerin giderleri esnafın tümünden düzenli kesilen bir tür sosyal vergi ile sağlanırdı. VURGUNCU BANKA SAHİBİ OLAMAZDI Ahilik kurumu bugün olsa önüne gelen her vurguncu ve sahtekar banka sahibi olamazdı, bankanın içini boşaltıp hortumlama yapamazdı. İktidarda amcası da olsa, babası da olsa! Çünkü Ahilik gelenekleri sıkı kurallara bağlıydı ve hangi meslekten olursa olsun, önüne gelen dükkan bile açamazdı. Bir dalda ustalaşıp dükkan açmak isteyen Ahi Kurulu tarafından sınav ve incelemeye alınırdı. Yeterli mesleki birikimi, ticari ve kişisel ahlakı ve dürüst kazancı olmayana dükkan açma hakkı bile verilmezdi. Aşırı kar sağlayanların gelirleri kontrol edilirdi. Sahtekarlık, aldatmaca, müşteriyi kazıklama ve maldan çalma yöntemleri ile kendine aşırı kar sağlamak isteyenlere bu imkan verilmezdi. Bu yolu tutanlar önce uyarılır, dinlemezse loncadan, meslekten atılırdı. Yani Ahilik kurumu bugün olsa, Bankalar Loncası bankanın içini boşaltan sahtekarların önünü, daha banka sahibi olma aşamasında kesmiş olurdu. 21. YÜZYILIN YÜKSELEN DEĞERİ: AHLAK Bugün bütün dünyada iş yaşamı, firma yönetimi ve her düzeyde performans giderek etik değerlerin ve ahlak ölçülerinin de esas alınmaya başladığı bir yöne kayıyor. Türkiyede Arı Grubu gibi genç sivil toplum örgütleri Siyasette ahlak ve etik değerlere dönüş gibi kampanyalar açarak siyaset kadrolarının içine düştüğü yozlaşma ve çürüme ortamını aşmaya çalışıyorlar. Hortumlanan bankalar, naylon şirketler ve vurguncu firmalar ile birlikte toplumda, iş yaşamında ahlaki değerler ajandanın üst sıralarına fırlıyor. Ombudsman tartışmalarına Nepotizm (İktidarda akraba ve yakınlarına çıkar sağlama) kavramı karışıyor. Günümüzde ve yakın gelecekte ticari ahlak daha da büyük önem kazanacak. Çünkü Türkiye gibi kolay para kazanma yollarının giderek tıkandığı bir ülkede, temiz eller kampanyası derinleştikçe, holdingler, firmalar ve önde gelen isimler ahlaki açıdan da daha titiz bir şekilde sorgulanmaya başlayacak. İşte tam da bu noktada Ahilik kurumunun mesleki ve ticari ahlakı ön planda tutan geleneklerini hatırlamakta, çağdaş sentezler üretmekte ve kökü Türk kültüründe olan bu etik zenginliği 21. Yüzyıla taşımakta yarar var. Hele dünyada bloklar yıkıldıktan ve yeni kamplaşma Zengin-yoksul ülkeler, sahip olanlar-olmayanlar gibi açık, basit tanımlara geldikten sonra bunu yapmak daha da büyük önem taşıyor. Çünkü Ahilik 21. Yüzyılın yükselen trendi olan ve bugün bile dünyada örneğine çok az rastlanan sermaye sahibinin çalışanları ve bütün toplumu kucaklayan sosyal sorumluluğu modelini bin yıl önce hayata geçirmeyi başarmış bir kurum. Ahilik ve Alevi-Bektaşi gelenekleri arasında yeralan eline, diline, beline hakim olmak kuralı bin yıl ötesinden gelen bireysel ahlakı sosyal sorumlulukla birleştiren yalın, sade ve özlü bir formül gibi. Alnı, kalbi ve sofrası açık olmak kuralı da aynı şekilde dürüstlüğün yardımseverlikle birleştiği sentezi öğütlüyor. Kendi tarihimizin zengin değerleri günümüze ışık tutarsa, Türkiye çok daha hızlı yol alır. Global dünya yeni sosyal modeller ararken bizim de onlara öğretecek çok şeyimiz var. YEREL YÖNETİMDE DEMOKRASİ 21. Yüzyılda en önemli değerlerden birisi de yerel demokrasi ve yönetime yerel katılım. Ahilik bu kurumu ve değerleri de bin yıl önce hakkıyla ve parlak bir şekilde uygulamıştı. Bulundukları kente ve beldeye ilişkin tüm kararlar Ahi babalarına sorulmadan ve Ahilik loncaları içinde tartışıp karara bağlanmadan alınamazdı. Kentin belkemiğini teşkil eden esnaf, gerekirse Ahilik aracılığı ile beyleri, yöneticileri, hatta vezirleri uyarır, gerekirse dükkan kapatırdı. Esnaf halkla bütünleşerek, halkın sosyal ve tüketim ihtiyaçlarını sağlayarak, yönetimde sosyal dengenin de sağlayıcısı olarak çalışırdı. Ahilik bütün karar ve uygulamalarında kendisini tüketicinin ve halkın hizmetinde bir kurum olarak tanımlamıştı. Örneğine ancak 21. Yüzyıl firma felsefelerinde rastlanan bu çağının çok ötesindeki anlayış, zamanla çöküp dağılmasına rağmen yüzlerce yıl Ahiliği ve toplumsal dokuyu ayakta tutan öğelerden birisi oldu. KÜLTÜRÜNÜ BİLMEYEN TÜRK AYDINI Ahilik üzerine daha yazılıp çizilebilecek çok şey var. Ancak en önemlisi şu. Türkiyede kendi kültür değerlerimize sahip çıkmada, onları yeniden yorumlama ve 21. Yüzyıla uygun sentezler yaratmada yetersiz kalıyor. Globalleşen dünyaya sunabilecek çok değerli ve zengin bir tarihsel birikimimiz var. Türkiyeden Praga Dünya Bankası ve IMFi yoksullar adına protesto etmeye koşanlardan acaba kaçı Ahilik kurumunun bin yıl önce toplumda yoksul ve aç bırakmamak üzerine Anadolu topraklarında organizasyon modeli geliştirdiğini biliyor? İşçi-işveren ilişkileri konusunda şu günlerde hükümetin iş güvencesi tasarısına tepki gösteren TÜSİAD yöneticileri 21. Yüzyılda kendi toplumsal fonksiyonlarını yeniden tarif etmenin gereğini ne kadar duyuyorlar? Yoksa hala 19. Yüzyıl kafasında mı kaldılar? Acaba onların da bin yıl geriye uzanıp Ahi babalara danışmasında fayda yok mu? 21. Yüzyıl Türkiyesinin bugün Ahilik kurumundan öğrenip hayata geçireceği model ve değerler var mı? Evet var! Eğer kendi değerlerimizi öğrenme konusunda tembelliği bırakıp, en azından Ahilik gibi günümüze ışık tutan kurumları yeterince incelersek, günümüzün en ileri Batılı eğitimini almış kafalarının ondan ders çıkarması mümkün olabilir. 9 Ekim Ahilik Gününü 21. Yüzyıl Türkiyesinin global dünyaya armağan edebileceği sosyal bir model anlayışıyla kutluyorum. Konu hakkındaki görüşlerinizi, okurmektuplari@ntvmsnbc.com adresinden bize mail yoluyla gönderebilirsiniz | |||
Ergenekonda 16 kişi daha gözaltında | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||