Home page
Haber Menüsü


Güncelleme: 09:54 ET 14 Ağu., 2000
Genco Erkal
Genco Erkal
Genco’dan “Can Baba” yorumu
Genco Erkal, Dostlar Tiyatrosu’nun 30. yılında , Can Yücel’in şiirlerinden oluşan “Can” adlı kolaj-oyunu sahneliyor.
Derya Oyanay
NTV-MSNBC
    14 Ağustos—  Sahnelenen oyunu kolaj olarak adlandıran Genco Erkal, oyunda aynı zamanda gazetelerde, televizyonlarda çıkan haberleri de kullandıklarını belirtiyor. Can Yücel’in kendisini anlattığı bu oyun, ünlü şairin ölüm yıldönümü nedeniyle çeşitli illerde de sahnelenecek.  

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Can Yücel’i, şiirleriyle, yazılarıyla, basında çıkan açıklama ve röportajlarıyla tanıdık bu güne kadar... Okuduğumuz her satır -ki bu satırlar bir röportaj sırasında sorulan bir soruya verilmiş yanıt bile olsa- bir yazısını okur gibi, bir şiirini okur gibi, etkiledi bizi.. Oysa sözcüklerini okuduğumuz, belki hiçbir zaman tam olarak keşfedemediğimiz, çatallanmış sesiyle, keskin üslubuyla tanıdığımız Can Yücel’di.
       Geçen yaz bu dünyaya hoşça kal dedi. Pek bi’sevdiği bu diyarlardan tüyüverdi.
       Dostlar Tiyatrosu’nun bu sezon sahneye koyduğu “Can” adlı oyun Can Yücel’in şiirleriden oluşturulmuş. sanatçının ölüm yıldönümü nedeniyle oyun Anadolu turnesine çıkıyor.
       15 Ağustos: İstanbul-Darüşşafaka
       16 Ağustos: İzmir-Bornova
       17 Ağustos: Milas Açıkhava Tiyatrosu
       18 Ağustos: Datça
       20 Ağustos: Bodrum
       Oyunla ilgili Genco Erkal’la görüşürken, Can Yücel’den, şiirlerinden, Erkal’ın oyunculuğundan ve oyunun metninden konuştuk...
       
       Oyanay : Sahnelediğiniz oyun için uyarlama mı demek doğru olur yoksa Can Yücel’in şiirlerinden oluşturulmuş bir kolaj mı demek daha uygun olur? Nasıl bir yöntem izlediniz metni oluştururken?
       Genco Erkal: Öncelikle belirtmek isterim ki oyun metninin tek bir satırı bile benim ağzımdan çıkmış değil. Bu oyunun yüzde 95’i Can ‘ın şiirlerinden oluşuyor. Şiirler üzerinde yaptığım tek işlem, bazılarının başını, bazılarının sonunu, bazılarınsa sadece birkaç mısrasını kullanmak üzere elemek oldu.
“Can Yücel’in ağzından dökülenler dışında tek bir sözcük bile içermeyen bu oyuna bir oto portre demek doğru olur. Bana göre ‘Can’ adlı oyunda Can Yücel kendisini anlatıyor.”

       Kendimden hiçbir şey eklemeden oluşturduğum bu metne kolaj demek daha doğru olur. Bu kolajı hazırlarken, Can’ın şiirleri dışında, çeşitli televizyonlarda, gazete ve dergilerde çıkan haberlerinden, konuşmalarından, yazılarından ve ağzından çıkan her sözcükten yararlandım. Örneğin oyunda Adana cezaevinde şarap imal edişini anlatan bir bölüm var; o bölümün tamamı bir televizyon programı sırasındaki konuşmalarından derledim. İş böyle olunca, Can Yücel’in ağzından dökülenler dışında tek bir sözcük bile içermeyen bu oyuna bir oto portre demek doğru olur. Bana göre “Can” adlı oyunda Can Yücel kendisini anlatıyor. Benim burada görevimse, bir dramaturg ve bir oyun yazarı gibi, bütün malzemeyi kullanarak bir oyun oluşturmak ve bu oyunu oynamak oldu..
       Oyanay: Metni oluştururken, Yücel’in yaşamı boyunca yazıp çizdiği her satıra, katıldığı her televizyon programının kaydına, röportajlarına oldukça zor ulaşmış olmalısınız.. Metni oluşturmak ne kadar zamanınızı aldı?
       
Genco


Genco
       Genco Erkal: Geceli Gündüzlü bir çalışmayla, iki ay süremi ayırdım metni oluşturmak için. Aslında Can’a ilişkin çok fazla malzemenin olması, benim için hem avantaj hem dezavantaj oldu. Metni oluşturmamı sağlayacak fazlaca malzemenin olması, daha fazla dergi, daha fazla gazete arşivine ulaşmamı gerektirdi. Belli başlı sanat dergilerinin arşivlerini taradım, son yıllarda Leman’da çıkan yazılarını ve şiirlerini edindim. Televizyoncu arkadaşlarımdan, konuk olduğu programların kayıtlarına ulaşmam oldukça yararlı oldu. Bu arada ölümünden sonraki 15 gün süresince, televizyon, dergi ve dergilerin yayınları oldukça işimi kolaylaştırdı. Demek istediğim o dönemde elime bolca malzeme geçti. Tüm bu malzemenin içinde hazırlayacağım metnin ağırlıklı olarak şiirlerinden oluşmasını istiyordum. Yola böyle bir niyetle çıkınca oluşan eser, daha önce Nazım Hikmet ve Bertold Brecht için yaptığım şiir tiyatrolara yeni bir örnek oldu. İşin, metin aşamasına bir de sahne üzerine ayırdığım iki aylık süreyi de eklediğimde toplam dört ayda oluşturdum oyunu..
       Oyanay: Bu şiir tiyatroyu yapma kararınız, Can Yücel’in ölümünden sonra mı oluştu?
       Genco Erkal: Evet, Can’ı konu alan bir şiir tiyatro yapma kararını onun ölümünden sonra aldım. Yıllardır değişik isimleri konu olan ve artık tarzım olduğunu düşündüğüm şiir-tiyatro için kafamda bir isim ararken Can Yücel fikri oldukça cazip geliyordu. Hatta Nazım Hikmet’in şiirlerinden derleyerek oluşturduğum “Kerem Gibi” adlı oyunu yaptıktan sonra aklıma gelen ilk aday Can’dı. Fikrin kafamda oluşması için ayırdığım süre içinde, elimin Can’ın şiirlerine gittiği oluyordu. Ne zaman elimi uzatsam müthiş bir zorlukla karşılaşıyordum ve daha zamanı gelmemiş diyip kaçıyordum. Bu arada Can’ın zor beğenen biri olması da geri durmamın önemli nedenlerinden biri oldu. Söylerken ben bile şaşırıyorum ama Can hayattayken bunu yapacak cesarete sahip değildim. Ölümüyle birlikte öyle derin bir acı yaşadım ki!.. Alıp bütün şiirlerini tekrar okumak, onu yeniden tanımak ve daha iyi anlamak için mücadele verdim. Okurken fark ettim ki benim bildiğim Can Yücel şiirleri, onun şiirlerinin sadece dörtte biriymiş. Tüm kitaplarını okuduğumda dedim ki “Taman Genco! Sen bu oyunu yapıyorsun!” Karar o gün alındı.
       Oyanay: Yaşamında ona, şiirlerinden oluşan bir oyun yapma fikrinizden söz etmiş miydiniz?
       Genco Erkal: Hayır ne yazık ki bunu bile söylemeye cesaret edememiştim.
       Oyanay: Sizce izleseydi beğenir miydi?
       Genco Erkal: Beğenir miydi bilmiyorum. Bildiğim tek şey beni izlemesini ve beni eleştirmesini çok istedim. Oyunculuğum için oldukça yararlı bir eleştirisi olurdu, buna eminim. Müthiş bir gözlemci ve son derece detaycı biriydi. Bu açıdan, izleyememesi benim için büyük kayıptır.
       Oyanay: Biraz sahne plastiğine ve oyunculuğunuza ilişkin konuşalım istiyorum. Can Yücel’e bu kadar yakın birinin hazırladığı bir sahne tasarımı size nasıl bir oyun alanı sağladı?
       Genco Erkal: Su Yücel’in sahne tasarımının yapısı, her şeyden önce müthiş bir zenginlik ve sıcaklık kattı oyuna. Su ile çalışmaya başlamadan önce, sahne üstü çalışmalarımı yapabileceğim basit bir iskelet
“Su Yücel’in sahne tasarımının yapısı, her şeyden önce müthiş bir zenginlik ve sıcaklık kattı oyuna.”

       oluşturmuştum. Bu iskelet üzerine, Can’ın kızı olan bir elin dokunması, benim oyunculuğum için kocaman pencereler açtı. Ondan bu oyunun dekorunu yapmasını isterken, bu denli müthiş bir uyumla çalışacağımızı ve sahnedeki görsel zenginliğin, oluşturmak istediğim oyunculuk tarzıyla ve metinle bu denli örtüşeceğini kestiremezdim. Şu an sahneye baktığımda, metni oluşturma aşamasında, nasıl sahneleyeceğimi ve nasıl oynayacağımı düşünürken görmeyi hayal ettiğim her şeyi, daha zengin haliyle sahnede görüyorum. Bu zenginlik, oyuna, oyuncuya, ışığa, her şeye yansıyor.
       Oyanay: Dostlar Tiyatrosu’nun geçmiş yıllardaki oyunlarına baktığımızda, sizi hem oyuncu, hem yönetmen olarak gördüğümüz sayısız iş dikkatimizi çekiyor. Bu başka bir yönetmenle çalışmamak gibi özel bir tercihiniz olduğu anlamına mı?
       Genco Erkal: Evet, aslında doğru bir tespit bu. Çünkü son yirmi yıl içinde, kendimi Mehmet Ulusoy dışında kimseye emanet etmedim. Mehmet’e kendimi teslim edebilmemin özel nedenleri var elbette. Bir oyuncu olarak, sahne üzerindeki kalıplarımı kıran, kolaya kaçmalarımı ortadan kaldırıp, özgürleşmemi sağlayan yönetmenlerle çalışmaktan hoşlanıyorum. Mehmet benim için, bana aşama kaydettirecek bir yönetmen. Kendini tekrar etme ve sıradanlaşma tehlikesi her oyuncu gibi benim için de söz konusu olabiliyor. Mehmet gibi yönetmenle çalışmak, bir oyuncu için büyük şans. Kendimi rahatça teslim edebileceğim ve güvende olduğum hissini verecek olan yönetmenlerle çalışmak istiyorum. Kendi yaptığım oyunlar içime sindiği sürece, başka yönetmenle çalışmak istemiyorum.
       Oyanay: Her oyuncunun, bir rolü oynamaya dair derin bir isteği olur ya, sizin içinizde de ah bir oynasam dediğiniz bir rol var mı?
       Genco Erkal: Olmaz olur mu?! İçimde, kafamın bir yerlerinde Shakeaspeare’den bir şeyler oynayabilmek yatıyor. Ne yazık ki 1963 yılında oynadığım İago rolünden sonra hiçbir Shakespeare oyununda rol almadım. Bu soruya verebileceğim tek yanıt, günün birinde mutlaka bir Shakespeare’in oyunlarından birinde oynamak istediğimdir.
       Oyanay: Gerçekleştirmesi zor bir iş mi bu? İmkansız bir işten söz eder gibisiniz?!
       Genco Erkal: İmkansız demeye dilim varmıyor ama ülkemizdeki özel tiyatroların sahip koşulları düşünerek konuşursak, zor sözcüğü az kalıyor. Bu oyunların gerektirdiği kadroyu bir arada tutmayı
       başarabilmek, yapım masraflarını üstlenmek finanssal açıdan oldukça yüksek maliyetliler oluşturuyor.
“Kimi zaman içimden, Shakespeare karakterlerinden derleyeceğim bir kolajla tek kişilik bir oyun yapma fikri geçiyor.”

       İş böyle olunca, özel tiyatrolar az kadrolu oyunlara yönelmek zorunda kalıyor. Kimi zaman içimden, Shakespeare karakterlerinden derleyeceğim bir kolajla tek kişilik bir oyun yapma fikri geçiyor. Böylelikle onun oyunlarına karşı taşıdığım yoğun isteği, tiyatromun koşullarına uyarlayarak tatmin edebilirim.
       Oyanay: Sorun, bazen salonsuzluk, bazen parasızlık, bazen zorla repertuara alınan oyunlar ya da rolü istemese de oynamak zorunda kalan oyuncular olarak karşımıza çıkıyor. Özel tiyatrolarda parasal sıkıntıların tam karşı cephesinde bambaşka sıkıntılar yaşanıyor...
       Genco Erkal: Ülkemizde, sanat kurumlarının devamlılığını sağlamak türlü zorluklar içeriyor. İçi sanat için üretmek olan kişilerin, beyinlerini, başka türlü çekişmelerle meşgul etmek bu devamlılığı zedeliyor. Örneğin Devlet Tiyatroları’nda ya da Şehir Tiyatroları’nda oyuncu ve yönetmenlerin, seçilen oyunlarda zorunlu olarak görev almalarına neden olan dayatmacı anlayış, sanatın temelini zedeleyebilecek bir durum. Öte yandan, dilediği her oyunu sahneleme özgürlüğüne sahip olan özel tiyatrolarda parasal sorunların içinde yok olup gitme riski taşıyor..Bu ülkede sanat yapmak gibi bir niyeti olan her bireyin en başta müthiş bir sabıra ve enerjiye ihtiyacı var.
       Oyanay: Güzel olan, sponsorluk sisteminin ülkemizde de yaygınlaşması.. Özel tiyatroların ayakta kalabilmesi için sponsorluk iyi bir çözüm gibi görünüyor..
       Genco Erkal: Tiyatroların sponsor desteğiyle ayakta kalmasını olumlamamak hata olur. Dostlar Tiyatrosu olarak bizim yaklaşımımız ne kadar sıcak olursa olsun, bize sponsor olmak isteyen firma pek olmadı şimdiye kadar. Bunun nedenini anlamak çok zor değil; Dostlar Tiyatrosu’nun 30 yıllık geçmişi içinde politik tiyatro yapması bir yatırımcı firma için yeterince sakıncalı bir durum elbette.. Şimdiye kadar Efes Pilsen dışında, tiyatromuza destek verecek hiçbir kuruluşun çıkmaması artık beni pek fazla şaşırtmıyor.
       
       
       
       “ CAN”
       
Uyarlayan, yöneten ve oynayan: Genco Erkal
       Sahne Donatımı: Su Yücel
       Yönetmen Yardımcıları: Hatice Yurtduru, Erkurt Ertürk
       Işık: Ufuk Yıldız
       Ses: Yavuz Aytekin
       
       BULUŞMAK ÜZRE
       Diyelim yağmura tutuldun bir gün
       Bardaktan boşanırcasına yağıyor mübarek
       Öbür yanda güneş kendi keyfinde
       Ne de olsa yaz yağmuru
       Pırıl pırıl düşüyor damlalar
       Eteklerin uça uça bir bir koşudur kopardın
       Dar attın kendini evin sundurmasına
       İşte o evin kapısında bulacaksın beni
       
       Diyelim için çekti bir sabah vakti
       Erkenden denize gireyim dedin
       Kulaç attıkça sen
       Patiska çarşaflar gibi yırtılıyor su ortadan
       Ege Denizi bu efendi deniz
       Seslenmiyor
       Derken bi de dibe dalayım diyorsun
       İçine doğdu belki de
       İşte çil çil koşuşan balıklar
       Lapinalar gümüşler var ya
       Eylim eylim salınan yosunlar
       Onların arasında bulacaksın beni
       
       Diyelim sapına kadar şair bir herif çıkmış ortaya
       Çakmak çakmak gözleri
       Meydan ya Taksim ya Beyazıt Meydanı
       Herkes orda sen de ordasın
       Herif bizden söz ediyor bu ülkenin çocuklarından
       Yürüyelim arkadaşlar diyor yürüyelim
       Özgürlüğe mutluluğa doğru
       Her kes işin başında sevgi diyor
       Gözlerin yağmurdan sonra yaprakların yeşili
       Bir de başını çeviriyorsun ki
       Yanında ben varım.
       
       
       
       
       
       
       
       
 
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları