|
|
Bu aslında haksız bir arayış değil. Enflasyonla mücadele programının önemli ayaklarından birini yabancı sermaye girişi oluşturuyor. Programın özünde kemer sıkma olduğundan, bundan sonra büyümenin sürdürülebilmesinin temelinde yabancı sermaye akışı yatıyor. Cari işlemler açığının dengelenmesi için de yabancı sermayeye ihtiyaç var. Petrol fiyatları ve euronun değer kaybı nedeniyle hızla genişleyen açığın da, Türk Telekomdan THYye kadar özelleştirmelerin de ilacı yabancı sermaye. BORSA ÇARESİZCE DÜŞÜYOR Ocak ayında 20 binlere tırmanarak rekor kıran borsa ise aylardır çaresizce düşüyor. Yeni rekorlar bekleyerek borsaya giren yerli yatırımcılar, borsadaki yabancı payının düştüğü gerçeğiyle karşı karşıya kalmış durumda. Borsaya yabancı sermayenin gelmemesinin hem içeriden hem dışarıdan kaynaklanan konjonktürel nedenleri var. Yabancı, yeni yatırımlar için programın rayında gittiğini, enflasyonun hedeflenen noktalara gerilediğini, kur programı üzerinde baskı oluşturacak sapmalar ortaya çıkmadığını görmek istiyor. Aylardır bunun işaretlerini arıyor, ama görünen yönetimdeki dağınıklıktan başka bir şey değil. Bu tablo, kredi derecelendirme kuruluşlarının notunu artırımını ertelemelerine de yol açıyor. Hükümet, bürokrasiden Meclise kadar uzanan bir kararlılık sergilemeden yabancı sermayenin gelişini beklemek anlamsız kalacak. YÖNETİCİNİN KORUNMA İÇGÜDÜSÜ Dış konjonktür Türkiyenin önündeki bir diğer engel. Gelişmiş piyasalar gözünü ABD seçimleri, petrol fiyatlarındaki dalgalanmalar ve euronun değer kaybına dikmiş durumda. Belirsizlik ortamı, bir yandan parayı yönetenlerin korunma içgüdülerini kuvvetlendirirken, öte yandan yaşanan dalgalanmalar önemli yatırım fırsatları da sunuyor. Bu konjonktürde gelişmekte olan piyasalar çok geri planda kalıyor. Bürokratlarımız ise yabancı yatırımcıların Türkiyeye ilgisizliklerinden şikayetçi. Ama yine (son dönemde sıkça karşılaştığımız bir durum!) suçu kendilerinde ve hükümette aramaları gerekiyor. Geçen yıl alelacele tahkim yasasını çıkartan hükümet, bunu devam ettirmedi. Yabancı yatırımcıları Türkiyeye çekecek yapısal reformlar tamamlanmadı, hatta bu yıl bu yönde hiçbir somut adım atılmadı. Hal böyleyken yabancılardan yakınmak niye? Sözün özü Yerli yatırımcılara duyurulur: Boşuna yabancı duasına çıkmayın, umutlar bir başka bahara. Başbakan çok unutkan KHK krizine gelince; Başbakan Bülent Ecevit, son dönemde yardımcıları tarafından yanlış bilgilendirildiği izlenimini veriyor. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezerin kamu bankalarının özerkleştirilmesiyle ilgili kanun hükmende kararnameyi (KHK) geri çevirmesinin ardından, bunun Dünya Bankası kredilerinin askıya alınmasına neden olacağını söyleyerek çok gecikmiş bir tepki verdi. Yasa taslağı şubat-marttan itibaren hazırdı. Ama aylar boyunca hiçbir şey yapılmadı; üstelik Dünya Bankası kredisinin gecikmemesi için, Meclis yaz tatiline girmeden yasanın çıkması gerektiği konusunda bir kamuoyu oluşmasına karşın. Hükümet, yasa yerine Meclisten KHK yetkisi aldı. Asıl sorulması gereken şu: Bu yasa neden zamanında çıkartılamadı? | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||