|
Graham Fullerin, Türkiyenin Yeni Jeopolitiği adlı kitabının yanısıra yine ABDli diğer bir Türkiye uzmanı Prof. Henri Barkey ile hazırladığı Türkiyenin Kürt Sorunu adlı bir çalışması var. Araştırma, ABDnin eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz, başkanlığını yaptığı Carnegie kuruluşu için hazırlanmış. Gramah Fuller, SSCB yıkılmadan önce komünizm tehlikesine karşı, sosyalist ülkelere komşu Müslüman ülkelerde, yeşil kuşak oluşturulması fikrinin de yaratıcısı. TÜRKİYENİN KÜRT SORUNU Fullerin Barkey ile ortak çalışması olan Türkiyenin Kürt Sorunu raporunda, sorunların yanısıra çözümlerden de bahsediliyor. Gazeteci Mehmet Ali Brandın, Sabah gazetesindeki köşeşisinde yer alan 14 Ağustos 1997 tarihli ve ABD Gözüyle Kürt Sorunu başlıkla yazısında, araştırmadan bölümler veriliyor. Buna göre, araştırmada etnik Kürtlük bilincinin bir daha geri dönülmeyecek şekilde artık yerleştiğine dikkat çekiliyor ve Kürtlerin önünde 4 seçenek var dendikten sonra şunlar sayılıyor: - Bugünkü demokratik sistemde geleneksel Türk partilerinin içinde seslerini duyurabilmek. - Kürt kökenli Türklerin oylarını verecekleri partiler vasıtasıyla TBMMye girebilmek. - İslamcı çözüm. - Şiddete başvurmak. Araştırma, Kürtlerin hem geleneksel partiler, hem de kendi partileri aracılığıyla TBMMde seslerini duyurma çabalarında başarılı olamadıklarına dikkat çekiliyor. T.C. yasalarının bölücülük damgası vurarak tüm girişimleri engellediğini belirtiyor. Geriye, Refah ve PKK seçeneğinin kaldığının altını çizen yazarlar, Güçlü bir demokratik sistemi olmasına rağmen demokratik politikaların Kürtleri hayal kırıklığına uğrattığını ileri sürüyorlar. Refah Partisi, Kürtlerin Müslüman kimliğine hitap edebilmesini bildi. Erbakan, şiddeti reddeden bazı dinci Kürt milliyetçilerini partisinde toplayabildi. Ancak bunlar da, HADEP ve PKKyı tercih eden laik Kürtler gibi, Şi kimlik noktasına gelince aynı isteklerde bulunuyorlar diyen rapor, Refahın tam bir seçenek teşkil etmediğine de dikkat çekiyor. Araştırmada ayrıca PKK, Türk askerini yenememesine rağmen, politik ve askeri bir güç olarak varlığını sürdürmesini, ZAFER olarak görüyor... Türk güvenlik kuvvetlerinin büyük baskısına rağmen, PKKnın aldığı tüm darbelere rağmen, çok masraflı bir silahlı mücadele sürdürmesi taraftarı olmayan Kürtler arasında dahi prestijini arttırmıştır... Politik yönden faal Kürtlerin, PKKnın yok olmasının, Türk devletine karşı önemli bir pazarlık gücünü kaybetmeleri anlamına geleceğine inanıyor... PKK şeffaflaşmadığı, demokratikleşmediği ve diğer Kürt gruplarla diyalog kurmak istemediği için, bu çözümde diyalog kurulacak tek taraf niteliğini kazanamamaktadır... deniliyor. Fuller ve Barkey, Türkiyenin son derece canlı bir sivil topluma, demokratik bir hükümete ve çok serbest bir basına sahip olmasına rağmen iş Kürt sorununa gelince, bu mekanizmaların işlemediğini dikkat çekiyorlar ve Türk Devleti Kürt sorununu tamamen bir güvenlik sorunu şeklinde görüyor ve bundan dolayı dolayı son derece sıkı kısıtlamalar getiriyor diyorlar. Basın çok dikkatli hareket ediyor ve kendi kendini sansürlüyor. Birkaç cesur gazete yazarı ve televizyoncunun dışında resmi açıklamalar ve resmi çizginin dışına çıkılmıyor... Entellektüeller ve akademisyenler de pek derine inmek istemiyorlar... Sivil politik liderler çok zayıflar ve Kürt sorununa girmeyi arzulamıyorlar. Bu cesareti gösterenlerin bir bölümü politik yönden kayba uğradılar, diğer bölümü ise, hiçbir kazanç elde edemedi... Kürt sorunu, Türkiyenin tek etnik gruptan oluşmadığını, aksine bir mozaik olduğu gerçeğini ortaya çıkarmıştır... Türkiyede bu sorunu askeri olmayan yöntemlerle çözme cesaretini gösterecek lider yoktur diyen araştırma, Türkiyenin İslam dünyasındaki en ileri ve gelişmiş bir demokratik sisteme sahip olduğunu, devletin kendini reformlarla yenileyerek Kürt sorunun çözebileceğini belirtiyor. ÇÖZÜM İÇİN NE GEREKİYOR? Araştırmanın en ilginç saptaması, çoğu çevrede ileri sürüldüğünün aksine, sorunun çözümünün askerler tarafından engellenmediğini, sorumluluk almak istemeyen siyasilerin tutumundan dolayı geciktiğini saptaması. Önce terör bitsin, sonra reformlara girilir yaklaşımının hatalı olduğu belirtiliyor. Savaş lobisinin giderek tehlikeli boyutlara ulaştığı vurgulanıyor. Çözüm için öncelikle Demokratikleşme kısıtlamalarının kaldırılması üzerinde duruluyor. Bu bağlamda da, Kürt kökenli vatandaşların TBMMde temsil edilmelerinin önemi ısrarla belirtiliyor ve tek çıkış yolunun ekonomik-sosyal-kültürel-siyasi önlemler olduğu ileri sürülüyor. Kürt kökenlilere insan muamelesi yapılması söz hakkı verilmesinin artık kaçınılmazlığına dikkat çekiliyor. | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||