Home page
Haber Menüsü


Güncelleme: 15:30 TS 26 Eyl., 2000
Graham Fuller kimdir?
CIA adına yıllarca Türkiye’de görev yapan Graham Fuller’in, “Türkiye’nin Yeni Jeopolitiği” adlı bir kitabı bulunuyor
NTV-MSNBC
26 Eylül — CIA’nın Ortadoğu İstasyon şeflerinden Graham Fuller, yıllarca Türkiye’de bulundu. Bir dönem CIA’nın “Ulusal İstihbarat Kurulu Başkan Yardımcılığı’nda bulunan Fuller şimdi RAND adlı düşünce kuruluşunun kıdemli analizcisi.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

 
       Graham Fuller’in, “Türkiye’nin Yeni Jeopolitiği” adlı kitabının yanısıra yine ABD’li diğer bir Türkiye uzmanı Prof. Henri Barkey ile hazırladığı “Türkiye’nin Kürt Sorunu” adlı bir çalışması var. Araştırma, ABD’nin eski Ankara Büyükelçisi Morton Abramowitz, başkanlığını yaptığı Carnegie kuruluşu için hazırlanmış. Gramah Fuller, SSCB yıkılmadan önce “komünizm tehlikesine” karşı, sosyalist ülkelere komşu Müslüman ülkelerde, “yeşil kuşak” oluşturulması fikrinin de yaratıcısı.
       
“TÜRKİYE’NİN KÜRT SORUNU”
       Fuller’in Barkey ile ortak çalışması olan “Türkiye’nin Kürt Sorunu” raporunda, sorunların yanısıra çözümlerden de bahsediliyor. Gazeteci Mehmet Ali Brand’ın, Sabah gazetesindeki köşeşisinde yer alan 14 Ağustos 1997 tarihli ve “ABD Gözüyle Kürt Sorunu” başlıkla yazısında, araştırmadan bölümler veriliyor. Buna göre, araştırmada etnik Kürtlük bilincinin bir daha geri dönülmeyecek şekilde artık yerleştiğine dikkat çekiliyor ve “Kürtler’in önünde 4 seçenek var” dendikten sonra şunlar sayılıyor:
        - Bugünkü demokratik sistemde geleneksel Türk partilerinin içinde seslerini duyurabilmek.
       - Kürt kökenli Türkler’in oylarını verecekleri partiler vasıtasıyla TBMM’ye girebilmek.
       - İslamcı çözüm.
       - Şiddete başvurmak.
       Araştırma, Kürtler’in hem geleneksel partiler, hem de kendi partileri aracılığıyla TBMM’de seslerini duyurma çabalarında başarılı olamadıklarına dikkat çekiliyor. T.C. yasalarının “bölücülük” damgası vurarak tüm girişimleri engellediğini belirtiyor.
       Geriye, “Refah” ve “PKK” seçeneğinin kaldığının altını çizen yazarlar, “Güçlü bir demokratik sistemi olmasına rağmen demokratik politikaların Kürtler’i hayal kırıklığına uğrattığını” ileri sürüyorlar.
       “Refah Partisi, Kürtler’in Müslüman kimliğine hitap edebilmesini bildi. Erbakan, şiddeti reddeden bazı dinci Kürt milliyetçilerini partisinde toplayabildi. Ancak bunlar da, HADEP ve PKK’yı tercih eden laik Kürtler gibi, Şi kimlik noktasına gelince aynı isteklerde bulunuyorlar” diyen rapor, Refah’ın tam bir seçenek teşkil etmediğine de dikkat çekiyor.
       Araştırmada ayrıca “PKK, Türk askerini yenememesine rağmen, politik ve askeri bir güç olarak varlığını sürdürmesini, ZAFER olarak görüyor... Türk güvenlik kuvvetlerinin büyük baskısına rağmen, PKK’nın aldığı tüm darbelere rağmen, çok masraflı bir silahlı mücadele sürdürmesi taraftarı olmayan Kürtler arasında dahi prestijini arttırmıştır... Politik yönden faal Kürtler’in, PKK’nın yok olmasının, Türk devletine karşı önemli bir pazarlık gücünü kaybetmeleri anlamına geleceğine inanıyor... PKK şeffaflaşmadığı, demokratikleşmediği ve diğer Kürt gruplarla diyalog kurmak istemediği için, bu çözümde diyalog kurulacak tek taraf niteliğini kazanamamaktadır...” deniliyor.
       Fuller ve Barkey, Türkiye’nin son derece canlı bir sivil topluma, demokratik bir hükümete ve çok serbest bir basına sahip olmasına rağmen iş Kürt sorununa gelince, bu mekanizmaların işlemediğini dikkat çekiyorlar ve “Türk Devleti Kürt sorununu tamamen bir “güvenlik sorunu” şeklinde görüyor ve bundan dolayı dolayı son derece sıkı kısıtlamalar getiriyor” diyorlar.
       “Basın çok dikkatli hareket ediyor ve kendi kendini sansürlüyor. Birkaç cesur gazete yazarı ve televizyoncunun dışında resmi açıklamalar ve resmi çizginin dışına çıkılmıyor... Entellektüeller ve akademisyenler de pek derine inmek istemiyorlar... Sivil politik liderler çok zayıflar ve Kürt sorununa girmeyi arzulamıyorlar. Bu cesareti gösterenlerin bir bölümü politik yönden kayba uğradılar, diğer bölümü ise, hiçbir kazanç elde edemedi... Kürt sorunu, Türkiye’nin tek etnik gruptan oluşmadığını, aksine bir mozaik olduğu gerçeğini ortaya çıkarmıştır... Türkiye’de bu sorunu askeri olmayan yöntemlerle çözme cesaretini gösterecek lider yoktur” diyen araştırma, Türkiye’nin İslam dünyasındaki en ileri ve gelişmiş bir demokratik sisteme sahip olduğunu, devletin kendini reformlarla yenileyerek Kürt sorunun çözebileceğini belirtiyor.
       

ÇÖZÜM İÇİN NE GEREKİYOR?
       Araştırmanın en ilginç saptaması, çoğu çevrede ileri sürüldüğünün aksine, sorunun çözümünün askerler tarafından engellenmediğini, sorumluluk almak istemeyen siyasilerin tutumundan dolayı geciktiğini saptaması.
       “Önce terör bitsin, sonra reformlara girilir” yaklaşımının hatalı olduğu belirtiliyor. Savaş lobisinin giderek tehlikeli boyutlara ulaştığı vurgulanıyor. Çözüm için öncelikle “Demokratikleşme kısıtlamalarının kaldırılması” üzerinde duruluyor. Bu bağlamda da, Kürt kökenli vatandaşların TBMM’de temsil edilmelerinin önemi ısrarla belirtiliyor ve tek çıkış yolunun “ekonomik-sosyal-kültürel-siyasi” önlemler olduğu ileri sürülüyor. Kürt kökenlilere “insan muamelesi yapılması” söz hakkı verilmesinin artık kaçınılmazlığına dikkat çekiliyor.
       
       
       
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları