|
|
Murat Arın kimdir? |
|||
Merkez Bankasının iktisadi yönelim anketi aylık sonuçları beklentilerdeki bu kötüleşmenin sayıya dökülmesi bağlamında çok önemli bir işlevi yerine getiriyor. Merkez Bankası aylık anketinin Ağustos ayı sonuçları, Türk sanayicisinin genel gidişat konusundaki iyimserliğinde önemli bir erozyon olduğunu gösteriyor. Enflasyonla mücadele programının başlamasıyla birlikte, sanayiciler arasında iyimser olanların payında çok hızlı bir artış olmuş ve iyimserlerin toplam içindeki oranı Mayıs ayında yüzde 44e çıkmıştı ve bu oran son yılların açık arayla en yüksek oranıydı. Ancak, daha sonra Haziran ayında başlayan ve Temmuz ve Ağustos aylarında hızlanan bir bozulma yaşandı beklentilerde. Ağustos ayı itibarıyla, ankete katılanların sadece yüzde 21i genel gidişat konusunda iyimser olduklarını belirtmişler ki bu rakam Eylül 1999 rakamının, yani 17 Ağustos felaketinin bir ay sonrasının rakamına eşit neredeyse. HİÇ ETKİSİ OLMAMIŞ SANAYİCİLERE... Enflasyonla mücadele programının başlatılmasının ve yılın ilk dokuz ayında elde edilen sonuçların toplamda hiç etkisi olmamış sanayicilere. İlginç değil mi? Her ne kadar enflasyonla mücadele programının istim kaybetmesi, özellikle yapısal reform alanında yaşanan yavaşlama ve Türk Telekomun özelleştirmesindeki gecikmenin bu bozulma üzerinde yadsınamaz bir etkisi olsa da bence bu faktörler son aylardaki hızlı bozulmayı tam olarak açıklayamıyor. Bu bulmacanın çözümü de yine Merkez Bankası anketinde gizli. Ankette sorulan sorulardan biri sanayicinin o ay aldığı sipariş miktarında artış ya da azalış olup olmadığı hakkında. Zaman serileri incelendiğinde, bu soruya arttı diyenlerin oranıyla iyimserlerin oranı arasında neredeyse bire bir ilişki olduğu ortaya çıkıyor. Bu bağlantının aklıma gelen ilk açıklaması, sanayicinin eğilimini belirlerken enflasyonla mücadele programının orta ve uzun vadeli sonuçları gibi temel değişkenlerdense kısa vadeli talep gelişmelerine daha fazla önem veriyor olmaları. ENFLASYONDAKİ YAPIŞKANLIĞIN ARTMASI Uzun yıllar enflasyonun çok yüksek seviyelerde olduğu, ekonomik ve politik belirsizliğin tahammül sınırlarını aştığı bir ülkede sanayicinin kısa vadeye odaklanmış olması normal hiç kuşkusuz. Özellikle ekonomi yönetiminin dikkat etmesi gereken nokta bu odaklanmanın, programın başarısı için önemli riskleri de beraberinde getiriyor olması. Bu risklerin başlıcalarından biri enflasyondaki yapışkanlığı artırıyor olması. Örneğin, beklentilerdeki bu bozulma enflasyon beklentilerinde de bir artışı beraberinde getiriyor. Mayıs ayında ankete katılanların yüzde 11i önümüzdeki on iki aylık dönemde enflasyonun yüzde 45in üzerinde kalacağını düşünürken ve bu zaten yüksek bir oranken, aynı oran Ağustos ayında yüzde 18e çıkmış durumda. TOPLUMSAL BİR UZLAŞMA ZEMİNİ İÇİN Kısaca, son haftalarda gerek para ve sermaye piyasalarında gerekse reel sektörde yaşanan moral bozukluğunun temelinde temel ekonomik değişkenlerdeki bozulmadan çok, psikolojik faktörler ve dikkatlerin kısa vadeye hapsolmuş olması var. Çözüm ise kanımca, programın kamuoyuna net olarak anlatılması ve toplumsal bir uzlaşma zemininin araştırılmasında yatıyor. Hayata geçirilmesinin dokuzuncu ayında hala programın kamuoyuna net olarak anlatılamamış olması da hiç kuşkusuz ayrı bir yazı konusu. | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||