Home page

Haber Menüsü


Dr. Hakan Kulaçoğlu
Yazar mail atmak için resmin üzerine tıklayın
 
Ölü toplar, ölen hayaller
 
Trabzonspor’un karşısına çıkan takımlar artık yeni bir taktik geliştirdiler. Top oynamaya falan çalışmıyorlar. Faul ya da korner kazanıp topu kale önüne ortalıyorlar. Ya kaleci hata yapıyor ya da savunma oyuncusu.
 
NTV-MSNBC
 
26 Ağustos 2004—  Kayseri maçı Tele-Kritik’inde “Futbol bazen böylesine matematiksel olabiliyor işte” şeklinde bir cümle sarf etmiştim. O matematik dün geceye de damgasını vurdu maalesef. Maç günü için Günebakış yazarlarından alınan kısa yorumda “2 Duran Top = 2 Gol = Hüsran, olabilir” demiştim. Benim korkum, Dinamo’nun planı oldu ve yazık ki tuttu.

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

  Trabzonspor’un karşısına çıkan takımlar artık yeni bir taktik geliştirdiler. Top oynamaya falan çalışmıyorlar. Faul ya da korner kazanıp topu kale önüne ortalıyorlar. Ya kaleci hata yapıyor ya da savunma oyuncusu. Trabzonspor’un duran toplarda adam paylaşması tam bir felaket. Savunmanın “B Takımı” bir gün iyi, öteki gün kötü. Malatya’da kalesini açan Trabzonspor orada olağanüstü goller bulduğu için kazanmıştı; bu kez o golleri bulamadı ve kaybetti. Kader, Fatih’in Malatya’daki iki duran top ortasına vuruşu ile gelen golleri bu kez Trabzonspor kalesi için yazmış demek ki.
       Sona bırakmayacağım, hakemden başlayacağım. İlk maçın bittiği andan itibaren ikinci maçın hakeminin mutlaka kontrol altına alınması gerektiğini düşünüyordum. Kiev’de 1,5 penaltımızı vermeyen hakem evsahibini nasıl kolladıysa, rövanşta da benzer bir yönetim olması gerekirdi. Gelin görün ki, İtalyan hakem tüm takdir haklarını misafir takıma kullanarak Trabzonspor’u resmen frenledi. İkinci sarı karttan çıkardığı kırmızıda ise artık yapabileceği bir şey kalmamıştı. Adeta, Antalya’daki bir otelin çim sahasında sezon öncesi bir idman maçını yöneten Dinamo Kiev yardımcı antrenörü gibiydi. Dinamo, biraz da onun yardımıyla ŞL’ne merhaba dedi.
       Ziya Doğan’ın başlangıçta sahaya Yattara ve Mehmet Yılmaz’ı sürmemesi çoğu kişi için mantıklı bir seçim gibiydi. Ancak kişisel deneyimim diyordu ki, skor avantajı ile başlıyorum, diye forvetten tasarruf eden ekiplerin plânı asla tutmaz. Öyle de oldu işte. Bırakın erken yenen golü, maçın başında Trabzonspor’un hiç oyun tutturamamasını tartışalım. Fatih Tekke’yi Kiev’deki gibi göbekte kullanıp Hasan’ın yerine bir forvet ile sahaya çıkılsaydı daha dengeli bir başlangıç yapılamaz mıydı? Göbekteki Thjis ve Hüseyin’in yetersiz kalması oyunu hemen bizim sahaya yıktı ve tam yarım saatlik süre hep aleyhimize işledi.
       Trabzonspor’un ilk yarıda rakip kaleye bir tek şut atamaması ikinci yarı için iyi bir işaret değildi elbette. Bir de Yattara’nın devre arasında soyunma odasında bırakıldığını görünce umutlar iyice azaldı. Ancak Fatih’in rakibin bir oyuncusunu geri dönmemek üzere saha dışına göndermesi ile oyunun rengi değişti. İkinci yarıya zaten iyi başlayan Trabzonspor özellikle o dakikadan sonra oyunun mutlak hakimi oldu. Sahayı parselledi, oyunu oya gibi işledi. Kanatlardan yapılan her akın rakip kalede heyecan yarattı. Bu gerçeği göremeyen savunma oyuncularımızın bazen topu rakip sahaya doğru şişirmeye çalışmaları ise zaman ve hamle kaybından başka bir şey değildi.
       Trabzonspor ikinci yarıdaki pozitif futbolunun karşılığını ne yazık ki alamadı. İlk yarının durgun ismi Gökdeniz ikinci yarıda çalışkan ama beceriksizdi. Mehmet Yılmaz boğuştu ama bunu “faul”süz beceremedi. Savunma önlemlerini iyice azaltma pahasına sahaya sürülen Agustine oyuna iyi girdi, yararlı oldu, solda Celalettin’e alan yarattı, lakin çok uygun bir pozisyonu -her zamanki gibi- kullanamayarak tarihe geçme şansını kaybetti. Fatih Tekke, markajcılarının topla dönmesine izin verdiği her anda bizi heyecanlandırdı, ancak son paslarında hiç isabet sağlayamadı. Thjis bu kez resmen “işe yaramadı”. Sağdan Emrah ve soldan Celalettin ikinci yarıda kanatları iyi kullandılarsa da ortaları bir türlü cezaalanı içinde bekleyen üçlümüz ile buluşmadı.
       Sonuçta olmadı, olamadı. Trabzonspor, daha iyi bir takım olduğu halde turu Dinamo geçti. Hak eden bir kez daha kaybetti. Ve Trabzonspor 37 yıllık tarihinde ikinci kez geldiği sırat köprüsünden bu kez de geçmeyi başaramadı. Daha kötüsü, maddi-manevi sıkıntılarla dolu bir döneme girmesini bekleyen malum odaklara bir kez daha fırsat tanıdı. Ancak ŞL’ne kalamadılar diye bu başarılı kadroya ve hocaya yüklenip kendimize zarar verecek, önemli kısmı deneyimsiz yönetici kadromuzu panikletecek kadar saf değiliz. Başkan Aktuğ’un soğukkanlı idaresinde eksiklerimizi gidererek yolumuza daha da iyi bir şekilde devam edeceğiz. Ben yürekten inanıyorum ki, bu Trabzonspor takımı ligde ve UEFA Kupası’nda çok başarılı bir grafik çizecek. Yenilirken bile zevk veren bu takımı kazanırken alkışlamaya doyamayacağız. Emin olun, hazır olun…
       
 
 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları
Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın
Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları