| | | | Ölümüyle eğitim dünyasında büyük boşluk bırakan Bener Cordan, 63 yıllık yaşamının 38 yılını fiilen eğitim hizmetiyle geçirdi. Öğretmenlik, Cordan’ın baba mesleğiydi. Bürokrasinin en üst kademelerine yükseldiği halde kendisini “öğretmen” diye tanımlayan Bener Hoca, 1966’da “öğretmen” olarak katıldığı bu camiadan, ancak ölümle ayrıldı...
Bener Cordan, eğitimin her kademesinde çalıştı. 1985’te Trabzon Milli Eğitim Müdürü oldu. Orada çalışırken, dönemin Milli Eğitim Bakanı Köksal Toptan’ın teklifiyle Ankara’ya MEB Müsteşar yardımcılığına geldi. İki yıl sonra da müsteşar oldu. Yeni görev terfii idi ama bir anlamda ateşten gömlekti. Bakanların ortalama 1,5 yıl görevde kaldığı Milli Eğitim’de Bener Hoca, 8 yılda 7 bakanın müsteşarlığını yaparak adeta bir rekora imza attı. Köksal Toptan, Nahit Menteşe, Nevzat Ayaz, Turhan Tayan, Mehmet Sağlam, Hikmet Uluğbay Milli Eğitim bakanlığı görevini Bener Cordan’la kapattı.
8 yıllık kesintisiz eğitim tartışmalarının tam ortasında yer alan ve projenin hayata geçirilmesinde önemli rolü bulunan Cordan, meslek yüksek okullarına sınavsız geçiş, mesleki teknik eğitim bölgelerinin oluşturulması, herkesin kendi alanında üniversiteye gitmesini özendiren ÖSS katsayları, bilgisayar destekli eğitim, 30 kişilik sınıflar, müfredat laboratuvar okullarının ve süper liselerin kurulması, eğitimde toplam kalite çalışmaları, ortaöğretimde yeniden yapılanma gibi pek çok çalışmanın öncüsü oldu.
Ne var ki, Bener Cordan’ın Ankara’daki düzeni, dengesiz öğretmen dağılımını gidermeyi amaçlayan ve atamaları kurala bağlayan “norm kadro yönetmeliği” ve görevde yükselmeleri liyakate bağlayıp 8 yılla sınırlayan “yönetici atama yönetmeliği” yüzünden bozuldu. O güne kadar altı bakanla anlaşabilen Cordan, tayinlerde norm kadro kurallarını aşamayan DSP’li milletvekillerinin Başbakan Ecevit ve ve Milli Eğitim Bakanı Metin Bostancıoğlu üzerindeki baskıları sonucu 1 Kasım 2001’de”emekliye ayrılmak” zorunda kaldı.
Bener Cordan, tam 8 yılını verdiği Milli Eğitim Bakanlığı’ndan, henüz projelerini tamamlayamadan buruk şekilde ayrıldı. Biraz da kırgın gitti. Çünkü milletvekillerinin tayin yaptırmasını önleyen yönetmelikler bizzat 55, 56 ve 57’nci hükümetler tarafından çıkarılmış ancak fatura Bener Cordan’a kesilmişti. Cordan buna rağmen sözkonusu yönetmelikleri savundu. Çünkü bu sayede 59 bin öğretmen öğretmensiz okullara dağıtılması ve atıl idarecilerin derslere girmeye başlamasıyla 450 trilyon liralık israfın önüne geçilmişti.
Bakanlıktan giderken “Ben devlet memurluğundan emekli olacağım ama eğitimciliğim devam edecek” diyen Bener Hoca, iki önemli kaygısını da dile getirmeden edemedi:
“Biri, arkadaşlarımızla birlikte başlattığımız projelerin sekteye uğraması, diğeri de, 2005’te üniversite önünde yığılacak 4,5 milyon gencin 3 milyonunun üniversiteye girememesi ve bunun sonucunda ortaöğretimin kilitlenmesi.”
Bener Hoca’ya göre üniversite önündeki aşırı yığılmanın çözümü, lise gençliğinin en az yüzde 60’ını meslek eğitimine yönlendirmekte yatıyordu. İşte bu yüzden, meslek yüksek okullarına sınavsız geçişin ve ÖSS’de alana uygun katsayı uygulamasının en hararetli savunucularından oldu.
Milli Eğitim Bakanlığı’ndan sonra bir ara Başkan Vekili olarak sürdürdüğü YÖK üyeliği sırasında da hükümetin şiddetle karşı çıktığı ÖSS sistemine sahip çıktı. O sıra bir yandan da kanserle mücadele ediyordu. YÖK’teki odasına gidemediği günler dosyalarını yatağına yayıyor, kendini iyi hissettiği anda da soluğu makamında alıyor, eğitim meselelerinin içine dalıyordu.
Bürokrasiyi ve mevzuatı çok iyi bilmesiyle de tanınan Bener Cordan çok sevdiği eğitim dünyasından erken ayrıldı. Geride koskoca projeler bıraktı ama onun masasında da, kafasında da eğitim için yapmayı planladığı daha çok proje vardı. Eğitim dünyası onu çok özleyecek.
Ruhu şad olsun... | |
Ergenekon’da 16 kişi daha gözaltında
