Güncelleme: 15:30 29 Haz., 2004
|
|
|
Bushun konuşmasının tam metni
|
|
|
|
Bu iki kıtanın birleştiği bu güzel ülkeyi bu muhteşem geleneklere sahip olan ve geleceğe güvenle bakan bu milleti ziyaret etmekten büyük gurur duydum. Amerika Türkiyenin dostu ve müttefiki olmaktan gurur duymaktadır. Pek çok Amerikalının kökleri Türkiyededir. Ve Türkler bizim ulusal yaşamımıza pek çok şey katmıştır. Hatta basketbolda da.
Detroit Pistons Basketbol takımı oyuncusu Mehmet Okurun basketleri dahil olmak üzere, NBA şampiyonluğu kazandıran bu evladınızla gurur duyuyor olmasınız. Amerika da gerçekten onunla gurur duyuyor. İttifakın böylesi bir tarihi dönemde NATO üyeleri ülkeleri liderlerini ağırlayan Sayın Başbakan Erdoğana ve Sayın Cumhurbaşkanı Sezere şükranlarımı arzederim. Tarihinin çoğunda NATO Avrupanın ortasında yer alan güçlü bir orduyu saldırganlıktan caydırmak maksadıyla var oldu. Bu yüzyılda ise NATO, gizliden gizliye oluşan ve huzurlu semtlerimize aniden şiddet yağdıran yeni tür tehditleri önleme amacındadır. Katledilen evlatlarını toprağa veren anneleri gördükçe elleri kelepçeli durumda hayatlarının bağışlanması için yalvaran rehineleri gördükçe sevinçten dans eden, kutlamalar yapan terör şebekeleriyle karşı karşıyayız. Bu canilere barınak sağlayan ve kitle imha silahları peşine düşen yasa dışı rejimlerle de karşı karşıyayız.
Ulusları karmaşa ve umutsuzluğa sevkedip terörün oluşması için elverişli şartlar oluşturan, yolsuzluk, yoksulluk ve salgın hastalık tehditleriyle karşı karşıyayız. Atlantikin her iki yakasından bazıları NATOnun artık bir misyonu kalıp kalmadığını sorguladılar. Bu büyük misyonu görebilmek için sadece gözlerini açmaları yeterli. Tehlikeler çıplak gözle görülebiliyor. Tek mesele şu; bu tehlikelere karşı mı duracağız, yoksa görmezden gelip korkunç bedeller mi ödeyeceğiz? Son birkaç yılda NATO kararını verdi. İttifakımız Avrupa sınırları ötesinde gelişen tehditleri karşılayabilmek için yeniden yapılanıyor. NATO Afganistanda güvenliği sağlıyor. NATO egemen bir Irakın güvenlik güçlerini eğitmeyi kabul etti ki bu Irak halkı için önemli bir avantaj ve başarıdır.
Ve İstanbulda geniş Ortadoğuda reformların ilerletilmesi kararını aldık. Çünkü herkesin adil bir hükümete ihtiyacı var.
Ve zira terör özgür toplumların kullanabileceği bir araç değil. Soğuk savaş yıllarında özgürlerin büyük ittifakı görevinden hiçbir zaman geri kalmadı. Ve şimdi bir kez daha görevimizi ifa etme sorumluluğunu gösteriyoruz. Türk halkı teröristleri tanıyor. Daha şu günlerde bile neler yaptıklarını görüyorsunuz. Siren seslerini duydunuz, felaketleri gördünüz, kaybettiklerinizin yasını tuttunuz.
Geçen Kasım ayında İstanbulda Müslüman, Hıristiyan ve Musevilerin katledildiği olaylardan sonra bir kişi terörün dini yok, bunlar kötünün adamları dediniz. Saldırıların birinde Müslüman bir kadın Ahmet adlı oğlu ile hamile gelini Bertayı birlikte kaybetmişti. Şöyle dedi; bugün oğlumu uğurladım, yarın da gelinimi yolcu edeceğim, elveda diyeceğim. Çocuklarımdan ne istediler bilmiyorum.. Mutluluklarını mı kıskandılar acaba.
Türk halkı üzüntüyü yaşadı ama ulusunuz terör şiddetinin nasıl mağlup edileceğini de gösterdi cesaret ile ve adil ve hoşgörülü toplumunuzu koruma kararlılığı ile. Avrupa, Asya ve Ortadoğu kavşağında bulunan bu topraklar bu coğrafya nedeniyle her zaman önemli oldu. Şimdi ise Türkiye sizin bir ulus olarak ortaya koyduğunuz karakterinizden dolayı daha önemli bir tarihi önem kazandı. Türkiye çoğunluğu Müslüman olan halkıyla güçlü ve laik bir demokrasidir.
Ve özgür ulusların yakın bir müttefikidir, ülkeniz 150 yıllık demokratik ve sosyal reform döneminin ardından diğerlerine örnek bir ülkedir. Avrupanın geniş dünyaya açılan bir köprüsüdür. Sizlerin başarısı Avrupa için ve Avrupada ve geniş Ortadoğunun ilerlemesi ve huzuru için hayati önemdedir. Ve Türkiye Cumhuriyeti Amerikanın desteğinden ve dostluğundan emin olabilir. Benim ülkem on yıllar boyunca Avrupada daha geniş bir birlik olmasını arzuladı. Özgürlüğü ve refahı sağlamak ve bu kıtadaki uyuşmazlık kaynaklarını ortadan kaldırmak için. Şimdi Avrupa Birliği Türkiyenin üyeliğini değerlendiriyor.
Ve sizler de süratle üyelik kriterlerini yerine getiriyorsunuz. Mustafa Kemal Atatürk Türkiyeyi güçlü bir biçimde diğer Avrupa devletleri arasında görmeyi arzuladı. Bu rüya işte bu nesil tarafından gerçekleştirilebilir. Amerika bir Avrupa gücü olan Türkiyenin yerinin Avrupa Birliği içinde olduğuna inanıyor. Sizin üyeliğiniz İslam ve batı dünyası arasındaki ilişkilerin geliştirilmesinde de önemli katkı sağlayacaktır. Çünkü siz her ikisine de aitsiniz. Türkiyeyi Avrupa Birliğine almak Avrupanın tek bir dini kulübü olmadığını da kanıtlayacak uygarlıklar çatışmasının söyleminin de artık tarihin modası geçen bir söylemi olarak görülmesini sağlayacaktır. Yaltada çizilip Avrupayı bölen yapay çizgiyi 15 yıl önce sildik. Amerika Türkiye ve Avrupanın yapay bir sınır çizgisiyle ayrılmasını kabul etmeyecektir, Türkiyeyi Avrupanın geleceğine dahil etmek gereklidir. Türkiye demokrasiler toplumunda kendi yerini edinmiştir.
İslam dini adaletin, hakkaniyetin sağlanmasını, yabancıya yardım muhtaç olanlara merhamet edilmesini emreder. Sizler de gördünüz ki adaletli bir toplum inşaa etmenin en emin yolu demokrasidir. Yolsuzluk ve gücün suistimal edilmesini önlemek yapanlardan hesap sorabilmekle mümkün olur. Adaleti sağlamak hukukun üstünlüğüyle mümkündür. İnsan onuruna saygıyı tesis etmek insan haklarını korumakla olur. Türkiyede her kültürden, her bölgeden ülkenin bulduğu amaç adaletse çözüm demokrasidir. Dünyanın bazı bölgelerinde ve özellikle Ortadoğuda yanlış anlama nedeniyle demokrasiye karşı bir soğukluk var. İslam kültüründen bazıları demokrasiyi popülen kültürün en berbat örnekleriyle özdeşleştirip buna uzak kalmak istiyor. Onları temin ederim ki özgürlüğe övgüde bulunurken aklımızda olan ahlaksız ilimler, seviyesiz ticari ihtiras değildir, bunlar değildir aklımızdaki. Demokratik değerler ile yüksek ahlaki standartlar arasında hiçbir uyumsuzluk yoktur.
Özgür bir toplumun vatandaşları aile ve kültürleri yararına ahlaklı bir toplum oluşturmak için her tür barışçı girişimde bulunmaya her hakları vardır. Demokratik değerler insanların inançlarını terketmesini de gerektirmez. Hiçbir demokrasi dindarların kendi mükemmeliyet anlayışlarını başkalarına dayatmasına müsade etmez. Zira bu zulüm ve kibri davet eder ki bunlar hiçbir inançta hoşgörülmez.
Dindarların doğru ve güzel davranışları, aileye bağlılık, hukuka saygı, zayıf ve korumasız olana merhamet gibi erdemleri öğretmeleri ve bizzat uygulamaları demokrasiyi güçlendirir. Demokratik toplumlar inançlılardan korkmamalı, onların katılımını arzu etmelidir. Ayrıca demokrasi diğer demokrasilerle otomatikman uyum içine girmez. Özgür yönetimler bağımızlıkla kurulur ki Türkiye de kendi bağımsızlığını kendisi kazanmış bir devlettir. Demokrasi işte böyle işler. Birbirimize karşı dürüst davranırız ama kendi kararlarımızı kendimiz alırız. Ve neticede o anki anlaşmazlığımız paylaştığımız değerleri gölgede bırakıp onların önüne hiçbir zaman geçmez. Demokratik iktidarlar farklarını yansıtır.
Her demokrasinin kendiyapısı, geleneği ve görüşleri vardır. Bununla birlikte değişmeyen bazı özellikler de vardır; bir yerden bir yere değişmez bunlar. İfade hürriyeti, hukukun üstünlüğü, devlet gücünün sınırlandırılması, ekonomik özgürlükler, kadınlara saygı ve inanç konusunda hoşgörü.. İşte bu değerler günlük hayatın onurunu belirler. Ve gelişimi sağlayan özgür ve yaratıcı enerjileri işte bunlar ateşler.
Bunları kazanmak on yıllar boyunca sürdürülen reformlar gerektirebilir benim ülkemde köleliği kaldırmak, ırk ayrımcılığı önlemek ve ideallerimizi sarsan diğer uygulamaları önlemek nesiller boyu çaba gerektirdi. Bu itibarla diğer toplumların bir günde değişmelerini isteyemeyiz ve bekleyemeyiz. Yol ne kadar uzun ve zorlu olursa olsun uğruna mücadele edilecek tek yer var; kendi kendini yöneten ve özgür bir toplum ideali. Demokrasi ülkede adaleti sağlar ve demokrasinin gelişmesi ülkeler arasında güvenliği temin eder. Bunun nedeni çok açık. Özgür insanlar bitimsiz durağanlık içinde yaşayamaz, küskünlük içinde tıkanıp kalamaz, kıskançlık, öfke ve şiddete kapılmaz. Özgür insanlar geçmişe takılıp kalmaz. Gelecek için yaşar geleceği kurarlar.
NATO ülkelerinin halklarının deneyimi işte böyledir. Alman-Fransa, Almanya-Polonya, Romanya-Macaristan arasındaki düşmanlıklar.. Bu ülkeler özgürleşip olgunlaştıkça eski uyuşmazlıklar ve nefret duyguları tarihe karışmıştır. Avrupa ülkelerinin artık umut içinde yaşamasındandır ki Avrupa artık dünya barışını tehdit eden silahlı ideolojiler üretmemektedir. Ve artık özgürlük geniş Ortadoğuya da huzur getirmelidir. İnanıyorum ki özgürlük Ortadoğunun geleceğidir.
Zira özgürlük tüm insanlığın ortak geleceğidir. Geniş Ortadoğuda demokrasinin gerçekleştirilmesi herkesin zaferi olacaktır. Baskı altında yaşayan milyonlar ailelerine umutlu yaşamlar sağlayabilecektir ve Türkiye gibi ABD gibi ülkeler de onları destekleyecektir. Türkiye ve Amerika daha da emniyetli olacaktır. Zira umutlu bir Ortadoğu artık vatandaşlarımızın ölümüne yol açan ideolojiler üretmeyecektir. Bu dönüşüm tarihin en büyük ve en zorlu görevlerinden birisidir. Ve sabrımızla, yoğun çabalarımızla Ortadoğuda halklarının güvenini kazanarak tarihin bize verdiği bu görevi yerine getireceğiz. Demokrasi tanımı gereği insanların seçeceği ve savunacağı bir şeydir kendilerince. İslam dünyasında özgürlüğün geleceği bu ülke vatandaşları tarafından belirlenecektir başkaları tarafından değil.
Geniş Ortadoğu ülkeleri vatandaşları için alternatifler çok açık ve seçik bir şekilde ortadadır. Alternatiflerden biri zorbalık, intihar ve cinayettir. Bunlar ne İslamın ne de başka bir dinin adalet anlayışına sığmaz. Diğer alternatif ise kadın ve erkeklerin adalet içinde huzur içinde yaşayıp kendileri ve çocukları için iyi yaşamlar kurabilecekleri alternatiftir. Ortadoğu halklarının istediği işte budur ve bu amaca mahsumları katlederek varılamaz. Siyasi aşırılık ile medeni değerler arasındaki bu mücadele hala devam ediyor. Bunu bu mücadeleyi Irakta görüyoruz. Camiler özgür bir hükümetin altını oymaya çalışıyorlar.
Bu mücadeleyi İranda da görüyoruz. Yorgun ve gözden düşmüş katı yönetim yanlıları yeni yetişen nesillerin demokratik iradesini baskı altına alıyorlar. Bu mücadeleyi Türkiyede görüyoruz. PKK ateşkesi terkedip Türk halkına karşı tekrar şiddet uygulamaya başlıyor. Bunu kutsal topraklarda görüyoruz; terörist caniler kendi barışçıl ve demokratik devletlerini hak eden Filistinlileri bu haklı davalarından geriye düşürüyorlar. Teröristler acımasız olabilmektedir ama sürekli hüküm sürmeyeceklerdir. Dünya Müslümanlarının yarısından fazlası demokratik yönetimler altında yaşamaktadır halihazırda. Ortadoğuda, Endonezyada, Batı Afrika, Avrupadan Kuzey Afrikaya... Ve demokrasi ideali Ortadoğuda oldukça güçlüdür. Arap ülkelerinde yapılan araştırmalar temsili hükümet ve özgürlükten yana tercihlerin geniş olduğunu gösteriyor.
Kuveytte, Katarda, Bahreynde, Yemende, Ürdünde, Fasta reformlar yapıldığını görüyoruz. Gerek Ortadoğuda vicdanlı ve cesur insanlar demokrasi ve adaletin savunuculuğunu yapıyorlar. Sovyetler Birliğinde ve eski demir perde ülkelerinde gördük; bu manevi kararlılık dev ordulardan, hapishane duvarlarından ve dikdatör iradelerinden çok daha güçlüdür ve böylesine manevi inanç Talibanların kırbacından, Saddamın polis devletinden ve teröristlerin zalim planlarından da güçlüdür. Önümüzdeki yol uzun ve zorlu bir yoldur. Ancak vicdan sahibi insanlar umutla yürüyecektir bu yolda, korku iktidarı Avrupada yaşayamadı, özgür insanların hakimiyeti Ortadoğuya da gelecektir. Bölgedeki liderler Amerikanın bazı dostları da dahil olayların yönünü iyi tespit etmeliler. Şiddet uygulayan aşırılarla uzlaşan bir ulus sadece onları güçlendirmeye hizmet ediyor.
Ve daha fazla şiddete davet ediyor. Muhalefetin baskılanması radikalizmi artırıyor. İktidarların uzun dönemde istikrarı değişime ve vatandaşların taleplerine açık olmaktan geçiyor. Bu erdemlerin farkında olan Türkiye büyük ve istikrarlı bir devlet olmuştur, demokrasi olmuştur. Amerika diğerlerinin de bu yolu izlemesi umudunu paylaşmaktadır. Benimki dahil batı ulusları Ortadoğuda demokratik ilerlemeye yardımcı olmak istemektedirler. Ne var ki yüzyıllarca süren ihtilaflar ve sömürgecilik nedeniyle bölgede bazı kuşkular olduğunu biliyoruz. Ve son 60 yıldır istikrar adına bölgedeki zorbalığı mazur görmemiz de bu güvensizliğe katkıda bulundu.
Bunlar Ortadoğu halklarını barış umudundan caydırmadığı gibi batı ülkelerini daha güvenli kılmadı. Tam aksine kötülüğün büyüdüğünü, şiddedin yayıldığını görüyoruz. Hem de kendi ülkelerimizin kendi şehirlerimizin caddelerinde görüyoruz. Bazı nefret türleri hiçbir zaman doymaz, yatışmaz. Bunların teşhis ve teşhir edilmesi ve bir alternatif tarafından da mağlup edilmesi gerekir ki bu alternatif de özgürlüktür. Genel Ortadoğuda reformistler özgür ve müreffeh toplum inşaa etme gayretindeler.
Amerika, Türkiye, G-8, Avrupa Birliği ve NATO onları destekleme kararı aldı. Pek çok ülke Afgan halkına yardım ediyor. NATO şu anda Afganistanda askeri bir harekat yürütüyor. İttifakın Avrupa dışındaki ilk harekatı işte budur. Irakta geniş bir koalisyon çoğu NATO ülkesi ordusu dahil olmak üzere bu ülkede bu ülke halkına düzgün ve demokratik bir yönetim konusunda kurma konusunda destek oluyor. Ve NATO Polonya öncülüğünde bir tümene de destek veriyor. Irak hükümeti çok önemli bir adım attı. On yıllarca süren zalim dikdatörlüğün ardından egemenliğin devredildiğine tanık olduk. Sadece 15 ayda Irak halkı Ortadoğunun en korkunç rejimlerinden birini geride bıraktı.
Ve ülkeleri artık dünyanın en yeni demokrasisi olma adayı olmaya başladı. Irakın, Ortadoğunun ve özgürlüğün tarihindeki bu çok önemli olaya tüm dünya tanık oldu. Irak demokrasisinin doğuşu tüm Ortadoğuda reformlara umut verecektir; Tahrana ve Şama farklı mesajlar verecektir. Özgür ve egemen bir Irak aşırıların, teröristlerin kesin bir yenilgisidir, artık nefret dolu ideolojileri özgür hoşgörülü ve başarılı bir ülke halkında taraftar bulamayacaktır. Teröristler Irak demokrasinini baltalamak için ellerinden geleni yapacaktır. Onlar acı ve üzüntü verebilirler. Ancak Iraktaki sonucu değiştiremezler, buna güçleri yok.
Medeni dünya kararlılığını sürdürecektir. Irak liderleri güçlü ve kararlıdır ve Irak halkı da özgürlük içinde yaşayacaktır. Irak önümüzdeki günlerde büyük zorluklarla karşı karşıyadır. Irakın liderleri kendi güvenliklerini kendi sorumlulukları olarak görmekte ve bu sorumluluğu almak istemektedirler.
Ve bu hafta zirvemizde NATO Irak emniyet kuvvetlerine eğitim yardımı vermeyi kabul etti. Türkiyeye ve diğer NATO müttefiklerine teşekkür ediyorum. Irakta kendi kendini yöneten ve kendi kendin isavunan bir ulus inşaa etme çabasına katkılarından dolayı. Ortadoğudaki demokrasi ve reformu geliştirme çabalarımız ilerliyor. NATO zirvesinde İstanbul işbirliği inisiyatifini onayladık ve geniş Ortadoğu ülkeleriyle birlikte terörle mücadeleye karar verdik. Sınırları kontrole, felaketzedelere yardım konusunda işbirliğine karar verdik. Türkiyenin oynadığı role de müteşekkiriz.
Bu geniş Ortadoğu girişiminde demokratik partner olarak oynadığı rol nedeniyle. Bütün bu çabalarımızın başarılı olabilmesinin planlardan politikalardan daha ötesine ihtiyacımız var. Kendi ülkelerimiz arasında ve Ortadoğu halkları arasında iyi niyeti ve güveni geliştirmemiz lazım. Ve iyi niyet ve güven insanların kalplerini ve zihinlerini kuşkudan, ön yargıdan ve dayanaksız korkudan ayrıştırabildikleri ölçüde mümkündür. Ben kendi ülkemde İslam inancı konusunda kötü bir şey duyduğum zaman biliyorum ki bu yurt dışında daha fazla duyuluyor ve Ortadoğudaki davamıza zarar veriyor.
Ve Müslüman dünyasından bazıları cinayet ve nefret uyandırıcı bazı propagandalar yaptığında bunlar da güven gerçek ve umut isteyen genç Müslümanlar tarafından da duyuluyor. Böyle konuşmalar Amerikada olsun, Ortadoğuda olsun hem tehlikeli hem sorumsuz hem de gereksizdir. Kültürel farklılıklarımız ne olursa olsun Hz. İbrahimin evinde saygı ve huzur olmalıdır.
Tanınmış Türk yazarı Orhan Pamuk, İstanbulun en iyi görümünün Avrupa veya Asya yakasından değil, her iki yakayı birleştiren köprüden görüldüğünü söyler. Onun eserleri de kültürler arası köprüler gibidir aynen Türkiye Cumhuriyetinin olduğu gibi. Bu ülkenin insanları Pamukun da gözlediği gibi şunun farkında; önemli olan partilerin medeniyetlerin, kültürlerin, doğunun batının çatışması değildir, önemli olan diğer kıtalardaki ve diğer kültürlerdeki insanların da aynen sizler gibi olduğunu idrak etmektir. Sayın hanımefendiler beyefendiler umuda olan ihtiyaçlarıyla, özgürlüğe olan haklarıyla barışa olan özlemleriyle Ortadoğu halkları, insanları aynı sizin gibi benim gibi insanlardır. Özgürlüğün doğmasına nicedir izin verilmedi burada. Bizler elimizdeng eleni yapıp onları özgürlüğün erdemine kavuşmalarına yardımcı olacağız. Teşekkür ederim, tanrı Türkiyenin güzel halkını korusun, Amerikan halkını korusun... |
|