|
Dünya çok küçük. Hem de düşündüğümüzden de
Bundan iki hafta once Radikal Futbol yazarlarından sayın Ahmet Çiğdemin, bugün Beşiktaşın teknik hocası olan Vicente Del Bosqueye yönelik yakışıksız yakıştırmasına ilişkin bu sütunlarda, İspanya Umum Kasaplar ve Sakatatçılar Derneği Başkanı Kılıklı Adam! (Bir Ahmet Çiğdem Eleştirisi) başlıklı bir yazı yazmıştım. Okurlarımdan bugüne kadar almadığım sayıda, inanılmaz olumlu destek e-mailleri aldım. Ne gariptir ki, tarihin ironi çarkı, döndü döndü ve Vicente hocayı sanki tekzip edercesine, Türkiyeye getirdi. Ama biz bu konulara alışkın insanlarız ne de olsa Aynı şekilde, Mircea Lucescuya da çeribaşı dememiş miydik? Önemli olan yazılanların arkasında durabilmek Bunu hep birlikte göreceğiz Bu konuyu çok fazla uzatmanın, ne Vicenteye ne bize, ne de başkasına faydası var Bugün Vicente del Bosque, iki yıllığına Beşiktaşa geldi. Önemli olan bu Başında olduğu Real gibi bir deve, dört yılda 6 kupa armağan eden, bu Salamancalı, sempatik ve bizden görünümlü insanın, Beşiktaş ve Türk futboluna ciddi katkılar sağlamasını bekleyeceğiz bundan sonra. Öncelikle her yönüyle akılcı ve mantıklı bir transfer Vicente Maliyeti yüksek de olsa, Beşiktaş gibi bir takıma da bu kariyerde bir hoca yakışırdı zaten Gördüğüm kadariyle tüm Beşiktaşlılar, hatta diğer futbolseverler de büyük bir heyecan içinde Vicenteyi yeşil sahalarda görmeyi bekliyor. Beşiktaşın uluslararası popülaritesine olumlu katkı sağlayacağı su götürmez bu transferin Ayrıca, Vicentenin alt yapıya önem veren bir hoca olduğunu da biliyoruz. Raul ve Guti gibi yıldızları Reale yetiştiren Vicente, umarım Beşiktaşta da aynı şeyleri yapmanın yollarını arayacaktır. Bir başka yararı; gerek kulübede, gerekse saha içindeki oyuncunun duyacağı saygı ve güven Bu son zamanlarda biraz erozyona uğramıştı Yine, Vicente tribünü de yakından etkileyerek, seyirci çekecek bir yapıdadır. Sahip olduğu parlak kariyer, Beşiktaşa hem mali, hem de sportif anlamda çok olumlu etkiler yapacaktır diye düşünüyorum. REALDEN HÜZÜNLÜ AYRILIŞ Asrımızın ve futbol tarihinin rekorları kırılamamış rüya futbol takımı Real Madrid, 2002-03 sezonunun son maçında Athletic Bilbaoyu Santiago Bernabéuda 3-1 yenerek, La Ligada 29.kez şampiyonluğunu ilan etmişti ki; bir ara TV kameraları, Santiago Bernabéuya döndü ve Mor Şimşeklerin sevincini ekranlara yansıtmaya başladı. İşte o sırada, bu zaferin en büyük mimarlarından birisi olan, yılların deneyimli, posbıyıklı hocası Vicente del Bosquenin yüzünde mutlulukla hüznün bir arada yaşandığı, garip bir yüz ifadesi ve ruh halini görür gibi oldum. O kocaman, şişman, sevimli ve sempatik hoca sadece sağ kolunu havaya kaldırıp, bir zafer işareti yaptıktan sonra oyuncularını öptü birer birer. Bu, Del Bosquenin veda öpücüğüydü. Oyuncu ve teknik adam olarak toplam 35 yılını bu takıma vermiş, kendisini bu kulübün bir memuru olarak gören Vicente, şampiyonluğun üzerinden daha yirmi dört saat geçmeden, Başkan Florentino Perez tarafından kapı dışarı edilmişti. Şampiyonluk sevinci kursağında kalan Vicentenin yerine, Man.Utd.da Alex Fergusonun yardımcısı olarak görev yapan, Mozambik asıllı Portekizli Carlos Queirozu getirilmişti. Her ne kadar, Real Madrid Kulübü Başkanı Florentino Perez, konuya ilişkin düzenlediği basın toplantısında, takımın daha güçlü bir strateji ve taktik kazanması için yeni bir teknik direktöre gereksinim duyulduğunu; bunun için de takımın başına Carlos Queirozun getirildiğini ifade etmesine karşın; gerçekte Perez, Realin 2002-03 Şampiyonlar Ligi yarı finalinde Juventusa yenilerek, elenmesini bir türlü hazmedememişti. Aslında Perezin bu hamlesi, Realde son derece başarılı olmuş ve bir çok dünya yıldızını hiç bir sorun yaşatmadan takımda büyük bir uyum içinde oynatabilmiş bir teknik adamın yatsınmasından başka bir anlam ifade etmemekteydi. Üstelik, o yıl da La Ligayı kazanan ve futbolculuğu dahil olmak üzere 11 sezonda R.Madride 9 kupa getiren ve en önemlisi, kulübü 100.yılında Avrupada şampiyonlar şampiyonu yapan bir teknik adamı başarısız, strateji ve taktik bilmeyen birisi konumuna düşürmek, Del Bosqueye yapılacak en büyük haksızlık olmuştu. Vicente bu olup bitenler karşısında ağzını açıp ta tek kelime etmedi ve adeta bir buçuk yıl inzivaya çekildi. Şimdi selefi Lucescunun emanetinin başında TARİHİN GARİP CİLVESİ Tarih eğer bir tesadüfler demeti değilse; Lucescunun da Galatasarayı şampiyon yaptığı yıl, aynı şekilde işine son verilmesi ve daha sonra da Beşiktaşın başına geçmesindeki tarihsel benzerliği, tarihin bir garip cilvesi olarak mı yorumlamalıyız? Futbol ile entellektüel kavramları birbirleriyle ne kadar örtüşür bilemiyorum ama bu iki kavramı bir potada eritip, işin felsefi boyutunu yeşil sahalara, büyük bir ağırbaşlılık ve sükunetle taşıyan Mircea Lucescu da, Vicente del Bosque de sıradan insanlar olmamalı diye düşünüyorum. Her iki teknik adamın da sakinlik, mütevazılık ve olgunluk temelinde, sergiledikleri tavır ve davranışlarının özünde, kimi eleştirilerin aksine, derin bir felsefi boyut yatar. Görülen o ki, Lucescu ile Beşiktaşta başlayan bu felsefi sitemsel süreç, Vicente ile de devam edecek USTA OYUNCU, PARLAK KARİYER Futbolcuyken R.Madridde mükemmel bir orta saha oyuncusu olan Vicente del Bosque, takımın alt yapısından yetişmiş ve en üst basamaklara tırmanma başarısı sergileyebilmiş, nadir oyuncu ve teknik adamlardan birisiydi. Bu denli parlak kariyere sahip bir oyuncu ve teknik adam olarak, R.Madridde büyük başarılara imza atan Del Bosque, 1999 yılında John Benjamin Toshaktan boşalan Madridin başına geçtiğinde, Real hem sportif anlamda hem de ekonomik anlamda büyük bir kriz yaşamaktaydı. R.Madrid İspanyada La Ligada ve Avrupada çok ciddi sportif bir kuraklık çekmekteydi. İspanyada son lig şampiyonluğuna 1997nin 14 haziranında Fabio Capellonun yönetiminde ulaşabilen Mor Şimşekler, UEFAda 1984 ve 1985te iki kez şampiyon olabilmişler; Şampiyonlar Liginde ise en son Jupp Heynkes yönetiminde 1997-1998 sezonunda Juventusu 1-0 yenerek, kupayı havaya kaldırabilmişlerdi. İşte bu koşullar altında, takımın başına geçen Vicente Del Bosque, soğukkanlı, sakin yaratılışı ve geniş vizyonu ile Madridin krizden de kurtulmasına olanak sağlayacak sportif başarılara birer birer ulaşmaya başlamıştı. Futbolculuk dönemi dahil Real Madride toplam 35 yıl hizmet eden Del Bosque, başında olduğu sürece takıma 2 kez Avrupa Şampiyonlar Ligi ve yine 2 kez İspanya Ligi şampiyonluğu yaşattı. Ayrıca, 1 Süper Kupa, 1 kıtalararası şampiyonluk kupasını da kulübe kazandırmayı başarabildi. 2003 yılında Dünyanın en iyi teknik adamı seçildi. 2000, 2001 ve 2002de Dünyanın en iyi 10 hocası sıralamasında hep Top Ten de kendisine yer bulabildi. Alt yapıya inanılmaz önem vererek, Raul ve Gutiyi Reale kazandırdı. Yönetiminde bulunduğu dönem içinde Real Madride 186 maçta, 104 galibiyet hediye ederek, % 55.91lik bir istatistik tutturabildi. İşte Salamancalı bu sempatik, mütevazı ve parlak kariyerli Vicente del Bosque böyle bir hoca ALMA MAZLUMUN AHINI Bugün takımında tek yıldızı idare edemeyen hocaların bulunduğu bir dünyada Vicente, o kadar yıldızı bir arada oynatma ve onları hazır halde tutma konusunda, olağanüstü teknik ve psikolojik becerilere sahip bir hocaydı Realde Maalesef başkan Perez, çoğu insan gibi bunun farkında olamadı ve Vicenteyi takımın başından alma gafletini gösterdi. Vicente, başkan Perezin o kadar astronomik transferine karşın, hep savunmanın göbeğinde birinci sınıf bir savunmacı isteyip durmuştu. Ama başkan hep medyatikliğin dayanılmaz cazibesine kapılarak, sürekli takımda forvet sayısını arttırma ve koleksiyonuna yeni değerli parçalar ekleme yoluna gitmeyi tercih etti. Vicentenin yerine Realin başına geçen sezon getirilen Carlos Queiroz, takım içi organizasyonda bu sezon öyle büyük ve yakıcı hatalara neden oldu ki, bu rüya takım Başkan Perezin beklentisinin aksine, ne Avrupada ne de La Ligada hiç bir hedefine ulaşamadı. Tarihinin en berbat sezonlarından birisini geçiren ve La Ligayı dördüncü bitirerek, ön eleme oynamak durumunda kalan Realde bu sene, işler hiç de Başkan Perezin istediği gibi gitmedi. Ve tarih Vicentenin öcünü aldı adeta. En çok da, başkan Perez i etki altına alarak, yanlış yönlendiren genel menejer Jorge Valdanodan. Vicentenin Beşiktaşa transferi, sadece Beşiktaşa değil; Türk futboluna da büyük yarar sağlayacaktır diye düşünüyor ve ümid ediyorum. Vicente, giderek rengi solan Ligimize yeni bir renk ve yeni bir soluk da getirecektir kuşkusuz. | ||||
|
|||||||
Spor Kapak | Futbol | EURO2000 | World2000 | Basketbol | NBA | Formula1 | Motor Sporları Tenis | Olimpiyat | Diğer | Foto Galeri | Yardım | Araçlar | Arama |Bize Yazın Reklam | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||