|
www.nationalgeographic.com.tr |
|||
Yazar: Ece Soydam
|
Bu kadar süre nasıl hareketsiz durabildiğime şaşırıyorum. Uyuşan bacaklarım artık benim bir parçam olmaktan uzak gibi. Onları hissedemiyorum bile. Yaban koyunlarını görüntülemek için gün doğarken geldiğim bu kayanın dibinde yedi saattir bekliyorum... | |||
Fotoğraf: Aykut İnce
|
Artık öğle sıcağı bastırdı. Gözlerim ufku tarıyor. Ve karşı sırtta birden bir dişi beliriyor. Bunca beklemenin ilk ödülü o. Ağır adımlarla benim bulunduğum kayaya doğru ilerliyor. Heyecanla onu izliyorum. Yaklaşıyor ve iki metre önümdeki kayanın dibine yatıyor. Doğum yapmak üzere sürüden ayrılmış. Her an doğurabilir! Bugüne kadar kimsenin görmediği bir anı kaydetmek üzereyim. Ancak çok geçmeden kalkıp gidiyor. Doğumu görüntüleyemiyorum ama o anda bunun önemi yok. Çünkü ilk kez bir yaban koyununa bu kadar yaklaştım. Onlarla ilk kez yine burada, 2002 yılının sıcak bir Ağustos gününde karşılaşmıştım. TRT için hazırladığımız Bozkırın Çocukları: Anadolu Yaban Koyunu belgeselinin çekimleri için ön araştırma yapmak üzere koruma altında oldukları Bozdağ Yaban Koyunu Üretme İstasyonuna gelmiştik. |
|||
Bize koruma alanını gezdiren görevlilerden biri, ilerideki tepenin üzerinde beliren yaban koyununu göstermek için İşte şurada duruyor diye seslendiğinde, yıllardır burada çalışmasına rağmen, halen nasıl bu kadar heyecan duyabildiğini merak etmiştim. Fotoğraflarda olduğundan çok daha etkileyici bir görünüşleri vardı. Bu ilk ziyaretimden sonra Bozdağdaki üretme istasyonunda çeşitli aralıklarla olmak üzere toplam 130 gün geçirecektim. Ocak 2003te çalışmalarımızı tamamladığımızda artık o denli hayatımıza girmişlerdi ki, baktığımız her şeyde, hatta rüyalarımızda bile onları görüyorduk. Artık biz de Bozdağlıydık! Koyundan çok ceylana benzeyen bu zarif hayvana yöre halkı ceren, ceran, kaya davarı, dağ koyunu gibi isimler veriyor. Ancak bu bölgenin dışında yaşayanlar Anadolu yaban koyununun varlığından dahi haberdar değil. Yaban koyunları (Ovis gmelinii anatolica), Konyadan yaklaşık 40 kilometre uzaklıktaki Bozdağ Üretme İstasyonunda yaşıyor. Aşırı avlanma, kurt ve çoban köpekleri gibi avcı türlerin baskısı, evcil koyunlarla aynı otlakları paylaşmaktan doğan besin sıkıntısı gibi nedenlerle sayılarının 40a düşmesi üzerine, 1966 yılında, dönemin Orman Genel Müdürlüğü bünyesindeki 6. Şube tarafından 420 kilometre karelik bir alanda koruma altına alındılar. Ancak anlatılan o ki, bu koruma çalışmaları dahi başlangıçta yeterli değildi. İlk yıllarından bu yana istasyonda çalışan görevlilerden biri, Kurtlarla, avcılar hayvanları rahat bırakmadı ki diye anlatıyor. 1989da koruma alanı içindeki 36 kilometre karelik bir arazinin dikenli tellerle çevrilmesinin nedeni de bu. Ancak bunun da yeterli olmaması üzerine 1996da tel örgüye elektroşok veriliyor. Yaban koyunları bu tarihten başlayarak bu tür risklerden uzakta üremelerini sürdürüyorlar. |
||||
Park görevlileri yaban koyunlarının sayısının 1998de 1000lere, 2004te ise 2000lere ulaştığını anlatıyor gururla Tel örgü çekilirken bu sınırın dışında kalan ve yaban hayatın acımasız kurallarıyla birlikte yaşayanların sayısı ise bugün 100ü geçmiyor. Her geçen yıl daha fazla yaban koyununa barınak olan Bozdağ İstasyonu bu koruma programıyla, Uluslararası Av ve Yaban Hayatı Koruma Konseyinin (CIC) 2002 Edmond Blanc Ödülünü aldı. Ancak sayılarının artması bazı riskleri de beraberinde getiriyor. Tel örgü içindeki yaban koyunları, uzun yıllar birbirleriyle çiftleştiği için, alandaki genetik çeşitlilik giderek azalıyor. Anadolu yaban koyununun genetik yapısını araştıran ODTÜ Biyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aykut Kence, Farklı alanlarda yaban koyunları bulunmadığı için, Anadolu yaban koyununun soyu tükenebilir diyor. Genetik bakımdan birbirlerine çok yakın bireylerden oluşması nedeniyle herhangi bir bulaşıcı hastalık, yaban koyunu toplumunu etkileyerek, toplumdaki tüm bireylerin hastalanmasına, hatta ölümüne yol açabilir. Bu nedenle bu endemik alttür için yeni yaşam ve koruma alanları arayışına giren Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Bozdağdaki yaban koyunlarının bir bölümünün, eskiden varlıklarını sürdürdükleri alanlara yeniden yerleştirilmesi için hazırlık yapıyor. Makalenin tamamını National Geographic dergisinin sayfalarında bulabilirsiniz. HAZİRANDA NATIONAL GEOGRAPHICDE Troya Tek bir kent değil Troya. Ören yerinde tam on kentin kalıntıları yer alıyor. Homerosun efsaneleştirdiği, üzerine on binlerce sayfa yazı yazılan Troyaya gidecek ziyaretçilerin, bu ören yerini taşlardan oluşan bir fotoğraf galerisi gibi büyük bir özenle dolaşması gerekiyor. Binlerce yıllık bir süre içinde kurulan, yıkılan, yakılan, terk edilen ve yeniden yapılan kentlerin herbiri bu özeni fazlasıyla hak ediyor. Ucuz Petrolde Son Petrolde kaçınılmaz son yaklaşıyor. Var oldukları öngörülen büyük rezervler dahi dünyanın petrol açlığını doyurmaya yetmeyecek ve yaşamsal önem taşıyan bu yakıt, yakın bir gelecekte kaynakların tükenmesi nedeniyle azalacak. Peki bizi yaşam tarzımızı değiştirmeye yönelik zor seçimler yapmak zorunda bırakacak bu son ne kadar yakın? Derin Karanlık Kaliforniya kıyılarından sadece bir yüzüş mesafesi uzaklıkta küçük bir kanal olarak başlayan ve hızla kıta sahanlığının sığ platosunu yarmaya girişen Monterey Kanyonu, çok tuhaf bir hayvanlar yelpazesine ev sahipliği yapıyor. Perudaki Kayıp Halk Arkeologlar, Perudaki kayıp halkın tarihi mezarları ve içlerindeki heykelleri kurtarmak için bulut ormanlarının tepelerinde tehlikelere atılıyor. Altın Ağaçkakan Yiyeceğini toprakta arıyor altın ağaçkakan; yaşamını ağaçlarda sürdürüyor. Uçarken parlak tüylerini gözler önüne seren bu gürültücü kuş, ekolojik açıdan doğada anahtar işlevi gören bir tür olarak varlığını sürdürüyor ve ormanın biyolojik çeşitliliğinin şekillenmesine yardımcı oluyor. Tarihten Sayfalar : Klasik Enerji ve ışığın kenti New York, Büyük Buhranın ilk günlerinde siyah-beyaz ve renkli fotoğraflarıyla National Geographicin sayfalarına konu oldu ve yazar Frederick Simpich, modern Dünyanın harikasını, 1930ların bakış açısıyla okurlara taşıdı. EK: Ayrıca, National Geographic Türkiye dergiyle birlikte tüm okurlara Dijital Fotoğraf Rehberi hediye ediyor. Hepsi ve daha fazlası Haziranda National Geographic dergisinde. |
||||
Kriz, kadınları bu sefer daha çok vurdu | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||