| | | | Türkiye’deki banka sayısının şu anda 49 olduğunu anımsatan Özince, sektörde özkaynakların 25 milyar doları aştığını, öz kaynakların toplam aktiflere oranının 2.1 puan artarak, yüzde 14.2’ye yükseldiğini kaydetti.
Özince, 2003 yılında yaşanan gelişmeler ve ekonomide gerçekleşen performansın, birikmiş sorunların aşırı dalgalanmalar olmadan çözümü için uygun bir ortam yarattığını belirterek, istikrar içinde sürdürülebilir bir büyüme trendinin yakalanması ve kalıcı hale getirilmesi için daha çok çaba gösterilmesi gerektiğini ifade etti.
RİSKLER MAKUL DÜZEYE ÇEKİLMELİ
Özince, sağlıklı ekonomik kararların alınması için belirsizliğin azaldığı ve risklerin makul düzeylere çekildiği öngörülebilir bir ortam yaratılması gerektiğini dile getirerek, şunları söyledi:
“Son günlerde yaşadığımız gelişmeler hassas bir dengede bulunduğumuzu, makro dengelerin sağlıklı olarak kurulmasının önemli olduğunu bir kez daha hatırlattı, ilerlemekte olduğumuz yolun çok da düz olmadığını gösterdi. Ekonomik performans hala iç ve dış siyasi ve ekonomik gelişmelere son derece duyarlıdır. Tasarruflarımızı artırmak zorundayız. Bütçe açığını daha düşük düzeye çekmek zorundayız. Mali disipline dayalı olarak enflasyonla mücadeleyi kararlılıkla sürdürmeliyiz. Yaptığımız bunca fedakarlık ve çektiğimiz sıkıntıya rağmen, henüz iyileşmenin başındayız. Bunu unutmayalım, gelişmeleri yakından izlemeli, doğru algılamalı ve proaktif olmalıyız. Mümkün olan en kısa sürede uluslararası kredi notumuzu yatırım yapılabilir ülke konumuna getirmeliyiz. Avrupa Birliği’ne ekonomik anlamda uyum sağlamanın iki temel koşulu olan işleyen bir piyasaya ve bu piyasalarda rekabete dayanıklı kurumların yaratılmasına çaba sarf etmeye devam etmeliyiz. Ulusal kurumlarımızın değerini korumalı ve artmasını sağlamalıyız.”
GEÇİŞ SÜRECİ GEREKLİ
Toplantı sonrası önümüzdeki günlerde Meclis”e sunulması beklenen Kredi Kuruluşları Kanun Tasarısı Taslağı”na ilişkin soruları yanıtlayan Özince, “Biz de çok istiyoruz, Türkiye”de AB normları her şeye hakim olsun, ancak AB normlarına ayak uyduracaksak tek sektör bankacılık değil ki, süper bir bankacılık sektörü olsun müşeriler buna hazır değilse olmaz” diye konuştu.
“Türkiye”de AB normları her yerde uygulanmaya kalksa trafiğe çıkacak araç kalmaz, evlerimizde oturamayız, lokantalar kapanır, gıda maddeleri toplanır” diyen Özince, “Elbette müreffef bir toplum olma hedefi çok güzel ama belli bir geçiş süreci gerekli” dedi.
Bankacılık sektöründeki düzenlemelerin diğer AB ülkelerinde de belli bir sürec içinde gerçekleştiğine dikkat çeken Özince, Türkiye”de de milli bankalar için böyle bir süreç gerektiğini savundu. Bankalar Kanunu”nda daha önce yapılan değişiklikte 7 yıllık bir geçiş süreci öngörüldüğünü hatırlatan Özince, “Banka sermayedarları yine böyle bir geçiş süreci isteyecektir, uygulama bir süre ister, aksi takdirde planlar, hesaplar zedelenir” diye konuştu.
KUR DENGEYİ BULUR
Kurun ve faizin dengeyi bulacağına inandığını belirten Ersin Özince, endişelenecek bir durumun olduğunu düşünmediğini söyledi. Özince, bu konudaki soralara şu yanıtı verdi:
“Serbest piyasada fiyat serbestçe oluşuyor. Bizim serbest piyasamızda biraz sığlık var ama bu da bizim realitemiz. Sonuç olarak serbest kurun ve faizin dengeyi bulacağına inanıyorum. ”
YENİ YÖNETİM KİMLERDEN OLUŞUYOR?
Bu arada, Türkiye Bankalar Birliği’nin (TBB) yeni Yönetim Kurulu da belirlenirken, Başkan 31 Mayıs Pazartesi günü belirlenecek. Yönetim Kurulu’nda yer alan bankalar şu isimlerden oluşuyor:
“Ziraat Bankası, Halk Bankası, Vakıfbank, İş Bankası, Yapı Kredi, Akbank, Garanti Bankası, Finansbank, Oyakbank, TEB, Denizbank, HSBC ve Eximbank.” Başkan 31 Mayıs Pazartesi günü yapılacak Yönetim Kurulu toplantısında belirlenecek.
Genel Kurul’da Denetçi üyeler de Dışbank, Şekerbank ve TSKB’den oluştu. | |
TMSF, Aksoy'un şirketlerine el koydu
Bankaların kara tahtaları siliniyor
