|
Vorkink, AKP Hükümeti’nin özelleştirme konusunda kararlılığına dikkat çekerek, şöyle konuştu:
“Kamu bankalarının özelleştirilmesi konusunda hükümetin niyeti olduğunu biliyoruz. Bizim uzmanlarımız kamu bankalarını inceleyerek bazı fonksiyonlarının özel sektöre devredilebileceği görüşüne vardı. Bu fonksiyonların ayrı ayrı özelleştirilmesi şeklinde bir formülü hükümete de ilettik. Bu konuda kararı elbette hükümet verecek. Şu anda kamu bankalarının blok halinde özelleştirilmesi çok mümkün değil. Çünkü bankaların içinde yüklü miktarda Hazine kağıdı da var. Tüm bunların nasıl yapılacağı konusundaki çalışmalarımız sürüyor.”
YENİ EYLEM PLANI GEREKLİ
Fon bankalarıyla ilgili sürece de değinen Vorkink, bu bankalarla ilgili bir eylem planı yapılması gerektiğini aktardı:
“Pamukbank ve diğer Fon bankaları için eldeki değerlere ve aktiflere bakılması gerekiyor. Bu bankaların nasıl özelleştirileceğine dair bir plan yapılmalı ve bu plan gerçekçi şekilde eyleme dökülmeli. Hem kamu bankaları hem de Fon bankaları için ayrıntılı bir planlama süreci gerekiyor.”
İstanbul Yaklaşımı’nın borç yapılandırılması ayağının iyi işlediğini vurgulayan Vorkink, yeniden yapılandırma sürecinde ise yapılacak çok şey bulunduğunu aktardı.
Hükümetin makroekonomik açıdan kararlı ve başarılı olduğunu söyleyen Vorkink, şöyle devam etti:
“Hükümet birçok konuda ve özellikle yapısal reformlarda iyi niyetle çalışıyor. Özelleştirme, kamu yönetimi, bütçe ve şeffaflıkla ilgili çarpıcı gelişmeler var. Belki tüm istenenler istenen seviyeye gelemedi ama yapıcı bir diyalog devam ediyor.”
DGD GEÇİŞ SÜRECİ NİTELİĞİNDE
Vorkink, tarımda Dünya Bankası destekli yürütülen doğrudan gelir desteğinin sadece geçiş süreci olduğunu, uzun vadeli hedefin tarıma yabancı yatırım çekmek olduğunu da aktararak şöyle konuştu:
“Doğrudan gelir desteğiyle ilgili olarak hem önceki dönemde sübvanse edilenlerden hem de geciken ödemelerden kaynaklanan bazı şikayetler var. Bu şikayetlerin ortadan kalkması için gerekli çalışmalar yapılıyor. Ancak Türkiye için sübvansiyonlar devam edemez bir seviyeye gelmişti. Doğrudan gelir desteği de uzun vadeli bir strateji değil, sadece geçiş süreci. Nihai hedef, yabancı yatırımcıyı tarım sektörüne çekebilecek bir altyapıyı hazırlamak.”
Andrew Vorkink, enerji fiyatlarının çok yüksek olduğuna da değinerek; bunun düşürülmesi için etkinliğin artması gerektiğini vurguladı.
Vorkink, özelleştirmenin yasal çerçevesinin yenilenmesi gerektiğini kaydederken, “Yasal çerçeve ile özelleştirmenin elele yapıldığı bir ortamda özelleştirilecek şirketlere verilecek fiyatların artacağı da muhakkak” dedi.
Vorkink, Uluslararası Para Fonu ile Türkiye arasındaki ilişkinin 2004’ten sonra nasıl devam edeceğini tarafların belirleyeceğini söyledi:
“IMF’nin ülkelerle birçok ilişki tipi var ve stand-by bunlardan sadece biri. Bunun dışında önlem düzeyli ilişki ya da 4. madde kapsamında ilişki gibi bir çok alternatif var. Önemli olan, Türkiye’de makroekonomik istikrarın sağlanması. Bu olduktan sonra kalanı IMF ile Türkiye arasında varılabilecek bir anlaşmadan ibaret. Biz Dünya Bankası olarak IMF programları bitse dahi AB sürecindeki birçok ülkeye desteğimizi sürdüren programlar yürüttük. Türkiye için de bunlar geçerli olabilir.” | |
Bankaların kara tahtaları siliniyor
Bankacılar 'AB normları'nda kararlı
