|
Meclis tarihinde ilk kez olmak üzere yazın çalışan bu komisyonun amacı, trafik güvenliği konusunda toplumu duyarlı kılmak, trafikte uygar vatandaş yaratmak için toplumun bütün kesimlerine çağrıda bulunmak. ARAÇ BAŞINA DÜŞEN ÖLÜM KORKUNÇ Komisyon Başkanı DSP İstanbul Milletvekili Ahmet Tanın bu konuda verdiği bilgiler çarpıcı: Trafik kazaları yıllık olarak Türkiye ekonomisine 8 ile 9 milyar dolar arasında bir yük getiriyor. Bakım maliyeti yüksek olan ortopedik ve iç kanama vakaları, faturayı kabartıyor. Trafik felaketi nedeniyle, Avrupa Birliği ülkelerine kıyasla, Türkiyede tomografi klinikleri sayısında ciddi bir patlama yaşanıyor. Dünya Bankası sayılarına göre, son on yılda Türkiyede trafik 120.000 kişiyi öldürdü. Bu sayı, terör kurbanlarını 4 kez, 17 Ağustos 1999 depremi kurbanlarını da 5 kez katlıyor. Trafik açısından, Türkiyenin AB ile hiç bir uyumu yok. Gerçi ABnin aday ülkeler için çizdiği yol haritasında trafik ile ilgili hiç bir kural yok. ABnin 100,000 kadar sayfalık müktesebatında trafikle ilgili kuralı yoksa da, her ülkenin kendi kuralları çerçevesinde trafiği düzenliyor. Türkiye, araç sigortaları, sürücü kursları, araçların teknik yeterliliği ya da yolların standartları açısından olsun, AB normlarından çok uzak. Araç sayısı, trafik polisi eğitimi, kat edilen kilometre ortalaması ile, Türkiye her açıdan AB ülkelerinden çok gerilerde. Türkiyede araç başına düşen ölen sayısının oranı ürkütücü boyutta. Türkiyede sadece 7 milyon araç varken, ölü sayısı yılda 12.000i aşıyor. Kazalarda ölen sayısı yüzde 30lara varıyor. AB ülkelerinde bu oran yüzde 5i aşmıyor. Fransayı kaplayan yollar 300.000 kilometre iken, Türkiyede bu sayı ancak 70.000 kilometre civarında. Yıllık trafik kazası sayısı iki ülkede de 12.000 olması, Türkiyede kilometre bazında riskin ne kadar yüksek olduğunu gösteriyor. Denetimler, Türkiyede araçların yüzde 25 oranında zorunlu trafik sigortası yaptırmadığını, ayrıca taşıt pul uygulamasından da kaçınıldığını kanıtlıyor. AB ülkelerinde kasko zorunlu iken, Türkiyede bu zorunluluğun olmaması, ekonomiye ağır bir yük getiriyor. Ekonomik olanaksızlık nedeniyle, hastahane bakımı yapılamıyor, yaralıların yaşamsal riski ciddi biçimde artıyor. Türkiyede demiryolları ve deniz yolları taşımacılığın tamamen ihmal edilmiş olması sonucu, nakliye yüzde 90-95 oranında karadan yapılıyor ve risk unsurunu artırıyor. Kapsamlı bir araştırma başlatmış olan Trafik Güvenliği Araştırma Komisyonu, ilk aşamada 40 ilin valilerini, emniyet müdürlerini ve emniyet müdürü yardımcılarını çağırıp, kendi bölgelerindeki trafik sorunlarını değerlendirmelerini istemiş. Geçen hafta çalışmalarını İstanbula taşıyan Komisyon, depremin yıl dönümünde depremden etkilenen vilayetlerin trafik yetkililerini dinledi. Deprem ile trafik felaketleri arasındaki benzerliklere dikkat çeken Ahmet Tan, trafik felaketinin depremden de daha ağır bir bilançosu olduğunu belirtiyor. Komisyonun amacı, raporunu tamamlamayı hedeflediği Kasım ayına kadar, sorunu saptayıp, geniş bir çerçeveye oturtmak. Bu nedenle, bütün kamu kuruluşları, şoför federasyonları, uzmanlar, bilir kişiler ve Üniversiteler ile görüşen Komisyon üyeleri, geniş bir yazılı belge arşivini topluyor. KURALLARI UYGULAMAK YETER Trafikte yeni bir şeyi icat etmek gerekmiyor. Uluslararası kuralları uygulamak yeter diyen Ahmet Tan, olayın toplumsal boyutuna da dikkat çekiyor. Bu kadar uzun bir süredir yüksek enflasyon ve işsizliğin etkisi altında kalmış bir ülkede, trafikteki anarşinin toplumsal bir rahatsızlığın işareti olduğuna dikkat çekiyor. Trafik alanında yaşanan sorunların, aslında başka alanlarda var olan toplumsal sorunları yansıttığı bilinci ile Komisyon, sosyal psikologlar ve etnologlarla da ortak bir çalışma sürdürüyor. | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||