|
Ancak, 2003 yılı bu derin izlerin kapatılması açısından beklentilerin gerçekleştiği bir yıl olmadı. Maaş zamları ortalama yüzde 15-20 bandında kaldı. Dolayısıyla yüzde 20lik yıllık enflasyon düşünüldüğünde, sadece krizde kaybedilen alım gücünün daha da düşmemesi sağlanmış oldu. Ertelenen talepleri hayata geçirecek bir refah artışı yine bir sonraki yıla kaldı.
Çalışma koşulları açısından bakıldığında ise, durum daha da kötü bir hal aldı. İşletmelerin hemen tümü krizin izlerini silmek için yapılarında bazı düzenlemeler yaptı. Ancak bu adımlar büyük ölçüde verimlilik adı altında daha az çalışanla daha çok iş yapma felsefesine dönüştü. Ekonomideki büyümeye rağmen işe alımların artmaması da bunun bir kanıtı oldu.
Hemen tüm firmalar aldıkları elemanları satış odaklı olarak seçti. Satış elemanlarının alımı esnasında ise sabit maaş yerine düşük maaş+prim yaklaşımı öne geçti.
2003 yılında en olumlu gelişme yan menfaatlerde sağlandı.
Özellikle faizlerin gerilemesi ve işletmelerin üzerindeki finansman maliyetlerinin kısmen azalmış olması sayesinde yan menfaatlerde artış gözlendi. Otomobil kredisi faizlerindeki gerileme ve leasing koşullarındaki iyileşme sayesinde satış odaklı çalışan birçok işletme araç filosunu yenileme yoluna gitti.
HEDEF ENFLASYON KADAR ZAM
Peki, çalışanları nasıl bir 2004 bekliyor? Tabii ki bu noktada en çok ön plana çıkan konu yine ücretler... Şunu açıkça belirtmek gerekiyor ki, şirketlerin 2004 ücret stratejileri 2003 yılındakinden çok farklı olmayacak.
Büyük holdinglerin çoğunda ücret artışları yılın ilk yarısı için yüzde 10, ikinci yarı için ise yüzde 5 olarak öngörülüyor. Böylece ulaşılacak yüzde 15.5lik ortalama zam rakamı, yüzde 12lik yılsonu enflasyon hedefiyle uyumlu olacak gibi. Eskisi gibi yüzde 30luk, 40lık zamların artık olmayacağını hepimiz biliyorduk, ama çalışanların büyük bölümünün umudu hiç değilse kayıpların telafi edilebileceği yönündeydi.
Ancak yapılan hazırlıklar bunun çok da düşünülmediğini gösteriyor. Sadece 2003 yılında düşük zam yapan firmaların, çalışanlarını elinde tutabilmek için yüzde 20lere çıkmayı düşündüğü görülüyor.
Kısacası çalışanlar için 2004, yine kredi kartlarına yüklenilecek, bankalardan düşük faizli tüketici kredisi alınıp kredi kartlarını kapatmakla geçecek bir yıl gibi görünüyor.
ASGARİ ÜCRET ETKİSİ
Bu noktada çalışanların tek umudu hükümet. Bilindiği gibi hükümet asgari ücrete yapılacak zam konusunda cömert davranma yanlısı... Bunun baz ücret etkisiyle diğer ücretleri yukarı çekmesi de kuvvetle muhtemel. Dolayısıyla asgari ücrete yapılacak olan zammın oranı, en azından asgari ücretten yüksek geliri olan, ancak düşük gelirli kesimin ücretini yukarı çekebilecek gibi görünüyor.
Yan menfaatlerde 2003te sağlanan ivmenin, 2004te de sürebileceği görüşü hakim. Malum, satış odaklı çalışan şirketlerde özellikle prim, otomobil gibi yan menfaatlerden ancak bir yere kadar feragat edilebiliyor.
Prim ödemelerinin zamanlaması konusundaki sorunlar devam etse de durumun biraz daha iyiye gideceğini söylemek yanlış olmayacak. Ancak birçok çalışan için en önemli güvencelerden biri olan sağlık sigortaları konusunda şirketlerin hala çekingen davrandığı görünüyor.
Bu arada, bireysel emekliliğin de bir başka yan menfaat olarak karşımıza çıktığını hatırlamak gerekiyor. Bu konudaki çalışan talepleri 2004te olmasa bile, en azından 2005ten itibaren işletmelerin üzerinde baskı yaratacak. Yemek paralarında enflasyon kadar bile artış öngörülmüyor...
KARİYER ŞARTI
Gelelim kariyer konusuna... Ekonomik krizden bu yana hemen herkes hayatta kalmayı öncelik sayıyor, iş güvencesini gelecek planlarının önüne koyuyordu. Ancak iş piyasasında özellikle nitelikli ve deneyimli işgücüne olan talepte artış görülüyor. Yani 2004, şirketlerin çalışanların (bazı sektörler dışında) eskisi kadar çaresiz olmadığını görüp, önlerine bir kariyer planı sunmaları gereken bir yıl olarak karşımıza çıkıyor. Ama az adam, çok iş felsefesi, aynen devam edeceğini unutmadan...
İşverenlerin çalışanlarını motive edebilmek için ellerinde iki silah var. Maaşlarına zam yapmak birinci ve en etkili yol...
İkinci yöntem ise kariyer gelişimi sağlamak. Tabii ikisinin bir arada yapılması en doğru yol. Ama bu iki yöntemden herhangi birini izlemeyen işletmeleri önemli tehlikelerin beklediğini unutmamak gerekiyor. Zam yapmamanın maliyeti, düşük performans, işten ayrılan ya da en azından sürekli iş arayan kalifiye elemanlar ve mutsuz bir çalışma ortamına dönüşerek, bazen yapılacak zammın maliyetini geçebiliyor.
2004ün işveren için bol kâr, çalışan için bol ücret ve kariyer, işsizler için iş getirmesi umuduyla... | |