|
15 Aralık 2003 Devlet Bakanı Ali Babacan, hükümetin istikrarı ve güven ortamını zedeleyecek hiçbir gerginliğe izin vermeyeceğini, ekonomik programın kararlılıkla sürdürüleceğini söyledi. Babacan, AKP hükümetini popülizmle suçlamanın haksızlık olduğunu, bu kadar güçlü bir hükümetin popülizme gerek duymayacağını savundu. Dünya Bankasının hazırladığı Makroekonomik İstikrar ve Sürdürülebilir Büyümeye Doğru Ülke Raporunun, objektif ve tutarlı değerlendirmeler içerdiğini söyleyen Babacan, ekonomideki olumlu tablonun devam etmesi için her türlü önlem alınmaya devam edileceğini belirtti. Hazine Müsteşarı Halil İbrahim Çanakcı da, uygulanmakta olan ekonomik programın olumlu sonuçlarının 2003 yılında alınmaya başlandığını belirterek, 2004te de başarının kalıcı olmasını sağlayacak politikaların izleneceğini belirtti. |
DB: Türkiye'nin reforma ihtiyacı var DB, banka satışlarını bekliyor |
|||
Bütçenin gelir ayağında önemli adımlar atılmaya devam edecektir diye konuşan Babacan, uygulanan sosyal politikaların popülizm olarak yansıtmanın da doğru olmadığını dile getirdi. POPÜLİZM LÜKSÜMÜZ YOK Babacan, yaptığı konuşmada, Ne Türkiyenin ne de hükümetin, popülizm yapma gibi bir lüksü olmadığını ve olamayacağını söyledi. Koltuk sevdası, iktidar hırsı, seçim kaygısı olmayan bir hükümeti popülizm ile itham etmenin haksızlık olacağı inancında olduğunu belirten Babacan, Türkiyenin sosyal politikalar ile popülizm arasındaki ince çizgiyi kavramak ve algılamak zorunda olduğunu ifade etti. Gelir dağılımında var olan dengesizliğin giderilmesi için, büyüme performansının yanı sıra ülke içindeki paylaşımı da daha adil hale getiren politikaları bir bir uygulamaya koymaya kararlı olduklarını anlatan Babacan, yapılan akademik çalışmaların, Türkiyede kişilerin eğitim seviyelerinin artırılması halinde daha yüksek gelir basamağına tırmanabileceğini gösterdiğini vurgularken, şöyle devam etti: Bu gerçekten de umut verici bir sonuçtur ve gelir dağılımı açısından da önemlidir. Eğitimin seviyesi ve kalitesini artırarak, gelir dağılımının da iyileştirmeye katkıda bulunabiliriz. Bu amaçla önümüzdeki dönemde eğitime yönelik projelerin, daha da hız kazanacağını düşünüyorum. Orta ve uzun vadede sürdürülebilir yüksek hızlı büyümeyi yakalamanın anahtarı, bu performansı sağlayabilecek ortamı yaratacak yapısal reformların hızla gerçekleştirilmesidir. Ekonomide sağladığımız istikrarın, orta ve uzun vadede perçinleşmesi için de, yapısal reformlar alanında ilerleme kaydedilmesi şarttır. Yapısal reformları uygulama sürecinde kısa vadede ortaya çıkabilecek bir takım zorlukların aşılması ve süreçten zarar görebilecek kesimlere destek sağlanması da önceliklerimiz arasındadır. ÖZELLEŞTİRME ÖZEL SEKTÖR İÇİN ÖNEMLİ Babacan, kamu maliyesi ve finansal istikrar alanlarında kaydedilen mesafe ile özel sektörün gelişmesine çok daha elverişli bir ortam yaratıldığını vurgularken, bu çerçevede yapılan çalışmaları hatırlattı. Babacan, özel sektörün ekonomideki rolünün artırılması bağlamında özelleştirmenin önemli rol oynadığını söyledi. Devlet Bakanı Babacan, şöyle devam etti: 2003 yılında özelleştirme programında, beklentilerimizin altında da olsa ilerleme kaydedilmiştir. Bir çok büyük kamu yatırımının özelleştirilmesi için ihaleye çıkılmış, bir çok küçük ve orta ölçekli işletme özelleştirilmiştir. Dünya Bankası tarafından hazırlanan bu detaylı çalışmadaki tespitlerin, uyguladığımız ekonomik programı teyit ettiğini ve gelecek dönemdeki politika önceliklerimiz ile uyuştuğunu görmek, beni ayrıca memnun etmektedir. PROGRAMIN SOSYAL BOYUTU DA VAR Ekonomik programın sosyal boyutu öne çıkaran bir program niteliğinde olduğunu hatırlatan Babacan, önümüzdeki dönemde bu konudaki çalışmalar hız vermek amacında olduklarını söyledi. Babacan, sıkı mali politikaların kısa vadede piyasalara güven vermekle birlikte kamu sektörü reformlarının hızla tamamlanmasının kamu açıklarının, orta ve uzun vadede de kalıcı şekilde düşürülmesinin anahtarı olacağını söyledi. 2004 yılında da, GSMHnin yüzde 6.5i düzeyindeki kamu sektörü faiz dışı fazla hedefinin, kamu maliyesi politikalarının temel unsuru olmaya devam edeceğini anlatan Babacan, bu yüksek faiz dışı fazlanın, borç stoğunun azaltılması ve tesis edilen makro ekonomik istikrarın devamı için vazgeçilmez olduğunun bilindiğini söyledi. 2004TE POLİTİKALAR SÜRECEK Hazine Müsteşarı İbrahim Çanakçı ise, raporun bir kaynak niteliği taşıdığını ve tüm bölümlerinde ihtiyatlı bir iyimserlik mesajı verildiğini, sürdürülen programda elde edilen başarıların hiç kimseyi rehavete sürüklememesi ve uygulamalardan taviz verilmemesinin altını çizdiğini söyledi. Çanakçı, Uygulanan ekonomik programın olumlu sonuçları 2003 yılında alınmaya başlamıştır. Elde edilen başarının kalıcı olmasını sağlayacak politikalar izlenecektir. Yapısal reformlar öngörüldüğü üzere hayata geçirilecektir dedi. Katsu: Türkiyenin potansiyeli yüksek Dünya Bankası Başkan Yardımcısı Shigeo Katsu, Türkiyenin 21. yüzyıla çok büyük fırsatlarla girdiğini, genç nüfusu, dinamik özel sektörü ve önemli bir coğrafi konumu sahip olduğunu, Avrupa Birliğine üye olma potansiyeli bulunduğunu belirterek tüm bunların Türkiyeye bölgesel lider olma olanağı sağladığını söyledi. Katsu, Avrupa Birliğine aday ülkelere göre Türkiyenin benzer büyümeyi gösteremediğini kaydetti. Türkiyenin birçok alanda yaptığı reformlara değinen Katsu, sonuçların çok etkileyici olduğunu ve daha düşük enflasyona işaret ettiğini belirterek, Türkiyenin güçlü toparlanmadan sonra istikrarlı büyümeye girme şansı vardır. Mali ayarlama, kamu sektörü reformu ve toplumsal alandaki reformların devam etmesi gerekir dedi. Türkiyenin uyguladığı reformları devam ettirmesinin önemine de işaret eden Katsu, bunun krizlere karşı hassas olma durumunu da değiştireceğini vurguladı ve ayrıca sosyal politikaların güçlendirilmesi gerektiğine işaret etti. YABANCI SERMAYE KAR ADAM GİBİ Katsu, gelişmelere rağmen doğrudan yabancı sermaye girişinin düşük olduğunu belirterek bu durumu herkes tarafından konuşulan, ayak izleri olan ama kendisi görünmeyen kar adama benzetti. Katsu, Avrupa Birliği üyelik sürecinin de Türkiye için önemli bir destek rolü oynayacağını da kaydetti. Türkiyenin uyguladığı reform programını destekleyen Dünya Bankası, son üç yılda 4.2 milyar dolarlık bir kredi sağladı. Önümüzdeki yıllar için de, ülke destek stratejisi kapsamında 4.5 milyar dolarlık bir kredi daha sağlayacak. Katsu ayrıca, Türkiye için hayati önem taşıyan bu konunun görüşülmesine fırsat verdiği için de hükümete teşekkür etti. Bu raporun, Türkiyenin makro ekonomik istikrar ve sürdürülebilir bir büyümeye nasıl gidebileceğini de gösterdiğini belirten Katsu, bu süreçte mali uyumun önemli olduğunu vurguladı. Katsu, dalgalı kur uygulamasının sürdürülmesinin, dış şoklara dayanma açısından önemli olduğunu belirtirken, ABye giriş çabalarının, Türkiyenin reform gayretlerinin, stratejik bir dış çapası olduğunu da ifade etti. Geçen 3 yıllık dönemde, Türkiyeye, Ülke Yardım Stratejisi (CAS) çerçevesinde 4.2 milyar dolarlık mali yardım sağlandığını belirten Katsu, yine CAS çerçevesinde, önümüzdeki 3 yıl için Türkiyeye 4.5 milyar dolarlık bir mali yardım sağlanacağını bildirdi. Rapor hakkında bilgi veren Dünya Bankası Türkiye temsilcisi Andrew Vorkink ise Türkiye için iki senaryonun ele alındığını, bu senaryolardan birinin Türkiyenin yoluna programlı, diğerinin ise programsız devam etmesi olduğunu söyledi. Vorkink, programla ilerlemesinin Türkiyeye orta vadede daha hızlı büyüme olanağı göstereceğini, programsız yürümesinin iç ve dış krizler karşısında savunmasızlığını ortaya koyduğunu anlattı. Büyüme hedefleri yakalanır Dünya Bankasının hazırladığı rapora göre, ekonomik programın, hükümetin istikrar ve büyüme hedeflerini gerçekleştireceğini öngörüyor. Basına dağıtılan raporda, yürütülen ekonomik program kapsamındaki orta vadeli projeksiyonların, sürdürülebilir reform senaryosunu oluşturduğu belirtilerek, şöyle denildi: Sürdürülebilir rapor senaryosunda ekonomik programın hükümetin istikrar ve büyüme hedeflerini gerçekleştireceği öngörülmektedir. Ekonominin 2003-2006 döneminde yüzde 5 istikrarlı bir reel büyüme hızıyla 2001 resesyonundan tamamen çıkması beklenebilir. Raporda, Türkiyenin, stratejik konumundan dinamik nüfusuna kadar pek çok avantajına rağmen, önde gelen gelişmekte olan ülkelerin sağladığı büyüme hızını gerçekleştiremediği ifade edilirken, Türkiyenin dünyada yılda yüzde 30 dolayındaki yüksek enflasyonla mücadeleyi sürdüren yegane büyük ülke olduğu vurgulandı. Raporun özet kısmında, hükümetin reformlara inandırıcılığını tesis etmesi ve yatırımcıların güvenini artırması için hızlı hareket etmesinin çok önemli olduğu kaydedildi. Ayrıca, orta vadede, yüksek oranlı ve adil gelir dağılımını sağlayan bir büyümenin sürdürülmesinin zorlu bir reform programına dayandığı belirtildi. Raporun özet kısmındaki reform senaryosunda, yüzde 5 sürdürülebilir büyüme öngörülmekle birlikte, Türkiyenin demografik koşulları göz önüne alındığında AB ile yakınlaşma yönünde gerçek ilerleme kaydetmek için daha da yüksek bir büyümenin gerektiği ifade edildi. Raporda, Bu, orta vadeli reform programı kararlı bir şekilde uygulanmasının stratejik gereğini vurgulamaktadır. ABye katılıma yönelik ilerleme Türkiyenin reform çalışmaları için stratejik bir dış destek sağlayacaktır denildi. Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) Müsteşarı Ahmet Tıktık da, önemli alanlardaki reformların aceleye getirilmemesi gerektiğine inandığını söyledi. | ||||
Bankaların kara tahtaları siliniyor | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||