| | | | Yolsuzlukların önüne geçilmesinin birinci öncelik olmasının önemine de değinen TÜSİAD Başkanı, “Hükümetin bu yöndeki çabalarını destekleyeceğiz” diye konuştu. 2004 yılının zorlu geçeceğini de belirten Özilhan, Avrupa Birliği ve Kıbrıs başta olmak üzere uluslararası ilişkilerin iyi yönetilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
KAYHAN: POPÜLİZM TEHLİKESİNE DİKKAT
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Muharrem Kayhan da, Türkiye’yi 2004 yılında bekleyen asıl büyük tehlikenin popülizm olduğunu, hükümetin bu konuda dikkatli adımlar atması gerektiğini söyledi.
Kayhan, yaptığı konuşmada, Türkiye’nin son derece olumlu adımlarla doğru bir yolda ilerlemesini sürdürdüğünü, ekonomi ve demokraside önemli adımların atıldığını söyledi. Enflasyonun düşürülmesinin büyük ölçüde başarıldığını, faizlerde önemli gelişmeler sağlandığını, ihracatta beklenenin üzerinde bir performans sergilendiğini kaydeden Kayhan, hükümetin 2004 yılında dikkatli davranması gerektiğini belirtti. Enflasyondaki düşüşü büyük ölçüde maliyet cephesinin desteklediğini kaydeden Kayhan, 2004’te de aynı koşulların varolacağını beklemenin ciddi hatalara yol açabileceğini söyledi.
Kayhan, Türkiye’yi 2004 yılında bekleyen asıl büyük tehlikenin popülizm olduğunu belirterek, son günlerde emekli maaşları ve asgari ücret konusunda özel sektörün rekabet gücünü etkileyebilecek enflasyon oranındaki zamlar ve sicil affı hazırlıklarının popülizmin yeniden canlandırıldığı izlenimini yarattığını söyledi.
PROGRAM KARARLILIKLA UYGULANMALI
Bu arada, TÜSİAD tarafından YİK toplantısına sunulan “Kamu Sektörü Göstergeleri” adlı raporda, IMF destekli ekonomik program ile faiz dışı fazla politikasına devam edilmesi gerektiği kaydedildi. Raporda, kamu gelir ve harcamalarının rasyonalize edilerek kamu açıklarının azaltılması ve harcamaların kalitesinin artırılması gerektiği belirtildi.
Kamu maliyesinin kalitesi ve sürdürülebilirliği hedeflenirken kısa ve orta-uzun vade ayrımına dikkat edilmesininin zorunluluğuna dikkat çekilen raporda “Kısa vadede, IMF destekli ekonomik program ile makro ekonomik dengesizlikleri kalıcı olarak ortadan kaldırma amacıyla faiz dışı fazla politikasına devam edilmelidir” denildi.
Bu politikanın kamu sektöründeki yapısal reform programlarıyla desteklenmesinin zorunlu olduğu ifade edilen raporda bu hedeflerin Türkiye’nin AB üyelik hedefiyle de örtüştüğü kaydedildi.
Kamu sektöründeki dönüşümün diğer ayağının da özel sektör olduğu vurgulanan raporda, “Kamunun kurumları ve kurallarıyla iyi işleyen bir piyasa ekonomisi için gerekli dönüşümün sağlamasıyla birlikte, Türkiye ekonomisinin rekabet gücünü artırma yükümlülüğü özel sektörün olacaktır” görüşü savunuldu.
Kamunun ekonomideki rolünün düzenleyicilik vergilendirme üretim, tüketim ve transferleri kapsayan bir yaklaşımla ele alınması istenen raporda, “harcamaları ne şekilde olursa olsun kısmak ve vergi gelirlerini ne şekilde olursa olsun artırmak gibi bir bakış açısının ötesine geçilmesinin” zorunlu olduğu vurgulandı.
Kurumları ve kurallarıyla iyi ilşeyen bir serbest piyasa ekonomisi perspektifinin hakim kılınması istenilen raporda, geçen 15 yılda etkin bir kamu harcama sisteminin kurulamadığı ve tüm fonksiyonların bütçe kısıtına tabi olduğu savunuldu. | |
Koç: Herkes girdikten sonra anlamı yok
Bankaların kara tahtaları siliniyor
