| Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği Başkanı Timur Erk.
| |
AB müktesebatı ile uyum çalışmalarını, usulunca yönergeler doğrultusunda geliştiren kimya sanayicileri, şimdiden yüzde 40-50 oranında ABye uyum sağlamış durumda. Sektörün bugünkü durumu, bu arada uyum çalışmalarda ABden önemli destek almış Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan veya Polonyanın kimya sanayiinden hiç de farklı değil.
ETKİN KRİZ MASASI
AB müktesebatına uyum çalışmalarını dikkatle yürüten Kimya Sanayicileri Derneği, bir Kriz Masası kurmuş bulunuyor. 24 saat on-line çalışan Kriz Masasında bir uzman sürekli görev başında. Örneğin bir karayollu kazası sonucunda, çevreye tehlikle kimyasalların yayılması halinde, Dernek üyesi Kriz Masasına derhal başvurarak olay yerine konuda uzman bir kişinin acilen gönderilmesini sağlıyor.
Gereğinde Türkiye Kriz Masası Avrupa Kriz Masasına başvurup, oradan da yardım talep edebiliyor, ve kazanın çevreye en az zararla atlatılmasını sağlıyor. Timur Erk: Deprem sonrası yapılamayan acil müdaheleyi artık karayollarında gerçekleştirecek durumdayız. Ayrıca, Boğazdan geçen her tehlikeli madde yüklü gemiye kaza halinde ne şekilde müdahele etmeleri gerektiğini bildiren yazılı bir kılavuz sekiz yıldır veriyoruz. Bu uygulama kapsamına yakında TEM yollarını kullanan TIRları da alacak diyor. Aktif bir sivil toplum örgütü olarak çalışan Kimya Sanayicileri Derneği Çevre, Sanayi ve Sağlık Bakanlıkları ile Gümrük Müsteşarlığı ininde resmi danışmandır.
BM NORMLARINDAN DA UZAK
Dünya ve Avrupa Birliğindeki gelişmeleri yakından izleyen bir çok kişi gibi, Timur Erk de hükümetin dar bir modele dayandırdığı Ekonomik ve Sosyal Konsey yasa tasarısına karşı çıkıyor.
Hükümet tarafından öngörüldüğü şekliyle çok az üyesi olan, dolayısı sınırlı temsil gücüne sahip bu Konseyin, sivil toplum örgütlerini hiç bir şekilde temsil edemeyeceğini belirtiyor: İşçi sendikası, işveren yada odalar birliği üyesi değilseniz, temsil edilemeyeceksiniz. Bu tasarı sivil sektörünü temsilden tamamen yoksun bırakıyor. Hükümetin tasarısı, bırakın Avrupa Birliğindeki uygulamaları, Birleşmiş Milletler normlarına da uymuyor.
Türkiyede katılımcı demokrasinin Ankarada nasıl algılandığı tartışmasının yaygınlaştığı bu dönemde, bu tartışmanın odaklandığı konulardan biri Ekonomik ve Sosyal Konseyin yapısı. Timur Berke göre, ancak bir şemsiye altına temsile cevaz veren böyle bir model tam üyeliğine aday olduğumuz AB tarafından kesinlikle kabul görmeyecektir.
İster insan hakları ister ekonomik haklar açısından olsun, sivil sektörün güçlenmesi gerekli olduğunu savunuyor ve ekliyor: Türkiyede örgütlenme özgürlüğünün genişletilmesi temel bir hedeftir. | |