|
|
Bu konuyu yorumlayan bankacılık çevreleri ortak bir görüşte birleşiyor: Satan çok, henüz alan yok. PAHALI DEVİRDEN KAÇIŞ Bankacılık sektöründe, öz varlıkların sadece yüzde 5ine sahip olan yabancı bankaların sistemdeki ağırlığının zaman içinde önemli ölçüde büyüyeceği beklentisi yaygın. Bunu, başka bankalar satın alarak mı yoksa kendi operasyonlarını genişleterek mi gerçekleştirecekleri ise, henüz belli değil. Teknoloji açısından İnterbankı kendine uygun bulan Citibankın bu konudaki incelemelerini sürdürdüğü söylentiler arasında. Deutsche Bank, UBS Warburg, Bank of America, BNP ve Credit Agricoleun Türkiyede yatırım planladıkları da ayrıca söyleniyor. Herhangi bir alım henüz kesinleşmemişken, piyasayı yakından izleyen ve satılık bankaların maliyetlerini değerlendiren dünya büyüklerinden ABN Amronun, maliyeti yüksek bir bankayı devralmaktansa, kendi şube sayısını artırmak yönünde bir karar aldığı biliniyor. Uzun bir süredir Türkiyede alınabilecek bankaları inceleyen bir diğer dünya devi HSCBnin de aynı yönde ilerlerlemekte. YABANCILAR ORTAKLIĞA SOĞUK Adı banka satın alacaklar arasında geçen büyük bir yabancı bankanın genel müdür yardımcısı, uluslararası büyük bankaların, banka satın almakta eskisi kadar iştahlı olmadıklarını söylerken: Şube ağını ve operasyonu kendileri kurabilecek durumda olduklarını anladılar. Niye ortak olsunlar ya da niye fondaki iki bankayı bir arada satın alsınlar ki diye konuşuyor. İsmini açıklamak istemeyen bu bankacı, trenin kaçmakta olup, yabancı ortak arayan küçük banka patronlarının fazlasıyla nazlandıkları gözlemini yapıyor: Bu bankaların yöneticilerinin Londraya veya New Yorka çıkıp talip aramaları gerekir. Pat diye işi bitiren patronlar karlı çıkacak, satan kurtulacak. Yabancılar ortaklığı kabul etmez. Büyük dünya bankaların, ortaklığa girmek yerine, yerel pazarlarda satın almayı tercih ettikleri açıkca bilindiğine işaret edenler, küçük bankaların ortaklıkta ısrar etmesini anlamsız buluyor. Bu görüşe göre hatta, Societe Generale ve İktisat Bankası arasında tamama ermiş görünen görüşmeler bu nedenle sonuçlanmıyabilir. SEKTÖRÜN SANCILI DÖNEMİ Üç yıllık istikrar programının daha ilk yıl bile tamamlanmamış ve 1 Eylül 2000de görev başlayacak olan Bankacılık Üst Kurulunun sektörün yeniden yapılanmasına nasıl bir yön çizeceği de henüz açık değil iken, yabancı bankaların, Türkiyedeki yatırımları konusunda acele etmeyecekleri bekleniyor. Bankacılık Üst Kurulunun yasanın öngördüğü en geç tarihte görev almasını eleştiren bir bankacı, Her alanda olduğu gibi, bu alanda da müdaheleyi son dakikaya bıraktık. Sektör çok sancılı bir döneme girmiş ve köklü bir rehabilitasyona muhtaç iken, Üst Kurulun gecikme ile işe başlaması son derece yanlıştır. Üst Kurulda tek bir bankacının bulunmaması da bunun cabası diye konuşuyor. Yabancı ve Türk bankaları arasında fazla bir işlem olmayacağını savunan bankacılık çevreleri, ancak 2-3 tane evliliğin veya satın almanın söz konusu olabileceğini tahmin ediyor. YABANCILAR BATIK KREDİ DEVRALMAZ Şubesi olan, kredi portföyü temiz olan ve teknolojisi kendi sistemine yakın olan banka arayışını uzun süredir sürdüren yabancı bankaların, aradıklarını henüz bulmadıkları anlaşılıyor. Fondaki sekiz bankanın dışında, bir çok bankanın ortak aradığı konuşuluyor. Birçok orta ölçekli bankanın yöneticisi de yabancı ortak aradıklarını medyaya açıkladı. Demirbank, Etibank, Finansbankın da yabancılarla ortaklığı düşünen bankalar arasında yer aldığı söyleniyor. Tutucu bir kredi politikası izleyen yabancı bankaların merkezleri, Türkiyeyi bugüne dek riskli olarak değerlendirmesi sonucunda, Türkiyedeki operasyonlarını şube düzeyinde tuttu. Ancak, yabancılar enflasyon ve faizlerin düşmesiyle bankacılık sektörünün önünün açılacağını öngörüyor. Ancak, Fondaki bankalara iskelet olarak ve iyi ve kötü banka ayırımı çerçevesinde bakmak isteyen yabancılar, batık kredi üstlenmek istemiyor. Bir bankacı: Hiç bir banka kötü kredilerden arındırılmış bir banka almaz diye durumu özetliyor. YABANCILAR BEKLEMEDE Piyasadaki durumu değerlendiren büyük bir yerli bankanın araştırma servisinde bankacılık sektörünü inceleyen bir uzman, yabancıların pazara girmek için beklemede olduğunu belirtiyor. Diğer bankacılar gibi, bu bankacı da: Yabancılar sektörü yakından izliyor. Sektörde bu yıl marjlar düşüyor ancak gerçek keskin düşüş 2001de yaşanacak. O dönemde konsolidasyonlar artacak. Yabancılar ortamın farkındalar. Enflasyon ve faiz düşüşü belirginleştikçe, yabancılar cephesinden yeni haberler gelecektir diyor. Bu bankacı, yabancıların TSMFnin elindeki bankalarla ilgilendiği ancak, zaman ilerledikçe, hem insan kaynaklarının hem de aktiflerin hızla eridiğini vurguluyor. | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||