|
Gaziantep Üniversitesi (GAZÜ) Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yalçın Kepekçi, bölgede diyabete bağlı ciddi organ hasarları, körlük, böbrek yetmezliği, kalp hastalığı ve diyabete bağlı koma nedeniyle ölüm oranlarının Türkiye ortalamasının üzerinde seyrettiğini söyledi. Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, 4 yıl önce bölgede yaşayan 400 bin diyabetliye daha sağlıklı yaşam kurmak için oluşturulan Güneydoğu Anadolu Diyabet Destek Projesinin (GAPDİAB 2000) başarıyla yürütüldüğünü ve insanlara umut olmayı sürdürdüklerini kaydeden Prof. Dr. Kepekçi, şöyle konuştu: Türkiye Diyabet Vakfı, Dünya Diyabet Birliği, üniversiteler ve diğer sivil toplum kuruluşlarının desteğini alarak yola çıkan proje, çalışmalarını başarıyla sürdürmektedir. Bu projeyle, bölgede yaşayan halk diyabet konusunda bilinçlendirilmiş, bölge sağlık personeli eğitilmiş ve ihtiyacı olan diyabetlilere ensülin desteği sağlanmıştır. Ülkemizin de uygulamayı taahhüt ettiği St. Vincent Deklarasyonu hedefleri doğrultusunda, bölge halkına yönelik diyabet kalitesinin artırılması, diyabetli hastaların yaşam kalitesinin yükseltilmesi, diyabetten doğabilecek organ hasarlarının azaltılması mümkün olabilecektir. Şeker hastalığı nedir ve nasıl oluşur? YAŞAM SÜRESİ VE KALİTESİNİ ETKİLENİYOR Prof. Dr. Kepekçi, bölgede diyabet bakım kalitesinin Türkiyenin genelinden düşük seviyede olduğunu, yine bölgede yaşayan diyabetlilerin yaklaşık yarısının hastalıklarının farkında olmadığını, hasta olduklarının bilincinde olanların ise yarıdan fazlasının tedavi göremediğini veya hastalık kontrolünün yeterli yapılamadığına dikkati çekti. Türkiyede yaşayan 2,6 milyon civarındaki diyabetlinin 400 bin kadarının Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yaşadığını, ülke genelinde diyabet sıklığı yüzde 9,5 ile Gaziantepin ilk sırada yer aldığını vurgulayan Prof. Dr. Kepekçi, sözlerini şöyle sürdürdü: Yine Gaziantepte obezite sıklığı yüzde 27,2dir. Bu çok yüksek yüzdedir. Diyarbakır, Mardin ve Şanlıurfa illerinde hipertansiyon yüzde 35 oranıyla Türkiye genelinden çok yüksek olduğu saptanmıştır. Bu bölgede diyabet bakım kalitesi de Türkiye genelinden düşüktür. Ekonomik sorunlar nedeniyle hastalığın tedavi ve takibi iyi yapılamaması, beslenme ve yaşam kültürünün değişmesi, kronik hastalıkların seyrini ciddi ölçüde etkilediği gözlenmektedir. Bölgede diyabete bağlı ciddi organ hasarları körlük, böbrek yetmezliği, kalp hastalıkları, diyabete bağlı koma, ölüm oranları Türkiye ortalamasının üzerindedir. MADDİ VE MANEVİ DESTEK GEREK Tüm dünyada kronik hastalıklarla ilgili ciddi programlar oluşturulduğunu, Avrupa ve Amerika ülkelerinde 18 yaş altı ensüline bağlı diyabetli çocukların ensülin ihtiyacını devletin karşıladığını belirten Prof. Dr. Kepekçi, bazı sorunların aşılabilmesi için Diyabet Vakfının çalışmalar yaptığını vurguladı. Prof. Dr. Kepekçi, diyabet tedavisinde ensülinin yaşam kurtarıcı bir ilaç olmasına karşın, sosyal güvenlik kurumlarına bağlı olmayan hastalar ve gençlerin devlet güvencesinde olmadıklarını, özellikle çocuklar ve gençlerde ensülin alım gücünün olmayışı ve ekonomik nedenlerle ihtiyacından az dozda kullanılmasının, çocuklarda koma, erken ölüm veya organ hasarları gibi son derece dramatik sonuçlar oluşturduğuna dikkati çekti. Türkiyede bu gibi bölgelerde ensülin alamayan veya eczanelerden taksitle alan çocuklar bulunduğunu ifade eden Prof. Dr. Kepekçi, Bu çocukların tedavi edilememesi halinde çok kısa süre içinde ölümlere neden olacaktır. Bu nedenle sorunların çözülmesi gerekiyor. Konuyla ilgili herkesin, bilinçlendirilmesi ve konuya ilgi göstererek maddi ve manevi destek vermesi gerekmektedirdiye konuştu. Diyabette doğru beslenme SORUN; EĞİTİMSİZLİK... Bölge halkının eğitimsizliğinin pek çok soruna neden olduğunu dile getiren Prof. Dr. Kepekçi, uygulanan tıp dışı batıl inanç metotlarının diyabete bağlı komplikasyonların ortaya çıkmasına yol açtığını belirterek, sözlerini şöyle tamamladı: Yapılan araştırmalarda, bu bölgede insanların hekimlere gitmediği için hastaların yüzde 30dan fazlası hastalığı tanımıyor. Bölgede, ekonomik, sosyal ve özellikle dille ilgili yaşanan pek çok sorun bulunuyor. Hastanelere gelen çocukların büyük çoğunluğu koma halinde ulaşıyor. Yetişkinlerin yüzde 20sinde de diyabetin ilk teşhis edildiğinde diyabete bağlı gözle ilgili sorunlar, yüzde 60ında nöropati başlamış oluyor. Hastaya çok geç tanı konduğundan kişi tanıya karşı çıkıyor, hastalığı kabullenmek istemiyor. Ayrıca, yüzde 30unda da böbrek bozukluğu görülüyor. Hastalar tedaviye önem vermiyorlar. Bu da komplikasyonlara neden oluyor. Ayrıca ekonomik zorluklar tedaviye devam etmelerini engelliyor. Özellikle kız çocukları ve kadınlarda dille ilgili sorunlar yaşanıyor. Bu da bilgilendirmelerinde önemli bir engel teşkil ediyor. Kış aylarında ulaşımın güçlükle sağlanması, ilaç bulunamaması hastalığın izlenmesini zorlaştırıyor. | ||||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||