Home page
Haber Menüsü


Güncelleme: 12:30 TS 18 Ağu., 2000
Bendeniz Duffy
Julian Barnes adıyla tanıdığımız yazardan bambaşka isimle, başka bir türde bir eser. Dan Kavanagh ismiyle bir polisiyede yaz günlerimizi şenlendiriyor.
M. Salih Polat
NTV-MSNBC
    9 Ağustos—  Biz onu Julian Barnes ismiyle de sevmiştik zaten. Karşımıza Dan Kavanagh olarak çıkınca hafif tertip bozulsak da pek fazla yadırgamadık bu nedenle. Edebiyatın bir oyun olduğunu düşünürseniz, çok fazla yadırgayacak bir şey de yok esasen. Ancak, meslekten kovulduğu için dedektiflik işlerine bulaşan eski aynasız Duffy’nin Londra’nın Beyoğlusu olan Soho’da başına gelenler, nasıl demeli, değme polisiye yazarına şapka çıkarttıracak kadar çarpıcı ayrıntılar ihtiva ediyor. Hele bir masaj salonunda iki kadın tarafından tam da kıvama getirilmişken neler yaşadığını anlatan öyle bir bölüm var ki, ne siz sormuş olun, ne de biz sözünü etmiş olalım...  

   
 
NTVMSNBC Reklam  
 

 
BU NE SAMİMİYET BÖYLE...
       Doğrusu bu ya, hikâye dehşet verecek kadar basit.
       Kendi halinde orta yaşlı bir kadın olan Rosie McKechnie, evinde uslu uslu otururken, kapısını çalan suratları çorapla gizlenmiş iki adam tarafından önce bir güzel dövülür, sonra da ustura ile kesilir.
Bendeniz Duffy / Dan Kavanagh / Çeviren: Serdar Rifat Kırkoğlu / Ayrıntı Yayınları, 174 sayfa

       Evet, yanlış okumadınız kesilir ama kesilen boğazı değil omuzudur. Çünkü “patron” öyle emretmiştir.
       Ama Godfrey’in başına gelenler çok daha vahimdir:
       “Godfrey, McKechnielerin iri, koca göbekli, gri tüylü erkek kedisiydi. Kendine ait bölge konusunda sarsılmaz fikirleri olan iri, kabadayı, maço bir kediydi. Dişi kedileri duvara sıkıştırıp boyun eğmedikleri takdirde onları frijid olmakla suçlayacak türden bir kediydi. Bencillikle hilenin temel erdemler olduğu kediler âleminde bile, Godfrey göze çarpacak kadar adi bir kediydi.”
       Buna rağmen, kendisine yapılanları hak ettiğini söylemek, insaf sınırlarını zorlamak olacaktır. Evi basanlardan kısa boylu olanı çenesini okşamak isteyince, sağ patisiyle, muhatabının elinin üzerinde üç çizgi oluşturmuştur en fazla.
       Kabul tırnakları keskin olduğu için çizgiler biraz derincedir ama bu durumda bile bir insanın bu kadar öfkelenebileceğini, bir kedinin anlaması mümkün değildir. Hele öyle boynundan tutulup buzdolabının derin dondurucu bölümüne kapatılacağını hiç mi hiç aklına getirmemiştir Godfrey pek tabiidir ki. Derin dondurucuda geçirdiği birkaç saatin, ömrünün son mutlu saatleri olduğunu anlaması için çok beklemesi gerekmeyecektir ne yazık ki.
       Rosie’nin kocası Brian geldiğinde, karısını sandalyeye bağlanmış bir vaziyette ve kanlar içinde bulur. Ama Godfrey’in durumu çok daha kötüdür.
       Elini tırmaladığı adam, giderayak mutfaktaki kızartma şişini keşfetmiş ve kediyi şişe geçirmekle kalmamış, ocağı da yakmıştır üstelik.
       Brian McMechnie’nin hâlâ dönerken bulduğu zavallı Godfrey, sadece kızarmakla kalmamış, tamamiyle kömürleşmiştir de.
       
BİR KEDİYE BUNLAR YAPILIR MI ALÇAKLAR...
       Siz ara başlığa aldanmayın! Bütün bu acıklı duruma rağmen, mesleğinden zorla uzaklaştırılmış bir eski polis olan Duffy’nin devreye girmesinin, Godfrey’in acıklı akibetiyle zerre ilgisi yoktur.
       Onu, West Central polisinin kendi meselesiyle ilgilenmek yerine, tuhaf güçlükler çıkarttığını farkeden Brian tutmuştur. Çünkü, Godfrey’in yakılmasının, Rosie’nin kesilmesinin üzerinden birkaç gün geçmeden, işyerini telefonla arayan bir ses, bunun henüz bir başlangıç olduğunu belirterek bir miktar rüşvet istemiştir kendisinden.
       Hadi ilki neyse ne de, giderek daha sık aramaya başlayacaktır telefondaki meçhul ses ve her konuşmadan sonra da, bilinmez neden meblağ biraz daha yükselecektir.
       Brian’ın, kendi halinde bir güvenlik firması kurmuş olan ve daha ziyade evlere takılan alarmlarla ilgilenen Duffy’nin kapısını çalmasının sebebi de budur zaten.
       Siz bizden duymuş olmayın ama Duffy’nin İngiliz toplumuna bile tuhaf gelen bazı alışkanlıkları vardır. Evde, yine kendisi gibi polis olan ve üstüne üstlük West Central Karakolu’nda çalışan gül gibi karısı Carol dururken, o gidip bir zamanlar Karl Marx’ın da konuk olduğu Soho’da fahişelerle ve hemcinsleriyle gününü gün etmektedir.
       Sonradan komplo olduğu anlaşılsa da, siyah bir delikanlıyla bir otel odasında basıldığı için işine son verilmiştir zaten...
       
MÜSTEAR İSMİN FAZİLETLERİ
       Aslında bize yabancı bir şey değil bu. Hayır, Duffy’nin cinsel tercihlerinden veya polisiyenin kurgusundan söz etmiyoruz. Bize yabancı olmayan Dan Kavanagh.
       Kitapta verilen kısa bilgiye bakılırsa, kendisi İrlanda kökenlidir; gazetecilik ve amatör futbol takımı yöneticiliği gibi lüzumsuz işlerle iştigal ettikten sonra, Londra’ya yerleşip polisiye kitaplar yazarak kazanmaya başlamıştır hayatını. Ve hatta Türkiye kökenli yurttaşların mebzul miktarda bulunduğu Kuzey Londra’da yaşamaktadır.
       Lakin dikkatli okur, onun Julian Barnes olduğu günleri de hemen farkedecektir.
       Bize yabancı olmayan da bu zaten. Bir yazarın bir başka isimle, asıl yazdıklarının tamamen dışında kalan konularda at oynatıp kahraman gezdirmesi.
       Bizde bu işin pîrleri Kemal Tahir ve Peyami Safa’dır. Her ikisi de müstear isimlerle pek çok polisiyeye imza atmış, hatta Peyami Safa’nın Server Bedii ismiyle yarattığı “Cingöz Recai” tipi, kendisinden daha ünlü olmuştur uzunca bir süre.
       Aslında sebebi de gayet basittir bunun: Geçim derdi.
       Ama Julian Barnes’ın böyle bir gerekçesi de yok. Çünkü, gerçek ismiyle yazdığı romanlardan hayli iyi kazanıyor üstad. Kimbilir, oyun oynamak istiyordur belki de. Yahut başka bir derdi vardır.
       Ayrıca hakkını teslim etmek gerek, polisiyede de diğer romanlarında olduğu kadar iyi. Bunda, gerek Julian Barnes, gerekse Dan Kavanagh imzasıyla yazdığı kitapların aynı çevirmen yani Serdar Rifat Kırkoğlu tarafından Türkçe’ye kazandırılmasının büyük payı olsa gerek.
       Ahkâm kesmeyi bırakıp biz yine romana dönelim isterseniz. Duffy’nin, Londra’nın en civcivli bölgelerinden biri olan ve sex - shop’ları kadar gece kulüpleriyle ve masaj salonlarıyla ünlenen Soho’da neler yaptığını ve bu işin içinden nasıl sıyrıldığını merak etmiyor musunuz gerçekten?
       Siz bilirsiniz o zaman, bizden de bu kadar...
       (Not: M. Salih Polat’a görüşlerinizi bildirmek istiyorsanız adının üstünü tıklayabilirsiniz. Doğrudan e-mail adresine ulaşırsınız.)
       
 
 
  NTVMSNBC KULLANICILARININ TOP 10'u  
 

Bu haberi diğer okuyucularımıza tavsiye eder misiniz?
hayır   1  -   2  -   3  -   4  -   5  -  6  -  7  kesinlikle

 
   
 
 
NTVMSNBC   NTVMSNBC 'ye iyi erisim için
Microsoft Internet Explorer
Windows Media Player   kullanın
 
   
  Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler |
Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları