|
|
Neyse, enflasyon, cari açık, bütçe ve ihracat hepsi bir arada geldi, okundu, otopsisi yapıldı, uzun uzun analiz edildi. Ortaya çıkan tablo ne? PROGRAM İÇİN KÖTÜ BİR YIL İlk sonuç: Türkiye istikrar programı uygulamak için çok kötü bir sene seçti. İklim, Euronon dolara karşı performansı ve artan enerji fiyatları programı baltalıyor. Bu olumsuz gelişmeler verileri tam doğru okumamızı zorlaştırıyor. Mesela, ihracat TİM kayıtlarına göre Temmuzda düşmüş. Bunun büyük kısmı kötü hasattan, kalanı da Euronın dolara karşı değer kaybetmesinden. Aslında ihracat yerinde sayıyor. Petrol fiyatlarındaki artıştan dolayı ithalat da olduğundan yüksek görünüyor. İKİ VİTESLİ EKONOMİ Bu tip şansızlıkları bir kenara bırakırsak, ortaya çıkan manzara özetle şu: İki vitesli ve iki sektörlü bir ekonomi oluştu. Bir kaç endüstri hızla büyürken, ötekiler durgunluk içinde ya da yavaş büyüme gösteriyorlar. Yine aynı şekilde, rekabetçi olmayan ve ithalata açık olmayan sektörler var. Burada fiyat baskıları devam ediyor, ötekilerde fiyatlar gerilemeye başladı bile. Sonuçta, yavaş büyüyen mi yoksa hızlı büyüyen sektörler mi ağır basacak, karar vermek zor. Rekabetçi olmayan sektörlerde fiyat direnci ne zamana kırılacak, ona da karar vermek zor. Ama, bu sorulara cevap vermeden de cari işlemler açığı ve enflasyon hakkında yargıya varmak zor. İki senaryo var. CARİ DENGE SORUN OLMAZ Eğer ekonomi yılın ikinci yarısnda da hız kazanmaya devam ederse, sonbaharda enflasyonu kontrol alına almak güçleşir. Cari denge bu sene sorun olmaz, ama gelecek sene kış aylarında piyasalar korkudan terlemeye başlar. İkinci senaryoda ise ekonomi turizm dalgası geçince, yani dördüncü çeyrekde yavaşlamaya başlar. O zaman enflasyon kış aylarında hızlı bir düşüşe geçer, cari işlemler açığının ise GSMHnın yüzde 2.5-3ü gibi sürülebilir bir düzeyde kaldığını görürüz. Bence ikinci senaryo hala daha akla yakın. Ekonomin hızlanması için gerekli ivmenin olmadığı düşünüyorum. Temmuz bütçe verilerinin gösterdiği gerçek şu ki, bu sene özelleştirme gelirlerini hesaba katmasak da IMFye söz verilenden daha fazla bir faiz dışı fazla üretilecek. Yani, maliye politikası ile ekonomiden gelir çekiliyor. Para politikası artık sıkı değil. Rezervler büyüdükçe para arzı otomatik olarak artıyor demiştik. Ama cari açık umulandan hızlı büyüdüğü için rezervler beklenenden az artabilir. Para politikası ekonomik büyümeyi engelleyecek kadar sıkı değil, ama pompalayıcı etkisi de yok. Türkler geçen seneye nazaran kendilerini daha fakir hissediyorlar. Çünkü bono ve mevduat getirileri düştü, Borsada kazanılanların çoğu geri verildi. Gelirler de artmıyor. Yani, özetle iç talebi pompalamaya devam edecek olumlu gelişmeleri ben şahsen göremiyorum. HÜKÜMET AKTİF DAVRANMALI Geçen gün yazdım, bir kez daha vurgulayayım: Ekonomideki bu bence suni ivmenin başlıca sebebi insanların programa güvenmemeleri. Bunun içinde hükümetin halkı ikna etmek konusunda çok daha aktif davranması laızm. Bu da yapılmaya başlandı. Selçuk Demiralp, gelecek sene bütçesinin ana hatlarını basına açıklıyor. Harcamalarda bir daralma var, ama bu büyük ölçüde faizlerin düşmesinden kaynaklanıyor. Konsolide açık GSMHnı yüzde 11nden yüzde 7sine düşecek.. Bence bu kadarı tüketiciyi ikna etmeye yetmez. Cari harcamaların reel olarak kısılacağının ve yatırımlara daha fazla kaynak ayrılmayacağının da beyan edilmesi lazım. Özetle, bu son veri yağmuru piyasaların karışan kafasını düzeltmeye yetmez. Bekleme devam edecek. | ||||
Emine Uşaklıgil Atilla Yeşilada Celal Pir Bayram Başaran Oğuz Büktel Mahmut Kaya Murat Yeşildere Yarkın Cebeci |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||