Konu:
Emeklilik Yaşı
Konuk: İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Profesör Dr.
Tankut Centel
Celal Pir: Haftanın son NTV'ye Sorun programından
bir kez daha mutlu günler. Malum emeklilik yaşı çalışanlar için son derece
önemli. Kimi çalışma hayatından sonrasını rahat geçirmek istiyor kimi
de yaşının henüz emekliliğe uygun olmadığı inancında. Son düzenlemeyle
emeklilik yaşının 65'ten 61'e indirilmesi de soruları çoğalttı. Çok sayıda
memur apar topar emekli olmak zorunda kaldı. Biz merak ettiğiniz tüm sorularınızı
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Profesör Dr. Tankut Centel'e
yönelteceğiz. Sayın Centel, hoşgeldiniz. Hemen izleyicilerden gelen sorularla
devam ediyorum.
Ömer Titanoğlu (Emekli): 65 yaştan 61'e indirdiler bir sürü insan
işinden oldu bunların tekrar işine dönmesi ne olacak mahkemelerde bunlar
dava mı açacak, bunlar nereye başvuracak?
Tankut Centel: Bunların otomatikman geri dönmeleri söz konusu
değil. Gönül isterdi ki hiç dava açılmadan doğrudan doğruya bıraktıkları
yerde devam etsinler. Bunların idari yargı yerine başvurmaları lazım.
İdari mahkemeleri, danıştayda dava açmaları ve tekrar dönüşü istemeleri
lazım. Ellerinde çok büyük bir koz var. Anayasa Mahkemesi'nin iptal kararı.
Bu onlar için çok büyük hukuki bir dayanaktır. Bu arada hükümet tabi bir
yasa çıkarır. Veya doğrudan doğruya dönüşünü sağlar bir kararla. Bu henüz
gerçekleşmiş değil. Önümüzdeki günler içerisinde böyle bir karar olmadığı
sürece bunların mahkeme kararına ihtiyaçları var.
Celal Pir: Bu davalar ne kadar sürüyor?
Tankut Centel: Yürütmeyi durdurma kararı verirse, iş büyük ölçüde
kolaylaşmış olur. Yürütmeyi durdurma kararları da en geç 1-1.5 ay içerisinde
veriliyor. Ama bu esas hakkında bir karar verilmesi anlamını taşımıyor.
Fakat idari yargı içerisinde genellikle yürütmeyi durdurma kararlarının
verilmesi daha sonra esas hakkında verilecek kararlar için de güçlü bir
dayanak oluşturur.
Deniz Demiroğlu (Egitimci): Ben 1996 yılının eylül ayında ögretmenliğe
basladım. Acaba şu anki yasaya göre kaç yaşında emekli olabilirim.
Tankut Centel: Yedi yıldır çalıştığına göre, erkek ise 25'ini
tamamlamış, bayan ise 20 yılını tamamlamış olması lazım. 50-55 yaş için
başka koşullar aranıyor. Burada sadece 20-25 yılın tamamlanmış olması
gerekiyor. Bu arada 20 yılını tamamlamış olmaz ama 50-55 yaşını tamamlamış
olabilir. O zaman da 15 yıl sigortalılık gibi şart aranıyor.
Ali Fakirsever (Emekli): Artık bu oyunda oyuncu değiştirme zamanı
gelmedi mi sizce de ? Dışarıda kalmış onca işsiz oyuna girmek için çırpınırken
sahanın bir köşesinde soluk soluğa kalmış 65 ve daha yukarı sırt numarasıyla
oynayanlar ne zaman oyun dışına alınacak .
Tankut Centel: Sadece halen işi olanların korunması değil, aynı
zamanda iş piyasası içerisinde bir işi olmayan yani işsiz olan kesimin
de korunması gerekiyor. Fakat tabi 65 yaşının 61 yaşına düşürülmesine
ilişkin yasanın ve onu iptal eden anayasa mahkemesi kararının esprisi
farklı. Orada artık işsizlere bir çözüm bulunması söz konusu değil. Sadece
eşitlik ilkesinin gözetilmesi, bir kısım insanların 61 yaşında, bir kısmın
ise 65 yaşını doldurmalarının yarattığı eşitsiz ortamın giderilmesi söz
konusu. Tabi soruyu sahibinin esas yönelmesi gereken konu iş güvencesi
konusudur. İş güvencesi getirilirken, aynı zamanda işsizlerin düşünülmesi
gerekiyordu. Bunu hükümetin bir başka planda diğer bazı hükümlerle, tedbirlerle,
önlemlerle kapatması gerekiyor. Ama bunun bir 61 yaşa indiren yasayla
bir ilgisi yok.
Celal Pir: Aslına bakarsanız zincirleme bir durum. Bir tarafta
61-65 yaş var. Bir tarafta işsizler var, iş güvencesi yasası var. İş güvencesi
yasasının devreye girmesi için dün kabul edilen iş yasası var. Tüm bunları
üstüste koyduğunuz zaman, insanlar tedirginliklerini bir türlü atamıyorlar.
Sizce neden?
Tankut Centel: Pastanın bölüşülmesi olayı var. Ve bu pastadan
herkes payını almak istiyor. Tabi 65 yaşın 61 yaşa çekilmesindeki hükümetin
düşüncesi başkaydı. Hükümetin düşüncesi, doğrudan doğruya belli bir partinin
yandaşlarının 61 yaşında emekli edilip, bunların buraya getirilmesi söz
konusuydu. Anayasa Mahkemesi bunu gözönünde bulundurarak bu yasanın eşitlik
ilkesini ortadan kaldırdığını düşünerek böyle bir kararı verdi. Yoksa,
insanların daha erken yaşlarda emekli olmalarında sakınca yok tabi. Çünkü
emekli olan kişi, tekrar çalışmaya devam edip, bir yan gelir olarak emekli
maaşını kullanabilir. Ama buradaki espri, devletin yetişmiş kademeleri
içerisinde ve kolaylıkla kazanılmayan bir takım mevzilerin belli bir partinin
yandaşlarına terkedilmesi söz konusuydu. Ve bu riske edilmemesi için böyle
bir anayasa mahkemesi kararı ortaya çıktı.
Selahattin Topçugil (Bankacı): Aynı ülkenin insanlarını isçi ve
memur diye ayırıp 43-45 yaşında resen emekli eden devletin imtiyazlı vatandaslarını
61 hatta 64 yaşında emekli etmesi neden bu kadar tepki topluyor.
Tankut Centel: Sorun, erken yaşta emekli edilme sorunu değil.
Çünkü geçmişte hatırlarsınız, 1999 yılında o zaman da işçi sendikalarımız
mezarda mı emekli olacağız, diyerek, işçiler için emeklilik yaşının 60
yaşına çekilmesine, 58 yaşına çekilmesine büyük tepki koydular. Haklı
olarak tabi ki... Çünkü iş güvencesinin olmadığı ortamlarda emekli yaşını
yükseltmenin herhangi bir anlamı yok. Memurlar için böyle bir şey söz
konusu değil. Memurlar için iş güvencesi en geniş ölçüde vardır. Yani,
memuru kapının önüne koysanız bile bunun idari mahkemesinin kararıyla
danıştay kararıyla tekrar işine dönmesi mümkün. O açıdan devlet memurları
açısından geç emeklilik herhangi bir sorun yaratmıyor. Onlar açısından
erken emeklilik sorun yaratıyor. Çünkü gelir kaybına uğruyorlar. Ve bir
takım kişilere de şu anda belli bir partinin yandaşı olan ama erken yaşta
olan kişilere de belli devlet kademelerinin terkedilmesi söz konusu oluyor.
Haluk Öztürk (İnşaat mühendisi): Bende bir çalışan olarak bilgi
birikimimi daha fazla bu ülke için harcamak istiyorum neden 61 yaş, 61
yaşında insanlar çok enerjik ve bilgilerinin doruğunda neden 61 yaşında
emekli etmek istiyorsunuz belki 70 yaşına kadar çalışabilirler sadece
yüksek maaş alan kesimi elemek için mi yani bu ülkeye faydalı olan insanları
elemek için mi?
Tankut Centel: Bu sorunun esas yöneltileceği konu, bu yasayı çıkaranlara
yöneltmek lazım. Çünkü bu bir politikadır, çalışanlarla ilgili bir politikadır.
Ama yanlış bir politikadır tabi. Ve yanlış olduğu için de anayasa mahkememizden
dönmüştür. Anayasa mahkemesi geçmişte bu iptal kararını vermekle çok doğru,
isabetli davranışta bulunmuştur. Esas olarak aslında emeklilik yaşı bakımından
da biz her zaman şu ayrımı yapıyoruz. Bir kronolojik yaş, ikincisiyse
biyolojik yaş ayırımı. İnsanlar, 60 küsur yaşa gelse bile kendilerini
çok zinde hissedebilirler. Ya da 65 yaşına gelmeden de kendilerini çok
yaşlı hissedebilirler. Kronolojik olarak, esas olarak 65 yaşın veya işçiler
için 60 yaşın, 55 yaşın doldurulması belki bir noktayı işaret ediyorsa
da verimlilik esastır. İnsanın hangi yaşta daha çok verimli olabileceği...
Verimli olan insanın da önünün açık tutulması lazım. Çalışın çalışabildiğin
kadar diyelim.
Kemal Akgök (Ticaret): Sizce bir çalışanın ne zaman emekli olacağı
mı yoksa ne kadar verimli olarak çalıştığı mı önemli? Çalışanlar verimliliklerine
göre emekli edilemez mi?
Tankut Centel: Mümkün değil. Bu güvenceler açısından söz konusu
değil. Ama bir taban konabilir, bir asgari yaş konabilir. Bu yaştan önce
emekli edilmeme güvencesi verilebilir. O sınır geçildikten sonra da herkesin
kendisini verimli hissettiği ölçüde çalışma hayatı içerisinde kalmasından
daha doğal bir şey olamaz. Aksi takdirde insanların evlerine kapanması,
toplumdan soyutlanması, çalışma hayatından çekilmesi söz konusu olacaktır.
Tabi, bu çalışma hayatından çekilme şu anda işsizler için belki bir umut
yaratabilir. Ama işsizliğe çözüm olarak, erken emeklilik yaşı bir çözüm
olarak görülmüyor bana.
Celal Pir: Özel sektörde verimlilik ölçebiliyorsunuz. Kamu sektöründe
verimliliği ölçemez misiniz?
Tankut Centel: Bu da mümkün tabi. Değişik yöntemleriyle, bunu
her zaman için ölçmek mümkün. Kamunun da bir takım özel kriterleri vardır.
Ve bu kriterlere göre, verimliliği esas almaları mümkündür. Ama kamu kesiminde
sınırsız bir güvence olduğu için, kolay kolay bu kriterleri işletmek mümkün
olmuyor. İkincisi, idare zaman zaman siyasi baskıya maruz kalıyor. Bunların
etkisinde kalabiliyor ve bu etkiyle, bu performans kriterlerinin kamuda
isabetli bir biçimde yürütüldüğüne pek tanık olmuyoruz. Bu da güvence
açısından son derece sakıncalı bir durum oluyor. Yoksa normal olarak özelde
olduğu gibi kamuda da her zaman kriterleri işletmek mümkün.
Metin Karademir (Kamu çalışanı): 61 yaş, 61 yaş haddinden emeklilik
yasası iptal edildiğine göre 65 yaşta iptal edilmişti bundan sonra memuriyetteki
geçerli olan resen emeklilik yaşı kaçtır?
Tankut Centel: Şu anda bir boşluk tabi. 65 yaşa ilişkin önceki
düzenlemelerin bu iptalle birlikte yeniden yürürlüğe girmesi veya doğması
yaşaması, varlığını sürdürmesi söz konusu değil. 61 yaşın da varlığını
sürdürmesi mümkün değil. Çünkü anayasa mahkemesinin iptal kararı var.
Mevcut boşluğun bu süreç içerisinde siyasi iktidar taraından doldurulması,
parlamentodan yasanın çıkarılıp bir an önce bu konuların düzenlenmesi
gerekiyor. Zaten Anayasa Mahkemesi, yürürlüğü durdurmuş durumdadır. Bu
yürürlüğün durdurulması 61 yaşın işletilememesi, yani halen çalışanların
veya bu arada işini kaybedenlerin dönmesini sağlayacak bir ortamı yaratmıştır.
Bundan sonra ne olacağı konusunda yeni yasa bekleniyor. Bu beklenti içerisindeyiz.
Ama herhalükarda 61 yaşta dondurulması söz konusu değil.
Ayşe Güler (Mühendis): Babam, samsun dsi'de inşaat yüksek mühendisi
olarak görev yapıyordu. 1941 doğumlu olduğu için mecburi emekli edildi.
CHP'nin açarak kazandığı dava sonucu geri dönme hakkı elde etti. Ancak
çalıştığı kurum geri almıyor. Ne yapmalıyız.
Tankut Centel: Tekrar bu almamaya ilişkin karar aleyhine yine
idari yargıya başvuracak. Tabi, yargı kararlarını uygulamamak da tazminat
yükünü doğuruyor. İdare ister istemez bu yasayı uygulamak zorunda kalacaktır.
Mustafa Köroğlu (Yönetici): Zorunlu emeklilik yerine; emekliliğini
doldurmuş kişilerin uzman kişilerden oluşan bir heyet tarafından yeterlilik
testinden geçirilsin. Kişinin çalışıp çalışamayacağına böyle karar verilse
daha iyi olmaz mı?
Tankut Centel: Kriterleri doğru koyarsanız, yani o şeyi ölçecek,
bu kişinin işe devamını sağlayacak olan kişileri veya organları objektif
biçimde oluşturabilirseniz buna herhangi bir engel yok tabi ki. Ama dediğim
gibi bunların subjektif ve keyfi olarak işletilmemesi lazım. İşletildiği
takdirde bunların yargıdan dönmesi söz konusu.
Nuri Uzuner (Memur): Polislerin yıpranma süreleri yeni yasaya
gore nasıl duzenlendi emeklilik yaşından nasıl etkilendiler?
Tankut Centel: Hayır öyle bir şey yok. Sadece bir kronolojik yaşı
esas alıyor. Onun ötesinde yıpranmayla herhangi bir düzenleme yok.
Deniz Nalbant Pak (Sekreter): 1986 yılında staj yaptım ve okuldan
sigorta kartı çıkartıldı. Sigorta ödenmiyordu fakat giriş yapılmıştı.
Ben yeni yasaya göre ne zaman emekli olabilirim?
Tankut Centel: Sigorta kartının olması çok büyük bir güvencedir.
Sigorta kartına, bu sigortaya bildirilmeyen süreleri için eğer normal
yoldan sağlayamıyorsa, o takdirde bunu yargı yoluyla, yani dava açarak,
bu sigortalılık sürelerini tespit ettirmesi söz konusu olacak.
Selim Biçkin (Memur): Yeni yasa 1999'dan itibaren mi geçerli olacak?
Tankut Centel: 1999'da bir dönemeçtir. Oradan itibaren başlandı
emeklilik yaşına ilişkin düzenlemeler hep öyle geldiği için, 99 yılı bunun
için esas alınıyor. 99'a göre uyum sağlandı ama 99'dan itibaren başlanmıyor.
Yasanın çıkarıldığı tarihten itibaren başlıyor.
Fatma Türkoğlu (Ev hanımı): İsteğe bağlı prim borçları affı gündemde
mi?
Tankut Centel: Şu anda öyle bir şey söz künusu değil. Bildiğim
kadarıyla tabi. Hükümet, ne düşünüyor, onu bilemem.
İsim vermedi (Röntgen teknisyeni): Bir röntgen teknisyeniyim,
radyasyon altında çalışıyorum. Yüzde 20, erken emeklilik hakkım var. 1999
yılından beri çalışıyorum. Ne zaman emekli olup, ikramiyemi alabilirim?
Tankut Centel: Radyom ışınlarıyla, ışın tedavisi işlerinde çalışanlarla
ilgili radyoloji tüzüğü var. O tüzüğe göre bu kişilerin daha erken yaşta,
emekli olabilmeleri mümkünk. Bir saat çalışıyorsa, iki saat çalışmış veya
bir gün çalışmışsa, üç gün çalışmış gibi kabul ediliyor. Ve bunlar bir
anlamda yıpranma payı olarak emekliliklerine ilave ediliyor. Onları toplayarak
daha erken yaşta emekli olması, her zaman için mümkün. Özel gruplar, mesela
yeraltı maden işçileri olabilir. Kurşun işlerinde çalışanlar, özellikle
eski vardı mesela, gazetelerin dizilmesi işinde çalışanlar, ağır yıpratıcı
işler olarak rötatif başında çalışanlardı. Bunlar tabi tarih oldu artık,
yavaş yavaş. Belki taşrada söz konusu olabilir. Herkes artık sanal ortamda
çalışıyor çünkü. Mesela pilotların durumu. Hava kuvvetlerinde çalışan
veya özel sektör içerisinde pilotluk yapan kişilerin daha erken yaşta
emekli olabilmeleri her zaman için mümkündür. Bu kişinin de yine genel
esaslara bağlı olarak, 20-25 yılı esas olarak emekli olması söz konusu
olacak.
Evliya Arslan (Matbaacı): 40 yaşında veya 35 yaşında belli bir
iş gününüzü doldurduktan sonra 3500 veya 4000 bilmiyorum yani 25 seneyi
doldurması gerekiyor bu iş günü bittikten sonra bu iş gününü bence hiç
gerek yok diye düşünüyorum yani niye bekletiyorlar 60 yaş, 60 yaşını ben
onu merak ediyorum.
Tankut Centel: Özeldekileri açısından şöyle bir şey söz konusu.
Onlar hemen erken yaşta emekli olmaya bakıp, emekli aylığının yanısıra
aynı zamanda tekrar çalışmaya devam edip, bir gelir arttırma yolu olarak
düşünebilirler. Kamu için böyle bir şey söz konusu değil. Kamu içinde
yalnız KİT'lerde çalışan bir grup için erken emeklilik veya zorunlu emeklilik
ya da re'sen emeklilik dediğimiz olaylar önem taşıyabilir. Çünkü bunlar
gelir kaybına uğrayacaklar. Emekli edildikleri zaman emekli maaşıyla başbaşa
kalacaklardır. Şu anda kamudaki ücret düzeyleri özele göre yüksek olduğu
için kimse bu gelir kaybına uğramak istemeyecektir.
Yakup Şen (Kamu çalışanı): Hükümet işçiler için düşündüğü zorunlu
emeklilik tasarısını memurlar için de niye düşünmüyor ya da düşünse bile
uygulayamıyor. Bu bir çifte standart değil mi...
Tankut Centel: Tabi, ideal olan, çalışanlar içerisinde, ister
kamuda çalışsın, ister özel sektör içerisinde yeralsın, ya da kamu içerisinde
işçi veya memur statüsünde çalışsın. Bunların çalışan kategorileri içerisine
aynı veya yakın haklara sahip olmaları eşitlik ilkesinin bir gereğidir.
Fakat bu çoğu zaman böyle olmuyor. Bunun da nedeni, kişilerin farklı statülere
sahip olmaları. Farklı yasalardan yararlanmaları. Bu da kamunun imkanlarıyla,
özel sektörün imkanlarının farklı olmasından kaynaklanıyor. Dolayısıyla
sosyal durumlar da buna göre farklı biçimleniyor. Esasında nasıl emekli
ikramiyesi, kıdem tazminatıyla, eşitlendiyse, ücret artışları yine kamu
ve özel arasında bir uçurumu yaratmanın önüne geçilmişse, burada da aynı
esasların gözetilmesi lazım. Sosyal haklar bakımından çalışanların tümünün
gözden geçirilip, bir norm birliğinin sağlanması lazım. Türkiye'de bunlar
yapılmıyor. Çünkü devletin tutarlı bir personel politikası yok. O arada
onu da eklemeliyim. Özel sektör kendi içerisinde bir takım kriterleri
geliştirmiştir. Şirketlerimizin büyüklüğüne göre vs... Fakat kamuda böyle
bir anlayış yok.
Faruk Özcenel (Emekli): 21. 04. 2003 tarihinde zorunlu emekli
oldum. Emekli ikramiye mi hala alamadım. Ortada kaldım. Emekli ikramiye
mi almak için ne yapmalıyım.
Tankut Centel: Burada tabi herhalde emekli sandığının bir hatası
veya kusurlu bir uygulaması söz konusu. Normalde çevremdekilere baktığımda
emeklilikte fazla bir sorun yaşanmıyor. Şu anda yaşanan en büyük nemalarla,
zorunlu tasarrufların geri ödenmesiyle ilgili olan uygulamadır. Bu konuda
Ziraat Bankası, büyük ölçüde sıkışmış durumda. Ve herkes topu birbirinin
üzerine atmış durumda. İşyerlerine gittiğiniz zaman kayıtlarınızı tam
olarak çıkarabilmeniz sözkonusu değil. Ya, eksik çıkıyor, hiçbir zaman
tutmuyor. Ama bunun ötesinde emeklilik ikramiyesinin ödenmesi veya emekli
aylığının bağlanması konusunda fazla güçlükler yaşanmıyor. Fakat bu arkadaşımız
açısından herhalde bir eksiklik var.
Eyüp Yazıcı (Emekli): 17. 04. 2003 tarihinde genel müdürlükten
gelen bir emirle emekli edildim. Anayasa mahkemesinin kararı gereği işlemim
durduruldu. Amahala göreve dönemedim. Kırk yılın karşılığı bu mu olacaktı.
Ne yapmalıyım?
Tankut Centel: Hukuksal olarak idari yargıda dava açması lazım.
Ve iadesini talep etmesi gerekiyor. Ancak bu idari mahkeme kararı olmaksızın
işine dönmesi, idarenin kendi takdirine kalmış bir konudur. İdare bunu
kendi keyfiyle uygulayamayacağı için mahkeme kararıyla kendisinin geri
dönmesi söz konusu olacaktır. Bir kişinin kırk yıl hizmet edip de bu kuruma
vefa borcu veya güven ilişkisi içerisinde olmasından daha doğal bir şey
yok.
Celal Pir: Diyelim ki, bütün mahkeme kararına karşı işine iade
edilmezse, bir kez daha mı dava açması gerekiyor? Bunun tazminat yolu
var mıdır?
Tankut Centel: Tabi, yargı kararlarını uygulamayan idari merciler,
sorumluluklarla karşılaşırlar. Bunların hem cezai yönü vardır, hem de
hukuki. Yani, tazminatı doğuran hükümler var. İdare bu tazminatı ödediği
zaman bu işlemi yanlış yapan kişiye rücu eder. Yani, geri döner, ondan
ister. O bakımdan karar mercii olan idari merciler içerisinde bu tür uygulamalar
eğer yanlış oluyorsa o zaman bunun bir yaptırımı var. Bu yaptırım da tazminat
yükümlülüğü tabi ki...
Celal Pir: Sayın Centel, çok teşekkür ediyorum.
|