| | | Derviş, 2001 Şubat ayında, Türkiye ekonomisinin yüksek reel faiz ve milli gelirin yüzde 97sine dayanan kamu borç yüküyle karşı karşıya olduğunu ifade ederek Yüksek enflasyon ekonomiyi bozan bir makineye benzer. Böyle bir süreçte hesap yapmak zorlaşır, yatırım yapmak riskli hale gelir. Bazıları bundan çıkar sağlar ve bu durumun sürmesini ister ama en büyük sıkıntıyı dar gelirli vatandaş çeker. Makro ekonomik dengeleri, bulduğumuz dış kaynağın bir kısmını mali yapısı bozulan bankalara aktardık. Bunu yaparken (banka batıran patronlara kaynak aktarıyorlar) eleştirileriyle karşılaştık, ancak asıl yapılan vatandaşın mevduatını güvence altına almaktı. O dönemde kamu bankalarının günlük çevirebilmeleri gereken para 15 katrilyon liraydı dedi.
Bu dönemde tüm siyasi tehdit ve baskılara rağmen mali dengesi bozulan 19 bankaya el konulduğunu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ile özerk hale getirilen Merkez Bankası yönetiminin uyumlu çalışması sonucu finans kesiminin disipline edildiğini belirten Derviş, daha sonra yaptıkları bazı reformlar sayesinde ekonomide kısmi rahatlamanın sağlandığını belirtti.
YABANCI SERMAYE GEREKLİ
Derviş, 2002 yılı baharında yaşanan nispi rahatlamayla koalisyon ortakları arasında bazı anlaşmazlıkların baş gösterdiğini ve hükümetin iş yapamaz hale geldiğini savunarak, erken seçim sonucu siyasette yeni bir tablonun oluştuğunu ifade etti.
Hesaplamalarına göre kamu borç yükünün şu anda milli gelire oranının yüzde 97den yüzde 83e düştüğünü, döviz kuru, faiz ve enflasyondaki gerilemenin devam ettiğini belirten Derviş, şöyle devam etti: Türkiye artık krizi yendi. Ancak, bu birikmiş dengesizlikleri yenmek için tek başına yeterli değil. Şimdi, dışarıda, yatırım yapacak ülke arayan uzun vadeli yabancı yatırımcıyı Türkiyeye çekmek lazım.
Derviş, Türkiyenin yaklaşık 5 milyon işsize istihdam olanağı yaratabilmesi için yabancı sermayenin davet edilmesinin gerektiğine işaret ederek, 5-10 yıl ortalama yüzde 7 büyüme hızının sağlanması durumunda, ülkenin en büyük sorunu olan istihdam çözüme kavuşur diye konuştu.
| |