|
|
Bakın göreceksiniz çok iyi de çıksa çok kötü de çıksa enflasyon verilerinin piyasalara etkisi bir-iki saati geçmeyecek. Çünkü, İTO Meclis Başkanı Atalay Şahinoğlu bebeğin adını koydu: Eylül Sendromu. Tüm Türkiye Eylül ayına kitlendi, dananın kuyruğu o zaman kopacak. TÜKETİM FRENLENEMEZ Enflasyon Eylülde çıkışa geçerse, bu düşük faizlerle ve sabit-imsi kurla tüketimi bir daha tutamazsınız. Hele, Hazinenin ayda piyasaya 3-4 milyar dolar pompalayacağı bir ortamda. Ama, enflasyon Eylül sendromunun sadece bir yüzü. Öteki yüzü politik. Herhalde Eylülde, tabii Ekime de sarkabilir, Yüce Mahkeme Fazilet Partisi ile ilgili kararı açıklayacak. Hükümet diken üstünde, FP kapanır, iki düzine milletvekili politikadan men edilirse, ara seçim. Hatta işin ucu erken seçime bile varabilir. Bir kere de seçim lafı çıkarsa, bu program bir süre adam olmaz. Bana sorarsanız, hükümet Eylül Sendromunun vahametini kavradı, şimdiden meydanlara (daha doğrusu hava soğutmalı konferans salonlarına) çıkıp Ey vatandaş, hata yapma, bu enflasyon düşecek diye bağırmaya başladı. Bence bu etkili olabilir. Tüketimi frenlemek için bir takım tedbirlerden de bahsediliyor, ama onların fazla bir etkisi olacağını sanmıyorum. Özellikle şu ithal otoları Van gümrüğünden sokma fikri biraz kara mizaha kaçıyor. Ya, karşılığında AB bizim tekstil ürünlerini Laponya gümrüğünden sokmaya karar verirse? TASARRUF ÖZENDİRİLMELİ Ben hükümetin yerinde olsam, tüketimi pahalandırmak yerine tasarrufu teşvik etme yönüne giderim. Mesela, Hazine sırf bireysel yatırımcıya yönelik dolar veya TÜFE endeksli arzlar yapabilir. Artık söylemekten dilimizde tüy bitti. Özel emeklilik yasasındaki vergi muafiyetini yükseltmek de kalıcı bir çözüm. Tüm bunları yapsanız dahi, ortada Yüce Mahkeme kararından kaynaklanan bir politik risk unsuru kalacak. Çözüm? Hükümetin Eylül Sendromunun her iki boyutunu da çözmek, piyasaları ve ekonomiyi rahatlatmak için yapacağı ve yüzde 100 etkili iki şey var: Birincisi, liderlerin bir araya gelip Yüce Mahkeme ne karar verise versin erken seçime gitmeyeceklerini, ara seçim halinde de kesenin ağzını açmayacaklarını halka beyan etmeleri. İkincisi, 2001 yılı bütçesini şimdiden-en azından ana parametreleriyle ortaya koymak. Memura, çiftçiye verilecek zammı belirlemek. İç borç faizindeki düşüşten elde edilen tasarrufların popülizm yolunda harcanmayacağını deklare etmek. Buna Batıda şeffaf politika deniyor, herhalde bizdeki adı kerizlik olurdu. Eğer bunlar yapılmazsa, yarı katatonik bir şekilde Eylülü beklemeye devam edeceğiz. | ||||
Emine Uşaklıgil Atilla Yeşilada Celal Pir Bayram Başaran Oğuz Büktel Mahmut Kaya Murat Yeşildere Yarkın Cebeci |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||