|
15 Nisan Fransız bayrağının simgelediği üç kavram olan özgürlük, eşitlik ve kardeşlik üzerine çekilen Üç Renk üçlemesi, büyük bir ustanın son filmleri olmalarının yanı sıra son yirmi yılın en iyi filmleri arasında yer alıyor. |
Krzysztof Kieslowskinin hepsi hatırlamaya değer filmlerinin arasında üç tanesi, belki bir arada oluşlarının da kazandırdığı güçle, özellikle ortaya çıkar: Üç Renk (Trois Couleurs) üçlemesi; Mavi (Bleu) Beyaz (Blanc) ve Kırmızı (Rouge). Yönetmen, On Emir - Dekalogun (Decalogue) Batı ülkelerinde beğeniyle karşılanması üzerine, başka eski evrensel ve aşikar değerleri ele alarak, nasıl geliştiklerine bir göz atmak istemiş. Üç değer, Fransız bayrağının üç renginin simgelediği üç kavram: Mavi, Beyaz, Kırmızı; Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik ÖZGÜRLÜK, EŞİTLİK, KARDEŞLİK | |||||||||
Kieslowskinin, senaryolarını adaşı Krzysztof Piesiewicz ile ortaklaşa yazdığı filmlerden Bleuda, Julie (Juliette Binoche) bireysel özgürlük peşindedir. Erkek kahraman Olivier (filmin tamamlanmasından kısa süre sonra ölen Belçikalı aktör Benoit Regent), ikinci karakter niteliğinde kalır. Blanc ise, Dominique rolündeki Julie Delpynin çekici varlığına rağmen, aslında Karolun, yani Leh aktör Zbigniew Zamacohwskinin kahramanı olduğu bir eşitlik filmidir. Kardeşlik üzerine olan Rougeda ise, 1+1 denkliğinde iki karakter vardır: Valentine (yönetmenin son yıllarını paylaşan Iréne Jacob) ve yaşlı yargıç Kern (Jean-Louis Trintignant). | |||||||||
Zaten aslında ne Bleu özgürlük üzerinedir; ne de Blanc eşitliği, Rouge da kardeşliği kovalar... Kieslowski, milyonlarca kişinin, uğrunda ölmüş olduğu bu eski değerleri ele alırken, onların günümüzde de geçerli olduğunu savunmak amacıyla yola çıkmamıştır çünkü. Uygulamaları sıfıra yakın kavramlar olduklarının farkındadır. Bu üç fikrin günlük hayatta nasıl işlediğini, bireyin bakış açısından değerlendirir. Sonuçta insan doğasına aykırı fikirler oldukları ortaya çıkar. Evet, hepsi birer idealdir ama, pratikte eriyip giderler. Öyleyse insanlar gerçekten özgürlük, eşitlik ve kardeşlik istiyor mu? Yoksa bunlar sadece dillere pelesenk edilmiş laflar mı? | |||||||||
Trois Coulerus üçlemesinden anlaşıldığı kadarıyla, insanların böyle bir isteği yok; olsa da uygulamaya koyamıyorlar zaten. Bleuda kocasıyla kızını bir araba kazasında yitiren Julie, çoğu insan için hayatı belirleyici özellik taşıyan maddi-manevi bütün varlıklarından sıyrılıp, neredeyse soyut bir özgürlük yaşamak istiyor. Blancın, iktidarsız olduğu için karısı tarafından tek celsede boşanmış Karolu, Paristeki bu Leh yabancı ise, onunla eşit olmak değil, ondan daha eşit olmak hevesinde. Üçlemenin ve vakitsiz ölen Kieslowskinin ne yazık ki son filmi olan Rouge ise, bir iletişimsizlik şaheseri. Rouge, ayrıca, birçok şeyi yerli yerine oturtan, dönüp ilk iki filme yeniden baktıran bir son film. KRZYSZTOF KIESLOWSKI 27 Haziran 1941de Varşovada doğdu. Tiyatro teknolojisi ve sinema üzerine eğitim alan usta yönetmen, sinema kariyerine dökümanter filmler çekerek başladı. Yapıtları çeşitli festivallerde gösterilen ve birçok ödül kazanan ünlü yönetmen, ilk uzun metrajlı filmi The Staffi 1975te çekti. Sonrasında peşpeşe önemli filmlere imza attı, her filminde dünyanın en saygın yönetmenlerinden biri olduğunu bir kez daha ispatladı. Filmleri, rol alan oyuncuların kariyerlerinde de dönüm noktası oldu. Hem filmler hem oyuncular birçok ödül kazandı. Nisan ayında, sinema tarihinin en önemli yapıtlarından biri olan Üç Renk üçlemesini izleyeceğimiz Krzysztof Kieslowski, 13 Mart 1996da ikinci kez kalp krizi geçirdi ve yaşama veda etti. Mavi 16 Nisan, Beyaz 23 Nisan, Kırmızı ise 30 Nisanda CNBC-e ekranlarında izlenebilir. | |||||||||
38. Rotterdam Film Festivali başladı | |||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||